HOŞ GELDİNİZ
HOSGELDINIZ BU ROMAN OKUDUĞUNUZA DEĞERR,UMARIM MEMNUN KALIRSINIZ

ŞİİR

KİMİMİZ : Biz gelince kara gece de çıkıp geliriz ansızım Gözlerinize bakıp sizleri anlarız Gama,kedere boğsanız bizi, size bir laf bir söz söylemeyiz Kimimiz yollara düşüp yanmış Kimimiz sizin için dağlar delmiş Kimimiz çöllere düşüp Leyla, Leyla deyip Mevla’yı bulmuş Kimimiz dua edip sizden birini tahtıyla beraber önüne getirtirmiş Kimimiz yollarda bir ömür sormuş dağa,taşa,toprağa, gökte uçan kuşa. Yüzünüzü görmek için kimimiz canlı, canlı otuz iki dişini çektirmiş Kimimiz kapınızda kul köle olmuş. Kimimiz şimdi beyaz sayfalara yazıyorsa sizi haykırıyorsa bunu da çok görmeyin çünkü ne yaptıysak sevdadan ve Allah’ın bahşettiği duygudan yaptık… 15 Mart 2007 Perşembe saat: 10:36:28 .

26 Mayıs 2007 Cumartesi

ADINI ADIMIN YANIN DA DUYMAK GÖRMEK İSTEMİYORUM

ADINI ADIMIN YANIN DA DUYMAK GÖRMEK İSTEMİYORUM
Bu bir insanın hayat hikayesidir.(bir varmış, bir yokmuş.) 1
Bu yazılanlar bu olayları yaşayan kişinin gözlemlerine göre yazılmıştır
(Hayatta bazı olaylar ve olgular oluşur ki insanın davranışını değiştirir ve etkiler bırakır.)
Bir hayat başlıyor....
Yirmi dört mart bin dokuz yüz seksen iki akşam vakti saat altı.
Zeynep Dündar İstanbul’un Fındık zade semtinde bir hastanede normal doğum yapar
Dünya’ ya altın sarısı, kel kafalı, dört kilo dört yüz elli gram ağırlığında bir erkek çocuk getirir.
Bu erkek çocuğun babası’ nın adı Muzaffer Esat Dündar dır.
Baba tarafından iki amcası, Anne tarafından dört teyze iki dayısı vardır bu bebeğin.
Bebeğin adı koyulması Anne ile büyük anne arasında ufak tartışma yaratmıştır.
Bebeğin annesi bebeğin adının Emrah olmasını istiyordu
Büyük Anne Fatma Özkan da Kendi babasının adı olan Mehmet Ali koymak istiyordu
Hatta bu yüzden Adapazarı köyündeki küçük kardeşi Ayşe Kıtınla birlikte bahçeye iki pırasa tohumu ekerler birine Feryüz diğerine Mehmet Ali derler.
Hangi pırasa büyürse bebeğe o adı koyacaklardı.
Mehmet Ali adı taşıyan pırasa daha uzun gelmişti, gelmişti gelmesine ama evdeki hesap anneye uymadı.
Sonunda bebeğin annesi ve babasının dediği oldu
Baba tarafından ulu dedenin adı Feryüz
Anne tarafından Emrah konulmuştur
Büyük anne Fatma Özkan üzülmemiştir çünkü Feryüz dede Mehmet Ali dedenin akrabasıdır.
Fatma hanımın kızlık soyadı Dündar dır.
Böylelikle bebeğin adı belli olur Feryüz Emrah Dündar.
Emrah her ay iki kilo alan kel sağlıklı bir bebektir.
Gel zaman git zaman bu iş böyle sürerken.
Bir gün Zeynep hanımın gözüne Emrahın kafasını dik tutamadığı gerçeğini gözlemler.
Annesi Fatma hanıma sorar
-Anne Emrah kafasını tutamıyor
Fatma hanım bir şey anlamaz.
Zeynep ile annesi altı aylık olan Emrahı alarak Çapa tıp fakültesi hastanesine giderler
Orda Emrahın hastalığından anlayan bir doktora giderler
Doktor o sırada üniversite de tıp okuyan öğrencilere ders vermektedir.
Doktorun yanına giderler.
Doktor Emrahı alır ders anlattığı masaya oturtur ve Zeynep hanıma soru sormaya başlar
-Bebeğin sıkıntısı ne ?
Zeynep hanım anlatır
-Emrah kafasını dik tutamıyor
Doktor sorar –Emrah normal doğum mu?
Zeynep doğum anını anlatmaya başlar
2
-Doğuma girmeden önce teyzelerim dedi ki bana birinci doğumun normal bunu da normal doğum yap .
-Doğumu yapan bayan doktor tedirgin oldu.
-Akşam altıda doğum sancılarım artınca beni mecburen doğum haneye aldı
-doğum normal doğumdan zor doğuma dönüştü
-Doğum yaparken beni bayılttı ve karnıma elleriyle bastırıp bebeği doğurttu.
Doktor öğrencilerini Emrahı oturduğu masanın etrafına toplar
Zeynep hanıma Emrahın hastalığını söyler
-Zeynep Emrah bebek doğum esnasında oksijensiz kalmıştır
-yani beyine bağlı olan beyincikte büzüşme olmuştur
-Beyincikte bulunan hareket etmemize yarayan bazı hücreler ölmüştür
Doktor öğrencilerine dönerek Emrah bebek bedensel engelli bir spastikdir.
Bu sırada Emrah ağlayarak doktorun yanındaki annesine atılır.
Doktor Emrahı annesine verir. Son bir söz söyler
-Zeynep üzülmeyin Emrahın zekasında hiçbir şey yok
-Emrah fizik terapi görürse üç yaşına kadar yürüye bilir.
Zeynep in Dünyası başına yıkılarak eve dönerler.
O sıralar Zeynep baba evinde kalmaktadır.
Çünkü Emrahın babasına Bebeğin hastalığını söylediğinde hiç ummadık cevap alır
-Sakatsa sakat ne yapayım, oturur bakarsın der Muzaffer .
Aslın da bunu söylemesinin nedeni yokluk ,fakirliktir.
Zeynep in babası tornacı usta başı emeklisi Abdul Kadir Özkan dır
Uzun yıllar Erzurum askeriyesinde çalışmıştır.
Zeynep baba evin de kalırken Emrahın bütün ihtiyaçlarını anne tarafı görürdü.
Bu yüzden Dedesi emekli olduğu halde çocukları sıkıntı çekmesin diye çalışmaya karar verir.
Çünkü hayatta evlatlarından başka kimsesi yoktu.
Kardeşlerini küçük yaşta hastalıktan kaybeder.
Babasını Asker dönüşü kaybeder.
Annesini kara ciğer hastalığı yüzünden kaybeder bu yüz den evlatlarına bu kadar bağlıdır.
Abdul Kadir Emrahı çok sevmektedir.
Bir iş bulur döküm fabrikasında çalışmaya başlar
Bu sırada Zeynep ile Muzafferin arası düzelir . eve geri dönerler beş yüz evler semtine.
Zeynep in babasının oturduğu ev kiralıktır ve Merter semtindedir
Bu sırada Abdul kadir dedenin girmiş olduğu kooparatif vardır sultan cifliğinde .
Emrah bu arada fizik terapiye gidiyordur
Aradan üç hafta geçmiştir Emrahı yine o gün fizik terapiye Zeynep hanımla annesi Fatma hanım götürür.
Hava karlıdır doktora beş dakika geç kalmışlardır.
Doktor bayan Deniz hanımdır.
3
Emrahı odasına kabul etmez ve söylenmeye başlar
-Beş dakika geç kaldınız sıranız geçti be kardeşim
Zeynep hanım yalvarır doktor Deniz hanıma
- Ne olur doktor hanım hava karlı idi onun için geç kaldık
- Emrahı alın odanıza bir sıra sonrada olur.
Doktor deniz Nuh der peygamber demez, Emrahı odasına kabul etmez.,
Zeynep ikinci kez yıkılarak eve dönerler.
(bunun hesabını kim verir?)
Bu olayları yaşayan Zeynep hanım ruhsal olarak hastalanır.
Emrahı fizik terapiye götüremez.
Emrahı arada sırada baba evine gönderir.
Emrah bu olaylar geçtikten sonra sekiz aylık olmuştur
Her bebek konuşmaya anne ,baba diyerek başlar
Ama Emrah her bebek gibi anne, baba diyerek konuşmaya başlamaz
Dayı diyerek başlar çünkü dede evinde en çok küçük süt dayısı Metinle beraberdir.
Metin aslında Emrahın en büyük teyzesi Türkan’ın oğludur.
Türkan teyzesi annesi Fatma hanımla ayni zamanda doğum yapar
Teyzesinin fazla sütü olmadığından Fatma hanım iki bebeği emzirir
Yani Emrahın en küçük teyzesi Kadriye ile süt kardeşidir
Metin dayısı küçükken Türkan teyzesi ölür metin bundan sonra Fatma hanıma anne der.
Metin Fatma hanımı çok seviyordur
Emrah doğduğu gün Fatma hanım çok sevinir.
Metin kıskanır yatak odasına kaçar. O zaman 14 yaşındadır.
Yatağa yatar ve yorganı kafasına çekerek ağlar.
Fatma hanım bunu fark eder ve odaya gider
Metinin yattığı yatağa sokulur.
Metinle konuşur.
-Metin sen benim oğlumsun o da benim torunum
-Seni daha çok seviyorum der.
Metin bu olaydan sonra Emrahı çok sever
Emrah dokuz aylık olduğunda Fatma hanımın tanıdığı olan Esat hoca dedikleri biri
Okuyup , üfleyerek iyileştireceğini söyler.
İlk beş gün der olmaz sonra bir hafta der olmaz daha sonra bir ay der olmaz en son üç ay olur.
Fatma hanım isyan eder.
-Yahu Esat ağabey bir hafta dedin tamam dedim
-Bir ay dedin tamam dedim
-Ama üç ay oldu okunmaya inanırım tamam ama artık yeter daha fazla çocuğu evinden ayrı tutamam der .Hocayı yollar.
4
Emrah her gece uyumaz onun uyumadığını gören Fatma hanım
Her gece onu ayağında sallar,eğer uyumazsa Emrahla sabaha kadar konuşur Emrahı nazlar
Emrah artık dokuz aylık olmuştur.
Fatma hanım Emrahı annesine verir
Emrah nihayet eve döner,Emrahın bir de Ablası vardır.
Adı Didem Banu dur, Emrahtan üç yaş büyük olan tek kardeşidir.
Emrahı o da kıskanır
Bir gün Banu bende bebek oldum diyerek altına çişini yapar.
Zeynep hanım kızına çok kızar bu olaydan sonra Banu ,Emrahı kıskanmaz
Gel zaman git zaman aradan beş ay geçer Emrah ufak, ufak kendi halinde bir bebek olmuştur
Artık on dört aylıktır, ve bir gün hayattaki en büyük teyzesi olan Nurhan iş çıkışı
Emrahlara gelir bekar olan teyzesi Emrahı her kez gibi çok sevmektedir
Emraha bir tane pille çalışan oyuncak polis arabası almıştır
Ama Emraha sürpriz yapmak için Emrahı evin kolidoruna çevirirler
Oyuncağı çalıştırırlar .
Oyuncaktan çıkan çeşitli ses ve ışıklar Emrahın ilgisini çeker.
Emrah oturduğu yerden dikkatli şekilde sesin ve ışığın çıktığı yöne doğru odaklanır.
Emrah kendi kendine yüzü koyun vasiyetini alır.
Dirseklerinin üstüne basarak oyuncağa doğru yol alır
Evde bulunan Zeynep hanım ve teyzesi Nurhan bu duruma çok sevinir.
Emrah oyuncağın yanına gelince dikkatli , dikkatli oyuncağı inceler.
Emraha o günden sonra Nurhan teyzesi hep oyuncak almaya başlar
Özel günlerde ,bayramlarda , doğum günlerinde
Emrahın bir de ortanca teyzesi Şükran vardır.
Şükran deli dolu bir liseli kızdır
Emrah dede evindeyken Şükran teyzesi onu odasına alıp teybi’ de açıp
Emrahı da karşısına oturtup oynamaya başlar
Emrah da hiçbir şeyden habersiz teyzesine eşlik etmeye çalışır.
Parmaklarını teyzesi gibi şıkırdatmaya çalışır.
Emrah artık bir bucuk yaşındadır.
Nurhan teyzesi yılbaşında Emraha çok yararlı bir oyuncak alır
Bu oyuncağın adı Lego dur
Çünkü Emrah ellerini fazla rahat kullanamıyordur
(Şimdi az da olsa bu Ellerimi kullana biliyorsam Nurhan teyzeme borçluyum.)
Bu arada Emrah yavaş, yavaş konuşmayı öğrenir.
İlk ağzından çıkan kelime dayı olur.
Çünkü süt dayısını çok sevmektedir.
(Her bebek anne , baba der kimisi dede der ben dayı demişim.)
5
Emraha emeklemeyi ilk dedesi Abdul kadir öğretmeye çalışır.
Ondan sonra ev halkı Emraha yardım eder.
Emrah kısa zaman da emeklemeyi öğrenir.
Emeklemeyi öğrenen Emrah evin içersinde karıştırması gereken dolaplara dokunmaz
Ama Fatma hanımın elişi kutusunu karıştırmaya bayılır.
Fatma hanım Emrahı çok sevdiğinden ses çıkarmaz.
Emrah dağıtır ,Fatma hanım toplar....
(Büyük annemin çocukken en çok elişi kutusundaki renkli düğmeleri severdim –
bu alışkanlık bende beş yaşıma kadar sürdü.)
Emrah arada bir de babasının tarafına giderdi ama en fazla üç gün dayanırdı.
Dedesi Mustafa Dündar ,Kamuran babasının annesidir.
Ali büyük , Sinan küçük amcasıdır.
Ali evli bir oğlu olan birisidir.
(Elimde olsa bu pislikleri öldürüp , derilerini yüzüp davul, iç organlarını pişirip köpeklere verirdim. Kanlarını sülüklere çektirirdim babam olmasa arada)
Mustafa bey Emrah onlara geldiğinde ciğerciden kemik alırdı
Kamuran hanıma verir. şöyle söylerdi
-Oğlum Emraha çorba yap yedir.
- kan yapar çocuğa.
Emrah hiç çorbadan yemez
Eve gönderirler çocuk yemek yemiyor diye
Emrahın eviyle Mustafa beyin evi yan yanadır.
Aradan bir ay geçmeden Emrahı ,Mustafa bey ve karısı alarak giderler
Emrahın baba memleketi olan Trabzon Çaykara’ya
Orda dede evi vardır.
Evin altında ağır vardır
Önünde ulu dedenin mezarı vardır.
Emrahı mezara oturdular.
Güya alim olan ulu dede Emrahı görürmüş.
(Adamın isminden bana fayda yok ölüsünden ne fayda)
Ulu dede imammış Osmanlı zamanında Libya dan göçmen olarak gelmişler.
Emrah bir gün ev halkı uyurken sabah emekleyerek üç basamaklı merdiveni inerek –
Ağıra girer ineğe yaklaşır memelerine eller.
İnek Emrahı iter Emrah samanlığa düşer orda uyur
Ev halkı Emrahı arar
Sonunda samanlıkta bulurlar
İstanbul’a dönerler Emrah nihayet evine kavuşur.
Emrah anne tarafına gider .
Bu arada ortanca teyzesi Şükran istemediği Birisine verilmek üzeredir.
6
Adam çok varlıklı ailenin en büyük oğludur
Adı Hasan İnnepli dir .
(Bana göre hatalar insanlar için var olmuştur)
Şükranın o arada sevdiği bir genç vardır.
Adı Embiya dır
Embiya Emrahın büyük dayısı Hasanın arkadaşıdır.
Embiya ,Şükranı çok sevmektedir.
Şükranda ona karşı boş değildir
Bir gün Embiya Şükran evde yalnızken kapıyı çalar
Şükran açar
Embiya Annesini ,babasını köyden çağırdım seni istemeleri için der
Şükranın o sıralar Nurhan, teyze kızı Solmaz aklını çelmiştir Hasan İnnepli için
Şükran,Embiya ya cevap verir
--Boşuna çağırma ben seninle oynadım der.
Embiyanın Dünyası yıkılır Şükrana beddua eder
--Beni böyle yıktın sende yıkılasın kalkamayasın
Embiya dayı arkadaşı olduğu için her kez karşıdır.
Emrah iki bucuk yaşında Şükran teyzesi adana ya gelin gider.
Emrahların durumu iyi olmadığından
Emrah evindeki odasında ablasıyla beraber yer yatağında yatmaktadır
Nurhan teyzesinin aldığı oyuncakları odasının duvar dibine dizer
Emrah oyuncaklarına gözü gibi bakardı
Kimseyi elletmezdi, kendi oynar kendi toplardı
Emrah kendi başına bir odalık dünya kurmuştur
Emrah artık üç bucuk yaşındadır.
Bir gün Emrah Annesini yanına çağırır.
--Anne tuvaletim geldi der
Zeynep hanım bu duruma sevinir çünkü Emrah o güne kadar bezleniyordur
Hazırla değil normal kumaş bez kullanıyordur.
Yıkamaktan Zeynep hanımın canı çıkıyordu.
Emrahın Evinin bitişiğinde Ali beyler oturuyordur
Ali beyin hanımı olan Neşe tam bir kıskanç kokanadır.
Emrahın annesi türbanlıdır.
Günlerden bir gün Emrah yine Abdul Kadir dedesindedir.
Zeynep hanımda o gün mahallede bulunan birkaç bayan arkadaşını eve çay içmeye çağırır.
Evin sokak kapısını açınca eltisi Neşenin sobasını kendi tarafında değil de
Emrahların tarafında görür.
Zeynep hanım sobayı sahibinin tarafına koyar.

7
Neşe ile Zeynep hanım biraz tartışır sonra Zeynep hanımın arkadaşları gelir tartışmayı uzatmadan Zeynep hanım içeri girer.
Akşam olur Muzaffer ile Zeynep Evde oturmaktadır
Zeynep hanım yatsı namazını yeni bitirmiştir.
Kocasıyla birlikte oturur derken sokak kapısı çalar.
Muzaffer bey kapıyı açar karşısında iki polis
Polislerden biri sorar
-Zeynep Dündar burada mı?
Muzaffer şaşırarak cevap verir.
-Evet kendisi benim eşim olmaktadır
Zeynep hanım kapıya gelir.
Polis bir kere daha konuşur.
-Zeynep hanım siz misiniz
Zeynep cevap verir
-Evet benim
Polis son defa konuşur.
-Zeynep hanım hakkınızda şikayet var lütfen bizimle beraber karakola kadar gelir misiniz?
Zeynep korkar karakola gitmek istemez .
Muzaffer eşini ikna eder beraber karakola giderler.
Karakolda şikayetçi olan taraf Neşe Dündar dır.
Şahidiyse olayla hiçbir alakası olmayan Sinan Dündar dır.
Suçlama konusu :Zeynep Dündar o sabah Neşenin kapısına dayanmış
Ve onu oğlu Emre Dündar‘ı ölümle tehdit etmiştir.
Zeynep Dündar delidir. Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesine yatmalıdır.
Diye suçlamada bulunurlar.
Zeynep hanımın ifadesi alınır.
Deli olmadığı anlaşılır.
O gece serbest kalır.
(Benim bu olayı öğrenmem 16 yaşında olmuştur .)
(Dadal oğlu kör oğlu duydum da ama hiç deli oğlu duymadım.)
(O da bana nasipmiş )
(Anama deli diyenleri delirterek öldür Allah’ım)
(Cehenneminde delirterek yak Allah’ım)
Emrah 1986 yazında ilk kuzeni Bahri İnnepli ile tanışır
İlk zamanlar Bahri ile hiç anlaşamazdı.
Şükran teyzesi Emraha boyu kadar bir pembe panter almıştır.
Hasan eniştesi de Emraha oyuncak bir tabanca almıştır.
Emrah artık her kelimeyi konuşabilecek yaşa gelir.
Emrah artık dört yaşındadır.
8
Bu sırada Libya’ya çalışmaya gitmiştir büyük dayısı Hasan ve amcası Ali bey.
Emrahın en sevdiği şeylerden biride anne tarafı ile dışarıda gezmek tir.
Ya dedesi büyük annesi Yada teyzeleriyle en çokta Metin dayısıyla.
Metin dayısı Emrahı bazı kere yem niyetine kullanırdı.
Kız arkadaşları Emrahı çok severlerdi .
Emrahı kızların kucağına oturtup metinde kızların yanına otururdu.
Metin dayısı Emrahı alır her hafta halı saha maçlarına götürürdü.
Metinin Arkadaşlarıyla oynadığı her maçta Emrah onları seyrederdi.
Emrahın bir tanede uzaktan akrabaları olan.
Fatma hanımın ablası olan Katibe hanımın oğlu Murat dayısıdır.
Murat ile Metinin lakabı Red Kit ile Düldül dür.
(Murat dayı sarışın birde uzun burunlu olduğundan hep ben ona benzetilirdim.)
Katibe hanımlarda Merter de oturuyorlardı.
Fatma hanımın en küçük kardeşi de Merter semtinde oturmaktadır.
Murat dayının çok kardeşi vardır .
Ailenin tek oğludur.
Kardeşlerinin adları:Solmaz ,Ayşe,Hatice ,Sevim, Songül ,Meryem.
Emrah ,dayısı Metinle evde otururken dayısı dans etmeyi çok sever.
Metin yattığı odaya teybi alır bir de Emrahı alır.
Metin tam bir Michael Jackson hayranı dır.
Onu Emrahın karşısında taklit eder.
Emrah da severek izler.
(Metin dayım hayranı olduğu şarkıcıya benzerdi esmer tenliydi )
(Biraz daha benzemek için saçına perma bile yaptırmıştır)
Bir gün Emrahla yine dayısı oda da dans etmektedir.
Fatma hanım kapı aralığından Metinin dansını seyreder.
Metin yakalandığını anladığında teybi kapatır.
O günden sonra evin her yerinde dans eder.
Emrah Televizyona merak sarar .
Salı akşamları saat sekiz de T.R.T 2 de Uzaylı tüylü yaratık Alfı
Cumartesi akşamı da Kara şimşeği T.R.T 1 de seyreder.
Pazar günleri T.R.T 1 de verilen 7den 77ye adlı programı seyreder.
Hafta içi her sabah sekizle on arasıda T .R.T 1deki çizgi filmleri kaçırmazdı.
(benim çocukluğumda iki kanal vardı.)
Emrah 2.yaşından beri gittiği bir doktor vardır.
Adı Özgür Polyandır.
Emrahı ilaç ile tedavi edeceğini söylemektedir.
(Beni ilk kandıran doktor.)
(takii 8.yaşıma kadar)
9
Emrah artık altı yaşındadır.
Emrah artık her şeyin farkındadır.
Emrah öteki insanlardan farklı olduğunu düşmeye başlar.
Onlar yürüye biliyor ben niye hala emekliyorum
Onlar rahatça her yere gidebiliyorlar ben niye gidemiyorum
Onlar rahatça ellerini kullanıp su,yemek ihtiyaçlarını gidere biliyor ben niye yapamıyorum vb....
düşünmektedir
Emrah Evde oyuncakları ile oynarken Annesi Zeynep Emrahı yanına çağırır.
O günde 23.Nisan çocuk bayramı dır.
Emrahın ablasının okuduğu okul Emrahların evine yakın olduğundan bayramlarda öğrenci geçişi
Evin önünden oluyordu.
Zeynep hanım Emrahı kucağına alır.
Sokağa bakan cama götürür.
Zeynep konuşur Emrahla
--Emrah bak oğlum ablan geçiyor.
Ablası Emraha el sallar.
Emrah annesine sorar
--Anne ben ne zaman Ablam gibi yürüyeceğim , dışarıda top oynayacağım
--ne zaman okula gideceğim. vb...
Bu soruları ara,ara Emrah Zeynep hanıma sorar
Hep aynı cevabı alır Emrah.
--Allah izin verdiği zaman
Emrah Allah sevgisiyle büyüdüğü için bu cevaba ses çıkarmaz çünkü
Emraha annesi Allah kimdir.
Peygamber onun nesidir
Kur’’an nedir vb...
Çoğu şeyi öğretmiştir.
(Ben bütün bedensel ihtiyaçlarımı ailemin yardımı ile gideriyorum.)
Emrahın o zamana kadar hiç arkadaşı yoktur.
Annesi bir gün Emrah evde otururken Emraha 8 yaşların yürüye bilen bir arkadaş getirir.
Adı Yener dır.
Zeynep hanımın mahalledeki en iyi arkadaşı olan Asiye ablanın en küçük oğludur.
Yener ’in bir ağabeyi birde ablası vardır.
Ağabeyinin adı Yılmaz ablasının adı Yıldızdır.
Yenerin babası Dursun mahallenin ikinci bakkalıdır.
Yenerin akrabalarının çoğu mahallede oturmaktadır.
Rafet ağabey mahallenin ilk bakkalıdır
10
Aynı zamanda Yenerin akrabasıdır.
Yıldız abla Emrahın ablasının arkadaşıdır .
Emrahla Yener gel zaman git zaman çok iyi arkadaş olurlar
Yedikleri içtikleri ayrı gitmez.
Yenere alışan Emrah dışarı çıkmaya başlar.
Emrahın babasının iş yeri evin altında olduğundan Zeynep hanım Emrahı aşağıya gönül rahatlığıyla
Bırakır.
Sokak kapısının önünde Muzaffer beyin yazhanesinden alınmış eski bir dönen sandalyede oturur Emrah.
Yenerin bazı arkadaşlarıyla arkadaşlık yapmaya başlar.
Emrah artık yavaş,yavaş dış Dünya ’ya alışır.
(keşke alışmasaydım kötü alışkanlık )
Emrah yedi yaşındadır artık.
Emrahın okula gitme yaşı gelmiştir.
Zeynep hanım Banu’nun Okuduğu okula gider
Durumu müdüre anlatır.
Müdür Ali bey Emrahı okula kabul etmez .
Emrahın annesi müdüre söyler.
--Benim oğlum bedensel engelli, zekasında hiçbir şey yok der.
Müdür nuh der peygamber demez.
Zeynep hanım yine yıkılmış bir halde eve döner.
Emrahı o hafta yine dedesine yollar.
(Arkadaşlarım okula giderdi, ben camdan bakardım annem bu duruma dayanamazdı.)
Emrah her ay kontrole gittiği doktor Özgür Polyana gider .
Doktor aynı yalanları Emraha söyler.
--Allahın izniyle Emrahı yürüteceğim
Emrah kızar ve doktora tek kelime söyler
--Beni kandırma Özgür amca kendimi boğaz köprüsünden atarım
Bu olaydan sonra Emrahı ailesi o doktora götürmez.
Emrah bir tek çocuk doktoru olan Gülseren hanıma gitmeyi kabul eder.
Emrahın Büyük dayısı Hasan Libya dan döner.
Emraha oyuncak tren ,telefon almıştır.
(Hasan dayımın bana aldığı tren hala kutusunda sapa sağlam duruyor)
Hasan dayısı döner dönmez evlenmek ister.
Hem de Fatma hanımın teyzesinin torunu olan Rabia .
(Rabia yengemin bana çocukken çok emeği vardır.)
Rabia‘yı görüp istemek için Trabzon Çaykara’ya Zeynep ile Fatma hanım giderler.
Emrahı da yanlarına alırlar.
11
Orda Rabia’nın amcası olan Ekrem ile Emrah dışarıda gezerken .
Ekrem’in ayağı taşa takılır.
Emrah Ekrem amcanın kucağındadır.
Beraber yuvarlanırlar.
Ekrem,Emraha bir şey olmasın diye
Ekrem, Emraha sıkı ,sıkı sarılır.
Ekrem’in kolları başı hep yara olur.
Emraha bir şey olmaz.
Fatma hanımlar sözü alarak İstanbul’a dönerler .
Emraha bir tane bebek puseti alırlar.
Dışarıda daha rahat gezmesi için.
(Ben ilk başta pusete binmek istemem)
(sonra alışırım.)
Muzaffer Dündar’ın Babası Çaykara dan telefon açar.
--Oğlum Muzaffer
--Emrahı Ordu’da nuska yapan bir hoca vardır oraya götürün der.
--Ama yanınıza da bir kara tavuk alın öyle götürün der.
Muzaffer tamam olur baba der.
Bu sırada Abdul Kadir Özkan’ın Sultan Çiftliğindeki girmiş olduğu Kooparatif biter.
Emrahın anne tarafı oraya taşınırlar.
Emrah oraya gidip gelir artık.
Muzaffer ,Zeynep’e söyler
--Babam beni aradı
--Emrahı Orduya götürün dedi
--Ordu da çok iyi nuska yapan yaşlı bir hoca varmış.
--Ama bir tavuk götürüp onun ayağını kesip akan kanla nuskayı yazarmış.
Zeynep hanım el mahkum çocuğu için kabul eder.
Muzaffer onlarla gitmez işlerini bahane eder.
Zeynep hanımda annesi Fatma hanımı alarak gitmeye karar verirler.
Abdul kadir bey(dedem) Fatma hanıma söyler.
--Bende geleyim mi?
--Kadın başınıza oralarda ne yaparsınız.
Fatma hanım cevap verir
--Bey senin işin var olmaz
--Bizi merak etme biz hallederiz.
Yolla çıkarlar otogardan Orduya giden otobüse binerler.
(Hangi erkek karısını hasta çocuğunu baba lafına bakıp yaban ellere yollar.)
(bana kalırsa hiçbir erkek yollamaz.)
( babam ????)
12
Fatma hanım ile Zeynep bir de kucağında Emrah Orduya ayak basarlar.
Bir taksiye binerler.
Taksici sorar
--Abla nereye?
Fatma hanım cevap verir.--Tavuklu hocaya
Taksici söyler
--aa biliyorum gideriz
-- kimin için gidiyorsunuz?
Zeynep hanım cevap verir.
--oğlum için
Ormanın içinden gidiyorlardı
Fatma hanım ile Zeynep biraz korkarlar.
Taksici sorar
--Hanım abla memleket neresi?
Fatma hanım yalan cevap verir korku dan
--buralıyım der
Hocanın yerine varırlar.
Ana baba günüdür içerisi.
Taksi kapıda beklemektedir
Emrahlar sırada beklerler
Sıra Emraha gelir .
Hocanın odasına girerler.
Hocanın oturduğu yerin arkasında bir açık pencere vardır.
Pencereden dışarı baktığında Fatma hanım tavuk çiftliği görür
Siyah, beyaz tavuklar doludur.
Otururlar hoca Emraha uzaktan bakar .
Emrah için getirilen siyah tavuğu alır hoca.
Tavuğun sağ ayağını keser hoca.
Akan kanlan Emraha nuska yapar Fatma hanıma verir
Hoca pencereden dışarı fırlatır tavuğu.
Oradan çıkan Fatma hanımlar hemen taksiye binerler.
O gün hemen Ordu’nun otogarına giderler ilk İstanbul’a dönen otobüse binerler dönerler.
(36 saat gidiş 36 saat geliş nasıl iş bilmem)
Emrah nuskayı takmak istemez Belirli bir zaman sonra.
Fatma hanım merak eder nuskanın içini açar.
Nuskanın içinde Kur’an yazmamaktadır
Onun için Fatma hanım götürüp nuskayı denize atar.
(Şeytana gerek yok dinimize sızmış şeytan çok)
Emrah İstanbul’a döndüğü hafta sonu Nurhan teyzesiyle dışarı çıkar.
13
Puseti ile Emrahı teyzesi gezdirir.
Bir sokaktan geçerken 11 yaşlarındaki kız çocuğunun biri Emraha bakıp şöyle söyler.
--aa sakata bak bebek arabasına biniyor der.
Emrah bir anda parlayarak cevap verir .
--Salak benim ayaklarım sakat
--Seninde kafan sakat. Der
Ertesi gün Emrah eve döner.
Emrah evdeyken ablasıyla uğraşmaya bayılır.
Emrah ablası koltukta otururken ablasını sıkıştırıp yanaklarından öper.
Banu da Emrahın yanaklarından makas almayı çok sever.
Emrah yanaklarının sıkılması hoşuna gitmez
Emrah hep ablası öperken Banu karşı atağa kalkardı.
Emrah ablasıyla odasında tek çekmece konusunda anlaşamazdı
Emrah üst çekmeceyi isterdi
Banu’da vermek istemezdi
Emrah sıkıştığı zaman hep ablasını annesine şikayet ederdi.
Anne de hep Banu’ya bağırır
-- Banu kardeşini üzme.
Banu hep şu cevabı verir.
--Anladık iyi ki bir oğlun var.
Emrahın ablasının mahalledeki tüm arkadaşlarının erkek kardeşleri Emrahın arkadaşıdır.
Serdar,sevdaların ,Fatih, Zeynep ve Mevlüde’nin, Murat, Hatice’nin Yener, Yıldızın
kardeşidir .
Emrah ,Yener Fatih Muratla sıkı arkadaşlığı vardır.
Serdar ev çocuğu olduğundan fazla arkadaşlıkları yoktur.
Bir gün ablasıyla arkadaşları Emrahların çatıda evcilik oynarken
Emrah çatıya çıkmak ister.
Annesi ablasına Emrahı götürür pusetiyle.
Ablası Emrahı görünce kızar.
--Senin burada ne işin var.
Emrah cevap verir
--Bende sizinle oynamaya geldim
Ablası son defa konuşur
--Arkadaşlar bebeğimiz geldi.
Emrah bu duruma çok bozulur
Düşünmeye başlar bu durumdan kurtulmam gerek der.
Çatıdan aşağı bakar Yeneri bakkalın önünde yalnız görünce
Yeneri çağırır yanına.
--Yener gel lan ablarımız burada
14
Banu Emraha Yıldızla beraber kızarlar
--Niye çağırdın Yeneri .
Emrah cevap verir.
--Bu çatıda benim de hakkım var Yener de benim arkadaşım
--Çağıramaz mıyım?
Kızlar cevap vermez.
Yeneri de baba yaparlar.
Ama kimse anne olmaz .
1989 yılının yazı Emrahın annesi Ali beyin karısıyla barışır.
Temmuz ayında beraberce Kumburkaza giderler.
Orada ayrı çadırlar kurarlar
(amca)Ali beyler Emrahlara yakın çadır kurmazlar.
Emrahlar kumsala sıfır olan bir yerde üç gözlü aile çadırı kurarlar
(Metin dayım ,Kadriye,Nurhan teyzem büyük annem de bizimle beraberdi)
(Abdul Kadir dedem arada işten fırsat buldukça geliyordu.)
Her gün Emrah Metin dayısıyla denize giriyordur.
Emrah Gece karanlıkta tek başına sahilde yıldızlara bakıp denize taş atar.
Aileden kimse bu duruma kızmaz.
Çünkü Emrah sahilde görebilecekleri yerdedir.
(Ben çocukken o yıldızlara bakıp hayal ederdim uzaya çıkmayı.)
(nereden bilirdim hayaller yok olur yıldızlar gibi gün doğunca)
Bir gün Emrah ablasının kumsaldan kız arkadaşının erkek kardeşiyle arkadaş olur.
Adı İlker dir. Emrah’tan 2 yaş büyüktür.
Emrahla İlker çok iyi arkadaş olurlar .
İlker Emrahı diğer arkadaşlarıyla tanıştırır .
(tanışma sırasında biri alaycı bir ağızla bu sakat için mi geldik demişti)
(Ben bu duruma çok bozulurum )
(Her zaman yıldızları seyrettiğim yere doğru koşarcasına emekleyerek giderim.)
(ilk o zaman özürlü olduğum için gözümden yaş gelir.)
Bu sırada İlker ve Emre (Amca oğlu) o sözü söyleyen çocuğu yakalayarak Emrahın yanına getirirler.
Çocuk Emrahtan özür diler.
Emrahı yanlarına çağırır Ablasının kız arkadaşları Emrahı güldürmek için ellerinden geleni yaparlar.
Emrah yalancıktan bir kere gülümser.
(bu olaydan sonra ben insanlara biraz daha soğuk davranmaya başlarım)
Bir ertesi gece Emrah yine sahilde yıldızları seyretmektedir.
Metin dayısı yanına gelir oturur.
Emraha Sorar dayısı
15
--Emrah dün akşam seni üzmüşler
Emrah yalanlayarak cevap verir
--Dayı yok öyle bir şey ablam söylediyse yalandır .
Metin uzatmaz ben yatmaya gidiyorum der.
Senide alıyım mı?
Emrah cevap verir
--Yok dayı ben biraz daha oturacağım
Emrahın yanına Bir adam gelir oturur.
Adam hafif alkol kullanmıştır
Emrah şaşırır selam verir.
Emrahla konuşur.
--Emrah değil mi senin adın
Emrah yine şaşırır cevap verir
--Evet ama nereden biliyorsun .
Adam cevap verir
--Benim kızım ablanın arkadaşı oradan biliyorum
Emrah anlar gibi kafasını sağlar.
Adam Emraha sorar
--Emrah seni dün akşam üzmüşler
Emrah cevap verir
--ben üzülmedim sadece yıldızlara bakmak istedim
Adam gülümser Emraha bakarak konuşur.
--ben seni zaten birkaç gecedir takip ediyorum
--Sen hep buradaydın .
Emrah adama adını sorar
Adam Nuri der.
Nuri beye Emrah ne iş yaptığını sorar? O da tır şoförü olduğunu söyler.
Nuri beyin elinde bir akordeon müzik aleti vardır.
Emraha birkaç melodi çalar.
Bir süre sonra Nuri bey Emrahın yanından ayrılarak yatmaya gider.
Ertesi gün Emrah sahilde dayısıyla güneşlenirken Nuri bey Emraha selam verir.
Emrah da karşılık verir dayısı sorar Emraha
--Kim lan bu çok gelişmiş adam ?
Emrah gülümseyerek cevap verir
--Dayı o Nuri amca tır şoförü dün gece sahilde biraz konuştuk tanıştık.
Cevap verdikten biraz sonra İlker ve arkadaşları Emrahı çağırırlar
Sahilde futbol maçı ayarlamışlardır .Emrahı da kaleye çağırdılar
Emrah dünden razıdır bu işe hemen kaleye geçer.
16
Karşı takım Emrahı istemez bir şey olur derler.
İlker Emrahı iyi tanıdığından dolayı kendinden emin şekilde topu alır
Emrahın bulunduğu kalenin tam karşısına topu diker .
Topa biraz gerilir topa koşarak sert bir vuruş yapar
Top havadan gelmektedir sahildeki her kez topa bakmaktadır.
Emrah yere doğru eğilir top kalenin soluna doğru iyice yaklaşır
Emrah birden bire topa doğru zıplar sol eli ile topu yere doğru çeler
Emrah yere düşerken topu kucaklar.
Her kez Emrahı alkışlar Emrah topu İlker’e verir
Maç başlarken karşı takım kendinden çok emindir
İlk yarı bitmesine yakın karşı takım korner kazanır.
Maç 5-2 dir Emrahlar yeniyordur .
İlk defa karşı takım korner kullanmaktadır.
İlker’in aklına çok güzel bir fikir gelir
Fikir :Kornerden gelen topa Emrahı iki takım arkadaşı havada tutarak topu almasını sağlayacaklardır.
Emraha bunu söylerler Emrah kabul eder .
Karşı takım korneri kullanır .İlker ile kaptan Gökhan ,Emrahı havaya kaldırırlar
Emrah topa doğru atılır top Emrahın iki elinin arasındadır ama o sırada karşı takımdan
Kel kafalı bir çocuk topa kafa vurmaya çalışır, topa vurur aslında bu hareket faul olmasına
rağmen hakem karşı takımın taraftarı olmasından dolayı faulü vermez.
Emrah topun ellerinden havaya doğru çıktığını görünce topu tokatlar bu olaydan sonra
İlk yarı biter Emrah kızar ben oynamıyorum der kaptan karşı takıma gider hakemsiz bir
İkinci yarı ister kabul edilir. İkinci yarı başlar ikinci yarı ortaları maç 9-2 dir karşı takımın
İki oyuncusu kontra atakla yalnız kalan Emrahın üzerine gelmektedir topa doğru hamle
Yapar topu taşıyan oyuncu Emraha çalım atarken ceza sahasında Emrah çocuğu tutar
Aşağıya indirir bu hareketinden dolayı Emrah penaltıya sebep vermiştir penaltı olduktan
Sonra takım penaltıyı kimin kurtaracağını karar vermeye çalışır kaptan Gökhan kaleye İlker’in
Geçip kurtarmasını ister İlker de Emrahın geçmesini ister ve Emrah kaleye geçer rakip
Takımın uzun saçlı forvet oyuncusu Emraha bakarak şöyle der
--Ufaklık fazla hoplama topu diker Emrah yine yere doğru eğilir uzun saçlı çocuk
topa vurur top bu sefer sağ tarafa doğru havalanır Emrah yerden aldığı kuvvetle zıplar sağ
elini yumruk yaparak topu kornere atar bu olaydan sonra maç 11-2 biter o günün akşamı
Emrahın hiç kaçırmadığı dizi ALF TRT 2 de yayınlanmaktadır Emrahların bulunmuş olduğu
Çadırdaki Televizyon güzel göstermemektedir İlker Emrahı kendi çadırına çağırır beraber
Orada seyrederler sonra ki gün Emrah sahilde emekleyerek ufak bir topla oynamaktadır
Emrah güya kendi kendine antraman yapar Metin dayısı Emrahı yanına çağırır gel Denize

17
Girelim der Emrah dünden razıdır o sırada Banu ablası ile Kadriye teyzesi denizde yüzmektedir
Bu sırada Emrahla Metin denize girer Banu Metin dayısını bağırarak yanına çağırır Metin
Dayısı ilk önce şaka yaptıklarını zanneder sonradan anlar’ki Kadriye girdaba yakalanmış
Boğulmak üzeredir Metin Emrahı kumsala bırakarak Kadriye’nin olduğu yere doğru gider
Metin Kadriyeyi saçlarından yakaladığı gibi kurtarır Kadriye nefes almakta zorlanıyordur
Aynı kampta bulunan Emekli hemşire gelerek Kadriyenin yuttuğu yosunları temizleyerek
Hayatını kurtarır. O hafta içinde Emrah biraz Denizden korkar bir hafta böyle geçer Metinle
Emrah sahilde güneşlenirken dayısı Emraha derki Denize girelim Emrah korktuğunu belli
etmez dayısına çok güvendiğinden dolayı denize girmeyi kabul eder denizden çıktıktan sonra
Metinle beraber öğle yemeği için çadıra giderler Emrah yemek yerken arkadaşları çağırır
Maç ayarladıklarını söylerler Emrah kumsala iner rakip takımdan birkaç oyuncu Emrahı bir
Önceki oynadıkları maçtan tanırlar ve bahane üretirler bahaneleri ise biz topa sert vuracağız
O çocuğa bir şey olur derler kaptan çocuklara hak verir bunu İlker’e söylerler İlker Emrahı
Kale arkasına koyar Emraha derki gelen topları arkada kurtar Emrahın yerine kaleye Bülent
Denilen çocuğu koyarlar çocuk bütün gelen topları içeri alır maçın ilk yarısı Bülent tam 13
Gol yemiştir. Emrah olayı anlar ve Kendi çadırlarına doğru gider Emrahın Babası ile Dayısı
Çadırın kapısının önünde oturuyorlardır Emrahın geldiğini gören babası Emraha niye geldiğini
Sorar Emrahta onu oyuna almadıkları için geldiğini söyler maç o sırada tekrar başlar Emrah
Boş bulunan kumsalda tek başına otururken top onun bulunduğu tarafa gelir Emrah topun
Denize gitmesini engellemek için yine zıplayarak topa vurur karşı takımın kalecisi topu almaya
Geldiği zaman Emraha niye oynamadığını sorar Emrah’ta beni çocuk zannediyorlar der
Kaleci o zaman bizim takımda oyna dediği zaman Emrah kaleciye zaten sizin takımdaki
Çocuklar yüzünden oynayamıyorum birde gelip sizin takım damı oynayacağım ertesi gün
Emrahın amcasının oğlu Emre İlkerlerle kavga etmiştir Emre Emrahı kandırmaya çalışır
Onlarla konuşma senide kandırdılar maçta oynatmadılar dedi bu sırada da takım kaptanı ile
İlker de Emrahın annesine giderek Emre’nin Emrahı onlardan uzaklaştırmak istediğini
Söylerler Emrahın Annesi de Emraha gelerek onun ne istediğini sorar Emrah ise ben kimseye
Bağlı değilim yalnız onlara biraz kırıldım der üç gün sonra kendi aralarında yaptıkları maça
Emrahı da çağırırlar Emrah ta hiçbir şey olmamış gibi gidip oynar bir hafta sonra da Emrah’lar
İstanbul’a dönerler Emrah artık 8 yaşındadır.
Emrah eve döndükleri hafta hastalanır ,evde Mustafa Dündar’ın üstüne kayıtlı olan telefon vardır

18
Zeynep hanım oğlu Emrah hastalanınca doktoru aramak için bu telefonu kullanır Ama bir gün sonra bu telefonun sahibi Mustafa bey Emrahlardan telefonu çekip alır .
Büyük oğlu Ali beyin evine koyar. Bunun üzerine Zeynep hanım elin ne varsa satar ve telefon almak için Telekom’a baş vurur kısa zamanda Emrahlara telefon bağlanır.
Bu olayı yaşayan Zeynep ,Muzaffere söyler Muzaffer hep aynı cevabı verir
--Ne yapayım ana baba dır.
Emrah kısa zamanda iyileşir Ağustos ayıdır. Emrah yine dışarı çıkmaya başlar arkadaşlarıyla
Ablası banu kızlarla oyun oynarken Emrah sokak kapısının önünde oturmaktadır.
Mahallenin çocukları hep birlikte bir oyun oynayalım derler kızlar kabul eder.
Mendil kapmaca oynayalım tamam derler. O sırada mahallenin ana caddeye yakın bir binadan kızların olduğu yere doğru bisikletiyle gelen yaklaşık olarak 15 yaşında olan mavi gözlü sarı saçlı bir kız gelir. Emrah ilk başta kızı fark etmez O sırada kız meğerse Hatice’nin arkadaşıdır Banu ve kızlarla arkadaşlık kuran kız oyuna dahil edilir. Oyun başladıktan sonra kız Emrahın dikkatini çeker
Emrahın o güne kadar kalbi bu kadar atmamıştır. Emrah Banu ile Hatice ablasına sorar.
--Abla bu kız kim ?
Banu Emrahın niyetini anlar cevap vermez.
Hatice Emraha cevap verir
--Emrah seninle tanıştırayım mı?
Emrah hiç düşünmeden evet der
Hatice kızı çağırır
--Gökcan gel sene seninle tanışmak isteyen biri var.
Gökcan gelir Hatice Emrahla tanıştırır
Gökcan oyuna dönmez Banu bizim salakla tanıştın mı gel artık der.
Gökcan Emrahın pusetinin yanındaki boş sandalye’ ye oturur.
Kızlara yorulduğunu söyler oyuna devam etmez.
Emrah bu olaydan sonra mahallenin deli kanlıları tarafından çok sevilir
Çünkü Gökcana o güne kadar mahallede hiç biri yanına oturup konuşamamıştır.
(Mahallenin deli kanlıları Hatice ablanın kardeşi Ali, kürt Abdullah,Yaşar , Sarı Harun,Abdullah Kalın Mustafa , şişmanım Hilmi ,Yakışıklı Serdar dır)
Ertesi gün Emrah çok mutlu uyanır. Ablasını yattığı yerde sıkıştırarak öper yine şimşek gibi tokat yer. Zeynep hanım kahvaltıda sorar Emraha niye bu kadar mutlusun Emrah cevap vermez
Annesini öper Banu Emrahı Zeynep hanıma şikayet eder.
--Anne ya Emrah kız arkadaşıma asılıyor
Emrah yalan söylüyor der. Zeynep hanım Banu ya kızar –benim oğlum yapmaz.
Emrah dışarı çıkar mahallenin deli kanlıları yanına gelirler. Harun kürt apoya söyler
--Bir Emrah kadar olamadın
19
Emrah sorar—Harun abi niye Abdullah’a öyle söyledin
Harun cevap verir
--o da seviyor da onu
Emrah gülerek söyler
--geçti bolun pazarı Niğdeye apoş.
Mahallenin deli kanlıları bugün konuşacak mısın diye Emraha sorarlar
Emrah cevap verir
--Yanımda gördüğünüz sandalye’ ye oturtup konuşacağım
Mahallenin deli kanlıları Emrahı yalnız bırakarak karşı binanın önünde otururlar
Kısa süre sonra Gökcan bisikletiyle mahalleden geçerken Emrahı görür ve el sallar Emrah karşılık verir. Karşı da oturan deli kanlılar Emraha gülerler. Ne oldu diye bağırır.
Emrah bekleyin biraz der.
Harun tamam biz bekliyoruz diye cevap verir.
Beş dakika sonra Gökcan bisikleti eve bırakıp gelir Emrahın yanına.
Mahallenin deli kanlıları şaşırır. Emrahın yanına oturur Gökcan.
Emrahla Gökcan havadan sudan konuşurken mahallenin deli kanlıları uzaktan hareketlerle elini tutmasını söylerler. Emrahın gözü bir an karşı tarafa kayar Kalın Mustafa tülbent bağlamış Ali de onun elini tutuyor . Emrah yapmam der gibi kafasını sallar .
Sonra Emrahı gülmek alır Gökcanın yanında da gülmemek için kendini sıkar.
Gökcana Emrah hangi takımı tuttuğunu sorar
Kız cevaplar Beşiktaş
Emrah Fenerbahçelidir aslında Gökcan sorunca bende bjk der Emrah.
Karşıdaki deli kanlıların hareketlerini fark eden Gökcan bozuntuya vermeden Emrahın yanından ayrılır. Gökcan gittikten sonra deli kanlılar Emrahın yanına gelirler.
Emrahla beraber otururlar. Emrah Mustafa abi tülbent takma sokakta kaçırırlar seni der hepsi gülerler. O akşam Emrahın büyük teyzesi Nurhan, Emrahı almaya gelir dedelerine götürmek için
Emrah gitmek istemez her zaman gitmekten büyük zevk aldığı yere.
Nurhan teyzesi şaşırır Emraha sorar
- Niye gelmiyorsun oğlum
Emrah cevap vermez odasına emekleyerek gider. Banu söyler bizim salak aşık
Nurhan Banuya sorar
- Kime ?
Banu cevap verir
- Benim arkadaşıma aşık salak kardeşim
Nurhan güle güle eve gider. Ertesi gün Emrah dışarıda arkadaşlarıyla oturuyordur sokağın yukarısından aşağı gelen Gökcanı Emraha söylerler
Emrah sokak kapısının önündedir. O sırada Emrahın küçük amcası Sinan sokak kapısından çıkmaktadır. Emrah amcasını yanına çağırır.
20
Amcası Emrahın yanına gelir o sırada Gökcan önlerinden geçer.
Emrah amcasına aceleyle söyler.
- Amca ben bu kızı ne zaman görsem kalbim fırlıyor.
Sinan elini gülerek Emrahın kalbi üstüne koyar. Şaşırır Emrahın dediği kadar vardır.
Sinan bir şey söylemeden gider. Emrahın arkadaşlarıda saklanbaç oynamaya başlarlar Gökcan o sırada bakkaldan çıkar. Emrahın yanına doğru gelir ve banuyu sorar.
Emrah cevap verir.
-Ablam evde ne yapacaksın?
Gökcan cevap verir.
- Hiç canım selam söylersin der. Oradan ayrılarak eve gider.
Emrah derin bir ohhh çeker çünkü Hep korkar kızın karşısında dili tutulur diye.
Aradan bir hafta geçer bütün mahalle gençliğinin diline düşer Emrah
Yakışıklı Serdar O hafta Gökcanla dışarı çıkmış bunu Emraha söylerler ilk başta inanmaz Cumartesi günü mahallenin deli kanlıları bir arada otururken Emrahı da yanlarına alırlar
Serdarda gelir her kez selam verir serdara Emrah vermez . Serdara bu dokunur.
Emraha serdar sorar ne oldu dostum?
Emrah cevap verir.
-Dost dostun sevdiğine bakar mı?
Serdar biz sadece arkadaşız Emrah inan bana der.
Kurt apo inanma Emrah der Harun apoya kızar yangına körükle gitme.
Apo gülerek söyler.
- Onlar birbirine düşsünde bende kızı alayım.
Hep beraber gülerler.
O gece Emrah rahat uyur çünkü bir haftadır doğru dürüst uyumamıştır.
Son bahar gelir Emrah yine odasına tıkılır.
Anne tarafına gider biraz hava almak için o sırada T.R.T 1 de sabah ve akşam kuşağında çocuklar için bir program başlar. Adı susam sokağıdır. Onu her gün seyreden Emrah sayıları, harfleri öğrenir
Bunu gören Abdul Kadir dedesi,Emraha toplama, çıkartma ,çarpma ,bölme işlemini öğretir
(Benim ilk öğretmenim dedem dir.) kısa zamanda Emrah 6 basamaklı bütün işlemleri yapar.
Metin dayısı ö.y.s.s ye hazırlanırken Emraha kalemle kağıt verirdi matematik çalıştırırdı bazı kere Emrah resim yapardı.
(O sıralar harfleri yazamıyordum hala yazamıyorum.)
Emrah Artık 9 yaşındadır.
O senede okula alınmaz Emrah evde t.v seyrederek o kışı geçiriyordur.
Yılbaşında her sene olduğu gibi hep beraber soba başında tombala oynarlar Emrah ,Fatma hanımla beraber bir kağıt oynarlar üç kere tombala yaparlar Emrahın canı sıkılmaktan kurtulur.
(o yılbaşlarını hiç unutmam sonra o tablo eksildi ve yılbaşından nefret ettim)
21
Kış biter ilk baharda eve döner Emrah.
Mahalleye yeni iki erkek kardeş ailesiyle birlikte taşınır.
Yenerlerin akrabalarından birileridir.
Büyük olan Akif , küçük Hasan dır. Onlarla da arkadaş olur Emrah.
Emrahı bir gün ailesi alarak sabancı derneğindeki doktorlara götürürler.
Emrahı incelemeye alan doktorlar boş bir duvar dimine Emrahı koyarlar.
Ve Emrahın ailesini odadan çıkarırlar. Emrah olan bitene anlam veremez.
Doktorlar duvara tutunup ayağa kalkmasını söylerler
Emrah yapamaz boş duvara tutunup kalkamaz.
Doktorlar Zeynep hanımı çağırır.
Emrahı dışarı çıkarın sonra odaya gelin sizinle konuşacağız.
Emrahı çıkarırlar odadan doktorlar Zeynep hanıma acı cevabı verirler
-Zeynep hanım oğlunuz Emraha Artık bir tekerlekli sandalye alın onu ve kendisi tekerlekli sandalye’ ye alıştırın. Zeynep hanımın yüreği bir kez daha yanar.
(Annemi üzmek hiç istemezdim)
(Kara kalemle yazılmış kaderimde bir tek sen beyaz gülümsün anne)
Emrahın ailesi o yaz karar verirler Emrahın sünletine
Banu ,Emraha takılır
-oh kesecekler
Emrah cevap verir
-Korkmuyorum ben erkeğim
Yaz gelir Evde bütün hazırlıklar tamamlanır
Muzaffer bey doktoru eve getirir
Evdeki salondaki yemek masasının üstüne yatırırlar Emrahı babasının arkadaşları ve dedeleri Emrahı tutarlar . Yalnız Metin dayısı dayanamaz dışarı kaçar. O sene Metin tip öğrencisi dir.
Tam sekiz kişi Emrahı tutar.
(O kadar korktum ki 8 kişi tutmak zorunda kaldı)
Emrahı sünlet yatağına yatırırlar. İlk yanına Abdul Kadir dedesi ve babası gelir.
Dedesi altın takar .
Emrah babasına Metin dayısını sorar
Babası cevap verir gülerek
-Dayı korktu kaçtı oğlum.
Daha sonra sırayla bütün akrabalar ziyaret ederler Emrahı .
Emrahın yattığı oda oyuncak bebeklerle dolmuştu. Bu iş Emrahın hiç hoşuna gitmedi.
Emrah annesini yanına çağırır .Bebekleri almasını ister .
Zeynep hanım neden diye sorar.
Emrah kızarak cevap verir
-Ben kız mıyım bebekle oynacağım bebekler erkek olsa bile oynamam
22
Zeynep hanım arkadaşı Aysun ile beraber toplar bebekleri
Aysun Emraha takılır- yumurtanın sarısı gitti Emrahın yarısı diye
Emrah güler.(Aysun abla Annemin en iyi arkadaşıdır.)
Emrahın en çok istediği şeyi yine Nurhan teyzesi alır
Komodor 64 alır gelir Emraha
Emrah bu işe çok sevinir .Sünlet acısını unutur.
Hasan dayısının büyük kızı Berrağı yanına oturturlar resim çekilir sonra ailenin tüm fertleriyle.
Bu sırada kumburkazdan arkadaşı olan İlker annesi ile Emrahı ziyarete gelir Emrah yine çok sevinir . daha sonra sırayla mahalledeki Arkadaşları ziyaret eder .
Emrah bir hafta sonra yataktan çıkar .yine sokağa atar kendini. Havalar ısınmıştır her gün geç saatlere kadar arkadaşlarıyla ya kum sahada maça giderler Emrah hakem olur yada mahallede saklanbaça benzer panç oynarlardı Emrah da onları seyrederdi.
(Yener ebe olursa bütün saklananların yerlerini söylerdim hepsi kızardı)
(biz asla kızlarla oyun oynamazdık)
Aradan iki hafta geçer. Muğla Fethiye ye taşınan teyzesi Şükranın bir kızı olur.
Bebeğin adına bir türlü karar veremezler . Şakayla karışık bir de Emrah’a sorarlar
Emrah sanki dünden ismi hazırlamış gibi cevap verir
- Bebeğin adı Burcu olsun .
Bu adı beğenirler Bebeğin adı Burcu olur.
(Nereden bilirdim seneler sonra bu isim yüreğimdeki en büyük yaram olacak)
Emrah o hafta dışarı çıkmaz çünkü artık çocuk pusetine binmez. Benimle artık alay ederler der.
Zeynep hanım bir yandan Avrupa tekerlekli sandalye aramaya başlar.
(yerli tekerlekli sandalyelerin katlanma özelliği olmadığı için o zaman Annem Avrupa sandalye arıyordu).Zeynep hanım Almanya daki dayısından ister sandalyeyi .Dayısı Zeynep hanımı oyalar . Bu sırada teyzesi Ayselin koca tarafından biri Zeynep hanıma yardım eder ve Emraha sandalye gelir Almanya dan .Emrah artık daha rahat dışarı çıkar.
Bu sandalye ile Emrahın başına iki büyük düşme vakası gelir. Birinde Akif ,Emrahı kaldırımdan aşağı düşürür. ilk kazada Emrahın sadece üst dudağının sol tarafı patlar Sinan ile Zeynep hanım Ufak bir pansuman yaparlar geçer kanama. İkinci ve son büyük düşüşü Emrah Sarı İbo ile yapar.
Arkadaşları bilyeli yapmış Emrah ile yarış yaparlar. Emrahı süren ibo Bilyeliyi kullanan yener onu iten Emre yarış başlar kaldırımdan inerken Emrahın sandalyesinin kontrol’ unu kaybeder. Emrah yüzünün üstüne düşer yüzünün sol tarafı kana boyanır .Rafet abiler Emrahı hastaneye götürürler.
Emrahın gözleri yarım açıktır. İlk yanında fark ettiği Babasının yanında çalışan büyük dayısı Hasanı fark eder. Doktor Emrahın yine patlayan dudağını diker ama morfin vurarak .

23
Emrah Eve gelir. Bütün mahalleli evdedir geçmiş olsuna gelir. İbo bir hafta Emrahın yanına gelmez. Emrah iyileşir yine dışarı çıkar .Yener sorar?
- Emrah iboyu affettin mi?
Emrah hiç kızmadığını söyler .Yine eski ortam sağlanır.
(ben bir haftada bunları yaşadım sağlam olmadığım halde böyle olaylar yaşamak güzel dir.)
Emrah ve arkadaşları o hafta arka mahalleyle maç yaparlar .
Her zaman ki gibi yenerler .(bizim maç yapmaktan bıktığımız arka mahalle yenilmekten bıkmazdı...)
(ama son seneler baya bize üstünlük sağlamışlardı)
(beni de hep hakem yaparlardı iki tarafta beni çok iyi tanıyordu.)
yaz öğle geçerken bir gün Emrah mahallede küçük amcasının yakın arkadaşı Nazımla oturuyordur . Sinan Emrah ile şakalaşarak konuşmaya başlar
- Emrah ben konuştum gökcanla
Emrah sorar – ne diye konuştun
Sinan cevap verir – senin hakkında ne düşünüyor diye
Emrah ne dedi diye sorar amcasına
Sinan gülerek cevap verir – bana dedi ki ben Emrahı kardeşim gibi seviyorum
Emrah cevap verir- tamam öğle olsun . konuyu uzatmadan kapatır Emrah.
(bu olay dan sonra ben bir daha gökcana selam bile vermedim çünkü onun baba annesi benim baba annemin arkadaşıydı yani amcamın verdiği haber doğruluğu % 100 du)
(zaten böyle bir şeyin olması imkansız olduğunu anlamıştım)
(gönlümden bir fahriye abla geçmişti)
Yaz mevsimi bu olaydan sonra bitmişti
Emrah artık on yaşın da olmuştu, Metin tıp fakültesine gitmeden Emrahı okula sokmak istiyordu.
Zeynep hanımla beraber tekrar okula giderler ,okul müdürü Ali bey zeka testi ister milli eğitime yollar onları. Milli eğitimde testte tabir tutulur ,test sonucu açıklanır ve okula yollanır.
Feryüz Emrah Dündar Milli eğitim tarafından zeka testine tabir tutulur. Ve test sonucu zekasının kendi yaşıtlarının üç yaş fazla zekalı olduğunu anladıklarını söylerler.
Emrahın ilk okuma engeli ortadan kalkmıştır ama ikinci bir engelle karşılaşır
Okul da bulunan hocaların çoğu Emrahı okutmak istemez, sebepleri bellidir.
Çocukların pisikolejisini bozar diye Emrahı istemezler.
O sene tayinini isteyen Hüseyin Karadağ , Emrahı okutmak için tayinini dondurtur
Aydına memleketine dönmekten vazgeçer . Emrahı sınıfına alır.
Hüseyin hoca Emrahın sınıfa alışması için Zeynep hanımın sınıfta kalmasını ister.
Emrah iki günde sınıfın maskodu olur. Annesi Zeynep hanimi yollamak ister
Hüseyin hoca izin verir Zeynep hanımın eve gitmesine.
(Hüseyin hoca benim için bir kahramandan öte , babam bana özel bir sıra yaptırdı marangoz arkadaşı Cafer abiye )
24
(sınıf ta mahalleden arkadaşım olan iki kişi vardı Rahmi ve Samet)
(Hüseyin hoca bazı kere bana matematikte takılırdı. Parmaklarıyla bir rakam sorardı ben doğruyu söyleyince Yanlış bir rakam söyleyip beni kandırmaya çalışırdı, bakardı dediğimden vazgeçmem
kafamı okşayıp afferim derdi benim bu hareketlerimi gören sınıf arkadaşlarım cesaret alırlardı.)
Hüseyin hoca bazı zamanlar Emrah ile sınıf arkadaşlarını toplama çıkartma sorarak yarıştırır
Emrahın her seferinde sınıfın en çalışkanı olan kadiri yenmezi sınıftaki her kezin hoşuna gider.
Kadir hep ağlar Emrah onu öperek teselli eder ..
Emrahın Matematikle arası çok iyidir. Ama harflerle arası hiç yoktur.
Zeynep hanım üç hafta Emrah okuldan eve geldiği zaman okuma fişleri ile çalıştırır.
Emrah okumayı öğrenir. Ama yazmayı hiç sevmez çünkü güzel yazamadığı için.
Bu sırada dedesi kadir bey kalp hastası olmuştur çalışmayı bırakmıştır.
Kadir bey kalp kapakçığı ameliyatı olur. Ameliyat nedeniyle geçici olarak hafıza kaybı yaşar.
Ama ne hikmetse Zeynep hanımla Emrahı unutmaz . Her kez’ e kızar . ona zorla yemek yedirmeye çalışanlara hep karşı çıkar. Hatta bir kez Fatma hanımın kafasından aşağı yemekleri atar.
Bu durumdan kısa sürede kurtulur. Emrahın büyük dayısın bir kız evladı olur. Adını Zeynep hanım koyar . bebeğin adı Fatma Berrak Özkan olur.
(Berrağı bebekken çok severdim. Yumuk yumuktu)
Emrah ilk dönem karnesini alır. Bütün karne peki ile dolu dur. her kez sevinir.
Özellikle dedesi kadir bey çok sevinir. Yalnız Emrahın bir ulaşım problemi vardır
Çünkü Hava yağışlı olduğu zamanlar Zeynep hanım Muzaffer beyin ortağı olan Aydın beyin
Arabasını istemiştir ama mırın kırın ederler. Onun için Emrahın dedesi kadir bey Ankara dak i evi satıp Emraha araba almak için parayı bankaya koyar. Ve Fatma hanıma tembih eder .
Kimseye söylememesini(benim dedem babamdı beni her kez den çok düşünürdü)
(beni kime benzetseler kızarım ama ona benzetseler cennette gitmiş olurum.)
(ben çünkü bebekliğimden beri onun helal ekmeğiyle büyüdüm)
Emrah okulda ikinci döneme başlar. Sınıfta Hüseyin adında bir öğrenci daha vardır diğer öğrencilerden iki yaş büyüktür. Emrahla yaşıttır. Hüseyin‘in dersleri zayıftır .
Mahalleden tanıdığı hasanda aynı okula gelmektedir. İkisini de Emrah tenefüslerde çalıştırır Emrah ikisinin de dersleri çok iyi olur.(Hüseyin yetim annesinden başka kimsesi yoktu. Derslerinin kötü olmasının sebebi okul çıkışlarında ne iş bulursa yapmaya giderdi ekmek parası için.)
Emrah okulda kısa zaman da bütün öğrencilerin gözdesi olur.
İlk dönem deki başarısını ikiye katlar Hüseyin hoca her şeyin farkındadır.
İkinci dönemin sonun da Emrahı sınıf atlamazı için onu sınava sokar, Emrah başarır.

25
Sınıf atlar o moralle yaz tatil boyunca yaşar ,tatil de Metin dayısı ve annesiyle beraber Fethiye deki Şükran teyzesine giderler. Orada Kuzeni Bahri ile arasında ufak dalaşmalar oldu ama önem siz olduğu için çabuk unutuldu.(çocukken Bahriyle hiç anlaşamazdık, insan büyüdükçe birbirine
anlıyor.) . Emrah o yaz denizden çıkmak bilmez, Akdeniz denizi sıcak olduğu için Emrah deniz de üşümez. Yaz biter Emrahlar İstanbul’a döner. Okul başlar. Emrah ilk hafta ikinci sınıfta okur.
Hüseyin hoca o hafta Emrahı kabul edecek hocayı bulur 3. sınıf hocası Yasemin hoca Emrahı sınıfına kabul eder. Eski sınıf arkadaşları çok üzülür.
Yeni sınıf arkadaşlarına hemen ısınmaz kanı Emrahın ,Emrah yanındaki sırada oturan üç erkek çocuğuna sorar -bu sınıfın en çalışkanı kim?
Sarı saçlı adı Murat olan cevap verir
- Eda benim arkamda oturuyor
Emrah kıza bakarak çocuklara söyler
- Kolay bu sınıfın çalışkanı da ben olacağım
Çocuklar güler .Emrahın dediği çıkar ilk sınavlarda en yüksek notları Emrah alır.
Ama sınıfta bir tek muratla arası bozuktur, çalışkanlığıyla bütün okulun gözdesi olur .
Beslenme saatinde en sevdiği arkadaşlarıyla beraber yemek yerdi birkaç kere yanındaki sırada oturan Murat yanındaki Ümittin kulağına eğilerek Emrahın yemek yeme şekli ile dalga geçer.
Birkaç kere Emrah bu sözleri dudak okuma tekniğiyle anlar.
Sonunda dayanamaz elindeki kola şişesini hasana tutması için verir.
Sorgusuz sualsiz yanındaki sırada bulunan Murattın boynuna atılır.
Muratı sırayla beraber kendine doğru çeker. Burnuna kafa atar .
Çocuk nereden geldiğini şaşırır, iki tanede yumruk indirir kafasına .
Muradın Burnu kanar ,dudağı patlar, Emrahın sınıf arkadaşları araya girer.
Erkan,Aydın,Gökhan Emrahı tutar , Muradı elinden almaya çalışırlar.
Emrah Murada bakarak konuşur.
- Ben seninle dalga geçtin mi lan , seni öldürür lan benim arkadaşlarım.
Bütün mahalledeki arkadaşlar olayı Hasandan duyar gelir. Okulda 4 de giden Akif, Mustafa, Mesut gelir. Mahallenin deli kanlılarından olan Kürt apo , Yaşar, Harun okul çıkışı Emrahı almaya gelirler Murat çok korkar, Ertesi gün sınıfa burnu tamponlu gelir . Yasemin hoca Murada sorar- ne oldu sana.
Murat Emraha korkakça bakar, Yasemin hocaya cevap verir.
- Hocam kapıya vurdum
Yasemin hoca bu cevaba inanır.
(Benim mahalledeki arkadaşlarımla ben çok kavga ettik başkalarıyla Murat benim için bir sorun değildi ).

26
Emrahın eski sınıfındaki ders verdiği arkadaşı Hüseyin o hafta Cuma günü okul çıkışı işe giderken trafik kazası geçirir , vefat eder Bundan ertesi gün haberi olur Emrahın.
Pazar günü öğlen namazı küçük köy mezarlığına gömülür. Emrah ilk o zaman yıkılır çünkü emek verdiği okulda her şeyini paylaştığı dostunu kaybeder. İlk o zaman dost acısı yemiştir.
(kötü olaylar bu olaydan sonra başlar, Allah bütün sevdiklerimi aralıklarla yanımdan alır.)
Bu sırada Hüseyin hocanın tayını çıkmıştır Aydına gittiğini öğrenir Emrah.
Emrah üzgünlüğünü mahalledeki arkadaşları sayesinde atlatır. Dersleri iyi gitmektedir.
Dayısı hasanın ikinci çocuğu kız doğar . Emraha sorarlar adını cevap vermez.
Zeynep hanım isim koyar bir de bebeğe kadir beyin annesinin adı verilir.
Bebeğin adı Memnune Burçak olur. Kadir bey çok sevinir bebeğe annesinin adının verilmesine.
(Memnune dedemin annesinin adı)
O arada Nurhan teyzesi Emraha bir İspanyol kurdu cinsi köpek alır. Eve getirir.
Emrahla köpek çok iyi anlaşır. Babasının atölyesinde küçük bir yerde köpeğe yuva yaparlar Emrah - Okul çıkışı arkadaşlarıyla beraber köpeği dışarıya çıkarırlardı. Köpeğin adını Emrah koyar adı Asteksti (Bu adın anlamı yalnız kovboy dur). Köpek Emrahın sesini iki sokak öteden duysa koşarak Emrahın kucağına atlardı. Köpek kısa zaman sonra atölyedeki zararlı bir madde yüzünden cilt kanseri olur. Boynunun üst tarafı aşırı derecede şişer. Öyle olduğu halde yinede Emrah yanına çağırdığı zaman giderdi . Emrah bir hafta sonra onu da kaybeder.
Bir gün Emrah kendi evlerinde otururken Dedesi Abdul Kadir gelir.
O günde annesi pazara çıkar alışverişe Zeynep hanım Emrahı dedesine emanet eder.
Emrah odasın da yerde misketleriyle oynarken, Sigara kokusu alır.
Koku mutfaktan gelir. Kadir bey sigara içmektedir. Dedesine yasaktı sigara.
Emrah dedesine ne yapıyorsun der. Kadir bey sigarayı söndürür.
Emrahı kucağına alır ve onunla konuşur.
- Dedem sakın bizimkilere bir şey söyleme olur mu?
Emrah cevap verir – Tamam dede.
Kadir bey Emraha bir şey daha söyler.
- Anne annen ve Kadriye teyzen sana emanet (bu sözü o zamanlar anlamamıştım)
Bu olayı Emrah kimseye söylemez .
Hasan dayısı ile dedesi kavga ederler. Kadir bey oğlu Hasanı gelini Rabia yüzünden Ev den kovar
(Yengem dayı mı ailesine karşı dolduruyordu . Hep yatak odasına kapanırdı. Dayım karısı yüzün den en çok Kadriye teyzemi döverdi. Teyzemde onun çocuklarına bakardı. Sonunda Hasan dayım dedemin üstüne yürüdü Metin dayım dayanamayıp Hasanın gözüne yumruk atar. Hasan orada yığılır. Bu olay dan sonra Hasan evden atılır.)
(Bence hakketti hatta daha fazlasını...)

27
Hasan bey bu olay dan sonra kısa süreliğine Balıkesir ayvalık kasabasına kayın pederinin yanına çalışmaya gider.
Emrah okul dan eve , evden okula mutlu bir şekilde gider. 1992 Aralık ayının 29 Abdul Kadir bey
Öğlen yemeği için bakkala ekmek almak için evden çıkar. Babasını bakkala yollayan Kadriye Evin sobasının borularını temizlemektedir. Bu sırada Kadir bey kapıyı çalar, Bakkaldan dönmüştür.
Kapıyı açar Kadriye Kadir bey tek laf söyler –Al yavrum torbayı Kadriye torbayı alır almaz
Kadir bey yere düşer. Bunu gören Kadriye hemen kapı komşusu Semadan yardım ister. Sema bütün Binayı ayağa kaldırır.
Kadir beyi evin oturma odasına götürürler. Kadriye camı acar babası hava alsın diye
Ama milletin annesi üşür diye cam kapanır. Kadir beyin başına millet uçuşur Kadir bey bir şey söylemek ister söyleyemez .Millette başörtü bağlamak ister. Bunu gören Kadriye Telefona sarılır Zeynep ablasını arar. Kısa zaman da bakkal Vedat ın yardımıyla Kadir bey Gazi Osman paşa hastanesine götürülür Orda ilk müdahale başarılı olarak yapılır. Kadir beyi kalp cihazına bağlarlar.
Ordaki olanaksızlıktan dolayı Kadir beyi çapa tıp merkezine sevk ederler. Orda ilk başta doktorlar kadir beyle hiç ilgilenmezler. Bunu gören Zeynep hanım isyan bayrağını çeker. Bunu gören doktorlar yok dedikleri makineyi Kadir beye bağlarlar. Geç kalınmıştır. Hasta bitkisel hayattadır. Artık Kadir bey yaşasa bile ömrünün bundan sonrasını felçli olarak hayatını devam ettirecektir. Ama ne yazık ki Kadir bey 1993 ocak ayının 3’nün gece saat 01.30 da vefat eder.
(Babamızı kaybettik biz o gece)
(Annanem ağladığı zaman bende ona sarılıp ağlardım.)
(Tam üç hafta okula gitmedim. Gidemedim Dostlarımı tek tek kaybediyordum.)
(Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diye bir deyim vardır. Ben o halde köle olunacak insanı kaybettim.)
Emrah zaman geçtikçe dedesinin boşluğunu hisseder kimseye söylemez.
O sıralar Zeynep hanım baba acısından dolayı Emrahla ilgilenemez. Onun yerine Emrahın Ablası Banu ilgilenir. Emrahın tüm ihtiyaçlarını gidermeye çalışır. Okul dönüşü evi temizler ,evin yemeğini yapar kardeşi Emrahla ilgilenir derslerinde yardım eder. Bazı zamanlar babası Muzaffer beye patates yemeği yapar. Çünkü Muzaffer bey patates yemeğine bayılır.
Babasının tüm elbiselerini ütüler kısaca Banu evin küçük annesidir henüz orta üç öğrencidir.
Emrah üçüncü sınıfı da başarıyla geçer. O yaz Emrah hep dışarıda Arkadaşlarıyla beraberdir.
Ablası da iki kız arkadaşı Zeynep ile yıldızla beraberdir. Banular Emrahın küçük arkadaşı hasanı bazı akşamlar yanlarına çağırıp çekirdek almaya yollarlar. Emrahlarda kendilerinden büyük

28
çocuklarla beraber sokağın yukarısındaki küçük boş arsada otururlardı arsanın hemen yanındaki bina duvarına kale yapıp top oynarlardı. Emrah da kenarda durup onları seyrederdi.
(bazı kere oraya gitmezdik Rafet abilerin bakkal dükkanının kepekli bölümünde gece yarılarına kadar oynardık.)
O yaz Emrahın Fethiye deki iki yaş küçüğü kuzeni Bahri İstanbul’a gelir.
Bahri ile Emrah o zamanlar pek anlaşamazlar ikisinin Ara buluculuğunu yapan Banu dur.
Şükran teyzesi de İstanbul dadır Zeynep hanım hep yiyeni Bahri nin tarafını tutar Emrah da bu duruma çok kızar. Yine ufak bir olaydan sonra Emrah Bahriye küser Zeynep hanım Emrahı çeker kenara konuşur. –Oğlum akıllı ol teyzeni üzme Emrah istemeyerek evet der.
Ertesi gün her zamanki gibi Emrah dışarı çıkar yanına Bahriyi alır . bu sırada Bahriyle yaşıt olan Hasan Emrahın yanına gelir Mahalle maçı var der . Emrahı toprak sahaya çağırırlar arkadaşları.
Toprak saha üç sokak ötedir. Emrah ilk başta kabul etmez gitmeyi Bahriyi yalnız bırakamam der .
Arkadaşları ısrar eder Emrahı kandırır . Emrah Hasanla beraber Bahrinin yanına gider.
Emrah Bahriye sorar –maç varmış üç sokak ötede gelecek misin ?
Bahri istemez gitmek Emrah söyler -Bahri o zaman sen eve çık ben bir saatte kalmaz gelip seni alırım. (Başıma gelecekleri bilseydim hiç dil dökmezdim)
Hasanla beraber maça gider Emrah . Maç Emrahların üstünlüğüyle devam ederken Emrah eve dönmek için arkadaşlarından yarım saat izin alır.
(Arkadaşlar maçı 6-0 önde götürüyorlardı.)
Hasanın yardımıyla Emrah mahalleye döner. Muzaffer bey biraz sinirli halde cam da bekler.
Emrahı görünce eve çağırır. Emrah ne olduğunu anlamaz neşeli olarak Annesinin kucağında eve gider Hasanı maça yollar. Emrahı mutfaktaki beyaz plastik sandalyeye Oturturlar.
Masaya yemek koyarlar Emrah için yemeği yedirmek için Fatma hanım yanına oturur.
(Ben ellerimi rahat kullanamadığım için sulu yemekleri tek başıma yiyemezdim hala öyledir.)
Fatma hanım Emrahla konuşur –oğlum sana bir şey soracağım
Emrah cevap verir –sor anam
Fatma hanım sorar –Oğlum niye Bahriyi götürmedin maça
Emrahın neşesi öfkeye dönüşür masaya ufak çapta yumruk atar.
Bunu bahane eden Muzaffer bey Emrahı dövmeye başlar . Zeynep hanımla Nurhan hanım araya girer. Muzaffer beyin öfkesi siner ve konuşmaya başlar. –Oğlum yalan konuşma Emrah.
Emrah cevap verir –ben yalan konuşmuyorum getirin yüzleştirin benim şahidimde var üstelik.
Arkadaşım Hasan. Emrah odasına gitmek ister yemeğini yemeden. Babası izin vermez . Emrah Nurhan teyzesine dönüp konuşur onu bir daha görmek istemediğini söyler
Teyzeleri Bahriyi alıp giderler. (Baba şimdi aramız iyi olabilir onun nedeni bendendir .)
29
(Ama seni atmam korkma millete uyup senin beni attığın gibi)
Aradan bir hafta geçmiştir. Nurhan teyzesi Bahri yanında Emrahların mahallesine gelirler
Emrah ve arkadaşları boş arsada top oynuyordur.
Hasan Emrahın yanına gelir Bahrinin geldiğini söyler , Emrah Hasanın abisi Akif ile Nurhan teyzesinin yanına gider. Teyzesi Emraha sorar bu akşam sizde kalalım mı?
Emrah olur der. O gece eve en geç Emrah gider. Banu Emrahla Bahriyi yatarken barıştırır.
Bir gün Emrahla Bahri evde Emrahın oyuncaklarıyla oynarken Bahri Emrahın en sevdiği oyuncağına göz koyar . Zeynep teyzesinden o oyuncak tankı ister , Zeynep hanım Emrah abine soralım der. Emrahın yanına gelerek Zeynep hanım sorar
- Oğlum Emrah bu uzay tankını Bahriye vereyim mi ?
Emrah kızarak cevap verir
- Hayır anne vermem ben o tankı çok seviyorum
Zeynep hanım Emraha tamam vermem der
Temmuz ayında Bahri Fethiye’ye dönerken gizliden gizliye tankı verir Zeynep hanım.
(Ben o yeşil uzaktan kumandalı uzay tankını alabilmek için Üçüncü sınıfta tam iki ay para biriktirdim, Bayram haşlıklarımla beraber tam denkleştirip o tankı aldım . Parayı Nurhan teyzeme verip bana almasını istedim o da bana aldı. Ben bu olayın farkına sonradan vardım . Ve bir daha anneme güvenmedim ve hiçbir zamanda ona dertleşmedim. Çünkü nedeni belliydi... )
(Ben o tank için çocukken çok hayal kurardım güya ben o tankın gerçeğine binip gezegenleri dolaşacaktım . ama ne gerçeği oldu nede kendi yanımda kaldı.)
(Bu olayda bir tek suçlu annem Mahşerde bile affetmem eğer bana melekler sorarsa)
(Bendeki hakkı ödenmez bilirim ama güven benim her şeyimdir)
(o konuda babam yeter bana dedem den sonra dertleştiğim tek insan)
Bahriyi yolladıktan sonra Emrah,dayısı Metin ve annesi Zeynep hanımla beraber birilerinin tavsiyesi üzerine 15 gün Ankara Haymanaya giderler kaplıca nedeniyle Emraha kaplıca iyi gelir.
Ayaklarındaki kasılma azalır. 15 gün sonunda geri dönerler.
Ağustos ayı başların da Emrah yine dışarı çıkar. Kendinden büyük arkadaşları Emrahı yanlarına alırlar. Emrah hiçbir şeyden haber siz Abilerinin yanın da oturur . bir süre sonra o güne kadar mahallede hiç görmediği dört kız görür Emrah . ikisi Emrah dan büyük biride onunla yaşıt Birde ufak .Emrahın yanındaki kurt apo kızlara laf atar. Kızlar almanca cevap verir.
Apo güler Emrah apoya kızarak konuşur.
- Utanmıyor musun apo ?
Kurt apo cevap verir
-Onlar kim biliyor musun
Emrah cevap verir – kimse kim laf atma edebli ol
Arkadaşları Emraha durumu anlatır.
30
-Onlar Almancı bundan sonra her yaz sizin Sokaktaki üç katlı binaya geleceklermiş.
Emrah önemsemez –bana ne der
Emrah Hasanı yanına alarak kendi kapılarının önüne gider.
Büyük kızlardan biri Emrahın yanına gelir Emrahla konuşur
-Senin Adın ne ?
Emrah cevap verir – Emrah benim adım
Kız bir soru daha sorar- Ne yapıyorsun
Emrah cevap verir- okuyorum
Kız şaşırır Emraha son bir söz söyler- Arkadaşlarına hiç benzemiyorsun
Emrah cevap verir- Onların adına ben özür dilerim.
Kız gülerek eve gider. Emrahın yanına Arkadaşları koşarak gelirler ne oldu diye sorarlar.
Emrah durumu aynen anlatır.
(o günden sonra binanın karşısındaki binanın dışarıdaki merdiveni boş kalmadı.)
(Kendileri oturdukları yetmiyor birde beni yanlarına çağırırlardı.)
Gel zaman git zaman bu böyle gider. Aradan iki hafta geçer .
Emrah o günü kendi yaşıtlarıyla dışarı da oturuyordur. Almanya dan gelen kızlar.
Dışarı çıkarlar Emrahın yanındaki arkadaşları kızlara bakarken ,Emrah hiç oralı olmaz
Kızlar top oynamak ister çocuklarla. Ve oynamaya başlarlar.
Emrahla yaşıt olan kız oyunu bırakıp Emrahın yanına gelir ve konuşur.
- Emrah sen misin okuyor musun ?
Emrah cevap verir
- Evet ben Emrah 4de gidiyorum sen benim adımı nereden biliyorsun?
Kız cevap verir
- Benim adım Özlem bende 4 e gidiyorum.
Bu sırada Emrahların bina kapısından dışarı bir kedi çıkar Emrah kediyi kucağına alır Özleme sevdirir. Emrahın bu hareketi Özlemin çok hoşuna gider. gülerek Emraha sorar bu kedi senin mi ?
Emrah cevap verir- Benim değil amcamın kedisi .
Özlem ve diğer kızlar eve giderler. Emrahın arkadaşları ona takılır- mercimeği fırına verdin derler
Bu olaydan sonra Özlem her Emrahla karşılaştığında Selamlaşırlar, bazı zamanlar Emrahı tek başına yakaladığında onunla uzun konuşurdu. Bu arkadaşlık Emrahın bütün arkadaşlarının diline düşer . Ablası Banu ya kadar.(Özlem uzun düz saçlı uzun boylu alman ekolu bir kızdı.)
(Her kez ona aşık olduğumu sanıyordu. İlk sene bir şey hissetmedim sonraları hoşlandım ama sevmedim.)
Emrahın Ablası ve ablasının arkadaşları o kızlarla arkadaş olur. Emrah bu olanlardan faydalanmak istemez. Banu her gece yatarken kızdırır- Oh kız seni çocuk yerine koyuyor.
Emrah hiç kafasına takmaz...
31
O sene kışa doğru Zeynep hanım Eve ufak bir muhabbet kuşu alır.
Kuşun adını maviş koyarlar, Kuş en çok Banunun kafasına konar ve kıvırcık saçları
arasında kaybolurdu.
Emrahla Arkadaşlık yapan kız son baharda ailesiyle beraber Almanya’ya döner.
Emrah okuluna başlar o artık 4cu sınıf öğrencisidir. Banu da lise bir öğrencisidir.
Emrah öğlenci Banu Sabahçı idi. Bu yüzden Zeynep hanım rahatlıkla Emrahı ve evi Banuya bırakıp komşuya oturmaya gide biliyordu.
( Ablam bana iki günde bir derslerimde yardım ederdi)
(Bir de onun benim için yaptığı bisküvütlü çikolatalı pasta olmasa....)
(Bir tek hoşuma gitmeyen Ablamın arka mahalleden bulduğu arkadaşı Nesrin )
(Ablam Evde yalnızken gelir beraber bir odaya girer fısıl fısıl konuşurlardı.)
(Bu da benim hiç hoşuma gitmezdi. Kız hem ablamdan büyük hem de ev kızı )
(Bunların hiç ortak noktaları yoktu, Nesrin türbanlı benim ablam açıktı...)
(zaten kız cam kenarından içeri girmiyordu ki, Bizim ki de yanına gidiyordu )
(ben bir keresinde dayanamayıp kızı evden kovdum kız gitti )
( beni ablam babama söyledi, babam bana kızmadı.)
(Nesrin Annemin arkadaşının kızı ayrıca Nazım abinin kardeşi...)
(Size tavsiyem arkadaşlara dikkat edin.)
Emrahın Babası her gün geç saatte eve gelir, çünkü kahvedeki arkadaşlarıyla oturmak daha güzeldir. Osuruk kokusu ,ter kokusu ayak kokusu kağıt oynamak, okey atmak daha güzeldir....
(Sağolsun babam bizi hiç aç bırakmadı. Ama muhabbetini de hiç göstermedi çocukken.)
(Annem de o sıralar , Nazım abilere gidip gelmektedir, Bana göre biraz örümcek kafalı insanlardı)
Zeynep hanım o sıralar evinde durmuyordu , Hep örümcek kafalı insanlarla beraber dolaşıyordu.
Zeynep hanım o sene kara çarşaf giymeye başlar, Veli gördüğü insanların sohbetlerine katılmaya başlar. (çarşaf Anneme yakışmıştı, zaten güzele ne yakışmazdı, Annem o sıralar eve bir iğne almaz.)(Çünkü örümcek kafalılara göre fazla eşya haramdı, ve devlet sigortası)
Zeynep hanıma evde bir tek Emrah karşı çıkar o insanlarla konuşmasına
İlk defa Emrah Annesine karşı çıkar. O kış Emrah için çok Sıkıcı ve üzgün geçecekti
Yılbaşında Emrah t.v seyrederken Annesi kızarak konuşur.
- Oğlum günah seyretme bugün t.v
Emrah cevap vermez t.v yi kapatır ,odasına gider emekleyerek .
Emrah hep odasına çekilip resim yapar bu sıralar.
1995 ocak 04 Sabahı Emrahların ocağına kara bulut çökmüştü.
Eve telefon gelir,Telefondaki En küçük teyze Kadriye dir.
-Zeynep abla polis geldi , Banu trafik kazası geçirmiş .
Zeynep sorar hangi Hastanede Kadriye?
32
Kadriye cevap verir- özel hayat hastanesindeymiş.
Zeynep hanım Nazımı yanına alarak hastaneye gider Emrahın yanında Fatma hanım vardır.
(O gece Ananem Biz de kalacak diye çok sevinmiştim)
(Ananemin kaldığı gün ablamda dedemlerde kalmıştı)
(Çünkü ablamın okulu dedemlere daha yakındı)
(Ablam sabah ezanı yola çıkar çünkü okulu saat 7de açılırdı. Karşıdan karşıya geçerken Bir yolcu servisi hatalı sollama yaparken yolun orta kaldırımına çıkan ablama çarpar.)
Zeynep hanım Nazımla beraber hayat hastanesine varır.
Zeynep hanım kızı Banunun Kabanını Hastanenin önündeki çöplükte fark eder.
Orada yığılır, Nazımla konuşur
- Nazım içeri girmemize gerek yok, Banunun kabanı çöpte
Nazım konuşur- Yok Zeynep abla sen karıştırmışsındır
(Nazım abi bir tanedir bu tür olaylarda , ötekilere hiç benzemez.)
(Bana amcalarımdan daha yakındır)(çok sosyal insandır.)
Zeynep ile Nazım kapıdan içeri girerler acil deki Doktorun birine sorarlar.
-Bu sabah buraya trafik kazası vakası geldi mi?
Doktor soğuk bir yüz ifadesiyle cevap verir.
- Geldi morga bakın orda bir geç kız var .
Zeynep hanım gidip bakar ve orada Banuyu sedyenin üzerinde uzanmış gören ana yüreği param parça olur.
Zeynep eve ağlayarak döner, Onu öyle gören Fatma hanım sorar – Banu nerede?
Zeynep hanım acıyla cevap verir- anne kızım öldü .
Fatma hanım duyduğu sözden sonra kısa bir baygınlık geçirir.
Kısa zaman da kara haber çok çabuk yayılır. Bütün mahalledeki kadınlar eve dolar.
Emrah kadınların yanında ağlayamaz ne zaman babası eve gelir .
Emrahın yanına gider o zaman Emrah ağlar. Ve babasına sarılır ablam öldü mü baba der?
(Ben ilk defa babama sarılıp ağlamıştım ve babamın giydiği kabanına saklanıp hıçkıra, hıçkıra ilk o zaman ağladım.)(Ablam yoktu artık yanım da dedem gibi kimse onun kadar güzel yapamıyordu o yaptığı pastayı ...)(Ben ablam öldükten sonra hiç ders çalışmadım çünkü ders kitapları bana hiç uğurlu gelmedi...)(Ablamın cenazesini bana göstermediler ,bana göre o ölmemişti gelin gitmişti cennete huri olarak.) Cenaze eve gelir . Emrah üzülmesin diye ona göstermezler ablasını, Kimse Emrahla ilgilenecek durumda değildir. Mahalleden babasının Arkadaşı olan Ayhan,ın eşi Serpil Emrahı evine götürüp onunla ilgilenmek ister. Emrahın ailesi olur der.(Cenaze eve geldiği gece
rüyamda ablamı görürüm ,Ablamın yüzü sargılı bir halde Ayın yanında oturan dedemin yanına gider, oradan bana el sallar.) Bu rüyayı o gün Elazığ dan gelen Metin dayısına Anlatır Emrah.
Ayhanlarda kalan Emrah durgundur. Ayhan ın iki oğlu Emrahın mahalle arkadaşlarıdır.
Biri Erman biride Rahmi dir. Rahmi Emrahı evlerinde görünce şaşırır .Abisi Erman a sorar
33
- Abi Emrahın bizde ne işi var ?
Erman Rahminin kulağına eğilerek cevap verir.
-Emrahın ablası ölmüş onun için bizde kalacak ,üzülmesin diye.
(Annemin sevgili arkadaşları neredeydi o zaman günahı bilen sevabı da bilmesi gerekmiyor muydu.)
Emrah Ayhanlarda beş gün kalır ,evdeki çocuklar Emrahı meşgül edip acısını unutması için
Ama her gece Her kez uyuduktan sonra Emrah gizli, gizli ağlar.
Emrah yemeden içmeden de kesilir. Kadriye teyzesi arada bir Emrahı kontrole gelir.
Her gelişinde Emrah eve gitmek istediğini söyler.
Kadriyede hep ayni cevabı verir.
-Emrah Ev biraz boşalsın seni alacağız, çünkü ev çok kalabalık .
Serpilin bir tek şikayeti vardır, Emrahın yemek yememesi.
Aradan beş gün geçer ,Emrah eve döner ve kendini odasına kapatır hıçkıra ,hıçkıra ağlar Duvardaki ablasının sevdiği şarkıcı Tarkan ın resmine bakarak ve ablasının öğrettiği kış güneşi şarkısını söyler
Emrahın yanına Nurhan teyzesi gelir ona sarılarak Emrah ağlar.(üç ay hiç gülmedim arkadaşlarıma sarılıp yarama merhem olsunlar diye bir Tek Hasan merhem oldu)
Zeynep hanım ve Muzaffer bey bir boşluğa düşer Muzafferin O sıralar İşleri düzelir, Para kazanmaya başlar. Hikmet ve Eşi Ülkü hanım O sıralar Emrahlara sık sık gidip gelmektedir. Bu Emrahın hiç hoşuna gitmez. Çünkü Zeynep hanımın sevgili arkadaşlarından birisidir Ülkü . Onların çocuklarını da Emrah hiç sevmez Emrahın senelerdir gözü gibi sakladığı bütün oyuncaklarını Emrah evde yokken Zeynep hanım çocukların önüne dökerdi.
Emrah dışarıdan eve geldiğinde gözü gibi sakladığı oyuncakların parçalandığını gören Emrah duvarları yumruklar bir gün dayanamaz Beyaz uçağını Dede evine yollar, bari o sağlam kalsın der.
(o olaylardan sonra bir daha oyuncak almadım) Bir gün Evde otururken Zeynep hanımın sevgili Arkadaşının kocası Hikmet bey Muzafferle oturup sohbet için Emrah da onlarla beraberdir.
Nurhan hanım da Emrahın yanında dır(Adamın asıl niyeti bizim salondaki koltukları ucuz kapatmak) Muzafferle Hikmet bey havadan sudan konuşurken konuyu İslam da günah ve sevaplara getirirler .Hikmet bey konuşmaya başlar
-Ya Muzaffer abi fazla lüks yaşamak günah biliyor musun ?
Muzaffer bey cevap verir(babam adamın niyetini anlar.)
-Hikmet kardeşim bende biliyorum lüksün günah olduğunu zaten bu salondaki Eşyaları satıp yere sedir yaptıracağım.
Bunu duyan Hikmet koltukları kaça satıyorsun Muzaffer abi der.
Muzaffer cevap verir- Bizim hanıma sorunca ben sana söylerim .
Biraz daha sohbet ederler sonra Hikmet gider.
(İslamiyet bu kadar alçaltılıp kullanılamaz , bunun gibi balçık insanlarla da Güneş sıvanmaz)
34
(İslamiyet güneştir)(cenaze çıkmış evde benim bildiğim bu tür şeyler konuşulmaz.)
Bu olayı öğrenen Zeynep hanım onlardan uzaklaşır.
Aysun hanımla daha çok samimi olur.
Emrah üzgün hali ile okula gidip gelir , Dersleri eskisi gibi iyi gider.
O kış Emrah ve ailesi için çok zor geçer. O yaz Emrah 4cu sınıftan sene sonu karnesi almak için Emrah Arkadaşı sarı ibo ile okula gider, Sınıfa girmeden okul bahçesinde Yasemin hocanın elini öperek karnesini alır takdir belgesiyle beraber. Mahalleye döner Emrah mutlu şekilde ,ilk karnesini babasına gösterir , Babasının hoşuna gider. Emrah babasının atölyesinde o gün çalışmaya başlar.
(Babamdan söz almıştım o sene karnemi beğenirse Beni işe alacaktı)
(Ben garip çocuktum, millet babasından başka şeyler ister . bense babamın yanın da çalışmak istedim.)
O gün Akşama kadar Emrah ambalaj yapar cips tencerelerine Terden su olana kadar.
(Tencereleri seçip ,defosuz kapak bulurdum Öyle kutusuna kayardım üstelik kutuyu ben kutu haline getirirdim sonra Ambalajladığım her beş tencereyi bir araya getirip bağlardım.)
O gün sekiz yüz mali Emrah ambalaj yapar . bin iki yüz kutu da hazırda bekler.
Emrahlarda kalmaya gelen Nurhan Teyzesi Emrahı Görür Onunla konuşur.
-Emrah oğlum Karnen nerede ?
Emrah cevap verir – Evde karnem teyze gidip baka bilirsin
Nurhan hanım eve çıkar karneyi eline alarak tekrar Emrahın yanına gelir.
kızarak konuşur babasıyla- Bu takdirin ödülü bu mu?
Emrah cevap verir – O takdir annemin hakkettiği ödül bu işi de ben istedim.
Nurhan hanım gülerek eve çıkar. (Annem ilk okulda kucağında ,orta okul lise de sırtında taşıdı,Ben ona ne yapsam az canımı bile versem ona az )
Birkaç gün sonra Kendi arkadaşlarından biri olan Fatih Emrahın yanına işçi olarak girer.
Muzaffer bey hem Emraha hem de işe yardım etsin diye Fatihi işe alır.
Fatihle Emrah çok iyi bir ikili olmuştur. Gelen sipariş ellerinden kurtulmuyordur.
Emrah her gün öğlen paydosunda Diğer arkadaşlarının yanında geçirir.
Emrahın En çok sevdiği şey terli kafasını bir şişe suyla yıkamaktır.
Emrah kendinden iki yaş küçük dostu Hasanı yanına alır oturup bir güzel karınlarını doyururlar.
(Hasana para verir bakkaldan ekmek arası yaptırırdım ikimize sonra iki buz gibi kola açardık oh keyfimiz gıcırdı ,Karnimiz doyduktan sonra Hasan bir şarkı söylemeye başlardı o zaman başka olurdum.)(Hasanın sesi güzeldi hala da öğle) (yemeğimizi bizim sokak kapısının içerisinde yerdik)
Hafta sonları Bazı kere toprak saha gidip maç yaparlar Emrahı da alıp giderler arkadaşları .
Almanya dan gelen kızlar o yaz yine gelmiştir. Yine mahalle Emrahın arkadaşlarıyla dolar.


35
Define avcıları gibi hepsi Aynı yere bakar, Emrahın hiç umurun da değildir. Ama arkadaşları hiç öyle düşünmüyordur . Emrah her hafta sonu yorgun halde olsa bile arkadaşlarının yanına giderdi.
Özlem ne zaman balkona çıksa Arkadaşları Emraha senin ki çıktı derler
Emrahında hoşuna giderdi.(Kendimden büyük arkadaşlarımla Mahalledeki özlemlerin binalarının karşısındaki ufak boş arsaya takılırdık. Kız ne zaman balkona çıksa senin ki çıktı derlerdi)
Emrahın Arkadaşları kızların küçük erkek kardeşlerine yakınlık gösterirken Kızların kardeşleri Emrahla konuşmak için can atardı ama Emrah hiç oralı olmaz, Emrah o sıralar baba ocağın çalışmakla meşgul dur . Aradan bir hafta geçer günlerden Cumartesi dir .Öğleden sonradır
İş yeri paydos eder , Emrahın yaşıtı olan Arkadaşları Akif, Mesut ,Mustafa birde Mustafa nın kardeşi Emrah kızların binasının karşısındaki binanın sokak kapısında oturuyordur.
Emrahın iş yerinden çıktığını görürler yanlarına çağırırlar Akif Emrahı yanlarına alır.
Aradan beş dakika geçer ,Özlem balkona çıkar. Emrahtan başka hepsi balkona odaklanır.
Kız balkondan dışarı bakarken Emrah yanındaki Akif e sorar
-Bugün maç yapmaya gidecek miyiz?
Akif cevap verir- Evet gideceğiz Recepte gelecek. ( Recep Özlemin kardeşidir.)
Emrah kızarak konuşur- Yine yalakalık yaptınız değil mi?
-Abi çocuk hem top oynamayı bilmiyor hem de size ukalalık yapıyor.
-O ukala gelirse ben yokum
Mesut cevap verir –bakarız çaresine takma kafana Emo.
Emrah yine kızar ne var orada hepiniz oraya odaklandınız.
Akif cevap verir- Emrah deminden beri dikkat ediyorum kızın gözleri sende.
-kız sana bakarken aşağı düşecek bir kere kıza bak lan.
Hepsi beraber gülerler. Emrah kafasını kaldırıp Özlemin olduğu balkona bakar.
Kız Emrahla göz göze gelir. Emrah soğuk kanlılığını bozmaz.
Aradan az zaman geçer kız Emraha eliyle beraber öpücük atar.
Emrah bir anda şaşırır, Yanındaki Akif Emraha gördün mü sana ne yaptı kız.
Emrah gülerek Akif e cevap verir- Evet gördüm kanka.
Kıza sorarlar Emrahın yanındaki arkadaşları o öpücüğü kime attın diye.
Kız cevap vermez utanır içeri kaçar. Emrah yalanlayarak cevap verir
-Mesutta atmıştır öpücüğü içimizde bir tek o onların kardeşlerine yakın.
Arkadaşlar dağılır. Akif ile Emrah sokağın köşe başında oturup konuşurlar
Emrah sorar bu kız ne yaptığını sanıyor?
Akif cevap verir- bilmiyorum sana sormak lazım
Emrah- Oğlum bizimkiler duymasın ben ölürüm
Maça giderler bu olay böyle kapanır. Emrah bu olaydan sonra fazla kıza gözükmez.

36
(Korkuyordum evdekilerle aram zaten çok iyi değildi özellikle annemle çünkü her şeyime karışıyordu.) (bir de bu olay çıkarsa Kafayı yerdim.)
Emrah o aralar öğlen yemeğini Hasanla beraber iş yerindeki tezgahında yerler.
Çünkü kızla o sıralar karşılaşmak istemez Emrah.(Hasanı yanımıza aldık Fatihle beraber o sıralar)
Emrah birkaç gün sonra öğlen yemeğini yedikten sonra İş yapmayacaklardı.
Çünkü o günü iş yerinde yeterince tencere yapımında kullanılan saç malzemesi yoktur.
Emrah ,Hasan ile beraber dışarı çıkar. Kapı önünde otururlar, Özlem o sırada binadan çıkıp bakkala gider . Emrah da Hasanı bakkala yollar bir şişe su aldırmaya, Özlem Hasandan önce bakkaldan çıkar . Emrah yalnızdır, Emrah Özlemin ona doğru geldiğini görünce içinden ey vah der.
Özlem yanına gelir ilk başta merhabalaşırlar, sonra konuşmaya başlarlar.
Özlem sorar – Emrah seni bir kaç gündür görmüyorum
Emrah kaçamak cevap verir – İş yerinde işler çoktu onun içindir.
Özlem sorar – Bu akşam boş arsaya gelsene yalnız olarak seninle özel olarak konuşacağım.
Emrah biraz şaşkınlıkla cevap verir – Olur tamam.
Özlem gülerek eve gider.
(Bu konuşmayı yaparken benim bir gözüm bakkaldan gelecek olan Hasan da bir de bizim evin pencerelerindeydi çünkü Annem görürse ben biterdim. Ama hiçbir şey olmadı ALLAH a şükür)
Özlem gittikten kısa süre sonra Hasan Emrahın yanına gelir, Emrah su şişesini eline alır 1lt suyu içer. Hasan şaşırır Emraha sorar – Ne oldu sen bu kadar su içmezdin?
Emrah cevap verir – Hasan neler oldu inanmazsın, Özlem geldi yanıma Bu akşam ufak boş arsada bekliyor beni yalnız olarak , Bana bir şey söyleyecekmiş.
Hasan gülmekten yerlere yatar Emraha cevap verir – Emrah gitmezsen olmaz.
Emrah gülerek Hasana sorar – Sen nerede kaldın peki ?
Hasan cevap verir – Yılmaz abi yeni gelen malları yerleştiriyordu ona yardım ettim.
Hasanla Emrah Akşama kadar kapı önünde otururlar.
(Hasanın yaşı benimle bir değildi ama yüreğimiz birdi.)
Hasanı Yener bakkala çağırır bir yere yollamak için .
Hasan gider , o sırada Akif ,Mesut, Mustafa ,Rafet abilerin markettin in yan tarafındaki kepekli tarafında dokuz aylık oynamaktadır, Özlem balkona çıkar .
Emrahı ateş basar çare siz arsaya gidecektir(Benim tek korkum annemle açık olan aram daha çok açılacaktı. Çünkü ablam öldükten sonra bana karşı çok değişmişti, özellikle örümcek kafalı insanlarla arkadaşlık yapmaya başladıktan sonra)
Emrah Akif i yanına çağırır . Akif Emrahın yanına gelir ne oldu Emrah der.
Emrah Akif e cevap verir – Akif yukarıdaki ufak arsaya götürsene beni.
Akif şaşırır – ne oldu ki der
Emrah sonra ben sana anlatırım Akif Emrahı boş arsaya götürür.
37
Emrah Akif i yanından yollarken Akif e söyler – 10 dakika sonra gel beni al
Akif tamam diyerek oyuna döner.
Emrah binanın karanlık tarafına çeker kendini kızı bekler
Kız gelir ilk başta Emrahı fark etmez ,Emrahta Karanlık bölgeden kızı korkutarak çıkar.
Özlem korkar ,Emraha gülerek omzuna vurur – Emrah çok kötüsün beni korkuttun.
Emrah gülerek konuşur, ben seni öldürmeye gelmedim ,konuşmaya geldim.
Özlem cevap verir – Öldürsen bile sesim çıkmaz
Emrah güler – tuh be silahımı unutmuşum
Kız gülerek – pis çocuk der Emrahı öper.
Emrah durumu anlar , Arabasını geri çeker konuşur.
- Beni buraya niye çağırdın?
Kız cevap verir – Seni sevdiğimi söylemek için çağırdım
Emrah yüzünde soğuk ifade ile konuşur
- Bende senden hoşlanıyorum ama olmaz niye dersen Ben hem tekerlekli bir sandalye ye bağlıyım Hem de senin ailenin yaşam tarzı ile benim ailemin yaşam tarzı farklı bu iş başlamadan bitsin
Kız üzülerek Emrahın yanından ayrılır.(biliyorum yaptığım kimi insana göre yanlış ama bana göre o zamanın şartlarında doğru kimse yede hesap vermem bu konu da)
Emrah bu olayı kimseye anlatmaz, Akif sorunca bir şey aradım der.
O hafta Emrah Annesi dayısı Metinle beraber yine 15 gün Ankara /Haymanaya kaplıcaya gider.(Oradaki kaplıcalar bana iyi geliyordu.)(İyi olmuştu bu kaçamak unutmak için)
Orada bir pansiyonda kalıyorlardır, Emrah Metin dayısıyla kaplıcaya gidip gelirken Ferhat diye bir çocukla tanışırlar, Ferhat a spastik engelli bir özürlüdür. Yalnız Ferhat yürüye biliyordur.
Her gün kaplıcada beraberdirler , Emrah dan büyüktür Ferhat ayrıca Ferhat Ankara da özürlüler federasyonunda üyedir .
15 Gün sonunda Ferhat ile beraber Emrahlar Ankara ya giderler Ferhat Emrahın futbolu sevdiğini bildiği için Emrahı özürlü futbol takımına sokmak ister, Zeynep hanım istemez Emrah yapamaz der. O gün Ferhat ın yanından ayrılarak Fethiye ye gitmek için otogara gidip otobüse binerler.
(Ferhat abi Çok iyi bir insandı)(Hayattaki en büyük engelim Annemdi özel hayatımda bile )
( ona muhtaç olmasaydım bir de bana emeği olmasaydı...)
(Annemin böyle bana karşı değişmesinin sebebi babamdı .çünkü babam hep anasının babasının tarafını tutardı. Annemi bazı kere onların yüzünden döverdi)
(Baba tarafımda hep büyük amcamdan taraftırlar ne zaman annemle Büyük amcamın karısı kavga etse Hep Neşe hanımın tarafını tutarlardı.)
Emrah dayısı Metin kuzeni Bahri gündüzleri Fethiye de denizden dışarı çıkmazlar.


38
15 günde orada kalırlar, İstanbul a dönerler Emrahın okulunun başlamasına iki hafta kalmıştır. Özlem Emrahı mahallede görür kızlarla beraber balkona çıkar.
Emrah da mahallede Akiflerle oturur, Kızlar Mesuttu Bakkala göndermek için yanlarına çağırır.
Akif Emraha döner gülerek konuşur – Emrah ne dersin bu duruma ?
Emrah cevap verir – Yalakanın zaferi derim
Akif ile Emrah gülmekten yerlere yatar.
Emrah gülmeyi keser Akif e sorar – beni sordu mu?
Akif cevap verir – Yok ama kardeşi recep sordu
Emrah – ne dediniz?
Akif cevap verir – tatile gitti dedik
Bu sırada Mesut yanlarına gelir nefes nefese
Emrah gülerek Mesutla konuşur
-Mesut gözüm bakıyorum işi bağlamışsın, hayırlı olsun
- Eh artık Özlemi sana isteriz
Mesut cevap verir- Emrah bana değil sana isteyelim
-Bizimle sen yokken oyun oynarken Bazı kere adını ağzından kaçırıyordu bilmem artık.
Akif gülmekten yerlere yatar.
Aradan iki gün geçer Almanya ya dönmek üzere arabalarına binerler.
Kızın gözü Emrah tadır Arabaya binerken camın kenarına oturur.
Akifler Emrahın yanında dır . Hava karanlık dır,
Hasan elini Emrahın omzuna koyar, Kızların Arabası hareket eder .
Araba tam Emrahın önünden geçerken kızla göz göze gelir, Emrahın gözleri dolar
Araba mahalleden tam çıkar , Yağmur yağmaya başlar.
(Hasanla benim bir adetimiz vardı hala var yağmur da gezerdik.)
Emrah ,Hasanla beraber yağmurda yürümeye çıkarlar , Gözlerindeki yaşı Yağmur altında Emrah boşaltır.
Emrahın okul başlar, O sıralarda Bosna savaşı devam etmektedir.
Zeynep Hanım her gece Dini radyolardan savaşın nasıl devam ettiğini sunuyorlardı
Zeynep hanım çok üzülüyordur Bosna ya Emrah Annesinin O haline daha fazla dayanamaz kuşun kalemle defterinin en arkasına Bosna için bir ufak şiir yazar ve Annesine verir.
Zeynep hanım çok sevinir.(Bende yazma aşkı böyle başlar)
(Ondan sonra beni hiç bırakmaz bu aşk)
BOSNA
Bebekler,analar ağlıyor Bosna da
Bombalar,silahlar patlıyor orada
Allah aşkına nerede Nato
Duymuyor mu uyuyor mu?
Emraha O sene Zeynep hanımın ısrarı üzerine babası Bir bilgisayar alır
39
Okul sınavları test usulü olduğu için Bilgisayara gerek yoktur ama Emrah bilgisayarı şiir yazmak için kullanır. Kışları Emrahın en iyi dostu olur. Emrah bazı yazdığı şiirleri odasının duvarına yapıştırır. Zeynep hanım oğlunun şiir yazmasına kızmaz çünkü Emrahın şiirlerini o da sever.
O sene kimseye belli etmez şiirle uğraştığını sadece iki Arkadaşı biliyordur . Akif ile Hasan.
Yasemin hoca arada bir Emraha kızar – bu sene derslere asılmıyorsun
Emrah güler ama belli etmez. Kış biter ,İlk bahar da Emrah dışarı çıkar.
Yenerle beraber biraz hız suratı yaparlar, Yener Emrahı düşürür
Emrahın kolu sıyırır Az kanama yapar , Yenerin Annesi kızar
Emrah Yeneri savunur – Asiye abla yenerin bir suçu yok yerde taş vardı.
Ertesi gün cumartesi dir. Emrah Yener,sarı ibo, balim serdar ,Nuri ile yenerlerin bakkalının önünde oturuyordur. Sarı ibo bakkaldan futbol topunu çıkartır.
Dokuz aylık oynamaya başlarlar bakkalın yan tarafın da Emrahın arkası dönüktür Onlara Yener de tam İboların yanına giderken İbo yenere bağırır – Yener Emrahı çevir de bize baksın der
Yener ağzını eyer banane der gibi duymazlıktan gelir bu hareketi Emrah görür .
Sarı ibo yu yanına çağırır ondan bir şey ister – İbo beni Bizim kapının önüne götür
İbo tamam der. Emrahı götürür ,Aradan beş Dakika geçer Balim Serdar Emrahın yanına gelir
Serdar- Emrah gel sene yanımıza
Emrah cevap verir - yok burası iyi serdar abi
Serdar – Tamam ne zaman istersen gel...
Emrah – sağ ol
(Yener benim ilk arkadaşımdı, yediğimiz içtiğimiz çocukken ayrı gitmezdi)
(Beni niye bıraktığını anlamamıştım oysa ben onun için canımı verirdim.)
(O benim hala dosttum ama uzaktan.)
O sıraları Muzaffer bey ve ortağı Aydın bey iş yerini Gazi Osman paşa/Arnavut köy tarafındaki
Yaptırdıkları fabrikaya taşırlar, İşleri çok iyidir.
Mustafa Dündar Emrahların üstündeki daireyi Büyük oğluna verir Yine kardeşler arası karışır.
(Mustafa bey Karısının ağzına bakardı hep Kemuran da Aliyi düşünürdü Onun için de annem kızıyordu Neşe hanım da zeytin yağı gibi üste çıkardı, Sinan bey de orta malı gibi davranır her keze karşı çıkar)
(Aslında Bizim üsteki daire babamın yardımlarıyla yapıldı Sinan beye)
bir Cuma günü Akşam üzeridir Neşe hanım oğlu Emre ile beraber Emrahların evinin kapısına dayanır Maksat Zeynep hanımı dövmek Emrah da Ananesindedir.
Zeynep hanımın kucağında Nazımın büyük kızı Hilal Zeynep hanım kapıyı açar

40
Neşe oğluyla beraber kapıya yüklenir ve kapıyı zorla açarlar Zeynep hanım bebeği düşürmemek için tek koluyla karşılık vermeye çalışır gelen tekme yumruklara kısa süreden sonra Ali bey de
Katılır. Zeynep hanım uzun süren mücadeleden sonra kapıyı kapatmayı başarır, Muzafferi arar durumu anlatır. (Bizim mahallede Çocuklar Saklanbaç oynarken
Bu sapık da onlarla beraber oynamaya başlar, Çocuğun birini gözüne kestirir, çocuğu kandırıp mahalledeki marketin yanındaki binanın bodrumuna sokar . Çocuğu işetme bahanesiyle götünü açar bu sırada Dursun amca önceden onları takibe almıştır .O anda Dursun amca baskın yapar bodruma
Eş cinsel sapık eve kaçar Dursun amca çocuğun ailesine haber verir aile Sapığın bulunduğu evin kapısına dayanır. Bu olay dan sonra Ali beyler mahalleden taşınır.)
(Benim kalemim onları rezil etti ,bana gerek yok)
Emrah okula gidip gelmektedir ama eskisi gibi Yenerlerin yanına gitmez ya Akif ile yada Hasanla gezer. En çokta o sıralar Muratla gezer Emrah, Arada sırada bakkalın önünden geçerken Yenere selam verir. Muratla gece geç saatlere kadar otururlar havadan sudan konuşurlardı.
Emrah O sene pek fazla dışarı çıkmaz ,bilgisayarıyla uğraşır Nurhan teyzesinin aldığı yazıcı dan kağıda döker şiirlerini, Ara sıra dışarı çıkıp Muratla ,Akif ile gezer.
Zeynep hanım bir gün merak eder Emrah’a sorar
-Emrah oğlum niye eskisi gibi yenerin yanına gitmiyorsun
Emrah cevap vermez duymazdan gelir.
Yaz gelir Emrah ilk okulu bitirir, Emrah o yaz Zeynep ve Aysun hanımla birde dayısı Metinle beraber Gönene kaplıcaya giderler ,bir pansiyon da kalırlar .
Zeynep hanımla Aysun hanım bir oda da Emrah –ile dayısı da yandaki odada kalır.
Zeynep hanımların odasının öteki yanında bir kız annesi birde erkek kardeşi ile kalmaktadır
Kız Metinle yaşıttır. Ama Emrahla kısa zaman da arkadaşlık kurar, Kızın adı Kezban dır.
Kezban özel bir şirkette sekreterlik yapmaktadır, Bilgisayar kullanmayı bildiği için Emrah kızla arkadaşlık yapar, Kezban aslın da Metine asılır Emrah da farkında dır. Bir gün kızla Emrah pansiyon bahçesinde otururken konuşurlar, Kız Emraha sorar
-Emrah dayın ne iş yapar
Emrah cevap verir- Dayım bu sene doktor çıkıyor.
Kezban bir şey daha sorar – Dayın evlimi
Emrah cevap verir - yok ama sözlü
Emrahın bu cevabına kız bozulur ve Emraha bir şey belli etmeden yanından ayrılır.
Emrah o akşam dayısına anlatır bu olayı gülmekten yerlere yatar dayı yiyen .
Gönende 15 gün kaldıktan sonra Emrahlar Fethiye ye giderler orada bir ay kalırlar
Emrah dayısıyla ve kuzeni Bahri ile beraber çoğu zamanını ölü deniz de geçirir.
(Aysun abla ile gezmek çok güzel komik fıkraları olmasa o yollar hiç çekilmezdi)

41
(Dayım gönende kitap sevgisini bana aşıladı, kız benle kafa yaptı ama ben onla kafa buldum)
Emrah Ağustos ayının sonuna doğru mahallesine döner
Yine bir şey değişmemiştir ,bütün mahalledeki deli kanlıları Emrahın oturduğu sokağa dolmuştur
Sebep bellidir Almanya dan gelen kızlardır, Emrahı Yenerin arkadaşları yanlarına çağırır ama Emrah hiç oralı olmaz ,Murat Emraha takılır – lan seninki geldi
Emrah cevap verir- Murat abi ya bari sen yapma
Emrah kendi yaşıtlarıyla oturmayı tercih eder ,Hasanı,Fatihi ve Akif’i yanına alarak sohbet ederler
Akif sorar-Emrah bu sene hangi okula gideceksin ?
Emrah cevap verir – bilmiyorum çocuklar
Emrah sorar – ee siz ne yaptınız ?
Akif cevap verir – Köye gittik üçümüz on gün önce geldik
Hasan Emraha gülerek bir şey söyler – Seninki bana seni sordu
Emrah biraz kızarır sorar – Hasan sen ne dedin (Hasanın her sözü benim için senettir)
Hasan cevap verir – Ben bilmiyorum dedim
Emrah oh çeker Akife Mesut u sorar
Akif tahmin et der Emrah güler cevap verir – Ukalanın yanında değil mi
Akif evet der Emrah ne zaman okulda maç yapacağız veya kum sahada
Akif – Rahmi ’ye söyleriz o bize yarın maç ayarlar.
Emrah eve gider...
(Ben o sene Anadolu liseleri sınavına girecektim ,Okuldaki her kez girmemi istiyordu
Ama annem bana güvenmiyordu,bahanesi de hazırdı biz seni götüremeyiz yapamayız edemeyiz
Diye benim hevesimi kırar, Ama ne hikmetse örümcek kafalı arkadaşlarından aldığı tavsiye üzerine beni bir cemiyete bağlı bir koleje verir)
Ertesi gün Rahmi bir maç ayarlar kum sahaya giderler, maçı alırlar sahaya yakın bir cami vardır
Emrahlar cami havlusunda musluklarda kendilerini serinletir arkadaşları öğle namazı okunur
Çocuklar millet kızmasın diye namaza girer .Emrah havluda kalır çünkü camiye arabasıyla kabul edilmez, Seyer arabayla bir yaşlı amca caminin havlusuna girer . arabayı Emrahın yanına park eder
Emraha döner şu sözü söyler – oğul bu araba önce Allah a sonra sana emanet der
Cami ye girer namaz kılmaya. Emrah arabaya yaklaşır Arabayı daha iyi kollayıp gözetmek için
Bu arada Emrahın gözüne bir şey çarpar ,Arabanın üzerinde bir gazi madalyası vardır birde Tebrik belgesi. Araba aslında tesbih doludur Cami de namaz biter millet dağılır
Çocuklar Emrahın yanına koşarak gelir Emraha gidelim derler
42
Emrah arabayı bırakmak istemez ,Hasan hariç hepsini mahalleye yollar
Hasanla beraber beklerler nihayet amca arabanın yanına gelir
Emrah amcaya bakarak konuşur– Hüseyin amca araban sağ sağlım elindedir bize müsaade
Hüseyin amca şaşırır – Evlat adımı nereden biliyorsun
Emrah cevap verir – Tebrik belgende yazıyor da oradan okudum gazi Hüseyin amca
Emrah sorar – merak ettim nerede gazi oldun Hüseyin amca?
Hasan anlar muhabbet uzundur oda bir tabure bulur oturur
Hüseyin amca anlatmaya başlar – Oğul ben Kıbrıs gaziyim
- Kıbrıs ta erdim sol bacağımı arkadaşımı el bombasından kurtarırken kaybettim ama o halimle üç Rum askeri öldürdüm .
Emrah sorar – memleket nere amca?
Hüseyin cevap verir – Bodrumluyum oğul
Emrah son bir soru sorar – Hüseyin amca evlat var mı?
Hüseyin amca duraklayarak cevap verir – ben askere giderken nişanlıydım
- ama döndüğüm de tek bacakla kala kaldım
- şimdi gördüğün gibi arabamla hayata iki elle sarıldım
Ama bakıyorum sen oğul dört elle sarılmışsındır.
Emrah müsaade ister- Hüseyin amca bize müsaade
Müsaade sizin oğullar ama bunları benden kabul edin diyerek Emrahlara iki tesbih verir
Emrahın tesbihi siya beyaz dır Emrah niye bu renk der Hüseyin amca cevap verir
- Müslüman rengidir siyah beyaz onun için oğul
- Her zaman beklerim sizi sohbette
Emrah cevap verir – geliriz yollumuz düştükçe
Selamlaşarak Mahalleye yol alırlar
Emrah Hasana tembih eder kimseye anlatmayalım çünkü bize inanmazlar.
Hasan tamam der (Hüseyin amca beyaz sakalı nur yüzlü amcamızdı)
(Bizim çocukların anlamayacağı biriydi onun için söylemedik)
Okulların açılmasına yakın Zeynep hanımla Metin bey seferber olur ,Emraha rahat gidebileceği okul ararlar. Hiçbir devlet okulu Emrahın rahat eğitim alacağı tipte değildi
Zeynep hanım son çareyi çevresindeki örümceklerden aldığı tavsiyeyle Emrahı Güngören deki
Rüzgar kolejine yazdırır . (Kurum ve kişilerin adları değiştirilmiştir) (ipucu eş anlamları var)
Emrahın dedesinden kalan parayla birde Nurhan teyzesinin emekli ikramiyesiyle beraber
Emraha bir ikinci el araba alırlar.(dedemin istediği olmuştu teyzemin sayesinde çünkü babam ortağı nın korkusundan kazadan fazla para çekemiyordu ama kendi kardeşlerine babam akıtıyordu.)
(Dedim ya benim babam dedemdi.) Emrahı okula götürürler okul Bahçesi olmayan cadde ağzında eski bir iş hanını okula çevirmişler asansörüyse en az 15 senelikti, üstelik bakımsızdı.
43
Emraha sorar Metin dayısı – okulu nasıl buldun ?
Emrah sanki bu okulda yaşayacaklarını anlamış gibi cevap verir
- ne yapalım mecburen bu okulda okuyacağım.
(Biliyordum ailemin maddi durumunu onun için ses çıkarmıyordum ...)
Emrah mahalleye döner. Ama suratı mahkeme duvarı gibi dir
Hasan Emrahın yanına gelir , Hasan Emrahı hiç böyle üzgün görmemiştir
Emraha sorar – Ne oldu Emrah ?
Emrah cevap verir – beni altın kafese koyacaklar Hasan bundan korkuyorum
Hasan elini Emrahın omzuna koyar konuşur – Üzülme o kafese sokamazlar kartalı
Emrah bu sözü dostun dan duyduktan sonra gülümser, Emrah Hasanla beraber camideki Hüseyin amcanın yanına giderler, Hüseyin amca Emrahları görünce sevinir .
Emrahlar yine yanına aynı halde oturur
Hüseyin amca Emrahın yüzündeki üzüntüyü okur ve sorar
- Emrahım ne oldu sana yüzün seni ele veriyor.
Emrah – Hüseyin amca beni yeni bir okula yazdırdılar ama okula kanım ısınmadı onun için böyleyim
Hüseyin bey gülümser konuşur – İnsan yaşayacaklarını önceden anlar ama idrak edemez
- sana da öyle olmuş kalbi temiz mert olana olur böyle şeyler ama kaderden kaçış yok unutmayın
- Bir kısa hikaye anlatıyım , bir kral öleceğini bir gün öğrenir . oğlunu ölmeden önce tahtına oturtur
- Ve oğlu ne olduğunu anlamaz babasına sorar beni niye tahta erken koydun
- Babası oğluna öleceğini söyler ,oğlu bu lafı duyduktan sonra kısa zaman da halka zalimce davranmaya başlar .Halk krala baş kaldırır kralı öldürür .oğlunun kendi yüzünden öldüğünü düşünen gerçek kral amansız hastalıktan ölür.
- Şimdi bu olaydan şöyle bir ders alalım çocuklar Hiç kimse olacakları önceden engellemez kral kendi ölmeden oğlunun nasıl kral olduğunu görmek istedi ama gördüğü kendine
zarar verdi.
- Şimdi sen Emrah kaderinde ne varsa onu göreceksin nereye gidersen git dostum.
Emrah ikna olur Hasanla beraber Mahalleye döner.(Hüseyin amcayı tanıdığım için çok şanslıydım)
Emrah istemeyerek okula başlar ,ilk sorun ceket olur çünkü okul elbisesinin ceketi Emrahın bedenine küçüktür okulda bedenine uygun ceket bulamaz okulda en büyük beden ceket Emraha iki beden ufak gelir. Okula Zeynep hanım sipariş verir, ama bir türlü ceketle kimse ilgilenmez
Emrah ta bayram da aldığı siyah ceketle okula gider
İlk gün okulun açılışı vardır bütün insanlar zemin katta beklerler Emrah tekerlekli sandalyesi ile beraber okula girer girişte dört basamaklı merdiven çıkar karşısına Babası ve görevliler yardımıyla merdiveni atlatır. Bütün bakışlar Emrahtadır bu bakışlardan rahatsız olmaz .
44
Babasına dönüp espri yapar – Baba bak burada da uzaylı gibi karşılandık der
Babasıyla beraber gülerler, Zeynep hanım yanlarına gelir sorar – Ne oldu size güldünüz?
Muzaffer cevap verir – Hiç öylesine
Zeynep hanım Emraha sorar – Beğendin mi oğlum okulunu?
Emrah gülümsemeyi bırakıp cevap verir –Mecburen bana göre başka okul yokmuş ya senin dostların söyledi ya..
Zeynep hanım bozulur cevap verir – ne yapayım ben bu kadar yapabildim
Emrah – Tamam uzatmayalım der
Zeynep hanım eşine dönerek konuşur – Ben konuştum okulla Emrahı bir hafta sonra getirin dediler
- Sırasını yarın getirin ancak haftaya Emrahı bir sınıfa yerleştirebilirlermiş.
Muzaffer- Tamam der .eve dönerler
Emrah mahalleye döner dönmez kendini arkadaşlarının yanına atar.
Hasan sorar- Emrah ne oldu?
Emrah cevap verir – Ne olacak okulun ne bahçesi var ne bir şeyi bana bir ceket bulmaktan bile acizler
- Bir hafta sonra gidecekmişim neden mi beyler ancak sıramı bir sınıfa koyabileceklermiş
Hasan konuşur – Anlaşıldı senin derdin çok üzülme bir hafta kendini hazırla oraya.
O gün akşama doğru Emrahın arkadaşları maç ayarlar. Maksat Emrahın moralini düzeltmektir
Maçtan sonra Emrahın morali düzelir, Eve gider hemen yatar .İlk o akşam Emrah evde yemek yemez. (Ben mahalledeki yaşıtlarımla aynı okula gitmek istemiştim ama annem taşımayı bahane
ederek benim isteğimi geri çevirmişti, bu okulda asansör vardır en büyük bahanesi bu olmuştur.)
(Aslın da asansör pek faydalı gelmemişti)
Aradan bir hafta geçer, Emrahı sabah saat 8de kaldırır annesi .
Çünkü okul yolu yarım saat dır . Emrah hayatın da ilk defa okula gitmemek için çok ağır davranır.
Okula giderler ama asansör bozuktur Emrahı mecburen sırtına alır Zeynep hanım .
Üçüncü kattaki sınıfına götürür, Emrahın özel sırasına Emrahı koyar ve gider
Ders zili çalar öğrencilerin hepsi sınıfa gelir, Bazı öğrenciler Emrahla uzaktan alay eder
Alay eden öğrencilerden biri adı Alper olan alaycı ağızla konuşur
- Sınıfa şebek gelmiş kulakları da eşek gibi
Biri daha adı Mehmet şahin olan Alper’e destek verircesine konuşur
- ulan Alper bunun çenesi de kulakları gibi uzun der
Ordan adı Mustafa yiğit olan Emrahın yanına gelerek kafasına vurarak kaçar Alperlerin yanına
Mustafa yiğit konuşur – Ulan çocuklar bunun kafası da boş der ve sınıf güler
45
Bunlar olurken Emrah içinden söylenir – Orospu çocukları yerimden hareket edebilseydim veya bu okul bizim o taraflarda olsaydı ben bu lafları yedirirdim .
Sınıf gülerken Emrah ceketinin cebinden Tesbih çıkartır çekmeye başlar
Mehmet şahin yine alaycı tavırla konuşur – Alper bizim ki Kadir babaya özenmiş
Alper Emraha yaklaşarak tek hamlede tesbihi almaya çalışır ama Emrah kaptırmaz Alper in bileğini yakalar ve büker Alper in canı acır bağırır – Kurtarın lan beni
Emrah kızarak gülümser – Ne oldu Alper canın mı yandı
Mustafa Alper’e yardım eder Emrah bırakır ve sınıfa dönerek bağırarak konuşur
- Sizle dost olabilirim ama düşmanda olabilirim karar sizin
Alper,Mustafa ve Mehmet şahin Emrahın üstüne yürür o sırada sınıf hocası Banu hanım sınıfa girer
Alperler hemen sıralarına otururlar , Banu hanım Emraha merhaba der ve ders başlar o gün okul öyle biter. O gün Emrah üç bayan hocası ile tanışır adları Güler, Banu , Zehra .
(Güler hoca erkek gibi konuşan bir hoca idi ,beni ötekilerden korumaya çalışırdı, Banu hoca her kez ’e eşit davranırdı, Zehra hocayla ilk başlarda aramız çok iyi idi Zehra hoca türbanlı idi.)(Hazırlık sınıfında altı hoca vardı)
Emrah mahalleye döner annesinden izin alır araba da oturur. Hasan okul dönüşü hemen Emrahın yanına gelir(Ben daha erken okuldan geldiğim için Hasanı beklerdim mahallede).
Hasan Emrahın yanına oturur sorar – Nasıl geçti?
Emrah dişlerini birbirine vurarak olayı aynen anlatır, Hasan Emraha bakarak bu iş böyle olmayacak der. O sıra da Abdullah abi yanlarına gelir Hasan olayı ona anlatır ,Abdullah cevap verir
- Ben o çevreleri iyi tanırım çocukları da kendileri gibi dir namerttir der
Cebinden ufak bir sustalı çıkarır Emraha verir, - Yanında bulunsun sana sataşırlarsa göstermelik kullan çünkü korkak tır onlar. Emrah tamam der okul çantasının gizli bölümüne koyar. Abdullah abi gider .Hasan kızar sen ona uyma Emrah der Emrah tamam der ama bildiğini okur.
Emrah ertesi gün okula gider, aynı şekilde Annesinin sırtında sınıfa giderken merdiven de sınıfta bulunan bazı öğrencilerle karşılaşır Emrah, çocuklar bıyık altı gülmeye başlarlar
Zeynep hanım fark etmez ama Emrah fark eder, O olaydan sonra bir daha Emrah annesinin sırtında sınıfa çıkmayı kabullenmez(İlk o zaman o çevreden nefretim başlamıştı çünkü ilk okul da ben arkadaşlarımdan böyle çakallık görmemiştim dedim ya beni çok severlerdi.)
O sinirle sınıftaki sırasına oturur , çocuklar yine aynı şekilde Emraha sataşır.
Emrah dayanamaz ilk derse giren Güler hocaya şikayet eder, - hocam bazı arkadaşlar bana çok sataşıyor der, Güler hoca sınıfa kızarak konuşur
- Emrah bu sınıfta iken ona laf atanı ve el süreni yakarım bunu böyle bilin.
Ders biter , Emrahın yanındaki sırada oturan iki öğrenci Emrahla tanışır
Biri uzun boylu ,öteki de orta boylu bir çocuktur, uzun boylu ve gözlüklü olanın adı Fırat dı.
Öteki de Ahmet di, Fırat Emraha öteki çocukları şikayet etmesinin pek iyi olmadığını söyler
46
Emrah gülerek cevap verir – Arkaları mı var yoksa okul da dayıları mı var?
- Arkadaşlar benim nerede büyüdüğümü bilmediğiniz için böyle konuşuyorsunuz
- Ben mahallemde kavgalara giden biriyim bakma onlara bir şey yapmıyorum
- Çünkü bu sıradan hareket edemediğim içindir .
Ahmet Emrahın kısa zaman da en iyi arkadaşı olur okulda
O gün öyle sataşmalardan uzak geçer, Mahalleye dönen Emrah Hasanı dışarıda tekerlekli sandalyesinde bekler ,Hasan gelir Ödevi vardır matematikten Emrah yardım eder on problemi beş dakikada yaparlar, Hasan yapamadığı bazı ödevleri Emrahla beraber sokak kapısı içinde yaparlardı.
Geri kalan zamanda da mahallede otururlardı, O gün mahallede otururken Emrahları ilk okulun oraya çağırırlar çünkü mahallenin ufak çocuklarının önünü iki yan kesici kesmiş ufaklıklardan biri ellerinden kaçıp mahalleye gelmiştir Bunu gören çocuğu Hasan yanına çağırır ve sorar
- Ne oldu Ali böyle nefes nefese kaldın ?
Çocuk cevap verir – Hasan abi okuldan çıkışta eve geliyorduk eve gelirken kestirme yolda yolumuzu sizin kadar büyük iki çocuk kesti ben ellerinden kurtuldum ötekileri bilmiyorum
(ilk okulun yanında ufak bir kestirme yol vardı biz de kullanırdık ama yol sessiz bir yoldu kimse duymaz orada adam öldürseler.)
Hasanla Emrah çantaları sokak kapısının içerisine bırakıp olayın olduğu yere doğru hareket ederler
Emrah sustalıyı yanına alır, Emrah Hasana yolun arka tarafına gidelim der çünkü Emrahın niyeti
çocukları hazırlıksız yakalamak, Emrahlar yolun arka tarafına gelir iki büyük çocuk, ufak -
çocuklardan birinin çantasını dağıtırken görürler Emrah Hasana söyler
- Onlarla ilgilenmemiş gibi oradan geçerken üstlerine beni süreceksin
Hasan tamam der, Emrah cebinden sustalıyı çıkarmaz harekete geçerler
Çocukların tam yanından geçerken Hasan Emrahı çocukların üstüne sürdü Emrah sarışın olan çocuğu kucağına çeker , çocuk ne olduğunu anlamadan boynunu Emrahın kolunun arasına kaptırır.
Öteki çocuğu Hasan döverek yere yatırır ,Emrahın kolu arasında kalan ise boğulma tehlikesi geçirir
Emrah çocuğu bırakır ama saçlarından tutarak çocuğun burnuna iki yumruk indirir , sarışın çocuk ne olduğunu anlamadan yere yığılır. Hasanın dövdüğü çocuk yerden kalkarak
Hasana bıçak çeker.
Bunu gören Emrah cebinden sustalıyı çıkartır çocuk Emrahın elindekini gördükten sonra Emraha döner Emrah gülümser Hasana bağırır – Hasan Allah bizimle koçum
Hasan cevap verir – Evet Emrah der, Çocuk Emrahın üstüne yürürken Hasan yerden bulduğu orta boy bir taş alır eline çocuğun arkasından koşarak yaklaşır ,Taşı çocuğun kafasına indirir, Çocuk ne olduğunu anlamadan elindeki bıçağı düşürür kafasını tutar
47
Bundan istifade eden Hasan bıçağı yerden alır , Bunu gören çocuklar arkalarına bakmadan kaçarlar , Hasan bıçağı cebine atar.
Emrah gülümseyerek konuşur – Dediğime geldin mi dostum ,Emanetsiz olmuyor
Hasanla beraber ufak çocukları alarak mahalleye dönerler, Emrah ile Hasan gülmekten yerlere yatarlar mahalleye döndükten sonra birbirlerine bakarak bunları biz mi yaptık diyip gülerler.
Günler böyle geçer, Emrah kışın okuldan eve evden okula giderken ilk yazılılarda pek varlık gösteremez çünkü Emrahın bir huyu vardır alışamadığı ortam da pek kendini ortaya atmazdı.
Yazılılar klasik şekilde yapıldığı için Emrah hocalarla konuşup durumu anlatır.
Ya beni sözlü yaparak not verin ya da bilgisayar da yapıp getireyim .
Banu,Güler hoca Emraha çok güvenir ,yazılıları bilgisayarında yapmasına izin verir
Emrah ta hocalarının güvenini boşa çıkarmaz kötü not alacağını bilse bile kopya aklına bile gelmiyordur. Sadece Zehra hoca Emrahı Türkçe yazılılarında sözlü yapıyordur.
Derslerinden boş zamanlarda şiir yazıp roman okuyordur, Okulun ilk dönemi biter .
İkinci dönem başında sınıfın yarısı değişir öteki hazırlık sınıfının yarısı ile .
(Alper, Mustafa yiğit ,Mehmet şahin belası gider başka belalar gelir.)
(Yeni belanın adı Kopya çetesi idi beş kişilerdi,Abdurahman,Mahmut ,Hayri,Mehmet,Oktay)
Emrah artık sırasın da oturmak istemez tekerlekli sandalyesinde sınıfa gelip gider.
Sınıfta arkadaşı Ahmet Kurşunun un yanında tekerlekli sandalyesiyle oturur.
Başka arkadaşları da Emrahı yanlarına çağırır ama Emrah onlara güvenmez .
(Ahmet ile ben en önde otururduk sınıf kapısına en yakın tarafta .)
Emrahlara yeni bir fen hocası gelir adı Mihriban dır,Banu hoca okuldan ayrılır.
Banu hocanın yerine Murat hoca İngilizce derslerine girer.
Sınıf hocası da Zehra hoca olur. (Mihriban hoca türbanlı bir hoca idi ama altın gibi bir kalbi vardı).
Bir gün Zehra hoca ders anlatırken sınıfta Emrahın bir şey dikkatini çeker
Zehra hocanın türbanı hafif açılmıştır sınıftaki hiçbir öğrenci hocayı uyarmıyordur.
Hatta hocanın türbanına bakıp alay edenler bile oluyordur, Emrah bu durumdan rahatsız olur.
Zehra hoca yanından geçerken hocayı durdurup onunla konuşur
-Hocam türbanınız hafif açılmış düzeltseniz iyi olur saçınız gözüküyor.
Zehra hoca Emrahın uyarısını dikkate alır, Sınıftan kısa bir süre dışarı çıkar hoca türbanını düzeltmeye , o sırada arkadaşları Emraha sorar – ne dedin hocaya dışarı çıktı?
Emrah gülümseyerek cevap verir – Sizin görmediğinizi söyledim der çocuklar bir şey anlamaz
Zehra hoca sınıfa türbanı düzelmiş şekilde döner, Emraha teşekkür eder ders devam eder.
(Bu olaydan sonra Zehra hoca annemi tebrik eder ,olayı anneme anlatır.)
Zehra hoca okul yönetimine Zeynep hanımın yılın annesi seçilmesini önerir.
48
Okul yönetimi kabul eder, aradan birkaç gün geçer,Zehra hoca Emrahın tenefüste yanına gelir ve Emrahla konuşur – Emrah yarın annen öğlen yemeğinde okulda olsun.
Emrah şaşırarak sorar – Neden hocam?
Zehra hoca gülerek cevap verir – Sen çağır önemli değil.
Emrah peki hocam söylerim der
O gün okul çıkışı Asansör bozulur okul görevlilerinin yardımıyla tekerlekli sandalyesiyle beraber Emrahı zemin kata indirirler.(Görevlilerden başka kimse inmeme ve çıkmama yardımcı olmazdı)
(kucaklamak isterlerdi beni, ben kabul etmezdim.)(Devlet mi, benim için hiç var olmadı ki)
Emrahı annesi arabaya koyar, yolda giderken Emrah annesi ile konuşur
- Anne yarın öğle yemeğinde seni okula bekliyorlar
Zeynep – Oğlum okulda bir şey mi yaptın ?
Emrah annesine kızarak cevap verir
-Ne yapmış olabilirim aaa unuttum bir hoca öldürdüm onun için dir der
Zeynep hanım susar.
Ertesi sabah Emrah okula gider sınıfta bir iki ders geçirir, Fırat koşarak sınıfta bulunan Emrahın yanına gelir ve Emrahla konuşur – Emrah biliyor musun anneni bugün okula neden çağırdılar
Emrah – Fırat söyle bakalım ne için çağırmışlar
Fırat – Zehra hoca okula senin annenin yılın annesi seçilmesini istemiş onlarda kabul etmiş
Emrah – eee bundan bana ne der ciddi bir tavırla
- Fırat ne olur benim kafamı ütüleme hadi canım güle güle...
Fırat son defa konuşur – Tören yemek hanede istersen götüreyim
Emrah cevap verir- birincisi asansör bozuk ikincisi sen beni indiremezsin üçüncüsü görevlileri
yormak istemiyorum.
- ama ilaki bana yardım etmek istersen al bu parayı bana kantinden 2 tost 1 kola al
Fırat Emrah dan parayı alır gider kantine istediklerini Emraha getirir ve törene gider.
(Okulun yemeklerini sevmiyordum istediklerimi arkadaşlara aldırırdım)
Emrah tostlarını yerken içinden söylenir, Okul annemi o kadar çok düşünüyor ki bana fırsat kalmıyor Asansörü doğru dürüst yaptırmıyorlar ama tören yapmaya gelince onlardan iyisi yok der.
Zeynep hanım törene geç gelir , tören biter her kez evlere dağılır .Görevlilerle beraber zemin kata inen son merdivenlerden inerken Emrah annesi ve müdür yardımcısı Ali şan beyi görünce , Emrah Alkışlamaya başlar, konuşur – Afferim buravo yılın annesi benim annem bakın yanında da yılın adamı var bir asansörü doğru dürüst yaptırmayan ona da buravo çünkü beni görevlilere bıraktığı için. Bu sözleri duyan Ali şan bey telefonum çalıyor bahanesiyle oradan uzaklaşır.
Zeynep hanım Emraha kızar – ne biçim konuşuyorsun oğlum der.
49
Emrahı arabaya koyar ,Yolda giderken Zeynep hanım yine aynı lafı tekrarlar – Ne biçim konuştun der. Emrah dayanamaz patlar – Senin tuzun kuru sana ödüllendirdiler gözünü boyadılar.
- Aslın da o yılın annesi ödülü sana da değil o kara çarşafına çünkü onlar gibi örümcek kafalı olmanı istiyorlar, hangi din de yazar bana yapılan haksızlık söyle he Şeriatin hangi kıtasında var?
Zeynep – Tamam oğlum sen haklısın der susar
Emrah son defa patlar – bir de onların arasına girmeye çalışma seni öldürürüm.
Zeynep hanım saten benim öyle niyetim yok der. Eve giderler bu olay kapanır.
(Belki yanlış yaptım anneme ama ben susamam damarıma bastıkları zaman.)
(bu arada annemin çarşafına ben karşı değilim onun çarşafına hayranım ama örümcekleşmeden giyerse....) İkinci dönemin sonlarına doğru fen hocası Mihriban hanımın en göz de öğrencisi olur
Emrah fen derslerin de konu anlatırdı, bütün sorulara parmak kaldırıp cevap verir.
Son fen yazılılarında Mihriban hoca Emraha görevlendirir.
Emrahın görevi; Yazılı da kopya çekenleri sınıfta arabasıyla dolaşarak yakalamak tır.
Yazılı yapılacaktır, Bir ders önce kopya çetesi Emrahı tehdit eder – bizi hocaya söylersen seni döveriz...
Emrah tamam der ama bildiğini okur, Yazılı başlar ,Çete üyeleri arka arkaya oturur.
Çete lideri olan Abdurahman kopya çekerken Emrah görür bir kere uyarır
Mihriban hoca Emrahı yanına çağırır ve konuşur – Emrah uyarma hemen bana söyle yoksa senden not kırarım der. Emrah peki hocam der, yine dolaşmaya başlar sınıfta.
Bu sefer Oktay la Abdurahman ortalarına kitap açmışlardır, bunu gören Emrah çeteyi çökerttir
Mihriban hocaya söyler ,Hocada Emrahın dediğini uygular çetenin tamamına sıfır verir sınıftan atar
Abdurahman ders bitiminde Emrahın yanına gelir ve yakasından tutar ötekilerde çevresini çevirir.
Emrah kızarak konuşur – Ne oldu lan dövmeye geldin galiba ama bunu ye ilk önce.
Abdurahmana Emrah burnuna doğru okkalı bir kafa atar. Çocuk kafa şiddetiyle yere düşer.
Öteki çete üyeleri Emrahın kollarını tutarlar ,Abdurahman yerden kalkar Emrahın yüzüne doğru bir yumruk atar atığına pişman olur çünkü eli acır. Burnu fena halde kanamaktadır.
Öteki arkadaşlarıyla beraber Abdurahman gider .Müdür yardımcısına Emrahı şikayet ederler
Emrah güya çocuğu durup dururken dövmüş diye şikayet ederler.
Emrah o sırada sınıfta gülerek kendi kendine konuşur – Gördün mü Emrah sınıfta biri çıkıp sana destek vermedi bunlardan adam çıkar mı sana dost olur mu? ...(bana vurdu ama kendi eli acıdı)
Emrahın yanına Fırat gelir ,Emrahla konuşur
- Sana demiştim onlara bulaşma
50
Emrah sorar – niye ama ne özellikleri var.
Fırat Emrahın yanındaki sıraya oturup kısık sesle konuşur – Emrah senin kafa atığın çocuğun babası müdür yardımcısının arkadaşı anladın mı?
Emrah gülerek cevap verir – Fırat isterse babamın oğlu olsun.
Fırat sorar – Neye güveniyorsun Emrah?
Emrah işaret parmağını yukarı kaldırarak cevap verir – İlk önce ona güveniyorum sonra kendime başkalarına değil anladın mı?
Emrahı son derse girmeden müdür yardımcısı Ali bey odasına çağırır.
Emrah gider, çetenin bütün üyeleri de orada dır, Ali bey Emraha sorar.
- Niye arkadaşını durup dururken vurdun
Emrah cevap verir – ilk önce onlar başlattı kafasına vurduğum çocuk gelip yakamı tuttu bende vurdum.
Çete üyeleri hep bir ağızdan cevap verir – hocam yalan söylüyor...
Ali bey Emraha sorar – Senin şahidin var mı?
Emrahın aklına Ahmet gelir ama söylemez çünkü olay olurken bütün sınıf seyretmişti ,orada destek olmayan burada da olmaz der içinden.
Emrah Ali beye cevap verir – yok hocam şahidim
Ali bey çete üyelerini sınıfa yollar, Emrahın önüne geçip onunla bağırarak konuşur
- Emrah bey şahidin yok ,yalan konuştuğun oradan belli ,bir de çocuğun burnunu kanattın şimdi ben sana ne yapayım der Emraha iki okkalı tokat atar.
Emrahın gözleri dolar ama kafasını hep dik tutar.
Ali – Sana beş gün disiplin cezası veriyorum
Emrah – sizden bir isteğim var ceza aldığımı ben söyleyeceğim anneme
Ali – hayır olmaz ben söylerim
Emrah dayanamaz cebinden sustalıyı çıkartıp Ali beyin boğazına dayar
Ali bey ne olduğunu anlamadan boğazına dayanan bıçaktan korkarak konuşur.
- Sen ne yaptığını sanıyorsun Emrah
Emrah cevap verir – Sen anneme söylersen ben de gerekeni yaptırırım merak etme
Emrah sustalıyı kapatıp hocanın cebine koyar, Odadan çıkarken hoca son bir laf söyler.
- O aletle ben diş karıştırırdım , daha büyükleriyle adam oynatırım.
Emrah kapı dan çıktıktan sonra Ali bey kapıyı kapatır, Emrah sınıfa giderken dolu olan gözleri boşalır, Sınıfa giderken Mihriban hoca Emrahı görür ve onunla konuşur
- Emrah ne oldu sana?
Emrah eliyle gözlerini siler ve cevap verir – Hocam fen yazılısında bazılarını kopya çekerken yakaladım ya ders sonunda yanıma gelip bana sataştılar , ben de cevap verdim onun için beş gün okuldan uzaklaştırma aldım , yani sınıfta hiçbir arkadaşım bana destek olmadıkları için kendimi yalnız hissettiğim için gözlerim boşaldı hocam.
Mihriban hoca istersen ben konuşurum Ali beyle der
Emrah – hocam gerek yok nasıl olsa tüm yazılılar bitti bende kafa dinlerim.
51
Mihriban hoca tamam der. Emrah sınıfa girer, çete üyeleri aptalca hareketle Emrahı kızdırmaya çalışır. Emrah hiç umursamaz Ahmet in yanına geçer. Ahmet sorar
- Ne oldu?
Emrah – Ne olacak şahit istediler benden ,veremedim şahit çünkü sınıfta aslan yürekli dostum olmadığı için , beş gün disiplin cezası verdiler nasıl olsa bütün yazılılar bitti der.
Çıkışta Ali bey Zeynep hanıma bir şey söylemez Emrahlar yolda giderken Emrah annesine söyler
-Anne bütün hocalarla konuştum bütün yazılılar bitti ben gitmesem olurmuş
Zeynep – Tamam o zaman gitmezsin der. bu olayı da Emrah halleder.
(Ben bu olayı yaptığımda 15 yaşındaydım, Annemin benim yüzümden üzülmesini istemiyordum.)
(Ben ne kadar anneme kızsam da o benim bir tanem dir.)
Emrah artık 16 yaşın da bir deli kanlı olmuştur.
O yaz arkadaşlarıyla beraber geçirirken, Emrah bazı hafta sonları küçük amcasına yalvararak arabayla gezerler. Akif ,Hasan ve Muratla beraber gezerler.
(Sinan amcamla gezmek çok hoşuma giderdi ama onu zorla şoför yapardım. )
Bir hafta sonu Metin dayısı doktorluk yaptığı Yozgat’tan izinli gelir.
Gelirken de Emraha tanıdığı birisinden cep telefonu alır. Metinin niyeti Emrah okulda iken başına bir hal gelirse Zeynep hanıma ulaşa bilmesi için almıştı cep telefonunu.
(O zaman cep telefonları çok yoktu dayım tanıdığının Almanya deki yakınından ısmarlamıştır . o da yollamıştır.)
Emraha Nurhan teyzesi kendi adına ait bir hat almıştır.
Muzaffer bey bu olana biraz karşı çıkar – Canım bu kadar çocuğa bu alet verilir mi?
Nurhan teyzesi cevap verir – sen karışma dayısı telefonu aldı, bende hattını ne zaman senden para isteriz o zaman konuşursun
Muzaffer bey cevabı alır oturur . Emrah hiç cep telefonunu dışarı çıkarmaz o yaz çünkü Emrah arkadaşlarıyla arasına mesafe koymak istemez. Gel zaman git zaman böyle geçer .
Bir gece uyuduğun da Emrah bir rüya görür ve sabah uyandığında rüya ’nın etgisinden kurtulamaz.
Kahvaltıyı yapar yapmaz Sokağa çıkar,her zamanki gibi Hasan Emrahın yanına gelir.
Hasana Emrah söyler – Hasan sorma bugün başıma geleni
Hasan sorar – Ne oldu ?
Emrah anlatır – Bugün rüyamda çok garip bir şey gördüm, Güya ben bir düz vadideyim oturuyorum ,Benim yaşlarım da bir kız beyazlar içinde Adımı söylüyordu. Kızı görsen var ya çok güzel gözleri vardı, Mavi desen mavi değil, Yeşil desen yeşil değil ikisinin ortası bir renkti , gözleri sanki benekliydi, ama en güzel sesiydi saçları hafif sarı idi .
Hasan Emrahın anlattıklarına anlam veremez. Hasan Emraha şaka ile takılır – Emrah sakın çocukluk aşkını görme
Emrah – yok lan o bunun gibi güzel değildi der.
52
Emrah Hasana söyler – Beni Hüseyin amcanın yanına götürür ancak bu rüyayı o yorumlar.
Hasanla beraber Emrah Hüseyin beyin yanına ,Hüseyin bey Emraha sorar – Emrah bugün çok heyecanlısın yazdan mı yoksa yardan mı?
Hasan güler ufaktan ,Emrah şaşırır ,Hüseyin bey yine sorar – Evlat anlat bakalım derdini?
Emrah rüyayı Hasana anlattığı gibi Hüseyin beye de anlatır ve sorar – Hüseyin amca sen bir anlam veremez misin?
Hüseyin bey cevap verir – Benim anladığım kadarınca vadi demek zaman yol demektir rüyada , beyaz ise murat o kız ise nasibin demektir , yani zamanı geldiğinde o yarine kavuşacaksın inşallah der. Bu cevap Emrahı tatmin eder. Ama Emrahı uyarır Hüseyin bey fazla anlatma kimseye bir anlamı kalmaz der.
(Hüseyin amcamın dediğini yaptım, kimseye anlatmadım rüyamdaki kıza bile...;)
O yaz öyle biter, Emrah artık orta bir öğrencisi dir. Okul başlar her kez bir görev üstlenir sınıfta kimisi başkan olmak ister kimisi de sağlık kolu olmak ister ama kimse kitaplık kolu olmak istemez.
Emrah bir tek kitaplık kolu görevine talip olur ve görevi Zehra hocadan alır.
Kitaplık kolunun görevi belli dir sınıfta ufak bir dolap içindeki kitap kollamak isteyenlere o kitapları dağıtmak, Zehra hoca sınıf hocası olduğu için onun dersinde yaramazlık yapan olursa sınıf kitaplığına kitap alınması için belirli miktarda para ödüyordu Emraha ücret: bir milyondur.
Gel zaman git zaman Emrah paraları topluyordur, Bir gün Abdurrahman Zehra hocanın dersinde ceza alır .ders bitiminde Emrah parayı ister Abdurrahman parayı vermiyorum lan der.
Emrah bir kereye mahsus almaz parayı öteki öğrencilerden bazıları Emrahı Zehra hocaya şikayet ederler – Hocam Emrah, Abdurrahmandan para almıyor derler.
Zehra hoca Emrahın yanına gelir konuşur
- Emrah duyduğuma göre bazı öğrencilerden para almıyormuzsun
Emrah cevap verir – Hocam adam param yok diyor ,vermeyeceğim diyor
- Adamdan zorla para alsam beni gider Ali beye söyler, yok almasam siz gelip bana söylüyorsunuz
Ondan sonra Emrah hatalı oluyor.
Zehra hoca Emraha bir şey söyleme den sınıftan gider.
Abdurrahmandan parayı Zehra hoca alır, Çıkışta Abdurrahman Emraha sataşır –Lan niye hocaya ispiyonladın
Emrah cevap verir – Apo ben söylemedim ama senden parayı almadım diye başkaları söylemiş hocaya onun için çevrene dikkat et...
(Aponun arkadaşlarından ikisi kayıptır çünkü Oktay ve Hayri sınıfta kalmış okuldan ayrılmışlardır)
Okulda Emrah cep telefonunu ceketinin cebinde taşıyordu topladığı para ise çantasında taşıyordu.
53
Bir gün beden dersinde beden hocası Erol bey Emrahı da yanına alarak okulun çatı katında bulunan minyatur futbol sahasına çıkartır Emrah çantasını sınıfta bırakır, Ekrem Ceviz diye sınıf arkadaşı Emrahın yanına gelir ve sorar – Emrah selpağın var mı?
Emrah o sırada gözü maçtadır başından salmak için cevap verir – Ekrem yanımda yok ama sınıftaki çantam da var git al der. Ekrem gider. 15-20 dakika sonra da ders biter
Emrah sınıfa döner ,Çantasına bakar çantanın içinde para yoktur o derste Zehra hocaya parayı teslim etmesi gerekmektedir. Emrah içinden ona kadar sayar sinirlenmemek için Ekrem i yanına çağırır ve sorar – Ekrem sen çantada bu mavi torbanın içinde para gördün mü?
Ekrem cevap verir – Ben sınıfa geldiğimde Apo üstünü giyiniyordu hatta senin çantanın fermuarı açıktı bende sen açık bıraktın sandım . Emrah Ekreme pek inanmaz Ekremi yollar.
Emrah paralar çalınmadan bir gün önce paraları saymıştır tam haftalığı kadar dır. O günde haftalığını almıştır Emrah haftalığını mavi torbaya koyarak Zehra hocaya verir
Zehra hoca parayı alırken Emraha takılır – Bu para daha fazla olmalı
Emrah cevap verir – Ben bu görevi bırakıyorum milletten para toplamak bana göre değil
Zehra hoca – Emrah sen bu görevi sevmedin mi?
Emrah – yok hocam sevmedim der yerine geçer hocada görevi Ekreme verir.
(Ben gözümle görmeden kimseyi suçlamam ve birisinin ayıbını örtmenin Allah ın emri olduğunu bilirim)Emrah o hafta öğlenleri kitap okuyarak geçirir çünkü haftalığını hocaya vermiştir.
(O hafta eve kendimi zor atıyordum çünkü çok acıkıyordu annem sorardı okulda yemek yemiyor musun diye cevap vermezdim çünkü ben yaptığım iyilikleri anmazdım)
İlk dönem böyle geçer ikinci dönem başlarında Emrah iyicene içine kapanır okulda.
Ders aralarında ya kitap okur yada kendi kendine şarkı söylerdi.
(Bana o sene annem ufak bir müzik seti almıştı. En çok Cem karacanın işçisin sen işçi kal _Haluk leventten bir yarim olsun isterdim, Ahmet kaya dan Hani benim gençliğim nerde _
ve Çökertme türküsünü dinlerdim) Emrah okuldaki hayatıyla dışarıdaki hayatını birbirine karıştırmaz ama her gün annesi okuldan alırken yüzünden düşen bin parçadır Zeynep hanımda bundan şikayetçidir. Emrahta annesiyle ne zaman dertleşmeye çalışsa Zeynep hanım hep aynı cevabı verir - Üfff bıktım senden hep sorun hep sorun... en sonunda Emrah kendi kendine söz verir annesine hiçbir şeyimi anlatmayacağına dahil .
Okulun ikinci dönemi bitmesine yakın Emrah her Cuma anne tarafına kalmaya gider.
Fatma hanımın o sıralar çok samimi olduğu komşusu Gül beyaz hanım iki de bir Kadriye ye Emrahı sorar – Kadriye Emrah geldi okula gidiyor mu gibi sorular sorar
Kadriye de sorulara uygun cevaplar verir – Gül abla geldi veya gelecek okula devam ediyor gibi cevap verir...
Bir Cuma Emrah ananesine gider , o akşam Gül hanım yiyeni Tuğçe ile Oturmaya gelir.


54
Kadriye Tuğçe ile beraber oturma odasında t.v seyreden Emrahın yanına gelirler Kadriye Tuğçe ile Emrahı tanıştırır kısa zaman da arkadaş olurlar Tuğçe güzel kız dır ama Emrah ona hiç pas vermez.
(Ananemin bu komşularına benim hiçbir zaman kanım ısınmamıştır, çünkü riyakar insanlardı , her kesin arkasından atıp tutarlardı. Gül hanım evli iki çocuk annesiydi. Tuğçe ise annesi babası ayrı olduğu için babaannesinde kalıyordur.) her Cuma Emrah anneannesinde o gün Tuğçe orada Emrah a dese Tuğçe ağzının içine düşecek şekilde dir. Gel zaman git zaman bu böyle geçer Emrah bu durumu anlar ama çözüm bulamaz kendi kendine düşünür – hayır bu kız beni sevmemesi lazım
çünkü ben ona pek yakın davranmıyorum ki benden umutlansın hem benden üç yaş küçük . hayır bana abi de demiyor şimdi sen çık çıka bilirsen Emrah bu işin içinden.
(o sıralar Kadriye teyzem ve anneannem bana takılıyorlardı Gül hanım seni hep soruyor falan filan , İşte Tuğçe her Cuma bir bahane bulup bize geliyor. Bunun gibi şeyler...)
Son Cuma Emrah yine annesiyle beraber anneannesine gider Yine Tuğçe ile karşılaşır oturma odasında Emrah kendine hakim olamaz ağzından bir laf kaçırır – bu kız yine mi burada teyze
Tuğçe bozulur ve gider Emrahla dört sene konuşmaz.
Bu olay dan sonra Gül hanım Emrahı pek sormaz, Emrah rahatlar.
(o zaman eşeklik yaptım ama mecbur bırakıldım . Tuğçeyi ben kardeş gibi görmüştüm millet yüzünden ve kendi tavırları yüzünden kaynaklandı ama şimdi özür dilerim eğer suçluysam)
Emrah o olaydan sonra sıkça gittiği anneannesine gitmez, okulu aynı düzende devam eder.
Bahar gelmiştir Emrah yine okul çıkışı mahallede arkadaşlarıyla oturmaya başlar cep telefonunu da yanına almaya başlamıştır. Hasanla beraber canı sıkıldıkça Hüseyin amcasının yanına gidip sohbet ederlerdi, Bir Cumartesi günü Emrah yine dışarı da Hasanla beraber oturuyorlardır.
Emrahın cep telefonu çalar ,ceketinin iç cebinden telefonu çıkartır Emrah ve telefonu açar
Emrah alo demeden bir kız sesi konuşmaya başlar – Baba büyük annemin ilaçları bitmiş gelirken eczaneden al Emrah şaşırır ve şakayla karışık cevap verir – olur kızım alırım yalnız evin adresini söylersen getiririm . bu sefer kız şaşırır ve konuşur – efendim baba sen değil misin sesin çok garip geldi. Emrah – Hayır ben sizin babanız değilim siz galiba numarayı yanlış çevirdiniz der
Kız Emrahtan özür dileyip telefonu kapatır. Emrahın cep telefonunda kızın cep telefonu numarası kalır, Emrah numarayı silmez öylece bırakır telefonda. Hasan sorar
- Kimdi arayan çünkü uzun konuştun?
Emrah cevap verir – yanlış numara çevirmiş kızın biri ona durumu açıkladım.
Hasan – yoksa o rüyandaki kız olmasın der
Emrah gülerek cevap verir – Eğer onu bulursam bundan ilk senin haberin olur dostum.
Okula gidip gelen Emrah son yazılıları bitirir hocalardan izin alır orta birden terfi eder.

55
O yaz Emrah için erken başlamıştır .her hafta sonu ya maçta dır arkadaşlarıyla yada Sinan amcasını kandırıp arkadaşlarıyla beraber sahile gezmeye giderler. Gece eve geç gelirler, Emrah o yorgunluk- la kendini zor yatağa atar ertesi sabah da geç kalkar bazı kere Zeynep hanım oğluna söylenir
- kalk artık sabahtan beri arkadaşların zili çalıyorlar der
Emrah doğru dürüst uyanmadan kahvaltıyı yapar kendini sokağa atar, arkadaşlarına kızar Emrah geldim işte der (Annem beni sokağa çıkartırken bir kere of dememiştir)
Yaz gelir okullar tatile girer, Emrah mahallede mutlu dur her gün arkadaşlarıyladır bir gün Akif, Emrah, Hasan beraber Emrah için alınan arabanın içinde otururken ,Emrah bugün sinemaya gidelim der Akif ile Hasan kabul eder. O sırada Murat gelir Emrah sorar Muratta
- Murat sinemaya gelir misin?
Murat cevap verir – tamam ama onlarla gitmem
Emrah kızarak konuşur – Onlar dediğin benim en iyi arkadaşlarım
Murat cevap verir – Onlar kim ki ben onlarla sinemaya gideyim
Emrah ağzını bozarak konuşur – siktir git lan o zaman benle de konuşma kendini beğenmiş bok herif...
Murat gider.(o olaydan sonra onunla hiç konuşmadım, ben kendini beğenmiş insanları hiçbir zaman sevmemişimdir) Aradan üç gün geçer o gün Emrah eve erken çıkar. Bilgisayarında yazı yazmak için yazı yazarken cep telefonu çalar, Emrah telefonu açar konuşur
-Alo kimsiniz telefonun öteki tarafındaki kız Emrahı babası sanan kızdır.
Kız cevap verir – Alo benim geçen gün seni rahatsız eden
Emrah – şimdi de dedenle mi karıştırdın beni
Kız gülerek cevap verir – hayır ben sizin arkadaşlık kurabileceğimizi sanmıştım
Emrah – Tamam kabul ediyorum ama bir şartım var
Kız sorar – nedir o şart?
Emrah cevap verir - beni hiç görmek istemeyeceksin kabul mu?
Kız tamam der Emraha adını sorar – Adın ne ?
Emrah – benim adım Emrah ya senin?
Kız – benim adım da Zeynep der
Emrah – tanıştığıma memnun oldum
Zeynep – Emrah seninle de ben tanıştığım için memnun oldum.
Emrah – Zeynep şimdi telefonu kapatmam lazım bilgisayarda çok önemli bir şey yazıyorum kabalık etmiş gibi olmayım
Zeynep – tamam kendine iyi bak der telefonu kapatır.
Emrah kendi kendine söylenir – bu işte bir iş var ama hayırlısı...
(Zeynep benimle yaşıttı benimle arkadaşlık yapma sebebini sonunda öğrenmiştim benimle kafa yapmaktı bunu kimseye anlatmamıştım bugüne kadar)(Zeynep in annesi onu doğururken ölmüştür el bebek gül bebek büyüdüğü için biraz şımarıktı, Babası bir banka da müdürdü)
56
Emrah artık her hafta Zeynep ile telefon da birkaç kez konuşuyordur.
Emrah Zeyneple tanışmasını bir tek Hüseyin amcasına anlatır Hüseyin bey sorar – bu o mu?
Emrah yok der. Zeynep ile son konuşmasında Zeynep Emrah çok görmek istediğini söyler
Emrah bir aydır arkadaşlık yaptığı Zeynep in ısrarlarına dayanamaz kıza cevap verir
- Zeynep beş yüz evleri biliyor musun?
Zeynep – evet biliyorum çünkü ben de hafta sonları Gazi Osman paşa da büyük annemin yanında kalıyorum
Emrah - iyi o zaman sana bir park tarif edeceğim oraya gelip beni görürsün
Emrah parkı tarif eder(park benim okuduğum ilk okulun karşısındaki parktı)
Zeynep – Seni nasıl tanıyacağım
Emrah – üstümde bir siyah ceket olacak ya ben seni nasıl fark edeceğim
Zeynep – Benim de üstümde kırmızı ceket altım da beyaz kumaş pantolon olacak.
Emrah – tamam yeterli o kadar da kör değilim, ne zaman buluşacağız ?
Zeynep – yarın saat öğlen üçte.
Emrah – tamam komutanım der ikisi de telefonu aynı anda kapatır
Emrah Hasana durumu anlatır kimseye çaktırmamasını söyler.
(ben kendimi sakladım çünkü Zeynep yıkılmasın diye beni görüp bana acımasını hiç istemedim. Her kez için geçerli bu söylediklerim)(Ama sonunda dayanamadım o istediği için kendimi gösterdim ona).
Ertesi gün olur Emrah ceketini giyip dışarı çıkar, saat iki ye kadar Hasanla beraber mahallede oyalanırlar saat iki de park a giderler Hasan park ta oyalanır parktaki oyuncaklarla.
Emrah parkın kapısına yakın bir bank yanında tekerlekli sandalyesiyle durup iki de bir saatte bakar.
Saat tam üç olur Emrahın elleri titremeye başlar, Park yakınında son model bir mersedes durur şoför arka kapıyı açar kapıdan inen kırmızı ceketli beyaz pantolonlu uzun boylu sarı saçlı mavi gözlü Emrahla yaşıt bir kız iner bunu gören Emrah acı, acı yutkunur. (Bir an kaçmayı bile düşündüm ama kaçmadım). Zeynep yanın kız arkadaşı Nurcan ı da getirmiştir iki kız parka girer.
Emrahı ilk başta görmezler Hasan kızlar gidene kadar Emrahın yanına uğramaz Emrah artık yalnızdır. Zeynep cep telefonu ile Emrahı arar
Zeynep – alo Gizemli adam neredesin
Emrah – Senin bu kadar güzel ve sultan olduğunu bilseydim saray da randevu verirdim sana.
Zeynep – beni daha çok merakta bırakma söyle neredesin
Emrah – pişman olacaksın Zeynep , sol tarafındayım şu an sana el sallıyorum.
Zeynep kafasını sola çevirir telefonunu kapatıp Emrahı tekerlekli sandalyesinde görünce Zeynep in ağzı hafif açık kalır arkadaşı ile beraber Emrahın yanına gelirler,Emrah yanındaki

57
bankı gösterip buyrun der. Zeynep konuşmaya başlar – Emrah bunun için mi bana gözükmek istemedin
Emrah – Bak Zeynep sen beni görmek istedin gördün memnun musun benim kimsenin acımasına ihtiyaç’ im yok
Nurcan – biz buraya kimseye acımaya gelmedik
Zeynep – Evet şaşırdım yalan yok ama hiç kimse senin kadar benimle içten konuşmamıştı bende seni farklı biri olduğu sanıyordum bu kadarını beklemiyordum onun için şaşırırdım.
Emrah – o zaman baştan başlayalım ben Emrah Zeynep ile zaten tanıyorum ya siz ?
Nurcan – ben Nurcan Zeynep in çocukluktan beri arkadaşıyım ayrıca aynı okula gidiyoruz.
- ya sen Emrah okuyor musun?
Emrah - evet okuyorum
Zeynep – Nurcan senin işin yok muydu arkadaşım sen arabayla git ben sonra şoförü çağırırım
Nurcan – Tamam ama geç kalma ben gidiyorum Emrah bey sizinle tanışmak bir zevkti.
Emrah – o zevk bana aittir efendim
Nurcan arabayla beraber gider.
Zeynep iyicene Emraha sokulur ,Emrahın sol koluna sarılır başını omzuna koyar.
Emrahı ateş basar gömleğinin yakasına yakın olan bir düğmesini gevşetir .
Zeynep Emraha sorar – ben seni sıra dışı buldum ya sen beni nasıl buldun Emrah?
Emrah cevap verir – Zeynep çok güzelsin dolunay gibi ama biz arkadaşız koluma sarılman bile biraz fazla değil mi?
Zeynep cevap verir – ben seni kendime yakın gördüğüm için sarıldım ama ilerde ne olur bilmem.
Emrah – sen yeter ki gözlerime bakma çünkü gözlerin deniz gibi ve ben boğulmak istemem.
İki saat öylece kalırlar, iki saat sonra Emrah saatine bakar geç olmadı mı Zeynep
Zeynep – bakıyorum benden çabuk bıktın der
Emrah – benim için hava hoş evde sen azar işitirsin küçük hanım
Zeynep – evet haklısın aşkım diyip Emrahın dudaklarına sarılır , Emrah ne olduğunu anlamadan kala kalır , Zeynep şoföre telefon açar gelip onu alması için on beş dakika da araba gelir. Zeynep i alıp gider. Emrah biraz şaşkın halde Zeynep i uğurlar. O gün Emrahın nerede olduğunu kimse
bilmez. Hasanla beraber mahalleye döner ve eve gider Emrah sabaha kadar uyamaz çünkü hayatın da hiçbir kız Emrahı o kadar içten öpmemiştir. (Zeynep benim altı ay açan gülümdü. ama bir şey eksikti ona olan duygularımı kağıda dökemiyordum)
Zeynep hanım,annesi Fatma hanım ve küçük kardeşi Kadriye yi ve Emrahı yanına alarak o yaz Yalova esen köye alıp tatile gitmek ister Kocası muzaffer bey izin verir.
Zeynep hanım Yalova yı kocasının tarafından arkadaşı olan Hamiyetten duymuştur
Hamiyet,Muzaffer beyin Rahmiye halasının kızı dır. Zeynep hanım Esen köye gitmek için can atarken Emrah gitmek istemez hatta annesiyle arasında tartışma konusu bile olur.
58
(Benim gitmeme nedenim belliydi ama bunu söyleyemiyordum anneme ,çünkü yapacağını biliyordum ya beni alaya alacaktı yada Zeynep ile tanışmak isteyecekti. Bu da benim hiç hoşuma gitmezdi çünkü ben anneme o kadar güvenmiyordum .)
Zeynep hanım Emrahı babası Muzaffer beye söyler , Muzaffer beyde Emrahı alır karşısına konuşur.
- Oğlum annene neden karşı çıkıyorsun?, Annen senin ve kendisinin hava almanız için uğraşıyor.
Emrah – ben bir şey demiyorum ama gitmek istemiyorum
Muzaffer bey – neden gitmek istemiyorsun, sebebini söyle ona göre bir çıkar yollu bulalım
Emrah – baba sebebini söyleyemem
Muzaffer bey – benimle kalamazsın çünkü ben sana bakamam annenle gideceksin çünkü gitmemek için bir sebep göremiyorum oğlum bu konu burada kapanmıştır der.
Emrah yaz tatili başına yıkılır, Yalova ya gitmeye yakın bir hafta kala Emrah Zeynep i buluştukları-
yere çağırır. yine Hasanla Emrah gözden kaybolur ,Hasan Emrahı parkta tek başına bırakır.
Zeynep tek başına gelir. Emrahın yanına oturur ,Emrah parkta oynayan çocuklara adliye duvarı yüz ifadesiyle bakarak koluna sarılan Zeynep ile konuşur.
- Zeynep nasılsın bugün ?
Zeynep sol elini Emrahın sol omzuna koyarak ve ona bakarak konuşur
- Nasıl olabilirim çok mutluyum ya sen?
Emrah hafif gülümser – Ben mi kimine göre mecnun olmuşum bu parkta kimine göreyse çaresiz bir zavallıyım bana göreyse ben bitmişim.
Zeynep – Niye böyle konuştun şimdi söyle bana?
Emrah – beni zorla götürüyorlar tatil de güya ara sıra burada senle buluşacaktım .oysa beni Yalova ya götürüp,tatilimi babamın halasının kızlarıyla birde bizimkilerle geçirmemi istiyorlar
Zeynep – Beni annenle tanıştırsana ?
Emrah bir an da Zeynep e döner – Sen ne dediğinin farkında mısın? annem seni görse_ bana yapmadığını bırakmaz, benim annem ablam öldükten sonra öyle lanet arkadaşlar edindi ki kendine. bizi şimdi yan yana görseler affedersin zina yaptığımızı söylerler.
Zeynep şaşırır – Yapma Aşkım sen belki anneni yanlış yorumluyorsun
Emrah – Zeynep ben annemi çok seviyorum ama o çevreye katıldı katılalı ben annemi tanımıyorum
- Onun için benden ne olur annemle seni tanıştırmamı isteme çünkü inan bana bu olayı yaparsam ben yok olurum. İnan bana bu sandalye ye bağlı olmasaydım çoktan ben evi terk etmiştim.
Zeynep - Emrah seninle arkadaşlık yapmaya başladığım günden beri babam da bana karşı. Onun için seni anlayabiliyorum.
Zeynep bu lafları söyledikten sonra Emrahın yüreğindeki yara daha büyür volkan olur.
Emrah – Ben Yalova ya gideceğim ama aklım,yüreğim sende kalacak Zeynep im...
59
Zeynep ile Emrah orada eylüle kadar ayrılırlar. Emrah üzgün bir halde tatile gider.
(Zeynep ile iki ay boyunca telefonlaştım ama neye yarardı ki içimdeki volkan sönmüyordu kimseye de bir şey anlatmıyordum çünkü beni kim anlardı ki dosttan başka ama beni bir şey teselli ediyordu Zeynep de tatile gitmişti bodruma...)(Hamiyet Aysun ablanın bir kopyasıydı ama tek farkı iki tane kızı vardı).Emrah iki kere denize girer bir daha girmez çünkü deniz soğuktur bu da Emrahın hiç hoşuna gitmez. Emrah iki günde bir Zeynep ile telefonlaşırlar . bu sırada Fatma hanımlarla Zeynep hanım kavga eder kavganın sebebi aslında Emraha göre saçmadır(Kadriye teyzemin elbise tutkusu var yazlıkta her hafta bir elbise alırdı bu yüzden annem ananeme kızardı bir de teyzem biraz kaprislidir, Annem Hamiyet halanın kızlarından bir şey istediği zaman Kadriye teyzem kızardı niye benden istemedi diye kendi kendine kuruntu yapardı bir gün Hamiyet halalar limana alışverişe inmişlerdi, Bizim tutuğumuz pansiyonda limanda olduğu için ara sıra bize gelirlerdi.
O günde öyle olmuştu Hamiyetler bize oturmaya gelmişlerdi ,Kadriye teyzemin yüzünden yine kaprislik akar, Buna annem dayanamaz patlar)
Zeynep hanımla Kadriye kavga ederken Rahmiye hanım dengesizce bir laf kullanır.
Rahmiye – Her halde Hamiyetin büyük kızı İrem nişanlandı onu kıskandığı için böyle davrandı der
Fatma hanım cevap verir – Saçmalama Rahmiye .
Hamiyetler gider ama evde hala huzursuzluk devam eder ,Akşam vakti Zeynep ile Kadriye hanım birbirleriyle kavga eder , Arada kalan Fatma hanım ve Emrah taraflar arasın da bölünür.
Fatma hanımı Kadriye Emrahı da Zeynep hanım alır Emrahla Zeynep hanım Arka odaya Kadriye hanımla Fatma hanım da ön odaya geçerler, Bunlar yaşanırken Kadriye ile Zeynep hanım birbirlerine ağıza alınmayacak küfürler ederler Zeynep Hanım Emrahı etkilemeye çalışır
- Emrah anneannen bundan sonra yok öldü bir daha onlara gitmeyeceksin tamam mı?
Emrah o olaylar olurken yatağa uzanmış yastığı kafasına kapamış ağlıyordur
Annesinin o sözlerine cevap vermez .(benim için anneannem annemden daha değerliydi onun için kimse beni Fadimem den uzaklaştıramazdı.) O hafta sonu Nurhan teyzesi aracılığıyla taraflar barışır
Emrahı gezdirme bahanesiyle Hamiyetin kızları İrem ve Esra limana her gün inmeye başlarlar
Asıl niyetleri kendilerine iki erkek arkadaş bulmaktır, Emrah ilk başta durumun farkına varmaz sonra iki erkek bulan kızlar Emrahla tanıştırır Esra’nın ki Melih İrem’in ki Burak tır.
Bunlar kısa zamanda bir arkadaş grubu kurallar .Grup ta bir de Muzaffer beyin iş ortamındaki arkadaşının kızı da vardır.(babamın arkadaşı da ailesi ile birlikte bizim kaldığımız pansiyon da kalıyorlardı) İremler o kıza da birini bulmuşlardı ,arkadaş grubunun lideri Emrahı yaptılar çünkü onun yanın da hiç kız yoktu zararsız madde idi, Kızlar kendi

60
erkek arkadaşlarını sırayla Emrahın yanından alarak Dalga kıranın arkasına geçerek ne isterlerse oğlanlarla yaparlar. Emrah İreme sorar
- Bunlar sırayla böyle nereye gidiyorlar?
İrem kaçamak cevaplar verir – Emrah deniz ne güzel değil mi.
Emrahın kafasına jeton düşmüştür içinden konuşur – ulan aptal seni grup yaptık diye uyuttular ,sana geyiklik yaptırıyorlar der. İreme eve gitmek istediğini söyler.
İrem neden diye sorar – Emrah tuvalete gitmem gerek der İrem Emrahı eve götürür Zeynep hanım Emrahı alır İrem gider.(Bizim kaldığımız ev zemindeydi)
Zeynep Hanım Emrahı tuvalet için Arabasından kaldırırken Emrah kaldırma der ve konuşur
- Sen beni buraya geyiklik yapmam için mi getirdin anne ,Hamiyetin kızları iki oğlan bulmuş yanıma geliyor ben de onlara geyiklik yaparken kafama jeton düştü anladım onların beni niye gezdirdiklerini...
Zeynep hanım durumu kavrar haklısın Emrah der Kızları Emrah Hamiyete söyler.
Emrah o olaydan sonra o kızlarla fazla yüz göz olmaz, Kızlarla gezeceği zaman ya Kadriye yi yada Zeynep hanımı yanına alır o yaz tatili Emrahın en berbat tatili olarak tarihe geçer.
(Annemin sayesinde geyik olmuştum ve üstüne hiç yere sevdiğimden iki ay ayrı kalmıştım.)
Emrah nihayet İstanbul’a döner, okulların açılmasına 15 gün kalmıştır.
Kendini yine arkadaşlarının yanına atar , Hasan sorar – Nasıl geçti tatil?
Emrah kızların ona yaptığını anlatır, Hasan gülmekten yerlere yatar.
Hasan Zeynep’i sorar – Aranız nasıl ?
Emrah cevap verir – Çok iyi ,iyi ki hatırlattın onun İstanbul’a döndüğümden haberi yok arayıp söyleyeyim . Emrah arar Zeynep’î İstanbul da olduğunu söyler, Emrah dan iki gün önce de Zeynep dönmüş . (Zeynep’in arkadaşı Nurcan’ın abisinin arkadaşı Zeynep’e asılıyor , çocuğun dayısı büyük başlardan birisi babası da Zeynep’in babasının patronu, Nurcan ile Zeynep’in babası çocukla Zeynep’in arasını yapmaya çalışıyorlar ama aradaki en büyük engel beni görüyorlardı,çocuğun adı Oktay.)Zeynep Emrahla buluşmak ister hemen aynı yerde, Emrah bu hafta olmaz haftaya der, kız kabul eder. Emrah bir hafta da kendini toparlar arkadaşlarıyla , buluşma günü Emrah Hasana çiçekçiden bir kırmızı karanfil bir de mavi renkte uçan balon aldırır ,Zeynep gelmeden karanfili balonun ipine bağlar ,ipin geri kalan kısmını da Zeynep’in oturacağı bank’ a bağlar .
Zeynep gelir ilk başta balonun farkına varmaz , biraz birbirlerine sokulurlar ,Zeynep yine Emrahın koluna sarılır kafasını omzuna yaslar ama bu sefer Emrah da sağ eliyle Zeynep’in elini tutar saçlarını okşar arada bir alından öper, bir süre böyle geçer ,Sonra rüzgar arkadaki mavi balonu sallar. Zeynep arkasına dönüp bakar Emraha sorar – Aşkım bu balon kimin ?
Emrah hafif gülümser cevap verir – yanımdaki şımarık mavi gözlü küçük kıza ait.
Zeynep Emraha bakıp dil çıkarır ve balonu alırken karanfili görür ,Zeynep karanfili ipten kurtarır eline alır, tekrar Emrahın yanına oturur ve konuşurlar
Zeynep – Sen niye beni sevmiyorsun
Emrah – Bunu nereden çıkardın şimdi seni sevmesem ne işim var burada şimdi
61
Zeynep – neden o zaman beni ailenle tanıştırmıyorsun
Emrah – seni ailemle tanıştırsam beni topa tutarlar yok efendim ben daha çocukmuşum da falan da filanda derler, madem öyle kolaysa sen beni tanıştır babanla
Emrah – ben böyle iyim sen halinden memnun değilsen ayrılalım
Zeynep – tamam kızma bende böyle mutluyum beni senden kimse ayıramaz.
(Ama ölüm bizi ayırdı) Bu konuşmadan sonra bir süre daha koklaşan aşıklar bir daha buluşmak üzere ayrılırlar,Emrah okula başlar ama artık annesi bir aydan sonra Emrahı _
okula götürmesi doktor tarafından kısa zaman için yasaklanır çünkü Zeynep hanım bir aylık amiledir . Emrahın sevinci yüz de yüzdür çünkü çocukluğundan beri bir erkek kardeş istemektedir. Her kez kız isterken Emrah –erkek istemektedir , çünkü Emrahın düşüncesinde hep şu vardır erkek kardeş onu daha iyi anlardır.
Bu sevincini ilk ebedi dostu Hasanla sarılarak paylaşır, sonra sevdiği kızla telefon da paylaşır.
Zeynep hanımın yerine amca Sinan’la okula gidip gelmeye başlar, Sinan amcasıyla Emrah yolculuk yapmak Emrahın çok hoşuna gider,Sinan’ı Emrahın sınıf arkadaşları merak ederler Emraha sorarlar
- Kim seni getiren babam mı?
Emrah cevap verir – hayır babam değil amcam
Emrahın dersleri tıkırında gider okul bir dergi çıkaracaktır derginin sorumlusu Mihriban hoca dır.
Dergiye öğrenciler tarafından yazılar konulacaktır ,bu Emrahın ilk deneyimi olacaktır şiir konusunda Mihriban hoca sınıfa gelerek öğrencilere sorar
- çocuklar biliyorsunuz okul bu ay dergi çıkarıyor sizden yazılarınızla kimler katılacaksa parmak kaldırsın biliyorsunuz bu hafta yaşlılar haftası konu budur bununla ilgili yazılar istiyorum
Sınıfta kimse parmak kaldırmaz Emrah dan başka hoca listeye adını alır, alırken de sınıfta bazı öğrenciler yuh çeker ,Emrah kulak arkası yapar. Bir gün sonra Emrah konuyla ilgili şiirini Mihriban hanıma teslim eder, hoca şiiri şaşırarak alır ve okur çok beğenir okula fotoğrafçı gelir ,Emrahın sınıfta fotoğrafını çeker,fotoğraf çekilirken Ahmet Emrahı güldürmeye çalışır .beceremez .
Üç gün sonra dergi çıkar bir dergi Emraha hediye edilir bir tane daha parayla alır. Emrah çünkü bir tanesini eve verecektir ötekisini de sevdiğine,dergi çıktıktan sonra sınıftaki öğrenciler Emrahla hiç uğraşmazlar çünkü şiiri çok beğenilir,Okul yöneticileri bile hayran olur.
Emrah okul dergisine yazar olarak katılır(Benim dergi deki görevim hem kendi yazılarımı yazmak hem de okul kurucusunun yazılarını düzenlemekti ama göreve bir ay dayandım sebebi az sonra)
Emrah okul dönüşü evdekilere durumu anlatır ve derginin bir tanesini onlara verir.
O sıralar Fatma hanımlar Emrahlarda kalmaktadırlar çünkü Zeynep hanım için ...
62
Emrah o hafta sonu Zeynep ile buluşur elinde dergiyle
Zeynep sorar – o dergi ne?
Emrah gülerek cevap verir – Sana getirdim der eline dergiyi verir Zeynep şaşırarak sorar .
- Niye bana getirdin ?
Emrah – Aç yirmi dokuzuncu sayfayı gör orada kimin şiiri var.
Zeynep sayfayı açar şaşırarak şiiri okur ,okuduktan sonra Emraha sarılır.
Emrah da ona sarılır Emrah bu dergi sende kalacak ona baktıkça beni özlemezsin der
Zeynep te çantasından çıkardığı fotoğrafını Emraha verir, o gün de Emrah için öyle biter.
Devlet yönetimi okullara yeni genelge yollar türbanlı öğrenci ve öğretmen olmayacaktır
( başlar ne zaman bir işi doğru yaptılar ki Uganda yönetiminde bile böyle egoist karar yoktur)
Okul yönetimi bu genelge den sonra köklü değişiklik yapmak zorunda kalır ,yalnız öğrencilere çare bulurlar okula müfettiş geldiğinde türbanlı öğrencileri müfettiş gidene kadar çatı katında bekletirler
Mihriban hoca okul dan ayrılır diğer türbanlı hocalar gibi Emrah bu duruma üzülür çünkü okulda bir tek o hocasına çok güveniyordur. Okul dergisi sorumlusu değişir,coğrafya hocası Ömer bey gelir sorumlu olarak ve ilk geldiği gün Emrahın gözü tutmaz hocayı Ömer bey hiçbir iş yapmaz ancak emir verir, Ömer bey hayatının hatasını yapar Emraha sataşır.
Ömer – Emrah oğlum okul kurucusunu Haydar beyin yazılarını ben düzenleyeceğim bundan sonra.
Emrah kızar kaşlarını çatar Ömer hoca ya dönerek konuşur – Bana bakın bu göreve yeni geldiniz bu sorumluluk bana yazı sahibi tarafından verilmiştir yedi cihan gelse,yazının sahibi bu görevi benden almadan size vermem
Ömer bey yeniden sataşır – Sen şiirleri yazarken hangi kitaptan çalıyorsun
Emrah çok kızar sol elini Ömer beyin masasına çok şiddetli vurarak koyar ve konuşur
- Sen ne dediğinin farkında mısın hoca , kendine gel Ömer bey ben kimsenin eserini çalmam sen kendine bak bir boka yaramıyorsun ancak millete bok atıyorsun, benim de bok heriflerle işim
- olmaz istifa ediyorum der. Emrah öğretmenler odasından çıkar sınıfa gider, Aradan bir ders geçer.
Emrahı yeni müdür Hamza bey odasına çağırır,, Emrahın yanına bir öğrenci yollar öğrenci Emraha müdür seni istiyor der Emrah cevap verir – Arkadaşım git söyle onlara Emrah tükürdüğü tabaktan bir daha yemek yemez de onlara Emrah çocuğu yollar müdür de bu cevaptan sonra Emrahı bir daha çağırmaz . Emrah hiçbir şey belli etmez evdekilere her zaman ki gibi Hasanla paylaşır bütün kederlerini ,Ertesi gün İngilizce den yazılı olur okulda Emrah sınıftaki çocuklarda ilk dönemin son yazılısıdır . Güler hoca yapar yazılı sonuçları o gün öğlen vakti açıklanacaktır, Ahmet ben çok iyi bir not alacağım der Emrah sesini çıkarmaz , Güler hoca sınıfa gelir sonuçları açıklar Emrah yüksek not alır Ahmet hiç ummadığı şekilde düşük not alır ,Ahmet üzülür kafasını sıraya koyup ağlamaya başlar diğer arkadaşlarından biri Emraha sorar – Ahmet te ne oldu?
63
Emrah cevap verir – her halde kötü not aldığı için üzgün bunu duyan Ahmet Emrahın onunla dalga geçtiğini zanneder Emrahı yanından kovar ,Emrah şaşırır ne oldu der
Ahmet cevap verir – sen benimle dalga geçtin değil mi
Emrah kızar – ben seninle dalga geçsem elime ne geçireceğim ha...
Emrah Ahmet’in sinirden yanlış konuştuğunu sanıp birkaç gün yanından ayrılarak o sene çok samimi olduğu arkadaşı Burak’ın yanına geçer.(Burak ın yanına geçtikten sonra birkaç defa Ahmet’in yanına gidip ondan özür diledim ama o beni bir kerem yanlış anlamıştır beni o sene hiç affetmedi ve hakkim da sınıfta karalama kampanyaları başlattı yok efendim Emrah kopyacı satıcıymış vb.... Bense hiç birine cevap vermiyordum çünkü çakallarla konuşan çakal olur...)
Şubat tatiline giren Emrah okuldan uzaklaştığı için çok mutlu dur, ama okuldaki bu olanları kimseye anlatmaz çünkü Emrah dışarıdaki hayatını asla okul hayatıyla karıştırmaz.
14 Şubat sevgiler gününe iki gün kala Kadriye teyzesine para verir ve konuşur
Emrah – Teyze sana para versem bana güzel bir kırmızı türban alır mısın ? ama hediye paketi olacak
Kadriye – Kime alıyorsun türbanı
Emrah – hiç canım sen al gel sonra söylerim
Kadriye tamam der , o gün alışverişe çıkar alır Emrahın istediğini Emrah odasında saklar hediyeyi Kadriye de tembih eder kimseye söylemesin diye...(teyzem kolay unuturdu sonra sormadı bile kime aldığımı) .Emrah o akşam telefonla Zeynep’i arar konuşurlar
Emrah – alo nasılsın Zeynep‘im
Zeynep – sesini duydum ya daha berbat oldum
Emrah – iyi o zaman iki gün sonra buluşuyoruz değil mi şımarık kız.
Zeynep – evet berbat adamım özledim seni
Emrah – iki gün daha sabret tekrar başımın etini yersin .
Konuşmaları biter. Emrah Bilgisayarla uğraşmaya başlar aradan yarım saat geçer
Emrahın telefonu çalar , Emrah telefonu açar konuşur
Emrah alo der karşıdaki bey Zeki bey dir. Zeynep in babasıdır, adam ilk önce kendini tanıtır.
Zeki – ben Zeynep in babası Zeki beyim
Emrah – memnun oldum efendim kızınız sizden bana bahsetmişti, tanıştığıma memnun oldum.
Zeki bey – Ben hiç memnun olmadım ne zaman kızımın peşini bırakacaksın?
Emrah içinden ya sabır der cevap verir – Birincisi kızınız peşine düşülecek kadar güzel olabilir ama ben o güzellikle karşılaşmadan öncede kızınızı tanıyordum ikincisi benim kızınızı bırakmam imkansızlaştırdınız ama Zeynep beni bırakırsa ona da boynum kıldan incedir.
Zeki bey – Senden kızımı uzaklaştırmak için elimden geleni yapacağım
Emrah – elinizden geleni yapınız der telefonu kapatır.

64
O gün akşam vakti dışarı çıkar Emrah ilk defa evdekiler şaşırarak izin verirler. Sinan amcası Emrahı dışarı çıkarır Emrah Hasanı yanına alarak Hüseyin amcasının yanına gider, Hüseyin bey Emrahın durumundan her şeyi anlar , Emraha sorar – ne oldu Emrah?
Emrah cevap verir – Zeynep in babası beni aradı bana kızından uzak durmamı söyledi
Hüseyin bey gülerek söyler – Emrahım o bir baba kızını koruyacak tabii ama sen diyorsun ki benden niye koruyor seni tanısa bunu sana söyler mi bence söylemez ama başka biri varsa kızına uygun gördüğü o zaman senin bedenini bahane edebilir ama sen sabret bunlarda geçer ne demiş atalarımız havlayan köpek ısırmaz onun için zamana bırak her şeyi. Emrahın öfkesi diner eve döner kafayı yastığa koyar uyur. Ertesi gün Emrah her zaman ki gibi dışarı çıkar, öğlen vakitlerinde Hasanla beraber mahallede otururken telefonu çalar Emrah telefonu açar .
Karşısındaki ses genç bir erkek sesidir ,Emrah sesini sertleştirir.
Emrah – alo kimi aradınız birader
Karşıdaki ses cevap verir – Sen Emrahsın değil mi ben de Oktay Zeynep in sözlüsü.
Emrah gülerek cevap verir – ben de kocasıyım geç kaldın Oktay.
Oktay – Sen dalga geç benimle ama asıl Zeynep seninle oynuyor oğlum.
Emrah sorar – Nereden biliyorsun sen bunları ispatın var mı yok atıyor musun?
Oktay – Zeynep in en yakın arkadaşı Nurcan bana söyledi, ilk önce seninle dalga geçmek için tanışmak istemiş sonra senin tekerlekli sandalye ye bağlı bir zavallı olduğunu görünce seninle arkadaşlık yapmaya başlamış.
Emrah – eğer bu dediklerin doğruysa Zeynep ömür boyu senindir ama yalansa var ya geceleri seni rahat uyutmam ve kafanı kesip kanını içerim ant olsun yaparım der telefonu kapatır.
Emrah ta Nurcan’ın telefon numarası var dır Nurcan’ı arar (Zeynep i bulamadığım zaman lazım olur diye Nurcan’ın numarasını almıştım kısmet o güneymiş).
Nurcan’a Oktay’ın anlattığı her şeyi sorar Emrah ,Nurcan da hepsini doğrular – evet doğru der.
(benim Dünyada üç şeyden nefret ederim 1. bana Acıyan insandan 2. Riyakar olandan 3.dedikodu,Zeynep bana birinci ve ikincisini yaptı.) O gün Emrah için çok zor geçer ama kimseye bir şey anlatmaz ebedi dostu Hasana bile , çünkü Emrah Zeynep i gerçek ne olursa olsun millete kötü göstermek istemez, O gece eve yine geç girer ,girer girmez de yatağa yatıp uyur. Ertesi sabah geç kalkar Hasan onu yine dışarıdan çağırır ,Emrah hediyeyi sakladığı yerden çıkarır bir torbaya koyar pencereden Hasana atar Hasan durumu anlar kimseye belli etmez ,Emrah kahvaltısını yaptıktan sonra sokağa çıkar, torbayı Hasandan alır,(o sıralar bana evdekiler yavaş, yavaş sataşıyordu Yok efendim Hasan benimle param için arkadaşlık yapıyormuş falan da filan da bir keresinde dayanamadım anneme ve anneanneme bağırdım yeter Hasan benim için kardeşten öte yeri var belki kardeşim olsaydı bundan daha fazla sevmezdim dostluk yapmayı bilmiyorsanız bunda bizim ne suçumuz var her kez ’i kendi çevreniz gibi sanmayın dedim o olaydan sonra bir daha Ebedi dostum
65
hakkında hiçbir kötü şey duymadım evden)(Hasanın çevresi de aynı şekilde Hasana sormuş Emrah ta ne buluyorsun diye. Hasan demiş bana küfür edilmiş gibi kabul ederim
ben bu soruyu ve sizi öldürürüm...)
(Bizim dostluğumuzu ancak gerçek dost edinenler anlar.) Tarih 14 Şubat 1998 buluşma
vakti gelir.)
Emrah yine aynı buluştukları yerde Zeynep’e aldığı hediye ile bekler ,on dakika sonra Zeynep gelir
Emrahın yanına oturur konuşmaya başlarlar
Zeynep – Aşkım seni fazla bekletmedimdi mi ?
Emrah yüzünden düşen bin parça cevap verir – yok fazla beklemedim Zeynep
Zeynep sorar – Emrah bu gün niye bana bu kadar soğuk davranıyorsun ?
Emrah cevap verir – yok bir şey der elindeki hediye torbasını Zeynep’e verir aç bakalım beğenecek
misin ?der
Zeynep hediyeyi açar başına örter,Emraha sorar – yakıştı mı?
Emrah cevap verir – çirkin kıza ne yakışmaz
Zeynep yine Emraha dil çıkartır Emraha aldığı hediyeyi Emraha verir. Hediye bir dolma kalem dir.
Emrah Zeynep i öperek teşekkür eder. Zeynep sana bir şey söyleyeceğim Emrah der
Emrah – dinliyorum
Zeynep – Babam beni okulumdan kaydımı aldı Ankara’ya halamın oturduğu eve yakın bir okula verdi yani anlayacağın belki bir daha kışın görüşmeyeceğiz.
Emrah – Zeynep senin babanla ben tanıştım ama tam olarak tanışma sayılmaz beni telefonla aradı seni bırakmamı söyledi bende ona gereken cevabı verdim
Zeynep – Emrah ben bu adamla ne yapacağım
Emrah – sana bir şey soracağım, Oktay diye birini tanıyor musun?
Zeynep biraz bozularak cevap verir – evet tanıyorum Nurcan’ın arkadaşı ayrıca babamın da işten arkadaşının oğlu ne oldu ki
Emrah yavaş,yavaş kızmaya başlar – Oda beni aradı bana senin hakkında bazı şeyler anlatı örneğin sen benimle başta dalga geçmek istemişsin onun için benimle tanışmak istemişsin ve tekerlekli sandalyeye bağlı olduğumu görünce meleklik tarafın tutmuş bana acımışsın sonra benimle ilgilenmeye başlamışsın bunlar doğru mu diye sevgili arkadaşın Nurcan’ı aradım oda doğruladı .
- Zeynep beni gerçekten sevdiğini sanmıştım ama senin de öteki zavallı insanlardan farkın yokmuş.
Zeynep başını önüne eyer ağlayarak konuşur – Emrah başta öyleydi ama o dergiyi bana verdikten sonra değişti sana olan duygularım
Emrah acı, acı gülerek konuşur – Beni ilk öptüğün gibi yalan bir şekilde öp de son vedamız öyle bitsin ...
66
Zeynep ağlayarak kaçar gider boynun da Emrahın aldığı al yazma ile, Emrah ilk o gün kalem kırar hem de bir dolma kalem.(ben o gün hayatım da ikinci defa yıkıldım) Aradan on gün geçer .Emrah televizyon haberlerde öğrenir Zeynep ile babasının trafik kazasında öldüğünü, Emrah kimseye belli etmez üzüntüsünü . O moralle okula başlar Emrah sınıfta Ahmet karalama kampanyasına devam etmekte dir. Ama Emrahın tarafını tutan üç arkadaşı vardır , adları Fatih genç , sarı Mahmut ve Faruk kağıt. Emrah bu arkadaşlarından başka hiçbir öğrenci ile konuşmaz. Konuştuğu arkadaşlarından en samimi olduğu arkadaşı Faruk tu bu da Ahmet’in hiç hoşuna gitmez çünkü Ahmet’in niyeti Emrahı yıpratmaktı .( bir insan
bu kadar aşağılık çakal olabilir mi? ,üstelik benim en iyi arkadaşımken okul da hem de hemşerimken... ) Ahmet Faruk’a sataşır araya Emrah girer kızarak konuşur – Ahmet bana çakallık yaptın bir şey demedim ama Faruk’a benim yüzümden
sataşırsan kelleni kolunun altına veririm Emrah yeni aldığı sustalıyı çıkartır sınıftaki öğrencilere
doğru tutarak yeni den konuşur – bu söylediklerim sizin için de geçerli adam olun bende size adam gibi davranayım. Ahmet ve sınıftakiler yerlerine otururlar ,Emrah da sustalıyı cebine koyar.
(Yaptığım şey yanlış olabilir ama beni o yanlışa zorlayanlarda bana göre yanlıştı.)
Okul çıkışı mahalleye giden Emrah Hasanla sokakta oturup sohbet ederler.
Emrah – bu gün yine sataştılar çakallar bu sefer benim sınıftaki en iyi arkadaşıma
Hasan – sen ne yaptın ?
Emrah – ilk defa kendime hakim olamadım, sustalıyı çakallara çektim onlara adam olmalarını söyledim
Hasan – Sen ne yaptığının farkında mısın ? hocalara söylerseler ne yapacaksın ?
Emrah – yanlış yaptığımın farkındayım , ama endişelenme onlar da o kadar yürek yok söylerlerse sustalının kilidini kapatıp pantolonumun içine atarım sen korkma .
Hasan – bence sen yine de dikkat et...
Emrah – Zeynep öldü biliyorsun değil mi?
Hasan – başın sağ olsun
Emrah uzun uzun kaldırıma dalar (hem sevip hem de nefret etmek zordu benim için ama asla affetmedim kendi aptallığımı .) okul da matematik hocası değişir ,yeni hocanın adı İsmail dir .
İsmail hoca yaşlı başlı bir hoca dır ama gençlere taş çıkartır. Sınıftaki bazı kendini bilmez öğrenciler İsmail hocanın taklidini yapmaktadır İsmail hoca öğrencilere pratik olsun diye pozitif sayıları dost,negatif sayıları ise düşman gibi anlatmıştır onunla bile dalga geçerler .Emrah onların o haline bakıp içinden kendine bir laf söyler – sen,sen ol sakın onlara uyma.
İsmail hoca 25 yıl kara deniz bölgesin de hocalık yaptığı için konuşması o yöre şivesi dir.
Onunla bile dalga geçerler hatta bir öğrenci Emraha yaklaşarak İsmail hoca gibi konuşur.
Öğrenci – Emrah uşağım da ne edeysun ?
Emrah kızar elini ceketinin cebine doğru yöneltir. Öğrenci korkarak geri çekilir.
67
Emrah konuşur – Beni alet etmeyin kirli pis işlerinize yoksa ne yapacağımı biliyorsunuz
- ayrıca İsmail hoca bu yaptıklarınızı görse ne kadar karaktersiz insanlarla ders yaptığını anlar.
Bu olaydan sonra kimse sınıfta Emraha şaka yapmaz. Emrah ilk yazılardan pek parlak çıkmaz
İsmail hoca Emraha ders çıkışı yanına gelerek derki – Emrah oğlum dışarıyı içeriyle karıştırma dersimde iyi öğrencisin her kez den ağır başlısın notlara da bunu yansıt.
Emrah hocasının bu lafından sonra matematik sınavların da 90dan aşağı not almaz.
Mahallede Emrah Osman adın da bir deli kanlıyla arkadaşlık yapmaya başlar.
Osman dan mahalledeki deli kanlıların hepsi çekinmekte dir ama ne hikmetse bir tek Emrah sarmaş
Dolaştır . Osman deli dolu bir deli kanlı dır nerede bir kavga varsa o orada dır. Bazı zamanlar Emrahı yanına alarak gider arkadaşlarıyla tanıştırır, (Osman abi okurken babam ona maddi,manevi yardım etmişti, Osman abi de beni kardeşi gibi görürdü, okulu okuyamadı serseri takımının başına geçti.) Mahalledeki lakabı kel Osman dı saç bırakmazdı karakol da tanımadığı adam yoktu
Emrahı mahalle civarında tüm serseri arkadaşlarına kardeşim diye tanıtır ve onlara söyler
- kardeşim Emraha bir şey olursa siz den bilirim ona göre onun geçtiği yerler sağlam olacak
Osmanın arkadaşları tamam der.(mahalle civarında ben arkadaşlarla gezerken Osman abimin serseri arkadaşları bana selam verirdi , Hasan bana sorardı onlar kim ? bende gülerek derdim onlar Osman’ın adamları.) Emrah bir gün Hasanla beraber dondurma yemeğe giderken yollarını iki
serseri keser, Serserilerden biri Emrahı tanır onlara yol verir, Emrah kızarak konuşur
- Osman abiye bu yaptığınızı söyleyeyim mi ama dua edin ki söylemiyim
Çocuklar Emraha yalvarırlar – Emrah biz bir eşeklik yaptık sen yapma affet bizi vb...
Emrah – tamam affettim sizi bir daha karşıma çıkmayın kaybolun şimdi hadi...
Çocuklar gözden kaybolurlar , Hasanla Emrah rahatça giderler.
Emrahı asıl sorunları okuldadır, Sınıftaki bazı kendini bilmez öğrenciler bazı hocalara Emrahın kopya çektiğini söylerler Ömer hoca o sene Emrahın okuduğu sınıfın sınıf hocasıdır.
Emrahı Türkçe dersinde hiçbir şey orta da yokken sözlüye tahtaya çağırır
Emrah da tahtanın önüne çıkar sandalyesiyle çıkarken Ahmet’in kulağına eğilir, söz söyler
- Bu kadar aşağılık olduğunu bilmiyordum.
Ömer hoca Emrahı üç ders den sözlü eder ,Emrah bütün soruları bildiği halde üç ders den yarım puan verir . Emrah itiraz eder – hocam ben fen, coğrafya, Türkçe sorularının hepsini bildim
Ömer – bunu kopya çekmeden önce düşünecektin

68
Emrah – Ben kopya çekmedim kalem kullanamadığım için evde yapıyorum bunu her kez biliyor
Ömer – bana gelenler öyle demediler ama...
Emrah – tamam ama bunun ahreti de var der hoca izin vermeden yerine geçer.
Ders bittikten sonra Emrah kendini zor tutar bazı öğrencileri dövmemek için
Emrah yine Hüseyin amcanın hediye ettiği tesbihi eline alır sabır çeker.
(en büyük erdem kendine hakim olmaktır) Evdekilere bir şey belli etmez çünkü biliyordur evdekilerin ne söyleyeceğini – sen haksızsın yanlış anlamışsın vb.... onun için kendi halleder her şeyi. Emrah o gün eve erken girmez arkadaşlarıyla maç ayarlar toprak saha gider . gece 11 de eve döner, Evdekilere bir şey söylemeden yatıp uyur.(ben bu olayları yaşarken Metin dayım evlenir bir oğlu olur adı Furkan eşinin adı Ayşe dir.) Emrah bu olaylardan sonra
birkaç kere Yozgat ta doktorluk yapan Metin dayısını öylesine arar ama Metin eski sıcaklığını Emraha göstermez .
Emrah hiç bozuntuya vermez, artık Emrah Metini bayramdan bayrama arar. (Evlendikten sonra dayımla aramıza soğuk girdi) Emrah sınıfını ders notu ortalamasıyla geçer çünkü Ömer hoca faktörü vardır. Her sene takdir veya teşekkür belgesi alan Emrah o sene ders notu ortalamasıyla geçer. (bir keresinde hiç unutmam annem beni karnı burnunda evin merdivenlerinden sırtında taşıyarak eve çıkartıyordu birden Mustafa bey karşımıza çıktı Anneme yardım etmek istedi annem nazikçe kabul etmedi baba ben çıkarırım dedi Mustafa bey (dedem) kulakları ağır işittiğinden dolayı annemin söylediğini duymadı ve anneme yaklaştı ve annemde onu hafifçe itti Mustafa bey bunun üzerine vay efendim sen beni nasıl itersin diyerek ağıza alınmayacak küfürler savurarak üzerine ayakkabıyla yürüdü annemde bunun üzerine şiddetli bir şekilde onu itti babam o sırada evde banyo yapıyordu ben babama bağırdım bu sırada Mustafa bey eve kaçtı annemle nihayet çıkıp eve girdik babam üzerinde havlusu ile banyodan fırladı ve baba evine gitti bağırarak annesine babasına bir daha benim karıma dokunursanız çıranızı yakarım dedi.) (Annem karnı burnunda iken bile beni sırtında taşıyordu.) Emrah yaz tatilini annesinin doğumu yaklaştığı için mahallede geçiriyordu buda Emrahın çok hoşuna gidiyordu her gün arkadaşları ile gezip dolaşıp maç ediyordu o yaz arkadaşları ile beraber basketbol’ a merak sarmışlardı oynamak için bir tek uygun yer Emrahın okumuş olduğu ilkokul dur, emrah fazla basket atamadığından dolayı oyun kuruculuk görevini üstlenir günler böyle geçerken annesinin doğum vakti gelir. Nurhan teyzesinin çalışmış olduğu Özel Ataköy Hastanesinde doğum yapar tarih 25/05/1998 günlerden Cuma okul çıkışı
Metin dayısı ile Sinan amcası Emrahı okuldan alıp hastaneye getirirler Emrah annesini ziyaret ettikten sonra Emrahı bebek odasında bir bebek gösteririler bebek küvezdedir yalnız bebek küveze zor sığıyordu çünkü 5 kilo 100 gram doğmuştu Emrah bebeği gördüğü zaman korktu çünkü şimdiye kadar gördüğü hiçbir bebeğe benzemiyordu sanki 5,6 aylık bebek gibidir bebeğin adını Emrahın çok sevdiği dedesi olan Abdul Kadir adı verilir (Allah nihayet dualarımın birini kabul etti seneler sonra bir kardeş bana nasip etti).
69
Abdul Kadir eve götürülür ,Zeynep hanım kendini toparlayana kadar Kardeşleri Kadriye ,Nurhan ve annesi Fatma hanım onlarda kalır. Emrah ise sabah dışarı çıkar Sinan beyin yardımıyla akşam da geç vakit eve döner,Kardeşinin kırkı çıktıktan sonra evden dışarı çıkmamaya başlar .
Emrah kardeşinle uğraşmayı çok sever . Abdul Kadir üç dört aylıkken Zeynep hanımın mahalledeki arkadaşları bebeği görmeye gelir, Emrahın sevmediği örümcek kafalı kadınlarda gelir.
Bir gün Zeynep hanımın örümcek arkadaşlarından biri küçük kızını yanına alarak bebeği görmeye gelir. Abdul Kadir salonda üçlü koltukta yatarak kendi kendine durmaktadır Emrah ise salonda tekli koltukta oturmuş televizyon seyretmektedir bebekle abisinin arası 1,5 metredir, Görmeye gelen kadın küçük kızıyla bebeğin başına oturur bebeği kadın biraz sever, Emrahın bir gözü kardeşinde diğer gözü televizyondadır, Kadın bebeği sevdikten sonra Zeynep hanımla beraber mutfağa giderler
Kadın küçük kızını Abdul Kadirin yanında bırakır , Emrah çok dikkatlidir Küçük kız işaret parmağını bebeğin gözüne doğru doğrulttuğunda Emrah oturduğu koltuktan uçar misali kızın elini havada tutar Bu olay sırasında kadın ve Nurhan hanım salon kapısından içeri girerler Emrahı o halde gören Nurhan sorar – Emrah oğlum ne oldu ?
Emrah dişlerini sıkarak cevap verir – Ben olmasaydım kardeşim tek göz kalacaktı kurda kuzu emanet edilmez.
Kadın bize söyleseydin biz alırdık der, Emrah ağzını bozar İngilizce küfür eder ama kimse anlamaz
Kadın kızıyla beraber biraz oturur sonra giderler.(benim için örümcek kafalı demek dini kendi çıkarları için kullanan insan. millete günah derler kendileri yaparlar...)
Emrah yavaş, yavaş tekrar dışarı çıkmaya başlar, Ama bu sefer Hasan pek fazla Emrahın yanında durmamaya başlar çünkü Yenerin yanında bakkalda durur. Emrah Hasana kızmaz ama bir kere yanına çağırıp uyarır – Hasan Yenere benim kadar güvenme seni de benim gibi üzer kırar.
Akif ,Emraha hak verir. Hasan yine de Emrahı dinlemez bunun üzerine Akif Emraha söyler
- Bak yine çağırdı bizimkini yine de gidiyor ya.
Emrah gülerek cevap verir – bende öyleydim bir zamanlar Yeneri bende çok severdim , bırak gitsin yaşamadan öğrenemez.
Yine okulun açılması yaklaşır ama Emrahın umurunda değil dir, çünkü mahallede arkadaşlarıyla geçirdiği zaman onun için her şeyden kıymetliydi(Hasanın yeri yüreğimde bam başka ona çok kızsam da hemen geçerdi, o sene hiç yanıma gelmedi ama biliyordum ne olursa olsun kırk yılda geçse bir gün yanıma gelir derdim.) bu arada evin altındaki iş yerini Sinan bey 4 küçük dükkan haline getirir .(babamlar iş yerini taşıdıktan sonra amcam Sinan evlerin altındaki iş yerini ufak 4 dükkan halinde kiraya verir, Köşe başını ufak bir bakkal haline getirerek Mahalledeki Aydın abiye kiraya verir.)Emrah arkadaşlarıyla beraber bakkalın önünde zaman, zaman otururlar .
70
Son bahar gelmiştir, okulların açılmasına yaklaşılmıştır ama Emrahın umurun da değildir çünkü mahalledeki arkadaşlarıyla geçirdiği zaman her şeyden kıymetlidir .( ben çok gezdim ama oradaki dostluğu ,arkadaşlığı hiçbir yerde bulamadım. Birbirimize takılmamız bile güzeldi _
Örneğin ; Rahmi Akifin söylediği her lafta bir kusur arardı Akif de kısıp kovalardı yakaladığında Rahmi tamam Akif abi derdi aradan 5 dakika Geçerdi yine Rahmi takılırdı biz de gülmekten yerlere yatardık Mesut ,Mustafa, Küçük Emrah ,Sefer...)(İçimizdeki en fırlama Rahmiydi hala öyle.)
Emrah okulun açılmasını hiç istemez çünkü yeni sorunlar çıkacağına emin dir.
Okullar açılır ,Emrahın sınıfı değişir çünkü okul yönetimi o sene bir karar alır .
Çalışkan ve başarılı öğrencileri bir sınıfa, ders ortalaması düşük olan ve yaramaz öğrencileri de başka sınıfa toplama kararı alınır, (o seneye kadar kızlarla okumadık o sene beraber okumaya başladık) Emrah, Ömer beyin sayesin de kötü olan sınıfa gider . Emrahın eski_
sınıf arkadaşlarından çoğu oradadır. Emrahın eski sınıftan tanımış olduğu bir arkadaşı trafik kazası geçirmiştir, Sol bacağına platin taktılar çocuğun adı Fatih Ünal dır. Emrah sınıfa ilk gittiğinde yabancılık çeker
kızlar Emrahı görünce şaşırarak bakarlar Emrah bakışlara aldırmadan boş olan bir sıraya çantasını yerleştirir, Beş yüz evlerden tanımış olduğu Ekrem gelip Emrahın yanındaki sıraya oturur.
Emrahın dikkatini çeken bir şey vardır Fatih rahat hareket edemez Ekrem’in yanından ayrılır Fatihin yanına gider Fatihe sorar – ne oldu Fatih sana .
Fatih durumu anlatır – Okula gelirken geçen sene karşıdan karşıya geçerken araba çarptı
Emrah – geçmiş olsun arkadaşım der Ekremin yanına döner.(ben okulun ilk haftası okula gitmem)
O dönem Sınıf öğretmeni İngilizce hocası Murat hoca dır. Emrahın da İngilizcesi çok iyi dir.
İlk ders Murat hocanındır, Kızlar Murat hocayı çok sevmektedir. Hoca derse girer tanışma fastından sonra Murat hoca sınıfa sorular sorar Emrah hepsini bilir bir soru da Ekreme yardım eder.
Sınıftaki kızlar Emrahı pek sevmezler çünkü erkeklere sorularda çok yardım eder.
Ders bitimin de kızlardan türbanlı biri adı Merve olan Emrahın yanına gelerek ona laf atar
- O gömleğin üstüne siyah ceket gitmez bazı şeylerde ustasın ama kıyafette sınıfta kalırsın
Emrah gülerek cevap verir – o zaman beni sen giydir
Merve sınıfın kapısına yönelir – çok beklersin.( O kız türbanlıydı üstelik anneme de benzetmiştim nereden bilirdim hayatımın en büyük hatasını yapacağımı) o gün öyle geçer
Aradan iki gün geçer sınıftaki kızlardan biri Emrahın yanına gelerek onunla konuşur .
Kız utana sıkıla Emraha sorar – Emrah nasıl tuvalet ihtiyacını gideriyorsun ?
Emrah ilk duyduğunda yüzü kızarır sonra cevap verir – benim bünyem güçlüdür ,sabah okula gelmeden önce tuvalet ihtiyacımı görüyorum ve okul çıkışı evde görüyorum anladın mı?
71
Kız – anladım peki hiç evden çıkıyor musun?
Emrah gülümseyerek cevap verir – siz beni ana kuzusu sandınız ama değilim, eve en erken akşam 10 da giriyorum hatta beni hafta sonu evde bulamazsın arkadaşlarla beraber gezerim. Ya böyle arkadaşım. Kız cevapları aldıktan sonra Emrahın yanından kalkar.
(Ben böyle çok insana mahallede cevap verdim onun için pek şaşırmadım ama tuvalet hakkın da ilk defa cevap verdim . Okulda fazla su ve sulu içeceklerden kullanmazdım.)
Bu sırada Zeynep hanım eşini kandırarak Merter de bahçe katı bir daire alır.
(Annemin bu daireyi alma sebebi benim okuduğum okula yakın olması ve gelecekte bana yuva olması bir de babamın aile tarafından uzaklaşmak istemesi . Babam bu iş için hiç uğraşmamıştır annem etrafından borçla harçla bu daireyi almıştır sonra bu borçları babamla beraber öderler, babama kalsa bütün malını kardeşlerine ve ortağı Aydın beye yedirecektir ama iyi ki annem var.)
Emrah o sıralar arkadaşlarıyla beraber çok gezer ,derslere hiç önem vermez çünkü önem verse çok iyi notlar alsa biliyordur başına gelecekleri kopya çektiğini söyleyeceklerdir. O yüzden dışarıdaki
Hayatının üstüne daha çok düşer, o sıralar evde boş zamanlarında İnternette bağlanır.
Sohbet etmek için Emrah bu durumdan ilk başta babasını haberdar eder , babası Muzaffer bey oğluna sonsuz güvenerek izin verir. İnternette sohbet etmeye başlayan Emrah İngilizcesinden de faydalanır.(Yabancı uyruklu insanlarla daha iyi sohbet ediyordum çünkü onlar fiziki yöne bizim milletimiz kadar bağlı değiller. Özellikle de kızlar, o sıralar İnternet Türkiye de yeni, yeni tanılıyordu Türk kızları tanışmak istediklerinde fiziksel durumumdan bahsediyordum anında tanışmaktan vazgeçiyorlardı ,ben bir süre sonra Türk kızlarıyla konuşmamaya başladım çünkü verdiğim zamana yazıktı. Benim takma adım Turkısh Poet di . Bir Amerikalı kızla üç ay İnternette arkadaşlık yaptım kızın adı Maria dı çok iyi di aramız o benim özürlü olduğumu biliyordu ilk iki ay arkadaşlık yaptık üçüncü ayda ilişkiyi bağlıyorduk ki ben kızın gay olduğunu öğrendim bana kendisi söyledi, Çocukken Maria yı erkeklik cinsel organından köpek ısırır doktorlarda cinsellik organını keserler oda o olaydan sonra gay olur. Ben bu olayı örendikten sonra ondan yavaş, yavaş uzaklaştım oda sağ olsun anlayışla karşıladı ama bana göre bazı kızlardan daha iyi bir bayandı.)
Emrahın okuldaki durumu ilk dönem tıkırında gitmektedir , Yeni gelen matematik hocası Mehmet Ali beyle de arası çok iyi dir . Mehmet Ali bey Emraha çok güvenir yazılı sorularını Emrahı sözlü yaparak sınıfta cevaplandırır. Bu yüzden sınıfta her kez Emrahın yanında durmasını ister.
Emrah ta o dönem trafik kazası geçiren Fatih arkadaşına moral vermek için onunla duruyordu
Fatihi sınıfta kimse yanında görmek istemezdi ama Emrah onu en yakını gibi görür.
(ben dedem den böyle görmüştüm düşeni kaldırmayı öğrenmişim)
Fatih, Emrahtan bu yakınlığı görünce çok memnun olur artık yedikleri,içtikleri birdir okulda.
Emrah Sınıfta iki de Bir Merve ye bakar. Fatih durumu fark eder Emraha sorar
72
- Niye iki de bir o kıza bakıyorsun?
Emrah cevap verir – Fatih kimseye söyleme galiba ben hoşlanıyorum
Fatih gülerek sorar – o biliyor mu?
Emrah cevap verir – Nereden bilsin söylemedim ki
Fatih – Bence yarın söyle hem senden iyisini mi bulacak.
Emrah – tamam yarın söyleyeceğim
Emrah okul çıkışı ilk defa sınıftan bir kıza iyi akşamlar der o da Merve dir.
Mahallede o akşam otururken bu durumu büyük arkadaşlarından Yaşara anlatır
Yaşar Emraha şapka giymesini önerir Emrah neden diye sorar
Yaşar cevap verir – Emrah olay ters teperse şapka milletin bakışlarından kaçmanın en güzel yoludur. Emrah Yaşar abisinin dediğini dikkate alır. Sabah okula giderken evdeki şapkasını giyer
Zeynep hanım pek anlam veremez oğluna sorar – oğlum neden şapka giydin
Emrah cevap verir – kafam üşüyor anne onun için giydim
Okula gider sınıfa ilk girdiğinde bütün sınıf Emraha o der Merve de yeni imajın mı der
Emrah içinden söylenir – senin için giydiğimi söylesem ne derdin.
Fatih, Emraha sorar – niye şapka giydin ?
Emrah – Tavsiye ettiler onun için giydim bu olay geri teperse diye anladın mı?
Fatih anladım der . Öğlen paydosunda Emrah Fatihe bir kağıt yazdırır , kağıtta Emrah _
Merve den hoşlandığını yazdırır, Fatih den bu kağıdı Merve ye vermesini söyler Fatih Emrahın dediğini yapar
Sınıf kapısının dışın da Fatih kağıdı kıza verir ,Merve yanındaki kızlarla beraber kağıdı okur .
Merve hızla sınıfa girer elinde Emrahın gönderdiği kağıtla beraber çöp kutusuna doğru gider.
Emraha bakarak kağıdı yırtıp çöp kutusuna atar, Merve sırasına geçer diğer kızlar Emraha yanlış yapmış gibi bakarlar, Emrah boyunun ölçüsünü almıştır. Şapkayı önüne çeker.
(ben her şeyi tam saymıştım oysa bir şey eksikti fiziksel olarak eksiktim, Çok iyi notlara _
sahip olmak yetmez di veya çok kitap okumak, çok bilgili olmak ,iki dil bilmek şiir yazmak en önemli olan belliydi bedendi akıllı olmak değil ben bu yüzden hep kaybettim. şimdi kadın mı ancak şiirlerde )( o olaydan sonra insanların rahatsız edici bakışlarından kaçma yöntemini bulmuştum şapka dışarı çıkarken hep kullanırım hala).Emrah akşam yine eve geç gider çünkü bu olayı unutması için ona arkadaşları yetiyordur. Okulun ilk dönemi bitmesine yakın Emrah Merve den özür dileyerek aradaki buzları biraz eritir, sınıftaki diğer kızlarla da arkadaşlık kurar Emrah ama en yakınlık gösterdiği Sinem di (canım sıkıldığı zaman Sinemle havadan sudan konuşurduk hala kendisiyle görüşürüm) Sinem Merve nin sınıftaki en iyi iki arkadaşından biridir. Diğeri Ece Erkenin kopyası olan Nurcan dır. Emrah Nurcanı
kızdırmaya bayılır.(Nurcanı kızdırmanın en kolay yolu kalemini alıp sıraya yazmaktı bir de boyu ile alay etmekti.)
Sınıfta üç türbanlı kız vardır Rukiye , Tuğba bunlar ayrılmaz ikilidirler. Kızların hepsi bir arada otururlar Erkekleri sıralarına almazlar.(Ayrılmaz ikiliyi kızdırma yöntemini de ben
73
bulmuştum bunlar kızlar tarafında en arkada otururlar gizli gizli konuşurken kulak misafiri olurdum ara da bir bence de öyle olmalı diyip kızları uyuz ederdim Nurdan ile Esma sınıfın en sinsi kızlarıydı ve gelelim sınıfın en şişman ve en güzel kızına: Sınıfın en şişman kızı Nurdan en güzeli ise hala bulunamadı....) Emrah o ay Amerikan ve İngiliz konsolosluklarına vatandaşlık için Mektupla baş vurur.(bu mektupları yollamamı sağlayan bir tek Kadriye teyzemdi çünkü kimse benim yapabileceğime inanmıyordu. Vatandaşlığım kabul edilmemişti, Türkiye de kalıp yok olmaktansa ellerin vatanını yurt bellemek istiyorum.)
O sıralar Emrah yazı yazmaya çok önem vermez çünkü kardeşiyle uğraşmak en büyük zevki olmuştur , Abdul Kadire emeklemeyi öğretmiştir onunla oyunlar oynar bazı geceler onu koynuna alıp uyutur Emrahın Abdul Kadir her şeyidir.(O benim dualarımın kabulüdür. Ablamı kaybettikten sonra çok yalnız kalmıştım o gelince Dünya ya her kez den çok ben sevindim. O bize Allah’ın lütfüdür.) Emrah o sene okul görevlileriyle iyice kaynaşır . En fazla samimi olduğu görevli Hasan abisidir .(Okuldaki görevli abilerim çoğu hocadan bana daha insancı geldi. Raif,Halil, Hasan abi bu üç insan asansör bozulunca beni sandalyemle beraber 5. Kattan aşağıya indirirlerdi onlar unutulmayan insanlar benim için, hepsine tek tek minnettarım . Raif abi arada bir şakayla takılırdı beline ip bağlıyıp Emrahı camdan aşağıya salarım derdi hepimiz gülerdik.)
Emrah hafta sonu dışarı çıkar Arkadaşlarında bir heyecan fark eder Akife sorar
- ne oldu oğlum size ne bu heyecan ?
Akif cevap verir – Emrah mahalleye yeni kızlar taşındı onun için bütün arkadaşlar bu kadar telaşlı
Emrah gülerek konuşur – oğlum hiç kız mı görmemişler bunlar Almanya dan gelenler yetmedi şimdi de bunlar çıktı başımıza Bari bizim çapkın Ersini çağırın onun ağzı laf yapar kızlarla o konuşsun bari siz yüzünüze gözünüze bulaştırırsınız.
Akif gülerek Emraha cevap verir – zaten Ersin kızlarla tanıştı şimdi yardım ediyor eşya taşımalarında.
Emrah – Adam elini çabuk tutmuş sizin gibi uzaktan trene bakar gibi yapmıyor .
(Ersin benim gibi ağzı laf yapardı, onunla bazı günler mahallede oturup güncel olayları tartışırdık .
Akif ile Hasan bize kızardı memleketi siz mi kurtaracaksınız derlerdi.)(Ersin gitar çalmayı severdi)
Emrah okulun ilk dönemini bitirir, Hasan eskisi gibi Emrahın yanından ayrılmamaya başlar
Emrah çok sevinir çünkü ebedi dostu geri dönmüştür. Emrah tatil de yine arkadaşlarıyla gezerek eğlenir. Aradan birkaç gün geçer Şükran teyzesi ve kuzenleri Bahri ve Burcu İstanbul’a gelir
Emrah da Bahriyle beraber kalmak için ananesine gider.(Meğerse teyzemler tatile değil de temelli kalmaya gelmiştir, Hasan enişte bütün malını kardeşlerine ve nurculara yedirmiştir üstelik Şükran teyzemi evlere temizlikçiliğe yolluyordur .Bahrim de babadan yöne şansız dır ,Böyle erkek olur mu ne yazık ki oluyor . Bizimkiler bunları kuzenim Burcu dan öğrenir.
74
Babamlar göndermeyeceklerdi teyzemi ama Anneannemin tarafından Katibe teyzenin kızları araya girerek iki tarafı barıştırır Hasan bey bizimkilere söz verir simitçilik yapıp aileme bakacağım diye.)
Emrah Bahriyle beraber birkaç kere dışarı çıkar Fatma hanımların en yakın komşusu Gül hanımın yiyeni Tuğçe bu sefer Bahriye asılır, Emrah ile Bahri Fatma hanımların oturduğu binanın bahçesinde otururken Tuğçe gelip Bahriyle Emraha hoş geldiniz der Bahri karşılık verir hoş bulduk der Emrah hiç oralı olmaz Tuğçe Bahriye kafayı takar ,bütün binaya kısa zaman da yayılır Tuğçenin Bahriyi sevdiği.(Bahriler gittikten sonra Gül hanım iki de bir Bahriyi sorar bizimkilere ben kurtuldum). Bahri bu duruma çok kızar sonunda patlar – kız kendi kendine gelin güvey oluyor der. Bu sıra da Zeynep hanımlar Merterdeki evin işini bitirirler ve Mertere taşınırlar
Emrah arkadaşlarıyla vedalaşırken gözleri dolar en çok Hasan dan ve Akiften ayrılacağı için üzülür.
(Hasan Yenerin yanından kopma sebebi; Bir gün Hasan Yenerin yanına gider bakkala, Yener bakkal da Mesutta bir zarf verirken Hasanı bakkaldan kovmuş . Hasan da bunun üzerine bir daha yanına gitmemiş.)(şimdi gelelim bana 17 yıl geçirdiğim mahallemden insanlarımdan koparılıyordum, beni kendilerinden ayırt etmeyen arkadaşlarımdan Yenerle başlayıp Hasanla ebediyete ulaşan dostluklarımdan ayrılıyordum,Dedem öldüğünde yarama merhem olan arkadaşlıklarımdan Ablam öldüğünde beni kendi evlatları gibi gören Ayhan abiden Serpil abladan fırlama Rahmi den Ablamla yaşadığım evim den kopuyordum bu bana çok büyük acıydı.)
(Beni artık tamamen altın kafese koymuşlardır.)
Merterdeki evin bahçesine üst katlar Emrahlar taşındıktan sonra çok sahip çıkarlar yok efendim bahçede Emrah için ailesinin yaptırdıkları yolla bile karşı çıkarlar, Zeynep hanım yönetici toplantısına katılır yolu neden yaptıklarına yönelik konuşmak ister konuşturmazlar , sen kara çarşaflısın diye .( Bu toplantı da okumuş insanlarda vardır, Unutmayın Gazi Mustafa Kemal ‘inde annesi ve hanımı çarşaflıydı , ben mini etekli ortak malı olanlara değil Kara çarşaflı bir kadına söz vermeyi tercih ederim). Okumuş olmak önemli değil insan olmak önemli...
Zeynep hanım belediye ye gider durumu anlatır ,belediye görevlileri bir şey yapamazlar derler
Zeynep hanım gönül rahatlığıyla eve döner.(Benim canım anam hep benim için mücadele eder.)
Emrah ilk aylarda Merter de yalnız kalmaz annesinin Ayşe teyzesinin torunları gelip gitmektedir.
(Ayşe teyzenin beş oğlu bir kızı vardır, adları:Kemal,Mehmet,İbrahim,Osman,Ahmet tir. Kızının adı: Nurcan dır.) Ayşe teyzenin torunlarından olan Batuhan ve Teoman Emraha_
gidip gelmektedir.

75
İlk başlarda Zeynep hanım gidip gelmelerine bir şey demez. Ama mahallesinden vazgeçmez arada bir mahalleye gitmek için anneannesinde gidip kalır
Akif veya Hasan beş yüz evlerden Sultan çiftliğe gelerek Emrahı mahalleye götürür. (Vefalı dostun olması insanın en güzel zenginliğidir.)
Emrahın okulu tekrar başlamıştır . O dönem Emrahın Türkçe hocası değişir, Yeni üniversite den mezun olmuş bir erkek hoca gelir hem de sınıf hocası olarak öğretmenin adı: Arif Erol dur
Girdiği ilk ders de Emrah hocanın gözüne batar. Hoca ders boyunca gözleriyle Emrahı takip eder.
Emrah bu tür bakışlara alışkın olduğundan dolayı bu bakışı yadırgamaz
Ders bitiminde Arif hoca Emrahın yanına gelerek konuşur
- Ders de beni duya biliyorsun değil mi ?
Her şeyin farkın da olan Emrah gülerek cevap verir – Sizin kadar net duyuyorum adım Emrah.
Emrah elini uzatır hocayla tokalaşmak için bu sıcak tavrı gören Arif hoca aynı sıcaklıkla cevap verir elini tutar Emrahın.(Beni edebiyata ,şiire aşık eden hocam Arif Erol dür . Çok iyi arkadaşlık kurmuştum hocamla ben şiirlerimi ilk Arif hocama göstermiştim oda beni daha
çok ateşlemek için her hafta birkaç şiirimi sınıftaki dersler de okurdu .)
bir hafta geçer aradan Ramazan ayı başlamıştır
Okul kendi çapın da İftar yemeği tertiplemişlerdir bütün öğürenciler aileleri ile beraber yemeğe davetlidir. Özellikle de Emrahı davet ederler ama Emrah katılmaz.(Ben yemeğe katılmamamın sebebi çok açıktı Sulu yemekleri tek başıma yiyemiyordum . Annem bana yedirmeye kalksa bütün milletin trene bakar gibi bana bakacağını biliyordum, onun için yemekli toplantılara katılmazdım .
Mahallemde hiç böyle bir tavırım yoktu çünkü onlar trene bakmazlardı)
Ertesi gün Emrah kulağında walkmen ile okula gelir ,Walkmeni Emrah dan ilk başta dinlemek için kızlardan Rukiye ve Tuğba ister Emrah veremem ben dinliyorum der.
Sonra Merve ister Emrah hemen çıkartıp verir ,Fatih Emraha kızar niye verdin diye
Emrah sanane lan der Rukiye ile Tuğba tekrar Emrahın yanına gelerek Emraha sorarlar
- Niye Merve’ ye verdinde bize vermedin?
Emrah biraz kızarak cevap verir – bu walkmen benim bende istediğime veririm bu sizi hiç ilgilendirmez. Kızlar cevabı alıp giderler Mervenin yanına aradan bir iki dakika geçmeden Merve walkmeni Emraha geri verir, Emrah kulaklığı hemen kulağına takar.
(Merve nin yanına giden kızlar ondan hoşlandığım için ona verdiğimi söylemiş o da bana walkmeni geri getirmişti. Aslında benim walkmeni getirmemin sebebi yemek hakkında bir _
şey sorarlarsa duymazlıktan gelmeydi ama gündem değişmişti bu da benim işime gelmişti.)
O dönem Televizyon da bir dizi her kesin dilinde dir. Emrah da merak eder diziyi bir kere seyreder.

76
Zeynep hanım dizi deki Miroğlu karakterini canlandıran Kenan İmirzalıoğlunu oğluna benzetir.
Emrahın bu benzetme ilk başlarda pek hoşuna gitmez sonraları hoşuna gider ama kimseye belli etmez. Sınıf arkadaşı ,sırdaşı olan Fatih de Emrahı Miroğluna benzetir . Emrah saçmalama annem gibi sende başlama Fatih der.(Miroğlu bir hayal di bense bir gerçektim, o silahla hallediyordu her şeyi bense sabırla hallediyordum zaman, zaman bende silaha baş vuruyordum ama kimse fark etmeden.) Okul dergisi yeni den çıkıyordur Emraha dergi de yazması için teklif getirirler
Yine Emrah kabul etmez. Dergi nedense yeniden çıkmaz.(çünkü kimse ilgilenmez her kes ben mi?)
Okul da dönem ödevi fırtınası eser Emrah ve Fatih Türkçe den ödev alırlar.
Emrahın ödevi Mehmet Akif Ersoy’ un hayatı dır .Emrah o hafta 12 sayfalık bir özet çıkartır
Ödevi Arif beye teslim eder, Merve ödevini Bilgisayar da yaptırmak ister elle yazmak işine gelmez.
Merve ye Emrah yazarım der senin ödevini ama bana kütüphaneden konu kaynağını bul
ver der.
Merve kütüphaneden konuya ait kaynak kitabı getirir nereleri yazacağını işaretler .
Emrah o akşam Batuhanla beraber ödevi bitirir tam 11 sayfalık ödev yapar .
(Biz insanı Allah yarattı diye severiz karşılıksız.)(kimileri buna enailik der.)
Zeynep hanım Batuhanın artık gelmesini istemez sebebi; Batuhan okul dan çıkışta ara sıra Emrahlar da yemek yerdi ,Zeynep hanım bazı kere evde olmazdı. Batuhan çok samimi çocuk olduğu için mutfağa girip karnını doyururdu ,Emrah da izin verirdi (Allah’ın yolladığı dostu aç yolla yollamak bana yakışmazdı.)
Emrah bir gün Batuhanı aynı şekil de eve yollar, Zeynep hanım eve gelir beyine ayırdığı yemeği bitmiş olarak görür ayrıca bir adet kirli tabak bulur oğlu Emraha bağırarak konuşur.
- Oğlum Bu yemeği kim yedi , sen yemezsin
Emrah cevap verir – Batu geldi karnı açtı izin verdim mutfağa girdi karnını doyurdu, ne var bunda anne ayıp Allah verdiğini alır.
Zeynep hanım cevap verir – ben o yemeği babana ayırdım şimdi adama ben ne yapıp yedireceğim, bir daha gelirse söyle annem seni eve sokmamı izin vermiyor dersin. Emrah tamam der.
Ertesi gün Emrah okula gider Merve nin dönem ödevini yapılmış bir şekil de verir. Merve teşekkür eder. Fatih Emraha kızar o sana ne yaptı sen ona ne yaptın der .
Emrah elini Fatihin omzuna koyarak cevap verir – Sen karşılıksız yap iyilik denize at _
yaradan görür.
Emrah Sinemden Merve nin doğum gününü öğrenir gizli ,gizli.
Okul çıkışı Emrah her zaman ki gibi eve gider Zeynep hanım Emrahı evde bırakarak ufak oğlu kadirle Ayşe teyzesine oturmaya gider.(ben evde yalnız kalıp müzik dinlemeye bayılırım hele bir de Ahmet Kaya ...)Emrah müzik dinlerken Bahçe kapısı çalınır .Emrah kapıyı açar .
77
Kapıyı çalan Batuhan dır, Emrah Batuhana söyler – Seni içeriye almama izin vermiyor Zeynep halan bana küsme elimden gelen bir şey yok .Batuhan da anlıyorum Emrah abi der ve gider.
(Sonra millet bu olayı dedikodu yapar benim arkamdan. güya ben Mehmet dayının oğlu Teoman’a da aynı şekil de söylemişim bir de hocalar bana acıdıkları için iyi not veriyorlarmış. Bunları çıkaranlara hakkımı helal etmiyorum beni cennete koysalar bile. Ben insanları iğrenç görmezdim ta ki o dedikoduları duyana kadar.)(benim tek suçum doğru olmak)
Aradan birkaç hafta geçer,İlk bahar gelir Arif hoca sınıfa piknik sözü verir .
Hafta ya Perşembe günü Belgıratta pikniğe götüreceğim der.
Her zaman ki gibi Emrah Salı gününün sabahı okula gelir, Sınıf arkadaşları zemin katta sivil kıyafetleriyle beklemektedir. Hiçbir şeyden haberi olmayan Emrah tam annesiyle beraber okulun dış kapısından içeri girer kızlar Emraha sorar – Sende mi geliyorsun?
Emrah şaşırır ve cevap verir – bugün mü gidecektik hani perşembeydi
Merve nispet ederek cevap verir – hepimizi dün akşam aradılar seni aramadılar mı?
Rukiye Merve ye salak haberi olsa bize sorar mı der.
Emrah evde tek başına uyuyan kardeşini düşünerek annesine eve dönelim der.
Zeynep hanım biraz Emraha ısrar eder ama nafile Emrah eve döner.
(Oysa bu piknik işi için hafta sonu mahalleye gidip Hasana söyledim güya Perşembe günü Hasanı yanıma alıp öyle gidecektim pikniğe Arif hocadan da izin almıştım. O sabah kardeşim evde yalnızdı, kendimi düşünmektense kardeşimi düşündüm .hem bana haber bile vermemişlerdi bir de üstelik Merve hanımın nispetini dinledim Arif hocaya da kırılmıştım telefon numaram vardı onda bir kere arar insan güya en sevdiğim hocamdı. Ne olduysa yine bize olmuştu.)(arkamdan da kaçak demişler). Emrah bu olayı içine gömerek okuluna devam eder. Merve nin doğum güne bir hafta kalmıştır ,Emrah o hafta sonu sırf hediye almak için mahalleye gider .Yanına Akifi alarak hediyelik eşya satan bir dükkana giderler tezgahtar _
kıza sorar Emrah – bir kıza en güzel hediye nedir?
Tezgahtar kız bir kalp şeklinde müzik kutusu getirir en güzel hediye budur der.
Emrah hediye paketi yapılmasını ister kız yapar üstüne not yazılacak mı diye sorar
Emrah gerek yok der. Hediyeyi alarak giderler.
Emrah hediyeyi Çarşamba gününe kadar evin de saklar Perşembe günü okula gider Emrah Fatihi kenara çekerek konuşur – Fatih sana bu mavi torbayı sana vereceğim gidi Merveye vereceksin ama söyle ona doğum günü hediyesi dir bir de söyle kimse yanında yokken açsın. Fatih tamam der
Hediyeyi verir Merve Nurcanla beraber paketi sınıfın kapısının önün de açar .
Merve hediyeyi eline alır ,Diğer kızlar Mervenin yanına giderek aa ne güzel hediye derler .
Sınıftaki bazı oğlanlar Emraha takılır o Emrah anlayalım derler bunun üzerine Merve hediyeyi Fatihin oturduğu sıraya koyarak geri verir. Oğlanlar yine Emraha takılır. Emrah sağ yumruğunu hediyenin üstüne yeter diyerek indirir. Oğlanlar susar Hediyenin kapağının iç
78
tarafı cam olduğundan Emrahın sağ serçe parmağının üstü parçalanır camın üstündeki seni seviyorum yazısı param parça olmuştur tıpkı Emrahın yüreği gibi.
Kanayan elini çeker geri Emrah Fatih kırılan hediyeyi toplayarak sıranın altına koyar Emraha kızlar selpak tutar Emrah almaz parmaktan yere doğru kan akar .Nurcan ay çok fena der .
Emrah güler Fatih Emrahın elini selpakla sarar. Emrah Fatihe hediyeyi çantasına koymasını söyler.
Fatih de koyar ders müziktir ,Müzik hocası bayan dır Emrahı da oğlu gibi sevmektedir.
Hoca sınıfa gelir durumdan haberdardır Merveyi ayıplar hoca alınan hediye geri verilmez der
Hoca Emrahın yanına gelir bundan sonra hediye alacaksan bana al oğlum der.
Emrah konuşmadan evet dermiş gibi kafasını öne sallar. Ders bitiminde Emrah cep telefonundan evi arar annesine gelip onu almasını söyler. Zeynep hanım da gelip Emrahı alır. Araba da Zeynep hanım oğluna sorar – eline ne oldu ?
Emrah kaçamak cevap verir – Arkadaşlarla şakalaşırken cam kesti, anne beni bugün ananemlere götür yarın önemli dersim yok. Zeynep hanım kabul eder götürmeyi.
(Merve artık benim için ölmüştü o artık düşmandı. Hediyeyi almama sebebi evdekilere ne derim edebiyatıydı. Tabi ki ben inanmadım.)(annem beni götürdükten sonra kendimi biraz topladım .)
(o müzik kutusunu Kadriye teyzeme emanet ettim .)
Okulun kapanmasına bir ay kala orta üç sınıfları arası bilgi yarışması vardır.
Emrahların sınıfından beş kişi seçer yarışma için Arif hoca. Bu beş kişinin içerisinde bir tek Emrah erkek tir. Diğerleri :Merve,Nurcan,Nurdan ,Esma dır.
Emrah Yarışma günü Fatihin kulağına bir şey söyler – Fatih düşman yenilecek. Fatih bu laftan bir şey anlamaz. Her kes kendi grup masalarına geçer, Emrahın bölümü bellidir Türkçe ve matematik diğer dersler kızlara aittir. Yarışma başlar Emrah Türkçe ve matematik sorularını tek tek cevaplar. Kızların en başarılısı Nurcan bile andığı puanlar Emrahın topladığı puanların yarısı kadar ediyordur ancak.
Yarışmanın sonlarına doğru bütün üç gruba bir den ortak bir soru sorarlar Türkçe den Diğer gruplar yanlış cevap verir Sıra Emraha geldiğin de Emrah doğru cevap verir. Gruptaki kızlar sevinir Emrah grubundaki kızlarla elini hava da tek ,tek tokuştururken Sıra Merve ye geldiğinde Emrah elini geri çeker .Mervenin eli hava da her kesin içinde öylece asılı kalır Merve elini geri çeker .Arif hoca jüridedir oradan Emraha göz kırpar. Mehmet Ali hoca gözlüğünü Emraha bakarak eliyle oynatır .
Gruptaki kızlar şaşırır .kısaca Emrah intikamını her kesin gözü önünde alır .grubu sonuncu olsa bile
(o olaydan sonra Merve benim için tarih olmuştu iyice onu tarihe gömdüm.)
Birkaç gün sonra Fatih Emrahla kan kardeş olmak ister, Emrah ilk başta kabul etmez Fatih ısrarcı olunca kabul eder ellerinin baş parmaklarını keserek birleştirirler. Artık Emrah ile _
Fatih kan kardeş olur.
79
Emrahın cep telefonunu parayla Fatih satın almak ister .Emrah satmayı düşünmediğini söyler
Ama hediye verebileceğini söyler.(Babam o sene eve çamaşır makinesi aldığında hediye olarak bir cep telefonu almıştır. Benim telefonum eskidiği için o telefonu kullanıyordum ta ki Metin dayım bana doğum günüm de istediğim marka cep telefonu alana kadar. Babamın hediye aldığı telefonu Fatih çok beğenmişti . Anneme durumunu anlattım Fatihin trafik kazası geçirdiğini falan filan .
Annem de izin verdi telefonu Fatihe hediye etmemi . Yalnız bir sorun vardı babama ne diyecektim .
Annem onun da çaresine bakar . babam telefonu sorduğun da annem kardeşimin kaybettiğini söyler
Babam da inanır.)Emrah telefonu Fatihe hediye eder.
(o sene Metin dayım bize arabasını çok makul fiyata satar. Dedemin parasıyla alınan araba eskimiştir . o araba babamın olur annem de dayımın sattığı arabayı alır.)
(Annem çocukluğumdan beri babamın ortağı Aydın dan ayrılmasını ister . Çünkü babam işin her şeyi ile ilgileniyordur ortağı ise sadece gelir götür işlerine bakıyordur. O sene Aydın beyin büyük oğlu Atilla asker den dönmüştü hemen evlenmiş iş yerinden o da nasiplenmeye başlamıştı. Hiç işten anlamayan , o güne kadar işte bulunmayan herif gelip iş yerine gelecek yıllarda sahip çıkar.
Ben bir türlü anlam veremedim bu mahlukatlara .Oysa babam çok güveniyordu şerefsizlere Atilla iyi çocuktur diyordu anneme.)Atilla nın iş yerin de patronun oğlu sıfatıyla dolaşması Emrahın hiç hoşuna gitmez kimseye de bir şey söylemez sadece. Hasana dert yanar Emrah.
- Hasan görüyor musun çocukken biz çalışalım götümüzden terler akana kadar ellalemin çocuğu seneler sonra gelsin sahip çıksın oh be memlekete bak be ne güzel değil mi? Ama kimse de hata yok ben de hata ne gereği var aklını ortaya koyup bir şeyler yapıyorsun salak Emrah bak . millete iki sene dershaneye gitti başaramadı Ö.S.S yı ondan sonra askere gidip geldi . Altına araba koynuna karı cebine para verdiler . bizim babamız da okula giderken haftalığımızı vermeye üşeniyor.(Üstelik babamı kullandıkları yetmiyor bir de Büyük Dayım olan Hasan dayımı da kullanıyorlardı, Hasan dayım babamla beraber çalışıyordu. Usta başı olarak ama
- hakkını vermiyorlardı. Dayım da babamı bırakmak istemiyordu. Çünkü kurdukları fabrikada en çok dayımın emeği vardı. Dayım ablasını ve bizi çok düşünüyordu.)
Hasan Emraha cevap verir – Anlaşıldı senin Hüseyin amcalık vaktin geldi . hadi gidelim de yüreğini söndürsün .Hasan Emrahı alarak Hüseyin amcaya götürür.
(Benim mahalleye gittiğim o hafta Hüseyin amca ölmüştü , Hasanla beraber camiye gittik Hüseyin amcayı her zaman ki yerin de bulamadık çevredeki insanlara sorduk onlar bize söylediler onun öldüğünü .Ölüm nedeni kalp kriziydi, Hüseyin amcanın mezarını sorduk
bize. Bodrum da ki yakınlarının onu götürdüğünü söylediler ,Hasanla benim gözlerimiz doldu

80
oturup bir köşe de omuz omuza ağladık kimseye bir şey belli etmedik. Ölüm tarihi: 20 Mayıs 1999.)
Emrah okuldaki tüm yazılılarını bitirdikten sonra okula gitmez . Ananesine gider orada kalır oradan Hasan gelip Emrahı alıp mahalleye yaya olarak giderler.(Hasanla Bina merdivenlerinden inerdik ve çıkardık teyzelerimin yardımlarıyla özellikle Kadriye teyzem yardım ederdi. )
Bir gün Emrah Hasanla beraber mahalleye gider. Akifi biraz heyecanlı görür Emrah ve sorar
- Ne oldu Akif sana?
Akif cevap verir – yok bir şey .
Sonra Akif, Ersini ve Mustafa yı yanına alarak mahalleye yeni taşınan kızların binasının önüne giderler. Emrahla Hasan bu olayı uzaktan takip eder.(biz o sırada Aydın abinin bakkalının önünden olanı biteni anlamaya çalışıyorduk .) Bir süre sonra kızlardan biri dışarı çıkar Ersinle konuşur.
Emrahın dudak okuma yeteneği olduğu için konuşulanları okumaya başlar.
(meğerse Ersin Akife kızı ayarlamaya çalışıyordur.)
Kız Ersinle konuştuktan kısa bir süre sonra Bakkala gider Emrah ,Hasana durumu anlatır.
Akif bakkalın önüne gelir. Emrah Akife o enişte nasılsın der. Akif Emraha durumu anlatır.
- Ersin kızı bana ayarlamaya çalışıyor ama benden fazla kızla konuşuyor, herhalde kendine ayarlıyor.
Emrah Akife o elindeki çekirdekleri yiyerek mi kızı ayarlacaksın der. O sıra da kız bakkaldan çıkar.
Akif kız yanından geçerken kıza çekirdek yer misin diye sorar. Kız biraz alır Akif’ten çekirdek. Akif kızla havadan sudan konuşmaya başlar. Kıza iki de bir çekirdeğin bittiyse vereyim mi? Der
Akif’in o durumuna Emrah ile Hasan çok güler. (Akif’in yüzü pancar gibi olmuştu kızla konuşurken biz de o yüzden gülmekten yerlere yatıyorduk.). kız biraz Akif ile konuştuktan sonra eve gider. Ersin ve Mustafa Akifi yanlarına çağırır. Emrah ta yanlarına gitmek ister Akif kabul etmez. Bu Emrahın çok gücüne gider. Hasan Akife kızar. Emrah Hasana boş ver der.
(Akif bir kız için beni satmıştı. Bahanesini de sonra bana söylemişti kız benden çekine bilirmiş, Ötekilerde o zaman kızdı onlardan niye çekinmiyordu. Asıl Nedeni ben biliyordum beni sakat olduğum için istemiyorlardı. Bir hafta Akifle konuşmadım. Ondan sonra ki hafta konuştum ama artık merhaba, merhaba o kadar. Bazı kere maça beni çağırıyorlardı.
Hasanla beraber bir bahane bulup gitmiyorduk. Kısaca ben artık onlarla normal arkadaşlık yapıyordum. Bu arada kızın adı: beş kocalı Rabia dır. Değer miydi en iyi arkadaşlarım !!!.. )
Zeynep hanımı Emrahın okuldan ararlar .Yıl sonu mezuniyet törenine davet ederler.
(Güya bana orta okul diplomamı kürsüde vereceklerdir.)
Emrah ilk başta gitmek istemez ama Zeynep hanımın dediği olur. Emrah ,Zeynep ve
Nurhan hanım mezuniyet gecesine giderler.

81
(Gece Fırat kültür merkezin dedir . Maşallah Kültür merkezine çıkarken Tam 22 basamak merdiven çıktım sandalyemle Allah tan Hasan abi ile Raif abi oradaydı bana yine onlar yardım etti.)
Emrah gösterilerin tamamını seyreder ama bir türlü kürsüye çıkma sırası Emraha gelmez.
Tören biter, Emrah sinirlenir annesine kızarak konuşur .
- Hani nerede diploma nerede kürsü . ben sana demedim getirme beni bu puştlara güven olmaz diye
Zeynep hanım cevap vermez. Nurhan teyzesi Emrahı inecekleri 22 basamaklı merdiven başına getirir. O sıra da okulun manevi müdürü Ali bey ve okulun kurucularından olan Haydar beyi ve arkadaşlarını Emrahla tanıştırır. Öyle olduğu halde Emrahın suratı kaya gibidir.
Zeynep hanım araba da Emraha kızarak konuşur – Adamlar senin ayağına kadar geldi daha ne istiyorsun?
Emrah kızmış bir şekil de gülümseyerek konuşur – Öyle adamlar gördüm ki üstlerin de elbise yoktu, Öyle elbiseler gördüm ki içlerin de adam yoktu. Eve giderler Emrah hemen yatağa yatar.
(Babam hiçbir zaman benimle olmadı ki. Gelelim puştlara fazla söze gerek yok. Necip Fazıl Kısa Kürek yetiyor.) Artık Emrah orta okulu bitirir.(o okulda artık üç yılım kalmıştır.)
O yaz Emrahın kuzenleri Bahri ve Burcu Fethiye den tatile İstanbul’a gelirler.
( o yaz Bahri, Hasan, ben çok iyi üç kafa dar olmuştuk her gün beraberdik sadece Hasan akşam üstleri yanımıza gelebiliyordu çünkü Hasan orta okulu o sene bitirip işe girer. Hasan okumak istemediğini söylemişti bize. Ananemler’ in oturduğu bina da Burcuyla arkadaşlık yapan iki kız kardeş vardı. Kızlar bizimle de arkadaşlık yapıp konuşuyorlardı. Büyük olan kızın adı : Hülya öteki kızın adı: Hilal dir. Bu kızların ablası ise Kadriye teyzemin arkadaşı olan Hürriyet tir. )
Bir gün Hülyaları yanlarına alarak Emrahlar ,Fatma hanımların oradaki gençlik parkına giderler.
Kızlar Burcuyla beraber bir bankta Emrahlar ise yandaki bankta otururlar. Aralarındaki mesafe 1,5 metredir. Kızlar kendi aralarında konuşurken Hasan Emrahı kenara çekip konuşur.- Emrah, Bahri Hülya dan hoşlanıyormuş ne yapacağız
Emrah cevap verir – Gidip söylesin
Hasan gülerek konuşur – Bahri çekiniyormuş
Emrah – Desene iş başa düştü, sen şimdi Bahriyi alıp biraz parkta dolaşıyorsun hadi.
Hasan ,Bahriyi yanına alarak uzaklaşır. Emrah ,Hülyayı yanına çağırır.
Diğer kızları gelmeyin diye uyarır. Hülya Emrahın yanındaki banka oturur.
Hülya ne oldu diye sorar. Emrah cevap verir – Sana bir şey sora bilir miyim Bahri den hoşlanıyor musun ?
Hülya evet der. Hasanlar gelir iş bağlanır.(Kızlarla rahat konuşurdum ama hiçbir zaman kendim için konuşamadım.)Emrah bir gün Hasan ve Bahriyle beraber mahalleye gider. Akif
82
ile Mustafa Emrahların evinin altındaki bakkalın önünde oturuyordur. Emrahlar yanlarına giderler. Akif Emrahla konuşur – Emrah senin ki geldi.
Emrah anlamaz ve sorar – Kim geldi Akif ?
Akif gülerek cevap verir – Özlem geldi. Emrah banane der.
Mustafa araya girip Emrahla konuşur – Evlenmiş üstelik bir kızı var.
Emrah hiç cevap vermez. Bunu gören Hasan anlar Emrahın üzüldüğünü bir bahane uydurur.
- Hadi Emrah gel gidelim berbere saçını kestirelim. Emrah tamam der Bahriyi de yanlarına alarak. Berber arkadaşları İsa’ ya giderler.
(İsa bizim ilk okul arkadaşımızdır. Onun kadar beni iyi tıraş eden başka berber yoktur.) Tıraş olduktan sonra Hasana Emrah söyler – Hasan bu olayın doğruluğunu öğren bana, Bahri Emrah abisini teselli etmek için bir laf söyler – Abi kızları kağıt mendil gibi kullanıp çöpe atacaksın. Hasan bu söze karşılık bir laf söyler – Ama Emrah sevene ve sevilene çok değer verdiği için hep kağıt mendil oldu.(Hasanın bu sözü beni özetlemeye yeterdi. Dostum benim içimi,dışımı biliyordu.) Hasan gerçeği öğrenmek için Recep i yanına gider. Giderken Emrah ,Hasanı uyarır ukalayı sakın yanıma getirme. Bahriyle Emrah yarım saat bakkal önünde takılırlar.
Hasan gelir. Emraha anlatır – Emrah üzülme ama ne yazık ki doğru . iki yaşında da kızı var.
Emrah gülümseyerek – Ya dostlar bizi sevende sevmeyen de sırtımıza hançer sokuyor der.
Emrah bu sözü söyledikten kısa bir süre sonra Özlem dışarı çıkar kucağında çocuğuyla bakkala gider. Giderken de gözü hep Emrahtadır. Bahri söylenir – ya bu kızın hala gözü sende abi.
Emrah cevap verir – Gönlü bir zamanlar bendeydi şimdi gözü bizde olsa ne olur.
Hasan başlar Emrahın en sevdiği türkülerden biri olan Mihribanı söylemeye. Emrahın gözleri dolar Kalkın gidelim dostlar aradığım burada yokmuş der. Sultan çiftliğine doğru giderler.
(Hüseyin amca öldükten sonra Hasanla ben arada bir sigara içiyorduk ancak sabrımız oluyordu olaylara.) Emrahlar o sıralar mahalleye sık,sık gidip gelmektedirler. Bir gün mahalleye giderken yolun üstünde yedi serseri yollarını keser ,Emrahlara bıçak çekerler,Emrah deli olur çocuklara diklenir . o günde Emrah spor elbiseler giyinmiştir sustalısı ceketinin cebinde kalmıştır. Hasan da evde bırakmıştır. Bahri de zaten yoktur.Bahri abisinin sağ tarafına geçer serilerden biri Hasandan sigara ister. Hasan sigara verirken Bahrinin önündeki kıvırcık saçlı serseri Emrahın tekerlekli sandalyesinin kenarında asılı olan cep telefonunu alarak kaçar, Alırken Bahri çocuğun elini tutar. Ama çocuk Bahriye tokat atıp kaçar. Diğer arkadaşları da kaçarken en arkadakini Bahri ve Hasan yakalamaya çalışır. Emrah bırakın der. ananelerinin evinin önüne dönerler durumu evdekilere anlatırlar.( Annem Kadriye ye teyzemi Bahri ve Hasanı yanına alarak karakola gider. Şikayetçi olur
Baş Komser yardımcısı anneme düşman mı kazanmak istiyorsunuz der hem sakat bir çocuğa cep telefonu verilmez der. Annem kızar benim çocuğum arkadaşlarıyla bu işi halledecekti izin vermedim hem benim çocuğum cep telefonu kullana biliyor.

83
Polis bende de var da o bakımdan söyledim , Annem sizin ki geri zekalı olabilir ama benim oğlum orta okulu bu sene bitirdi der.)
Zeynep hanımlar eve döner. Muzaffer bey o gün çocukları bulur ayağına çağırtır.
Çocuklar binanın önüne gelir .binanın Bahçe kapısına sırtı dönük oturan Emrah başını kapıya doğru döner. Serserileri gören Emrah serserilerin başında duran kel kafalıya doğru bağırarak konuşur
- Naber orospu çocuğu?
Kel cevap verir – Terbiyeli ol
Emrah iyice delirerek konuşur – Terbiyeyi ananı satarken mi öğrendin lan it.
Araya Kadriye girer Bahri ile Hasana Emrahı oradan uzaklaştırmalarını söyler.
Emrah delirmişti Hasanı bahçenin sağına Bahriyi de sol tarafına fırlatır bunu gören kel iki adım geri gider. Kadriye teyzesi de yardım ederek Bahrilere Emrahı binanın sokak kapısına kadar geri çekerler. Muzaffer bey iner aşağı ya Serserileri çeker kenara konuşur.
( Benim telefonumu çalanın adı :Ahmet lakabı :yamukmuş. Babam onlara demiş ki
– O yamuğu benim oğluma versem çocuğu muhakkak öldürür. oğlumun tek elini bağlayıp versem yamuğun kolunu bacağını kırar. Hepinizi versem halinize kuşlar güler. Ama benim oğlumun geleceği var . onun için şimdilik sizi affettim Ama bir daha karşısına çıkarsanız vallahi ben değil Dünya gelse sizi kurtaramaz elinden. Telefonu da annem geri istemedi babama almaya giderken bir şey yaparlar diye. )
(bana annem kendi telefonunu verdi öfkem yatışsın diye. Yamuğu da ellinci yıl mahallesin
de oturan ailesi memlekete yollar. Bana öyle söyler kel Sinan.)(Çalınan telefon 45 milyona Aksaray da bir telefon bayi ne satılmıştır ama hattımı geri aldım kelden.)
(bu ülkenin güvenliği emin ellerde mi? Bilmem. hırsız çalar polisler yakalar mı? Onu hiç bilmem.)
Emrah bu olaydan sonra ceketsiz dışarı çıkmamaya başlar. Ananesinin oradaki büyük deli kanlılar Emraha destek olmak ister bu olaydan sonra Emrah kabul etmez. Çünkü onların bazıları telefonu çalanların abileri dir. Emrah Bahriyi yanına alarak Mertere gider. Biraz öfkesinin yatışması için.
Bir hafta orada kaalırlar.(Biz Merterdeyken Hülyalar ,Tuğçeyle kavga ederler sebep Bahriyi paylaşamama. Biz ananemler ’e döndükten sonra bize anlatırlar bu kavgayı. Bahrimi pay edemiyorlardı zaten edilemez. Kağıt mendiller değil mi Bahri?)
Son bahar gelir. Bahriler Fethiye ye dönerler. Hülyalarda Emrahlarla bir daha hiç konuşmazlar .
(Hasan o yaz Hilale çıkma teklifi yaptı. Hilal kabul etmedi ,Hasan ondan sonra kızlara biraz soğuk davrandı. Ama yine de Bahri Fethiye ye dönene kadar bizimle konuştular.)
Hasan bu işe akıl sır erdiremez . Emraha sorar – Emrah bundan bir şey anladın mı?
Emrah gülümseyerek cevap verir – bizim damat gitti düğün dernek bitti , bir daha gelirse düğün halayı tekrar kurulur. Anladın mı kuşçu .

84
(Hasana o yaz telefon çalındıktan sonra ben bu lakabı taktım. O da bana deli çörek demeye başlamıştır.) Hasan anladım deli çörek der. O yaz öyle biter.
Son bahar da Emrahın okulu açılır. O sene yine sınıfı değişir. Emrahı daha berbat bir sınıfa koyarlar. (Beni ve Fatihi o sene birkaç arkadaşla beraber bir başka sınıfa koyarlar. Sınıfta değil ders yapabilmeyi hocayı zor duyardık. O senede birkaç hocaya yazılılarda kopya çekenleri yakalamakta yardım ediyordum. Onun için öğrenciler beni hiç sevmiyordu. Sınıf mevcudu: 33 du. )
Emrah kendine yeni arkadaşlar edinir sınıfta. Örneğin: Türkücü Osman ,Kara tavuk Murat gibi.
(Osman sınıftaki çocukların kurtarıcısı Sevmedikleri derslerde hocayı kandırıp .Osman’a Türkü söyletirlerdi tam 20 dakika özelliklede matematik,din derslerinde ama hep aynı türküler Kara tren, Haydar, Haydar. Gelelim Kara tavuk Murat’a Kendini Deli yürek dizindeki kara Davut karakterine benzetirdi Aslın da Murat sarışındı ,Kara Davut ise kara kaş ,kara gözdü bir gün bana sordu arkadaşlar ne diyorsun diye. Bende Murat’a barak evet Sınıfımızın kara tavuğu dedim bütün arkadaşlar gülmekten yerlere yattı. Murat bile gülmemek için kendini zor tuttu.)
Matematik hocası yine değişir okulda Mehmet Ali hocanın yerine Şahabettin hoca gelir.
Emrah Şahabettin beyle de çok iyi anlaşır. Okulun ilk haftası böyle geçer.
İkinci haftanın ilk günü Emrah okula gider. Sınıfta yeni bir kız öğrenci vardır .
Emraha tür dikkat bakmaktadır. Fatih Emraha söyler – Elvin sana tür dikkat bakıyor
Emrah cevap verir – keke ne saçmalıyorsun , hem Elvin kim oğlum
Fatih – arkanı dön görürsün, deminden beri seni soruyor yanındaki kızlara der.
Emrah bir kere arkasını döner kıza bakar önüne dönüp Fatihe sorar
- Nereden gelmiş Almanlara benziyor.
Fatih nereden biliyorsun der. Emrah gülerek cevap verir – keke bir zamanlar bundan güzel bir göçmen kızı beni sevmişti. Fatih belki de bu da seni sever. Emrah yine Gülerek cevap verir.
- Ama keke göçmen kızı sevdi ben onu sevmedim ,üzmedim de. Fatih başka soru sormaz.
(O dönem bizim türkücü Osman Elvinle çıktığını her kese yayar.)
Emrahtan Murat bazı kere cep telefonunu isterdi . Emrahta verirdi .Fatih Emraha kızardı
niye veriyorsun diye . Bir gün sınıftaki kızların birisinin doğum günü dür . Kızın adı Cansu dur . Emrah kıza mesaj çeker, doğum gününü kutlarım diye.
Cansu Emrahın bu davranışına bir şey demez. Yanındaki kızlar biraz huylanır. Emrah Osmanı çekip kenara konuşur.
(Osman Cansunun lise hazırlık sınıfından beri samimi arkadaşlarından biridir. Cansunun hal ve hareketlerinden hoşlanmıştım.)Emrah Osman’a sorar – Osman bak sana bir şey soracağım başkasına söylersen biliyorsun yapacağımı , Osman tamam söylemem der.
Emrah sorar – bizim Cansunun çıktığı var mı?
Osman gülerek cevap verir – Yok, ne yapacaksın ?

85
Emrah hiç öylesine sordum. Emrah Cansuya çıkma teklifi yapacak diye bütün sınıf çalkalanmaya başlar. (O sınıfta bu kadar adi insanlar olacağını sanmıyordum. Muratta o sıralar telefon numaramı kullanarak internetten kıza mesaj çeker benim ağzımdan.
Ben bunu numaramı değiştirdikten sonra anladım. Ve Murat’a bir daha telefon vermedim. )
Cansunun eski çıktığı çocuk okul dışındandır.
Adı Mete dir. Okulun iki sokak yukarısında bir internet kafe işletmektedir. Emraha sınıftaki bazı çocuklarla Haber yollar. Çocuklardan biri Hikmettir . Emrah o hafta asansör bozulduğu için ancak Çarşamba günü okula gelebilir. Fatih Emrahla konuşur – Cansuya mesaj çekmişsin, Eski çıktığı çocuk bacaklarını kırarım demiş.
Emrah kızarak cevap verir – o ben değildim , sırf bu olay yüzünden numaramı değiştirdim ,biri benim numaramı kullanıp internetten kıza mesaj çekiyor . Benim bacaklarımı kıracak adam babasının hayaların da bile yoktur. O sırada Cansu sınıfa girer . Emrah bağırarak konuşur
- Fatih Mete benim bacaklarımı kürdan gibi kıracakmış. Dikkat etsin de o kürdan kafasını koparmasın . Fatih kızın yanına gider. Kız Fatihe Mete’ye lütfen Emrah dokunmasın der.
(Ben o günü Murattı çekip kenara konuştum bana bak ne yaptığını biliyorum. Ya ikinci dönem bu okuldan ayrılırsın yada ölürsün dedim. Çocuk ikinci dönem okul da yoktu.)
Hikmet iki de bir Emrahın yanına gelip Mete kolunu bacağını kopartır derdi. Emrah da gülüp geçerdi. Hikmet bir gün Yine Emraha aynı lafı söyler. Fatih dayanamaz Hikmete diklenir .
- Ne diyorsun lan sen kopartacakta niye hala koparamadı.
Hikmet güler,Emrah Fatihi yanına oturtur ve konuşur – Kekem öfkene yenilme, yiğit olan öfkesine yenilmez ısıramayan köpekte onlar gibi havlar.
Hikmet Emraha bombacı der yine ne bombalıyorsun der Fatih yine ayağa kalkar.
Emrah konuşur – Fatih burası yeri değil onlara dışarı da hesap keseceğiz. Şimdilik git Arif hocaya söyle. Fatih Arif hocaya söyler Arif hocada çocuğu sınıftan çıkarır.
Ertesi sabah Emrah her zaman ki gibi Zeynep hanımla beraber okula gelir.
Araba dan Zeynep hanım tam Emrahı sandalyesine koyarken. Okulun kapı ve güvenlik görevlisi Nurettin bey Zeynep hanıma Emrahı indirmemesini söyler. Çünkü asansör bozuktur. Emrah kızar Arabanın kapısını kapatır. Zeynep hanım okula girer. Zeynep hanım müdürün odasına çıkarken zemin katta okulun Manevi müdürü Ali beyle karşılaşır ve konuşur.- Ali bey yine bu asansör bozuldu, hocam oğlum görevlilere eziyet etmek istemiyor.
Ali bey cevap verir – Bende astım hastasıyım, bende merdiven çıkamıyorum.
Zeynep hanım son bir laf söyleyerek oradan ayrılır – Siz çıkmak mecburiyetinde değilsiniz. Ama benim oğlum çıkıp o sınıfta okumak mecburiyetinde der.
Emrah annesiyle beraber eve döner ,Bahçe kapısından eve girer girmez Emrahın gözleri boşalır kendine bir laf söyler – Çökertme de değil anam, beni merdivenler de yıktılar. Ve Emrah bilgisayarın başına oturarak Annesi için gideceğim şiirini yazar. Hem gözleri hem de yüreği kağıda akar.
86
(Bazıları Kendi çocukları için yök ile mok ile uğraşacağına bizim gibilerle uğraşsın hiç olmazsa kimse yapamazsın demez. Ama ne gereği var nasıl olsa bunlar işe yaramıyor derler. Ağlar, beyler ;demir işlenmeden kömür yakılmadan değerli olmaz bunu da unutmayın.)
Emrah o hafta sonu mahalleye gider. Emrah kenarda biriktirdiği parayla kendine kuru sıkı bir tabanca almak için mahalleye gelmiştir. Hasanla konuşur.
- Kuşçu Benim bacaklarımı kıracaklarmış.
Hasan sorar – Niye? Kim kıracakmış?
Emrah anlatır – sınıfta Murat diye bir arkadaş var, arada sırada benden telefonu isterdi verirdim, meğerse telefonu sınıfta bulunan eski kız arkadaşının en yakın kız arkadaşıyla beni papas etmekmiş niyeti. Bunu da başardı telefon numaramı internette kullanıp kıza motivazyon mesajları çekiyormuş. Kıza ben bir kere doğum günü mesajı çektim o kadar. Kız da benim çektiğimi sanıp eski erkek arkadaşına beni söylemiş. O da salak beni kolay lokma sanıp bacaklarını kırarım demiş. Çocuğun sınıftaki köpekleri de bana havlıyor. Bu olay yüzünden numaramı değiştirdim.
Hasan Emraha kızarak konuşur – ne vardı da itlere telefonunu kullandırdın. Kıza söyledin mi ben değilim diye.
Emrah cevap verir – Ben nereden bilirdim anlında it yazmıyor ki,, Kıza söylemedim çünkü korktuğumu sana bilirler diye.
Hasan şimdi ne yapacağız gidip herifi dövelim der. Emrah gülerek konuşur
- Kuşçu o kadar kolay değil , Herifin okulun iki sokak ötede internet kafesi var. Yani arkası kalın biri. Öfkeyle kalktılar zararla oturtacağız.
Hasan sorar – Şimdi ne yapacaksın ?
Emrah cevap verir – yanımda 40 milyon var , gidip bana bir tane kuru sıkı alacağız
Hasan tamam der Emrahla beraber okudukları ilk okulun aşağısına giderler.
(bizim okul Barbaros Hayrettin paşa ilk öğretim okuluydu. Okulun birkaç sokak aşağısında Boyteks dükkanları vardı. Orada istediğimiz her tür kavga aletlerini oradan temin edebilirdik. Bize hiç sorgusuz sohalsız satış yaparlardı. O gün kuru sıkıyı aldık. Bir düzüne kuru sıkı mermi hediye etti tezgahtar arkadaş. ) Hasanla Emrah mahalleye döner.
Emrah kimse anlamasın diye silahı Hasanla beraber Mahalledeki evlerinin bodrumuna saklarlar .
Emrah o gün Mertere döner . okulun ilk döneminin bitmesine yakın Emraha haber gelir.
Başka sınıftan bir arkadaşı Emrahın yanına gelir ve ona söyler – Emrah dikkatli ol seni haftaya beden dersinde linç edecekler der ve çocuk gider. (arkadaşın adı ziya lise 2 ye gidiyordu. Benle de fazla bir sohbeti yoktu ama sağ olsun hayatımı kurtardı.) Emrah Cuma gününü bekledi ve Cuma günü anneanneye gitme bahanesiyle mahalleye gider.(niye aileme söylemedim telefon olayını söyledim de ne oldu hiçbir şey olmadı ama bu sefer ben tek tabanca oldum. )
Hasanla Emrah mahallede konuşur.
87
Hasan sorar – Ne oldu ?
Emrah cevap verir – Bana haber geldi, it sürüsü bu hafta beden dersinde beni linç edecekmiş.
Hasan kızarak konuşur –Adam toplayıp geleyim mi?
Emrah cevap verir – Kuşçu öfkeye gerek yok, Adam toplayıp gitme işi ikinci dönem olacak. Sen sadece şimdi benim emaneti bana ver.
Hasan kuru sıkıyı çıkartır yerinden Emraha verir. (Ben okul çıkışı anneanneme gittiğim için okul çantam benim yanımdaydı. Silahı çantanın gizli gözüne sakladım , kimse anlamadı.)
(Allah tan Fatih o hafta okula gelmemişti . Isparta ya doktora gidip ayağında bulunan demirleri çıkarttırmıştı.)(ben kendi deliliğimi zor kontrol ediyordum onun ki ile hiç baş edemezdim.)
(Ahmet ile o hafta öylesine barışırım.) Ertesi gün okulla gider Emrah, Haftanın ilk günü üçüncü ve dördüncü ders beden dir. Üçüncü dersin başında her kez hali sahaya gider . Emrah silahı ceketinin sağ iç cebine koyar. Yanında durduğu sıraya da, o ay okumaya başladığı Yeşil yol Adlı kitabı koyarak okumaya başlar.(okumayı seviyordum o okulda nefret ettim.) dördüncü ders başları sınıfa 16 kişi girer .on üçü elinde kalın sopalarla içeri girer Emrah bir bakışta anlar nasıl biri olduklarını.
Kıyafetleri okul kıyafeti değildi. Daha çok parayla adam dövdürmeye yollanmış sokak _
çocuğu kıyafeti dir. Çocukların en büyüğü Emrahla yaşıttır. En büyüğü gülerek konuşur .
- Bizi yollayanı mahcup etme tamam mı sakat.
Emrah kafasını kitaptan kaldırmadan konuşur – itler gitsin sahiplerine söylesin bu sakatın bacakları kürdan değil, ve de bu yürek büyük baş kedi yüreği.
Çocuklardan biri Emrahın yanındaki sıraya oturur ve kitaba bakmak için kafasını uzatır. Emrah bunu fırsat bilir. Aniden çocuğun kafasını boynundan tutarak sağ eliyle kitabın üstüne yatırır ve bastırmaya başlar sol eliyle çorabından sustalı çıkartır . kafasını tuttuğu çocuğun boğazına dayar. Diğerleri çok şaşırır bazıları ellerindeki sopaları düşürür. Emrah gülerek konuşur.
- bunu beklemezdiniz değil mi sakattan ama bu bildiğiniz sakatlardan değil bu sustalı yetmedi mi?
Emrah sustalıyı ceketinin cebine koyar, silahı çıkartır .kafasını tuttuğu çocuğun kafasına silahı dayar ve konuşur – Davranırsanız önce bu iti sonra sizi eşek cennetine postalarım ,şimdi siz ufak ,ufak sınıftan yol alacaksınız hadi, sonra ben bu it kardeşinizi yollayacağım. Hey unutmayın sahibinize benden selam söyleyin. Ben buradayım.
Çocuklar çıkar sınıftan dışarı giderler. Emrahın rehin aldığı çocuk, Emrahın onu bırakmasıyla arkasına bakmadan kaçar. Emrah silahı kitabın üstüne koyarak derin bir oh çeker.
Aradan beş,altı dakika geçer. Cansu sınıfa girer silahı Emrah sıra altına koyarken kız silahı görür yüz ifadesi değişir. Sınıf defterini alarak koşarak sınıftan çıkar.

88
(bu olayı kimse bilmiyordu bu zamana kadar. Hasan bile bana sorduğun da gelmediler dedim. Çünkü kendimi asla övdürmeyi sevmedim. Birde dostu üzüp ,öfkelendirmek bana göre değildi.)
Emrah ders sonunda bir arkadaşını müdür yardımcısını yanına çağırmak için yollar. Müdür yardımcısı Halil bey okulda yoktur, Okulun koruma görevlisi de dördüncü ders yemek hanede yemek yemeğe bodrum kata indiğini öğrenir Emrah. (okuldan birileri bunlara bu zeminin uygun olduğunu haber vermişti ama beni hesaplayamadılar.)(o sene Merve başka okula gitmişti.)
Fatih Çarşamba günü okula gelir,ayağında hiçbir şey olmadan. Emrahla oturup sohbet ederler.
Fatih sorar – ben yokken bir şey oldu mu miroğlu?
Emrah Fatihe kızar miroğlu dedi diye – Fatih bana söyleme oğlum şu adı. Bana onun yerine molla mustafaoğlu de. Çünkü bu ad Osmanlı zamanın da dedelerime verilmiş.
Fatih gülerek cevap verir – Daha kısa bir şey yok mu?
Emrah gülerek söyler – var tabii Kara toprak de bana Fatih tamam der. Emrah oh be der.
(Bu lakabı ben aşık Veysel den aldım ödünç. Kara toprak yazılı siyah bir atkı yaptırdım o hafta Kadriye teyzeme. Hasanı o hafta sonu Fatih ile Merterde tanıştırdım kısa zaman da kaynaştılar.)
Okulun ilk dönemi öyle biter. Emrah annesi ve küçük kardeşi Abdul kadir ile Şubat tatilini geçirmek üzere Fethiye ye giderler (15 gün çok güzel tatil yapmama rağmen beni bir tek Şükran teyzemin çalışıp kocasının ise sabah 2 saat simit satıp eve gelmesi üzüyordu. Otobüs yolculukları beni her zaman rahatsız etmiştir.) Emrah okulun ikinci dönemi başlarında Annesi Zeynep hanım Emrahın kuru sıkı silahını bulur evde ve buna çok kızar bunu Babana göstereceğim der Emrah ise silaha istediğini yap çünkü benim onunla daha
bir işim kalmadı der annesi yinede akşam babası eve geldiğinde silahı gösterir babası tabancanın boş olduğunu zannederek silahla oynarken patlar ve kendi sağ işaret parmağını yaralar canı yanan babası Emraha bu silahla ne yapacaksın yamuk Ahmet’e mi bir şey yapacaksın der Emrah cevap vermeyince de tam bir Osmanlı tokattı yer.
( O hafta bize oturmaya annemin teyzesinin kızı Sevim abla ve kocası Nihat abi gelir.
Bende o gün nedense erken yatarım. Babamın elini sarılı gören Sevim ablalara annem _
silah olayını anlatır. Beraber gülerek konuşurlar, demek ki Emrah telefonunu çalan çocuğu vurmak için silah almış derler. Bunları da ben bir ara uyanıp duydum. Babamın vurduğu tokat canımı yakmadı ama bu yapılan yüreğimi yaktı. Hatalıyım kabulüm ama bu hatayı yapmasaydım. Çevremdeki insanları daha çok üzülecekti.) Emrah o hafta sonu yine mahalleye gider Hasanla sohbete dalar.
Hasan sorar – geldiler mi?
Emrah cevap verir – yok gelmediler ama annem evde silahı bulup babama verdi o da silahla oynarken sağ baş parmağını vurdu, gelip yanıma bana bir tokat attı o kadar.
Hasan sorar – ee nerede silah şimdi?
89
Emrah gülerek cevap verir – evde yerini biliyorum merak etme kuşçu.
Emrah tam lafını bitirdikten sonra boyu 1.70 esmer güzeli yaşı Emrah kadar olan bir kız Emrahın yanına gelir ve Emrahla konuşur.
Kız sorar – Adın Emrah değil mi? . Hasan güler.
Emrah cevap verir – Evet ama pardon ben sizi çıkartamadım
Kız konuşur – benim adım Elif, iki sokak aşağıda oturuyorum sen orta okul da iken ben geçen sene liseden mezun oldum . yani aynı okula gidiyorduk.
Emrah konuşur –Arkadaşım Ne demek istediğini hala söylemedin.
Elif gülerek konuşur – sana saçma gelebilir, ama ben senin okul dergisine yazdığın yazıları,şiirleri çok beğenmiştim, seninle tanışmak için bir türlü fırsatım olmadı, şimdi ancak buldum o fırsatı.
Emrah gülerek elini uzatır. Tanıştığıma memnun oldum der. Elifte Emrahın elini tutar. Bende memnun oldum der. Elif ,Emrahtan cep numarasını ister Emrahta verir. Kız numarayı alarak uzaklaşır. Hasan gülerek konuşur – Kara toprağım kısmetin açıldı
Emrah düşünceli bir şekil de cevap verir – Kuşçu bu da Zeynep gibi olmasın sakın.
Hasan konuşur – bu rüyandaki beklediğin o kız olmasın.
Emrah cevap verir – Yok kuşçu bu o olsaydı sesinden tanırdım, çünkü rüyamdaki kızın sesi hiç kimsede yok. Ananesine gider o akşam kalmaya Emrah. O gece telefonunu kapatmaz Emrah Elifle gece yarısına kadar mesajlaşır.(Elifin annesi o orta okula giderken ölmüş
göğüs kanserinden . Elife ablası annelik yapmış, babası da evlenmemiş kızlarına bakıyordu.)(o sıralar her hafta sonu mahalledeydim.) Emrah Elifle tanışalı iki hafta olmuştur. Elife dışarı çıkma teklifi yapar. Elif kabul eder.( Hasanla beraber kızları emin önüne götürüp balık ekmek yedirip biraz gezdirip eve bırakmayı planladık.)Elifle en yakın kız arkadaşı Esmayı Emrahlar taksi tutarak emin önüne götürürler.(Hasanın yardımıyla taksiye inip ,biniyordum artık. Taksi de arkada oturdum ,Elife yakın olayım diye, ama Esma hanım sağ olsun aramıza oturdu. Bende ya sabır dedim Elif güldü.)
taksi den indikten sonra biraz gezerler Kızlar bir yer de oturalım der. Emrahlar da bir balık lokantasına kızlarla beraber otururlar. Garsonu çağırır Hasan bir şeyler söyler . Emrah içecek olarak salep ister. Elif şaşırarak Emraha sorar – neden salep içiyorsun bu havada ,hava sıcak?
Emrah Hasanla bana bir dakika verin ellerimizi yıkayalım gelelim der .kızların yanından ayrılırlar.
Tuvalete giderler. Emrah Hasanla konuşur – Kuşçu Elif benim sulu yiyeceklerle aram olmadığını bilmiyor ne yapacağım ben. Hasan bana bırak der. Kızların yanına dönerler.
Hasan Elifin kulağına eğilerek durumu açıklar. Elif tamam der. Emrah derin bir oh çeker.
Esma ne oluyor der. Elif sonra söylerim der. Siparişler gelir. Yemeğe başlarlar.
(Hasanla ben iki porsiyon Hamsi yedik ellerimizle, kızlar çatal,bıçak kullanarak balık _
yemeğe başladılar baktılar, olmuyor onlar da bizim gibi yediler.

90
Ben yemek yerken çevredeki her kez bana bakıyordu, Elif karşım da olduğu için sesimi çıkartmadım. Ama bu iş o yokken olsaydı....)
Yemek yedikten sonra lokanta dan çıkarlar. Denize karşı bir bankta otururlar, Emrah Elifle yalnız kalmak istemektedir. Emrah Hasana söyler – Hasan şura da bir büfe olacak al şu parayı, bize sigara kızlara da soğuk bir şey al gel Esma ile hadi. Esma ilk başta gitmek istemez Elif yollar.
Hasanla Esma gider,Elif gelir banka oturur. Emrah Elife sokulur. Emrah eliyle Elifin siyah uzun saçlarını okşamaya başlar. Elif Emraha yüzünü döner. Burun buruna gelirler. Elif Emrahın gözlerine bakarak konuşur – şimdi ne olacak. Emrah cevap vermeden kızı dudaklarından uzun, uzun öper. O sırada Hasanla Esma Emrahların yanına koşarak gelir.
Esma kızarak Emraha sorar – Ne yaptığını sanıyorsun sen? Elif saçmalama Esma der.
Emrah ellerini havaya kaldırır teslim oluyorum komutanım der.
Elif,Esmayı kenardaki ağacın yanına çekerek sakinleşmesi için onunla konuşur.
Hasan Emraha selpak uzatır ve konuşur – Al bunu dudağını sil ruj izi var. Bir daha seni yalnız bırakmam. Emrah güler. Kızlarla beraber taksiye binip mahalleye dönerler.(Taksi de bu sefer Esma aramız da değildi ama kuşçunun gözleri üzerimdeydi.) kızları evlerine bırakırlar.
Emrah o hafta okula mutlu gider. Fatih şaşırarak sorar – sana ne oldu Emrah?
Emrah hiç bu hafta maç ettik onun için mutluyum der. (çünkü Fatihi gönül işlerimden uzak tutuyordum.) Hafta içi yine Hikmet uzaktan havlıyordur. Emrah da kemik atmaz.
Emrah Cuma gününü bekliyordur yine mahalleye gitmek ister. Ama evdeki hesap çarşıya uymaz.
Emrah Cuma günü okul çıkışı cep telefonundan Fatma hanımları arar. Telefonu Fatma hanım açar.
Emrah sorar – Alo anam bugün size gelebilir miyim?
Fatma hanım cevap verir – Oğlum bu hafta gelme. Kadriye teyzen temizlik yapacakmış.
Emrah bu cevabı hiç beklemez dir. bir anda duyunca çok üzülür Tamam anam der telefonu kapatır.
(Beni çocukluğum dan beri yanlarında büyüten insanlar, beni istememişti. Üstelik ben çocukken eve gittiğim de balkondan bakıp arkamdan ağlayan teyzem, üstüm de annem kadar emeği olan Kadriye teyzem İstemişti. Çok kırılmıştım çünkü Merterden kurtulup mahalleye gitmem için tek şansımdı orası. Hem ben evde durmuyordum ki. Ertesi gün aradığım da Kadriye teyzem arkadaşına oturmaya gitmişti. Birkaç hafta sonra yeniden gitmeye başladım. Ama eski isteğim yoktu.)
(Kral kalesinden yara alır.) Emrah o akşam Elife bu hafta işinin çıktığını ve gelemeyeceğini söyler. Elif tamam der. Ertesi gün akşama doğru Hasanla Akif Mertere Emrahı görmeye gelir.


91
Emrah okuldaki arkadaşı Fatihi telefon açıp eve çağırır. (Fatihin evi bahçeli evlerde olduğu için bize rahat geliyordu. Akif ile Fatihi tanıştırırım. Akif’in gözü tutmaz Fatihi. Bende onu yanımız da fazla tutmam.)Emrah Fatihi yolladıktan kısa süre sonra Hasanları da uğurlar.
(Akif’in Kapalı çarşı da dayısıyla beraber kuyumcu da çalıştığını öğrenmiştim çok sevindim Akif için.) Zeynep hanım Küçük oğlunu yine yanına alarak Ayşe teyzesine oturmaya gider. Emrah müzik dinleyerek kendini toplar. Pazartesi Emrah her zaman ki gibi okulla gider.
Fatih Emrahla konuşur. Fatih sorar – Ne zaman Mete’nin hesabını kapatacağız?
Emrah cevap verir – keke benim ondan önemli işlerim var . hem fazla üstelersek geri teper. Onun için beklemek lazım. Sen yine mafyacılık oynayalım deme bana ben hayal değilim.
(Fatih hayal kurmayı çok severdi beni baş yapardı. Bende ona bir gün yaparız diye .hayallerini yıkmazdım ama her şey hayal değildi onu biliyordum.)
Hikmet o hafta içi Emraha havlamaz.
Cuma günü Emrahın öğlen paydosunda telefonu çalar, çaldıran Elif tir.
Emrah Fatihi kantine yollamıştır telefon çalmadan önce, Emrah telefonu açar konuşur.
- Alo Elif hayatım bu hafta geliceğim.
Elif cevap verir sesi biraz ağlamaklı gibidir – Emrah bu hafta gelirsen çok iyi olur. senle çok önemli bir şey konuşacağım.
Emrah biraz sesini sertleştirir – Ne oldu sesin bir tuhaf geliyor güzelim.
Elif cevap verir – gelirsen daha iyi söylerim.
Emrah – Elif beni delirtme söyle ne oldu?
Elif Emraha anlatmaya başlar – Emrah seninle çıktığımı ablam Esmadan öğrenmiş,benimle konuştu ablam. Seni ablam tanıyormuş arkadaş çevreni de . Bana o çocuk sana göre değil dedi.
Emrah asıl nedeni söyle bana der Elife. Elif ilk başta söylemek istemez . Emrah ısrar eder.
Elif söyler – Ablam bir de dedi ki o çocuk sandalye ye bağlı onunla hiçbir zaman mutlu olamazsın. Sana da hakkımı helal etmem ondan ayrılmazsan.
Emrah sorar – sen şimdi ne yapacaksın? Ya ben ya ablan karar ver?
Elif cevap verir – Emrah beni anla o benim ablam ,Şimdilik ayrılmış numarası yapalım _
ortalık yumuşadıktan sonra gizli,gizli buluşuruz.
Emrah kızmış gibi gülümseyerek cevap verir – Elif ben oyun oynamıyorum, ya hep ya hiç diyorum.
Bakıyorum da sen çocuk oyunu sandın beni ama ne ben oyunum ne de sen çocuksun.
Öyle değil mi? Elif cevap vermez. Emrah ablanla sana mutlu bir hayat dilerim der telefonu kapatır.
( O günden sonra üç ay boyunca cep telefonumu aradı. ama cevap veren oyuncak bulamadı.)
Ertesi gün Hasanı Mertere çağırır Emrah. Hasan akşama doğru gelir. Emrah bütün olan her şeyi ebedi dostuna anlatır. (Ben içimi kuşçuya açtığım da hep rahatlardım. O da bana.)
Muzaffer bey oğlu Emrahtan yazdığı şiirleri ister o hafta. Emrah babasına neden diye sorar
92
Muzaffer üyesi olduğu gazetenin satış ve dağıtım işleriyle ilgilenen arkadaşına vereceğini söyler. Muzaffer beyin arkadaşı gazetenin editörüne şiirleri gösterip gazete de yayınlanmasını sağlamak için alır şiirleri.(babamın arkadaşı 86 şiirimi alıp götürür editöre. şiirleri çok duygusal bulur editör. Beğenmez Babam da beni kırmamak için .
bana beğendiler ama onlara göre gazetelerine uygun değilmiş dedi. Bende tabii yemem
bu numarayı.
Bu olay beni daha çok kamçılar. )
O Hafta içi okul da öğlen paydosunda Hikmet Emraha yine sataşır.
- Emrah Mete bacaklarını kıracakmış kürdan gibi.
Emrah gülerek cevap verir – bayatladı bu laflar başka laf bulun . hem kürdan diş karıştırır sizin gibi kafa ütülemez. Hadi Hiko canım senle laf salatası yapamam.
Hikmet Emraha sorar – korktun mu?
Emrah dua eder gibi ellerini havaya açar dalga geçer gibi konuşur.
- Allah’ım bana biraz korku bunlara da yürek nasip et amin.
Hikmet sınıftan çıkar. Fatih Emraha sorar – Şimdi ne yapacaksın?
Emrah cevap verir – Bu hafta sonu gel bana görürsün. Adam çağıracağım .
Emrah Hasanın evini arar telefonuyla.( benim öğlen paydosum, Hasanın öğle yemeği paydosuydu ve Hasan evde yemeğini yerdi.) Telefonu Hasan açar Emrahla konuşmaya başlar.Hasan alo der, Emrah benim kuşçu der.
Hasan sorar – Ne oldu sesin sinirli geliyor?
Emrah cevap verir – Barışları topla gel bu hafta sonu bana.(Barışlar bizim o tarafın belalı çocuklarındandı ,Barış bu grubun başı idi Hasanla benim yakın arkadaşımızdı.)
Hasan cevap verir – Oh be hele şükür. Kara toprak çağırdı bizi.
Emrah hadi yemeğini ye afiyet olsun der, telefonu kapatır. Fatih sorar – ne oldu ?
Emrah tamam en az 20 kişi gelir. Fatih Emrahın çökertme türküsünü sevdiğini bildiği için, onu söylemeye başlar Ama Halil’im yerine Emrahım der. Emrah Fatihe yine uçma keke mafya ayakları yapma der. O gün öyle geçer Emrah için. Ertesi gün Emrah okula gelir üçüncü ders Fen hocası Neriman Hanımın dır. Neriman hanım tahtaya ders konusunu yazarken sınıfın çoğu konuşur.
Buna sinirlenen hoca çocuklara dönüp bağırarak konuşur – Susun Spastikler der.
Bu lafı duyan Emrah çok kızar ama ders bitene kadar belli etmez.
Fatih sorar – ne oldu Emrah kulakların kıp kırmızı olmuş?
Emrah cevap verir – duymadın mı lan hocanın dediğini. Fatih neyi der.
Emrah cevap verir – Çocuklara kızıp benim hastalığımı hakaret manasın da kullandı ya.
Fatih Şimdi ne yapacaksın der .Emrah Fatihe bir daha ben bu hocanın dersine girmem ,öğretmen öğrencilerine örnek olmalı hocası böyle yaparsa öğrenci ne yapmaz ki der.
Fatih hoca belki anlamını bilmiyordur der. Emrah gülerek konuşur – Keke kullandığın lafın anlamını bilmeden kullanmaz kimse, üstelik bu öğretmen keke!. Bir sonraki Fen dersine girmez Emrah. Hoca Fatihe sorar Emrah niye derse girmediğini Fatih durumu anlatır.
93
(Fen dersinde benden başarılı olan yoktu.) Ders bitimi Neriman hoca kolidorda camın önünde duran Emrahın yanına gider ve konuşur – Emrah Fatih bütün olanları anlattı, Duydum ki sen üstüne alınmışsın.
Emrah cevap verir – ben bir öğretmene yakıştıramadım üstelik benim gözümün önünde yapıyorsunuz. Siz artık benim hocam değilsiniz bundan sonra derslerinize girmeyeceğim çünkü sizden öğreneceğim hiçbir şey kalmamıştır. Sadece yazılılara gireceğim Neriman hanım. Karnınızdaki bebeğe dikkat edin. Allah korursun ona da Bir Neriman tozlar.
Neriman Emraha çok kaprislisin der gider. Emrah ya sabır diyerek güler.
(Tam 8 hafta Fen dersine girmem . yazılıları beş dakikada Fatihin yardımıyla cevaplandırıp sınıftan çıkarım, Öteki sene o hanım okuldan ayrılır.) o hafta da Emrah için pek iyi geçmez.
Cumartesi günü Emrah öğlen üzeri annesini teyzesine oturmaya yollar.
Emrah Hasanla diğer arkadaşlarını beklerken Fatih gelir Emraha. Oturup bahçede beklemeye başlarlar. Hasanla barış ve diğer 24 arkadaş Emrahın yanına gelir. Selamlaşırlar arkadaşlarıyla Emrah bahçede otururlar . Hasan Emrahla konuşur – biz buraya gelmeden önce bir plan yaptık Sana meydan okuyanları Efes pilsen fabrikasının yan tarafındaki boş araziye çağırıp kavga edeceğiz. Seni bu sefer götürmeyeceğiz kaçmamız kolay olsun diye tamam mı?
Emrah bana uyar der. Fatihi İnternet kafe’ ye yollarlar çocukları çağırması için . Fatih gider kafe ye Söyler – Mete kimse gelsin ben aracıyım. Mete kardeşiyle beraber Fatihe sorar – Ne var ?
Fatih cevap verir – Efesin fabrika yanındaki boş arazi de seni ekliyor, ayaklarını kıracağın çocuk.
Mete nin ufak kardeşi Fatihin yakasından tutar ne diyorsun lan sen der. Fatih bırak yakamı
ben sadece aracıyım der. Çocuk yakasını bırakır, Sonra Mete birkaç kişi yanına alır.
Fatih ile beraber gelmeye karar verirler. Gelirken Mete’nin kardeşi Fatihe sorar kaç kişiler.
Fatih sayamadım diyince Meteler geri dönmeye karar verirler. Fatih ile Hasan Emrahın yanına gelir.
Fatih ilk Emrahla konuşur – Emrah ben onları çağırdım yarı yoldan geri döndüler. Bana dediler ki ;
Onlara söyle kolaysa onlar gelsin buraya.
Hasan kızarak konuşur – bu herif bana diyor ki mekanı basalım.
Emrah Fatihi anlından öperek konuşur – Kekenin dediği doğru ama düşman mert olsaydı,çünkü biz şimdi mekana gitsek bizi çembere alırlar. bir de polise haber verirler. Biz yüreğimizi gösterdik onların sahasında. Onlarsa bizi kendi öfkemize yenilmemizi istediler ama olmayacağız.
Emrah Hasana 20 milyon yol parası verir çocukları mahalleye götürmesi için ve gönderir.
Fatihi de söylenerek eve uğurlar.(Fatih Hasanı yolladıktan sonra bana söylenir ,niye o zaman bu kadar adamı aldı geldi Kuşçu falan filan. Bende sen daha iyisini yap,benim elimden bu kadar geliyor dedim. Öylece onu eve yolladım.)
94
Pazartesi günü Emrah okula gider . birinci ders bitiminde Hikmet Emrahla konuşur – Hafta sonu adam yollamışsın kafe ye.
Emrah gülerek cevap verir – Hani çok büyük Meteniz vardı. ne oldu yoksa boğar mı oldu?
Hikmet kızarak konuşur – Emrah oğlum seni var ya dilim,dilim yaparlar. Parayla adam tutup öldürtürler.
Emrah yine gülerek cevap verir – Benim bacakları kıracaktı yoksa vazgeçip beni dilim,dilim kesmeye mi karar verdi. Demek ki ben sizin gözünüzde büyüdüm ama kardeşim siz hep laf salatası yapıyorsunuz. Benim karnım doydu bu laflara hiko . Ben düşmanın mert olanını severim, Adam tutup namertçe arkadan vuranından değil. Onun için ben razıyım düşman elinde ölmekten ama mertçe göğüs göğüsse. Hikmet Emraha gülerek yerine geçer.(Aslında Hikmet benim orta üçte en iyi arkadaşlarımdandı. Sonra ne olduysa oldu . beni kızdırıp düşmanın üstüne atmaya çalıştı. Ama yanıldı. Hikmet bu konuşmadan sonra benimle bir daha karşı karşıya gelmez.)
Öğlen paydosunda Emrah kolidora çıkar dolaşmak için Fatih sürmemi ister misin der Emrah yok ben sürerim kendimi der.(Okulda her kez o kadar meraklıydı ki beni sürmeye ,Kızlar bile bir keresinde Cansu ve en yakın arkadaşı Tuğba beni sürmek için benden izin istemişlerdi, Bende Fatihe demiştim ki – Keke emziğim yanında mı? Yo yani beni bazıları bebek sanıp gezdirmek istiyor da. O söylediğim laftan sonra o kızlar bir daha benimle konuşmadılar. Ama keke ile ben yerlere yattık gülmekten.) Emrah kolidorun sonunda bulunan camın yanında durur camdan dışarı bakar. O sıra da Bilgisayar hocası Bülent bey Emrahın önündeki öğretmenler odasından çıkıyordur.
( Bilgisayar hocamla aram çok iyi di, Benim bilgisayardan çok anladığımı biliyordu,
Bilgisayar odasın da kendi bilgisayarını bir tek bana emanet ederdi, aramızdan su _
sızmazdı.)
Emrah Bülent beye selam verir, Bülent bey Emrahı yanına çağırır. Emrah yanına gider .
Emrah sorar – ne oldu hocam?
Bülent kilitlediği öğretmenler odasının kapısını açar. Emrahı İçeri çağırır .
Emrah Allah, Allah diyerek içeri girer. Bülent Emrahın önündeki masaya üç sayfalık bir şikayet dilekçesi koyar ve Emrahla konuşur.
- Emrah o gördüğün kağıtlar , seni okuldan attırmak için yazılmış şikayet dilekçesi .
Emrahın birden yüz ifadesi değişir ve hocasına sorar – Kim yapmış?
Bülent cevap verir – Kim olabilir sınıftaki 24 arkadaşın hem de velilerinin imzalarıyla beraber.
Emrah sorar – Şimdi ne olacak hocam?
Bülent cevap verir – Bir şey olmayacak çünkü okulun manevi kurucusu Haydar bey bu işi duyar duymaz müdürü uyardı; Eğer Feryüz Emrah okuldan atılırsa ben bütün okulu kapatırım, hele bu saçma olaydan ailesinin haberi olursa o zaman sizin çıranızı yakarım demiş.
Emrah sorar – Şikayetin sebebi ne?
Bülent cevap verir – güya sen sınıfın huzurunu bozuyormuşsun.
95
Emrah dilekçeyi ceketinin iç cebine koyar odadan çıkar sınıfa gider. Her kes yemekhanededir.
Bir tek Emrah sınıftadır, Emrah her zaman ki gibi Yeşil yol romanını okumak için yerine geçer.
O sıra da orta yaşlarda hafif kel kafalı,kısa boylu ,balık etinde , takım elbiseli bir adam sınıftan içeri girer. Emrah kitaptan başını kaldırır buyurun diye adama hitap eder. Adam kibarca Emraha sorar.
- Evlat benim kızım Hacer bu sınıfta okuyor bende onu görmeye geldim kendisi nerede?
Emrah sert bir bakışla adama cevap verir – Şu anda yemekhanededir.
Adam konuşur – Emrah sensin değil mi? . Emrah evet der.
Adam tekrar konuşur – Kızım evde hep senden bahsediyor, Senin çok çalışkan olduğunu söylüyor.
Emrah gülerek konuşur – bey amca kızınızı bende takdir ediyordum ama artık kimin dostum kimin düşmanım olduğunu çok iyi biliyorum.
Adam şaşırarak sorar – Evladım ne demek istiyorsun ?
Emrah ceketinin cebinden dilekçeyi çıkarır, Adama kızının adı ve adamın imzasını gösterir. Adam bunu nereden buldun der.
Emrah sert sesle cevap verir – Benim uzanamadığım yer, alamadığım belge yok tur. Benim dostlarım her yerde , Ahret de bile dostum var. Azrail ise benim abim gibi dir. İstersem hepinizi yakarım ama deymez.
Adam cevap verir – ben bunu imzaladım ama sen olduğunu bilmiyordum evladım.
Emrah son kez konuşur sonra dilekçeyi cebine koyup kitabı okumaya başlar .
- Bey amca bilmediğiniz bir kişinin hayatı ile oynamayın yoksa ummadığınız taş başınızı yarar. Ayrıca sizin evladınıza böyle bir olay yapılsa siz ne yapardınız. Şükredin babam duymadı, Dua edin benim çevrem duymadı...
Adam sınıftan çıkar gider. Fatih kantinden gelir. Emraha sorar – o kimdi ?
Emrah gülerek cevap verir – her halde veli nereden bileyim keke, istediklerimi aldın midem boşken bu saksıyı çalıştıramıyorum. (Bir insanı karalamak kolay , önemli olan onu yüceltmek.)
O hafta sonu Emrahın Metin dayısı Yozgattan ,İstanbul’a gelir oğlu Furkanla.
Emrah çok sevinir.(Dayım her İstanbul’a geldiğinde beni yanına alıp gezdirirdi. Benim de dayımla gezmek çok hoşuma giderdi. Dayımın oğlu Abdul Kadir ile yaşıttır.)
Emrahı o hafta dayısı gelip götürür. Perşembe günü okul çıkışı dayısı Emrahı okuldan alır. Araba da Abdul Kadir, Furkan,Kadriye teyzesi vardır. Metin Emraha sorar –Emrah biz hamburger yeme gidiyoruz gelecek misin ?
Emrah cevap verir – Hayır dayı.(Beni dayım önceden istemediğim halde götürdü o günde öyle Sandım ama aldandım.)
Metin eskisi gibi ısrar etmez tamam seni eve bırakalım der.
Bunu duyan Emrah içinden çok üzülür, eve gidene dek belli etmez. Metinler gider.
96
O hafta Metin geldiği için Fatma hanımlar Merter de Emrahlar da kalıyorlardır.
Fatma hanım Emraha sorar – Oğlum sen niye gitmedin ?
Emrah cevap verir – götürmediler beni.
Zeynep hanım sorar – sordu mu dayın gelecek misin diye.
Emrah cevap verir – eh öylesine sordu gelmesen daha iyi olur gibiydi.
Fatma hanım konuşur – belki oğlum parası yoktu
Emrah kızarak konuşur – Anane ben yemek için üzülmedim , Parası yoktu ama başka zaman beni götürdüğün de bazı kere ben kendi paramı veriyordum. Şimdi ne oldu adam mı oldu. Allah’ınızı severseniz beni daha fazla konuşturmayın. Fatma hanım boş ver oğlum her kes yaptığını görecek der.( ben o gün yemin ettim bir daha dayımla hiçbir yere gitmeyeceğime, kendisinin emeği çok bana ama ben bu olayı ölsem unutmam.)Emrahı o dönem sabahları okula babası götürmektedir.
(o gün beni eve bırakırken dayım çantamı araba da bırakmamı söyler ağır geliyor diye. Bende dedim ki gezmekten geldikten sonra çantamı unutmayın. Ama unutmuşlardı.)
Sabah Emrahı Zeynep ile Kadriye teyzesi hazırlar. Emrah annesine çantasını sorar.
Zeynep hanım araba da unutmuşlar der. Emrah bende o zaman okulun verdiği klasörle giderim der.
Emrah klasöre lazım olan bütün kitaplarını koyup evin Bahçe kapısının önünde babasını bekler.
Muzaffer bey evin bahçe kapısının önüne gelir Emraha sorar – o elindeki ne çantan nerede?
Emrah cevap verir – baba dayımlar dün gezmeye giderken çantam araba da kaldı, bende annemden izin alarak klasörü hazırladım.
Muzaffer bey konuşur – salak oğlum çantanı niye unuttun aldırsaydın ya.
Emrah cevap verir – onlar geldiğinde ben uyumuştum.
Muzaffer bey gülerek konuşur – oğlum kız olmuş, şu masanın üstündeki pembe torbaya koy klasörünü.
Bu lafı Emrahın babası iki defa tekrarlar. Emrah dayanamaz boynundaki gıravattı çıkartıp babasının önüne atar gitmeyeceğim der. Bu hareketi gören Muzaffer bey Emrah sandalyesinden düşürüp beline doğru tekmelemeye başlar. Zeynep hanımla Kadriye araya girer. Emrahı kurtarır.
Ev halkı uyanır. Emrah ağlamaz , baba gider Emrahı almadan.
Emrah bir laf söyler evdekilere – bu tekmeler bana öteki tarafta yedi katı size.
(Babam ikinci defa beni haksız yere kızdırıp dövmüştü, aklımdan el kaldırmak geçti ama içimdeki Allah korkusu vardı. O gün okula gitmedim. )( daha sonra babamdan özür diledim.)
Metin birkaç gün daha kalıp Yozgat’a geri döner. Emrahın lise biri bitirmesine iki hafta kalmıştır.
Seneye gireceği bölümü okulda belirler, Her kes ailesine danışır ama Emrah danışmaz. Direk Fen, matematik bölümünü seçer,formalite gereği annesine bölüm seçme kağıdını imzalatır.
97
(ben kafama göre yaşamak isterdim, ayaklarım sağlıklı olsaydı belki de babamın yaptığını yapardım, babam 17 yaşın da evden çıkmış, evlenene kadar başı buyruk biri olmuş.)
Okuldaki bütün yazılıları bitiren Emrah okuldan açılana dek uzaklaşır.
( Okulun bitmesine yakın annem beni doktora götürür Hatice ablayla beraber. Annem o doktoru özel bir kanal da sağlık programı seyrederken görmüş ve beni ona götürmeye karar vermiş. Doktor Nöroloji Prof. Mehmet .............. ti . Mehmet bey beni kontrol den geçirdikten sonra Marmara üniversite hastanesinde ilaç tedavisi görmem için yatmama karar verirler. Okul kapandıktan sonra hastaneye yatarım . beni her gün birkaç doktor kontrole gelir.Birkaç gün sonra beni ameliyathaneye Alırlar. Omuriliğime ufak bir boru takarlar. Boruya serumla benim kazlarımı gevşetecek o ilaç ı bağlarlar. Beni en çok orada hemşireler uyuz etmişti çünkü üç saatte bir tansiyon ölçmeye gelirlerdi. Gece yarısı uykumdan beni ederlerdi. Orada çok zayıflamıştım. Hastane de benim iki refakatcım vardı. Biri annem diğeri Metin dayımdı. Babamın tarafından bir tek Sinan amcam ziyaretime gelmişti. Okuldan ise bir tek Rukiye’ye haber vermiştim kimseye söylemesin diye onu uyardım. Hastanede yata,yata oturmayı unutmuştum. Biraz yatakta dikilsem başım dönüyordu . Bedenim iki haftalık bu tedaviye karşılık vermez. Hastaneden yine aynı Emrah olarak çıkarım sadece 15 kilo vererek. Eğer tedaviye karşılık verseydim Ameliyat olup bana bir mekanik alet takacaklardı. O alet sayesinde ben yürüye bilecektim ama olmadı. Kader buysa çekeriz . bize bu kaderi vereni sevdiğimiz için. Üzülmedim dersem yalan olur ,üzüldüm ama ben acılara alışmıştım.) Emrah hastaneden çıkar kendini toparlamak için Fatma hanımlarda kalır.
O yaz Zeynep hanım Emrahı küçük oğlu Abdul Kadir’ i ve annesi Fatma hanımı yanına alarak Fethiye’ye kardeşinin yanına gider.(ben otobüs yolculuğunu sevmediğim için annem kendi arabasıyla Fethiye’ye götürdü bizi. Annem uzun yolda bile her kese taş çıkartmıştı.)
Bu sefer Emrahın canı çok sıkılır, Çünkü Bahri o yaz bir tatil köyünde barmenlik yapıyordur.
Şükran teyzesi de başka bir tatil köyün de odacılık yapıyordur. Harem ağası gibi Hasan bey de evde oturuyordu. Emrah bu duruma çok kızıyordu.(Fethfa vermeye gelince Hasan bey
bir tane ama gel gelelim icraata ondan aşağılığını arasan bulamazsın. Namaz kılmakla,Sait Nursi kitapları okumakla tam Müslümanlık olmaz. Sait efendinin sizin gibiler pis tırnağı olamazlar. Hangi kitapta yazar sağlığın yerindeyse eşini milletin odacısı yapmak. Bence böyle olanlar ne Müslüman dır. Nede adam dır. Tam bir etekliktir.) Şükran hanım akşamları eve geliyordur. Bahrinin çalıştığı tatil köyü uzak olduğu için eve arada bir geliyordur. Emrah ta tabii her gün evin bahçeli balkonunda oturmaktan sıkılıyordur. Aradan birkaç hafta geçer. Emrahın büyük teyzesi Nurhan hanım Fethiye’ye gelir.(Nurhan teyzem o yaz yıllık iznini Fethiye’ye gelmek için kullanır.)
Bir akşam yine Şükran hanım eve yorgun gelir. Yemeği yedikten sonra evin balkonunda otururlar.
Havadan sudan konuşurken laf lafı açar. Konu Hasan beyin yaptığı işe gelir. Konu açılmadan kısa süre önce Hasan bey oturma odasında yatar. Yatağını işten yorgun gelen Şükran yapar.
98
(Oturma odası bahçeye bakan balkonun hemen arkasındaydı.)
Zeynep Şükrana sorar – Şükran Hasanın simit satmaktan başka iş bulamadı mı?
Şükran cevap verir – Zeynep abla bir başka yerde bahçıvanlık vardı. Söyledim ona ben yapamam dedi.(ben o sırada balkonda anneannemin yanındaydım.)
Zeynep kızarak konuşur – Sana böyle mi bakacaktı. Bize böyle mi söz verdi. Muzaffer abisine böyle mi söz verdi. Ben Muzaffere söylesem neler olurdu neler dua etsin sana.
Bu lafları duyan Hasan bey kızarak balkona gelir ve konuşur.
– Muzaffere söylemezsen Ananın .... koysunlar.
Bu lafı duyan Şükran kocasını evden kovar. Siktir git nereye gidersen git der.
O sırada Emrah ta bu lafı duymuştur. Hasanın üstüne sandalyesiyle yürür. Araya Zeynep, Nurhan, Şükran teyzesi girer. Üç kişi Emrahı zor zapt eder. Hasan bey kaçıp gider.
(Seninle ve hayatım da hak alacağım ötekilerle ben mahşer de hesaplaşacağım. Onun için hiç ölmeyi istemeyin !!!!.) Fatma hanım duyduklarına çok üzülür. Ama Emrah daha çok sinirlenmesin diye belli etmez. Bir haftaya kalmaz Muzaffer bey oraya gider.
(Hasan bey babamı aramış telefonla ona olanları anlatıp özür dilemiş.)
Muzaffer bey Hasanın onu arayıp özür dilediğini ev halkına söyler. Zeynep hanım affetmeyeceğini söyler. Bir gün sonra Hasan bey evine Muzaffer sayesinde geri döner. Emrah onu ilk gördüğünde elini kaldırır babasıyla göz göze gelir. Babası elini indirmesini gülerek işaret eder. Emrah dudağını ısırarak elini indirir. İçinden söylenir – bu tarafta olmazsa ,mahşer de mutlaka görüşeceğiz çakal...(Anneannem de Şükran teyzeme çok açıyordu. Bir gün bu olay geçtikten sonra Akşam vaktiydi. Ben balkona çıkmak için sokak kapısına doğru yönelmiştim Şükran ve kocası balkonda oturup tek başlarına konuşuyorlardı. Ne konuşuyorlar diye kulak misafiri oldum.
Şükran teyzem kocasına gitseler de kurtulsak dedi. Ben o anda şok oldum bunu ananeme söyledim. Çünkü onun kime üzüldüğü belliydi. İnsan oğlu çiğ süt emmiştir bu belli.)
Orada birkaç gün daha kalırlar Emrahlar sonra İstanbul’a dönerler.
Birkaç hafta da Fatma hanımlar da kalır Emrah . ( O sene Bahri İstanbul’a dershaneye gitmeye gelir. Ben ara sıra ananeme giderdim Bahri oradaydı diye.)
Okullar açılır ilk hafta Emrah asansör bozukluğu yüzünden gitmez. İkinci hafta başı Pazartesi günü okula gider Emrah. Her zaman ki Fatih ile bir sırayı paylaşır , Fatih Orhan diye bir arkadaş edinmiştir o sene . Emrah ilk ders sınıfa adapte olur. İkinci ders matematik hocası tahtaya bir soru yazar. Burcu adında bir öğrenciyi tahtaya kaldırıp soruyu çözdürür. Emrah dikkatli soruya bakarken kızın sesini duyar ve kıza bakar. (ben o anda sesi duyduğum da Burcuya baktım o gördüğüm yüzü ben yıllar önce rüyam da görmüştüm.
Hafif sarı ,kıvırcık uzun saçlı, sesiyse rüyamdaki o güzelin sesiydi.)
Emrah Fatihe şakayla karışık bir şey söyler – keke ben aşık oldum oğlum.
Fatih cevap verir – Müge’ye olmada kime olursan ol.
Emrah gülerek konuşur – kekem de aşık olmuş, korkma ben ona aşık olmam.

99
(Müge sınıfın en güzel kızlarından biriydi. Bütün çocuklar kızın peşindeydi ama ben değildim.)
Öğlen paydosu Müge sınıftaki en yakın arkadaşı Meralle beraber sınıfa gelir. Müge Emrahın yanına gelir. Elini uzatır merhaba ben Müge der. Emrah sınıfta ayakta dolaşan Fatihin yüzüne bakar. Fatihin yüzü kıp kırmızı olur. Emrah kıza baktıktan sonra tekrar önünde bulunan romanı okumaya başlar. Müge tekrar merhaba ben Müge der. Emrah kafasını kaldırmadan bana ne der.
Müge bozulur. Diğer çocuklar güler. Müge bende senle tanışmaya çok meraklıydım der.
Emrah cevap verir – o zaman yanıma gelmeseydin.
Müge cevap vermez. Meral Emrahla tanışmak ister yanına gidip oturur ve Emrahla konuşur.
- Emrah neden öyle davrandın Müge’ye?
Emrah cevap verir – Öyle gerekiyordu öyle oldu lütfen daha çok sorma.
Aradan iki gün geçer. Fatih sabah çok heyecanlı gelir. Emrah Orhan’a sorar.
- Orhan buna ne oluyor bugün?
Orhan cevap verir – salak bugün Müge’ye bir kağıt verecekmiş
Emrah durumu anlar, Fatihi yanına çağırır konuşur.
- Keke, Müge’ye bugün kağıt verecekmişsin. Ben ne yaparsan arkandayım korkma.
Fatih gider. Kolidor’da Müge’ye kağıdı vererek sınıfa döner. Emrahın yanına oturur.
(Kağıtta çıkma teklifi ve Fatihin telefon numarası vardı. Müge lise son sınıfa giden bir arkadaşla çıkıyordu çocuğun adı Emre’dir. Emre benim selamlaştığım arkadaşlarımdandır.)
Aradan birkaç dakika geçer. Emre elinde Fatihin kıza verdiği kağıt vardır. Emre ,Emrahın yanına gelir. Müge de sınıf kapısının önünde olan biteni seyreder. Emre sorar.
- Bu kağıdı Müge’ye kim verdi? (Bence kız benim sandı kağıdı. Çünkü hep bana bakıyordu. Daha sonraları bunu Fatih de kabullendi.)
Fatih ben verdim kendim için der. Emre kızar gel dışarı da konuşalım der.
Emrah izin vermez. Emre Fatihle konuşur – Çocuksun diye bir şey yapmıyorum.
Fatih kızarak cevap verir – çok mu büyüksün lan sen.
Emre Fatihe elini kaldırır. Emrah Emre’nin elini sıkarak indirir ve konuşur.
- Arkadaş ağır ol Molla desinler. Seni yoksa asarım lan it .
Orhan araya girer, Emre sınıftan gider. (bazı zamanlar ben okulda yokken Fatihi sıkıştırıyorlarmış. Ama bir şey yapamadılar.)Ertesi gün beden eğitimi dersinde Emrah sınıfta yalnız başına oturup roman okumaktadır. Sınıf kapısından içeri Müge girer, Emrahın yanına gelir. Bacaklarına kadar sokulur ve konuşur – Emrah bana baksana . ben bakılmayacak kadar çirkin miyim?
Emrah başını kaldırmadan cevap verir – Güzelliğin tartışılmaz her kes peşinde ama benim güzelim değilsin. Müge sorar – senin güzelin kim? Emrah cevap vermez ama bir laf söyler – benle muhattap olma. Müge sorar – neden benimle konuşmuyorsun, yoksa Fatih yüzünden mi?

100
Emrah cevap verir – evet nereden bildin . Müge Emrahın yanındaki sıranın önündeki boş sıraya oturur. Bacak ,bacak üstüne atar. Hafif eteğini yukarı çeker. Bunun üzerine Emrah içinden konuşur – Allah’ım bana sabır ver. Emrah, Müge’ye dikkatinin dağıldığını yanından gitmesini söyler.
Müge pis çocuk diyerek sınıftan çıkar. (ben bu olayı kimseye anlatmadım ta ki bu hayatımı yazana dek . ) Emrah o hafta sonu mahalleye gider. Hasanı kenara çekip konuşur – Kuşçu sana bir şey söyleyeceğim . Hasan ne oldu bugün bu kadar heyecanlısın anlat bakalım der.
Emrah anlatmaya başlar – Geçen hafta okula gitmemiştim, bu hafta gittim ,Yeni sınıfa ve arkadaşlara adapte oluyordum ki Matematik dersinde hoca tahtaya soru çözmeye bir kız öğrenci kaldırdı. Hasan sorar – ee ne var bunda ?
Emrah cevap verir – ne var bunda deme; Hani sana hatırlıyor musun bir rüya anlatmıştım. Hüseyin amcanın yanında o sesi bu sefer duydum o kızdan.
Hasan sorar – Emin misin aynı sesi duyduğuna kıza ne dedin?
Emrah cevap verir – Adım gibi eminim sesi de kendi de aynısı , kızın adı Burcu bu kadarını öğrendim henüz onunla konuşmadım. Gözleri bile farklı. Hasan nasıl yani? Diye sorar.
Emrah cevap verir – Gözlerinin içi benekli rengi yeşil desem değil mavi desem de değil. Gözlerine bakınca kendimi unutuyorum. Hele saçları kumsal sarısı.
Hasan gülerek konuşur – Kara Topraklığı bırakıp Mecnun oldun bu işin sonu fena...
Emrah cevap verir – Kuşçu ben hiç böyle olmadım sence bana ne oluyor. Hasan fena _
oluyor der.
Hasan sorar – ne zaman konuşacaksın ?
Emrah cevap verir – ben gözlerine bakamıyorum , sen bana konuşacağım zamanı soruyorsun.
Hasan sorar – Rüya olayını ona anlatacak mısın? Emrah Kuşçu sen olsan ne yapardın.
Hasan cevap verir – ben olsam anlatamazdım çünkü hiç kimse inanmazdı.
Emrah cevap verir – Kuşçu o zaman bu sır ben ölene kadar ikimiz arasında kalacak.
Hasan tamam der. Emrah o hafta okula gitmeye devam eder. Fatih Müge yüzünden iyicene harap olmuştur. Emrah bir yandan Fatihi teselli ederken bir yandan Burcuyu takip_
etmektedir sınıfta .
O hafta beden dersinde sınıftaki bazı kızlar sınıfa teyp getirir. Bütün erkekleri sınıftan dışarı çıkartır Müge, Fatih Emrahı da dışarı çağırır. Emrah ben kitap okuyacağım dışarı çıkmayacağım der.
Müge Fatihe Emrah kalabilir der. Fatih sınıftan çıkar. Müge teybi açtırır Emrahın karşısında oynamaya başlar. Emrah hiç umursamaz , Müge bunun üstüne bir sıranın üstüne çıkar. Bunu fark eden Emrah kitabı okumayı bırakır sınıftan çıkar. Kolidor da Fatihle karşılaşır. Fatih sorar Emraha
- Ne oldu kitap okumayacak mıydın?
Emrah cevap verir – o ses de kitap okunmaz ki bende çıktım hava almaya.

101
(Aslın da beni ses değil başka şey rahatsız etti, Fatih Müge’yi seviyordu. Bende dostumu üzecek bir şey yapamam.) Ders bitimin de Fatihle Emrah sınıfa dönerler. Emrah Fatih den sınıf defterini ister.
Fatih ne yapacağını sorar, Emrah cevap verir – Burcunun soyadına bakacağım . Fatih deftere bakıp Emraha söyler. Emrah Fatihe bir boş sayfa çıkartmasını söyler. Fatih sorar – ne yapacağız?
Emrah cevap verir – beraber şiir yazacağız, ben bilgisayarda yazarsam anlar benim yazdığımı.
Fatih kime yazıyorsun der . Emrah Burcuya yazıyorum der.
Fatih sorar – peki kim götürecek kıza şiiri ?
Emrah sen o işi bana bırak der. Emrah yan sırada oturan Meltemi yanına çağırır.
(Meltem lise 1 den beri benim en samimi olduğum kız arkadaşlarımdandı.)
Meltem Emraha sorar – ne oldu?
Emrah cevap verir – Meltem sana işim düştü, Burcuya şiir yazıyorum senden istediğim bu yazdıklarımı sen vereceksin ama kim olduğumu söylemeyeceksin. Tamam mı?
Meltem kabul eder. Emrah Melteme bir da ki ders yanıma gel der. Meltem gider.
Emrah Fatihe bir şiir yazdırır.(Fatih benim söylediklerimi aynen kağıda yazardı.)
Ders biter Meltem Emrahın yanına gelir ,kağıdı alır kolidordaki Burcuya verir. Bütün kızlarla beraber Burcu şiiri okur . Melteme sorar – bunu kim bana yolladı. Meltem bilmediğini söyler.
(Birilerinden duymuştum Burcu yolladığım şiirlerin bana ait olduğunu öğrene kadar şiirleri saklamış. Sonra benim olduğumu öğrendikten sonra onları yırtmış.)
birkaç gün böyle devam eder ta ki Fizik dersine kadar. Fizik hocası okul dergisinde şiir yazmak isteyenler var mı? Diye sınıfa sorar. Meltem yanındaki arkadaşı Zeynep ile beraber Hocaya Emrahın çok güzel şiir yazdığını söyler. Emrah eyvah der. Burcu her şeyi anlamış gibi Emraha bakar. Emrah yanındaki Fatihin kulağına eğilir ve konuşur.
- keke yedim naneyi Burcu anladı her şeyi .
Fatih sorar – şimdi ne yapacaksın?
Emrah cevap verir – tek bir şey yapacağım. Çıkma teklif edeceğim ama keke hiç umudum yok. Yarın Cuma ben okula gelmeyeceğim Burcuya yarın söyle okul çıkış saatin de onu arayacağım.
Fatih sorar – ne diye arayacaksın?
Emrah cevap verir – O bilir keke sen arayacağımı söyle yeter.
Emrah o akşam Fatma hanımlara gider. Bahri Cuma günleri dershaneye gitmez . Emrah durumu Bahriye anlatır. Cuma günü Emrahın gözü saattedir. Okulun çıkış saati gelir .
Emrah Burcuyu arar.
Burcu alo der. Emrah cevap verir – ben Emrah.
Burcu nasılsın der. Emrah iyiyim der. Emrah sorar – cevabını bekliyorum.
Burcu cevap verir – Emrah beni anla bu iş olmaz . Emrah neden der.

102
Burcu lütfen anla der. Emrah anladım der. Telefonu kapatır. Bahri sormaz bir şey çünkü Emrahın yüzünden her şey okunuyordu.(Hasanla Bahri o hafta sonu yüzümü güldürmek için her şey yaptılar ama faydasız kalmıştı.) Emrah artık Burcu için yazdığı şiirleri Bilgisayarına yazıyordur ve kimseyle paylaşmaz bu şiirleri. (Şiir yazmaya baya ara vermiştim ama ben gönlümün kaynağını bulduktan sonra hiç bırakmadım şiir yazmayı.)(ben o sene şapkamı çıkartıp kenara koymuştum ta ki lise 3 ün ikinci dönemine kadar.)Fatih arkadaşı Orhan ile arası çok iyidir. Emrahın da bu durum çok hoşuna gider. Pazartesi günü okul çıkışı Fatih Emrah dan borç para ister Emrah ta parayı ne yapacağını sorar .Fatih sigara alacağını söyler Emrah borç verir. Fatih Emraha sorar.
- Burcu ne cevap verdi?
Emrah cevap verir – olmadı kabul etmedi. Fatih bir şey söylemeden gider.
Ertesi gün Emrah okula gider. Fatihin yanında durur. Öğlen paydosuna yakın bir ders arasında Müdür yardımcısı Halil bey sınıfa gelir.(Halil hoca gelmeden 5 dakika önce Orhan bana Fatihin sabah okulun kapısındaki aramada cebinde sigara paketiyle Halil hocaya yakalandığını söylemişti. Sigara paketinin bana ait olduğunu Halil hocaya söylemiş Fatih. Ben tabii sırtımdan vurulmuştum. Bir insan kan kardeşine bunu yapar mı?) Halil bey Emrahın yanına gelir kızgın halde Emrah her şeyin farkında dır. Halil bey elindeki sigara paketini Emrahın yanındaki sıraya koyar ve sorar.
- Emrah bu paket senin mi?(o sırada bütün sınıf etrafımızda toplanmış akbaba sürüsü gibiydi.)
Emrah cevap verir – Evet benim, ne yapacaksın?
Halil bey cevap verir – Utanmıyor musun milleti alet etmeye, seni okuldan atarım lan.
Emrah sol elini yanındaki sıraya koyar hafif gülümseyerek konuşur.
- Hoca ben aslında utanılacak bir şey yapmadım, sen beni bu okuldan atamazsın ama ben seni istesem bir kaşık su da boğarım.(beni sırtımdan vuranı bile zorda bırakmam çünkü beni yaradan böyle emretmiş. Allah peygambere buyurmuş ; Her kim mümin ,mümin kardeşinin ayıbını örterse bende onun hesap günün de ayıbını örterim demiş. Ben kekenin ayıbını örttüm ama nedense Din ahlak hocası Halil bey bunu idrak edemedi. Bir de ben şuna kızdım bir öğrenci hata yaptığında hoca onu kanara çekip konuşması lazım. Halil bey gibi her kesin içinde rençibe etmemeli. )
Halil hoca Emrahı korkutamadığını anlayınca sınıftan gider. Her kes şaşırır.
Emrah ,Fatihi çeker kenara konuşur.
- Fatih beni sırtımdan vurdun bunu bana bir başkası yapsaydı inan onu bu diyarda barındırmazdım.
Bir de mafya dizileri seyredip bana onlar gibi olalım diyorsun, kusura bakma senden o dizilerdeki karakterlerden hiç biri olmaz. Çünkü sen daha Halil gibi pısırıklardan korkuyorsun. Sen dua et kan kardeşim olduğuna yoksa bir kalemde seni silerdim.
Fatih cevap verir – Emrah annem,babam öğrenir diye senin adını verdim yoksa asla söylemezdim.
103
Emrah tamam o zaman konuşma der.(çünkü konuştukça gözüm de ufalıyordu. O kadar iyilik yaptım ona demek ki karşılığı buydu.)(ben en çok neye üzüldüm o okulda tek güvendiğim insandı ama o bile güvenimi sarstı.) Emrahın yine yüzünden düşen bin parça eve gider. Zeynep hanım olanı biteni Emrahtan zorla öğrenir. Bu olanlar Emrahı okuldan iyicene soğutur.
Zeynep hanım Emrahtan gizli müdür yardımcısıyla konuşur.
(Annem benden habersiz Halil beye bütün olanları neden yaptığımı anlatmış. Halil bey de Emrah kendini efemi sanıyor da arkadaşını koruyor demiş. Annem de bir daha Emraha böyle davranmayın çünkü biz Emrahı okula artık zorla yolluyoruz demiş ve eve gitmiş.)
Emrah Fatihin bu ihanetinden sonra Müge’ye diğer kızlara davrandığı gibi sevecen davranır.
Müge de bu işe ilk başlarda şaşırır sonraları o da alışır.(ben bir keresinde Müge’yi sınıfta Fatihin gözü önünde yolunu kesip beni yanağımdan öpmesini söyledim. Müge de beni öptü. Fatih de mor yüzlü oldu...)
Emrahın Burcuya olan ilgisi okulda kısa zaman da yayılır. Bütün sınıf arkadaşları Emrahla kafa bulmaya çalışır ama Emrah dolduruşa gelmez. (Yasin,Onur Burcunun yanına biri oturduğu zaman bana git kız elden gidiyor derlerdi. Bende ya sabır derdim.) Onur sınıftaki Emrahın tek yaşıtıydı. Yasin biraz şımarıktı Sınıfın en yakışıklısıydı. Emrah onu Beyazıt Öz Türk’e benzetirdi.
Bir gün Fatih Emrahın yanına gelip konuşur – Emrah sana iki şey söyleyeceğim ,birincisi ben senden gizli gidip Burcuyla konuştum. Senin hakkında ne düşünüyor diye. Bana dedi ki beni Merve gibimi seviyor. İkincisini Yasinden öğrendim, Bizim sınıftaki Berat Burcuyla çıkıyormuş hatta Yasin, Beratı uyarmış. Emrah duymasın seni öldürür demiş.
Emrah kızarak cevap verir – Birinci haberine kızdım keke sen benim gönül işime karışma kız seni benim yolladığımı sanıyordur. Bir daha yapma biliyorum bana yardımcı olmaya çalışıyorsun ama yapma. İkincisi güzel hayırlı olsun. Beden dersinde söyle Yasine Beratı yanıma yollasın.
Beden dersi gelir sınıfta kimse yoktur Emrahtan başka. Berat Emrahın yanına gelip oturur.
Berat sorar – niye beni çağırdın Emrah (Beratın yüzün de korku seziyordum ).
Emrah gülerek cevap verir – Hayırlı olsun, onu seviyor musun?
Berat utanarak cevap verir – Evet abi seviyorum
Emrah elini Beratın omzuna koyar ve gülerek konuşur – O seni seçmiş buna saygı duyuyorum. Sana kızgın değilim ama onu üzme. Berat tamam der gider. Emrah kendi kendine söylenir – Hüseyin amca benim rüyam yalanmış. Bedenim sağlıklı olsaydı rüyamda benimdi, rüyamdaki o güzel de. Hafta sonu Hasan Merter’e Bahri ile beraber Emrahın yanına gelirler.
Emrah olanı biteni her zaman ki gibi Hasana anlatır.
Hasan Emraha cevap verir – Zamana bırakacaksın.
(Bahriyle Hasan benim yüzümü güldürmek için o haftada çok uğraştılar ama nafile.)

104
O sene Ramazan ayı gelir. Emrah oruçlu daha sabırlı olur. Sınıftan dışarı taşar Emrahın Burcuya olan ilgisinin dedikodusu. hocaların diline bile düşer. O sene Arif hocanın yerine gelen bir bayan edebiyat hocası Emrahtan şiir ister. O şiirle sınıfı yazılı yapar. Şiirin adı: Aşkın ışıksız sözü dür. ( Arif hocanın okuldan ayrılmasına çok üzülmüştüm.) Sınıfta Emrahın samimiyet kurduğu bir kız vardır adı: Esra dır. Elvin’ in ev arkadaşıdır.(Esra türbanlıydı okulda yasak olduğu için peruk takıyordu birkaç arkadaş gibi...) Bir Gün Emrah Esra ile oturup konuşur .
İlk başta hava dan sudan konuşurken söz sözü açar . Esra Emraha sorar.
- Burcuya o şiirleri sen mi yolladın?
Emrah cevap verir – evet bendim
Esra pişman mısın diye sorar . Emrah cevap verir – hayır bugünde olsa aynısını yapardım onun yaptıkları hata olsa bile ben ona kızmadım.
Esra cevap verir – senin yolladığın şiirleri ilk başta saklıyordu, sonra senin olduğunu öğrenince şiirleri yırtıp attı.
Emrah gülerek konuşur – bendeki şiirlerini ama yırtamadı ya ben ona bakarım, sana bir şey söyleyeceğim o bana ne yaparsa yapsın ben ondan soğumam...Esra daha fazla uzatmaz.
Meltem Emrahın yanına gelir ve Emraha sorar – Emrah bu akşam okulla beraber Sultan Ahmet’te gideceğiz gelecek misin?
Emrah cevap verir – sen davet edersen gelirim ama ben arkadaşlarımla geleceğim orada buluşuruz.
Meltem tamam anlaştık der. Emrah o gün Hasanla Bahriyi yanına alarak Sultan Ahmet’te gider.
(Mahalleden bir arkadaştan ödünç gitarda almıştık yanımıza . ben gitar çalmayı biliyordum arkadaş öğretmişti.) Emrah Hasanlarla bir lokantada orucunu açar. Karınlarını doyurduktan sonra gezinmeye başlarlar (Meltemleri bulup gitarın teline vuracaktım ama olmadı.) Emrah gezinirken bazı sınıf arkadaşları ile karşılaşır onlara Meltemi sorar. Çocuklardan biri cevap verir – Meltem aşağıdaki grupta senin ki de orada bizimle gelin. Emrah yok ben Melteme söz verdim onu bulsam iyi olur der. Çocukların yanından ayrılır. Emrah biraz Hasanlarla gezindikten sonra Meltemi bulamaz. Emrah kızar Meltemi cepten arar.(Meltem bana babam izin vermedi beni eve götürüyor bahanesini söyledi. Bende tamam dedim. Ama pek inanmadım.) Emrah ekildiğini anlar.
Bahriyle Hasan da durumu anlar. Emrah gitarı kılıfından çıkarır. Bir bank yanında çalmaya başlar.
Bahriyle Hasan banka otururlar,Emrah ela gözlümü çalmaya başlar Bahriyle Hasan da söylemeye başlar. üç üniversiteli kız Emrahların yanına gelir oturur. Şarkı bittikten sonra Kızlar kendilerini tanıtır, Esmer olan kızın adı: Eda Kısa saçlı sarışın olanın adı: Mine,Uzun sarı saçlı kızın adı ise Ebru dır. Hepsi gitar çalan Emraha şaşkın, şaşkın bakıyorlardır. Emrah gülerek kızlara sorar.
- Siz üniversite öğrencisiniz değil mi?
105
Ebru cevap verir – Benim adım Ebru, bunlarda arkadaşlarım Mine ve Eda.
Emrah yine gülerek sorar – bende bir gariplik mi var? Şaşkınlıkla bakıyorsunuz.
Eda cevap verir – çok rahat burada duruyorsun da ona şaşırdık. Hayır yanlış anlama bir tanıdık var da o sonradan böyle oldu da şimdi dışarı bile çıkmıyor.
Emrah ve bahriler güler.
Bahri cevap verir – Emrah abim ben bildim bileli böyle ve halinden hiçbir zaman utanmaz.
Emrah gülerek konuşur – kızlar ben halimden memnun olmasam elime ne geçer. Hiç olmazsa konuşa biliyorum sevgimi,nefreti söyleye biliyorum. Burnumla koklaya biliyorum, gözümle görebiliyorum, Kulaklarımla duyabiliyorum. Bunları yapamıyanlar var . Allah’a şükür.
Bunlar da yeter bana. Bu cevaptan sonra Emrah yine gitarın teline vurur. Bu sefer Edip Akbayram dan başın öne eğilmesini çalar. Bahriler ve kızlar şarkıyı söyler. Emrah biraz yorulur. Ebru gitar çalmayı bildiğini söyler ve o devam eder çalmaya.(kızlarla biraz daha havadan sudan konuştuktan sonra ayrılıp mahalleye döndük, kızlara telefon numaramı da vermeyi ihmal etmedim. Gitarı da sahibine verdim. Ekildik ama Allah bizi yalnız bırakmadı.) (o gün Cuma idi Ramazanın son haftasıydı.)Pazartesi günü Emrah okula gider. Meltemi yanına çağırır ve konuşur.
- afferim Meltem beni eken ilk kız olarak tarihe geçtin ,başın göğe erdi mi?
Meltem cevap verir – çok özür dilerim.
Emrah konuşur – Az kalsın yanımdaki arkadaşlarıma mahcup oluyordum. Ama gitar sayesinde kurtuldum , üç üniversiteli kızla tanıştık. Baban olmasaydı sizlerle gitar çalıp söyleyecektik ama neyse...
Meltem cevap vermeden gider. Onur Emrahın yanına gelir konuşur.
- Emrah biliyor musun seni niye ektiler?
Emrah sorar – niye?
Onur cevap verir – kimseye benden öğrendiğini söyleme, seni Meltem Burcu yüzünden ekti, çünkü Meltemin grubundaki Burcu senin geleceğini öğrendikten sonra Melteme ya o gelsin ya ben demiş.
Emrah onura cevap verir – Onu zaten ben anlamıştım. Boş ver yapanı gören var. Onurda gider.
(bu olan daha bir başlangıçtı. Bunlar insan olmayan ama insan kılığındaki mahlukata göre amallerdi. Benim tek suçum yürekli olmamdı. Bir de...)
Emrah o akşam evde kendi odasında televizyon seyretmektedir her zaman ki gibi.
Muzaffer beyde Emrahın yazdığı şiirleri bilgisayarda bulur okur.
(Babamla ben artık iki sıkı arkadaş gibiydik,babam yaşlandıkça bana daha çok yaklaşıyordu.)
Muzaffer bey şiirleri okurken bir şey dikkatini çeker. Şiirlerin çoğunda satır başlarındaki harfler aynıdır . Muzaffer bey olayı çözümler ve Emraha sorar.
- Oğlum bu kız kim?
- 106
Emrah cevap vermez. Muzaffer bey seni seviyor mu? Diye sorar.
Emrah cevap verir – Hayır sevmiyor, daha fazla sorma baba.
Muzaffer bey oğluna nasihat eder – Oğlum seni anlıyorum ama yapma bu zamanda seni bu halinle kimse sevmez. Ona bu kadar değer verme.
Emrah acı,acı yutkunarak babasına sorar – Baba annem seni sevmeseydi ne yapardın.
Baba cevap vermez.(dost acı söyler. Babam da öyle yaptı . ama gönlüme ferman geçmez.)
(Zaten sevdiğimi başkasıyla beraber görmek her gün beni içimden yakıyordu. Ama onun mutluluğu her şeye değerdi. Zaten benim en büyük salaklığım da buydu ne yapsa ben bir türlü nefret etmiyordum ve hala öyle.)
Şubat tatili gelip çatar . Hasan mahalleden yeni bir arkadaşla Emrahı tanıştırır. Çocuğun adı:
Seymen dir. (Seymen bizim gibi deli dolu dur diye yanımıza kattı Hasan.)
Şubatta Dört arkadaş gezip tozarlar. Tatil öyle geçer.
(o sene Bahri, Hülya ile beraberliğini bozar. Sizinle konuşmayan benle de konuşmasın demişti bize.) Şubat tatili biter .Emrah yine okula döner,Fatih tatilde ne yaptın diye sorar .
Emrah cevap verir – ne yapacağım ,arkadaşlarla gezdim . aramıza yeni birisini aldık onunla da gezdik. Fatih beni niye çağırmadınız der. Emrah aklıma bile gelmedi der.
(Hasanla Bahri o sigara olayından sonra Fatihi görmek istemiyorlardı.)
Emrah ikinci dönem tam bir asi olmuştu. Okul da ne gıravat takıyordur. Ne sakal tıraşı oluyordur.
Kıyafet kurallarını bile takmaz.(o dönem babam bile sakallarımı kestirmemi söylerdi,bense hiç takmazdım. Sakallarımı anneme kestiririm başkasına yüzümü emanet etmem.)
Halil hoca bir öğlen paydosu Emrahın yanına gelir ve konuşur.(hocanın elinde permamatik vardır.)
- Emrah seni tıraş etmeye geldim.
Emrah cevap verir – hoca çok ileri gidiyorsun yok sonra geri dönemezsin.
Halil – Emrah o zaman sakallarını kes.
Emrah cevap verir – senin görevin beni disipline vermek,bana akşam kesmek değil. Git disipline ver orada konuşalım. Halil hoca cevap vermeden sınıftan gider.
(ertesi gün Fatih tutturdu sana top sakal yapacağım. Yaptı zorla kandırdı beni öğlen paydosunda tuvalette yarım saatte tıraş oldum . sınıfa döndüğümde her kes uzaylı görmüş gibiydi. Bir daha o oldu top sakal bırakmadım.) Ders arasında Fatih Emraha bir şey söyler – Emrah biliyor musun?
Emrah neyi diye sorar. Fatih cevap verir – Burcu ayrılmış Berattan.
Emrah gözlerini kapatarak konuşur – Benim bu habere sevineceğimi sanıyorsun. Evet sevindim ama ne fayda yine bana o yol kapalı biliyorum.
Fatih sorar – niye bu kızlar sana böyle?
Emrah gülerek cevap verir – çok zengin olsam belki sandalyeyi görmezden gelirler. Sağlam bir bedene sahip olsam akılsızlığını görmezler. Bende ne zenginlik var, ne de bir sağlam beden var.
107
Akılı olmak, çok iyi şiir yazmak, her şey den anlamak yetmez. daha fazla beni konuşturma artık aşk para demek keke.(ben her zaman doğrudan yanayım. Doğrular acı olsa bile.)O dönem sınıf hocası öğrencilerin hangi sırada oturacağına karar verir. Kısaca bir oturma planı yapar. Emrah yine Fatihle beraber sınıf kapısına yakın sıraların en önden ikinci sıraya geçer.
Emrahların önündeki sıra ya da Burcu ve en yakın arkadaşı Merve oturur.
Bu olayı Emrah kabul etmez. Fatih daha ne istiyorsun abi sesini çıkartma der.
Emrah ya sabır der.(ilk başlarda pek hoşuma gitmedi bu durum sonraları alıştım.)
(o dönem babamın babası ölmüştü. Babam adına üzüldüm ama kendi adıma. I did not to be sorry.)
Aradan birkaç gün geçer. Merve ile Fatih ağız kavgası yapar. Kavganın sebebi Merve arkasına yaslanırken Fatihin ders kitabını düşürmüş olması. Emrah Fatihe kızla kavga edeceğine kitabı yerden kaldır der. Fatih bana ne kim düşürdüyse o alacak der. Bu sırada Burcu ve Merve Fatihe vurmaya başlarlar. Fatih bak bana vuruyorlar sende bana öyle böyle diyorsun Emrah der.
Emrah araya girer. Burcu Fatihe şakayla vurur. Emrah ta şakayla Burcunun eline vurur.
Burcu Emraha bakarak konuşur – aşk olsun bana vurdun.
Emrah cevap vermez, gözlerini Burcu dan kaçırır. Burcu gülerek önüne döner.
(Beni çocuk yerine koyduğunu biliyordum. Çünkü bana bakışları küçük bir çocuğa olan bakışlarıydı. Onun için gözlerimi ondan kaçırıyordum. Ama ne yapsa kabullümdü.)
(Esra da onun bir resmi vardı, onu Esra ya yalvararak almıştım. Çerçeve yaptırıp odamdaki çalışma masama koymuştum. Resme bakıp şiirler yazıyordum. Annem bir keresinde bu resim kimin dedi. Ben cevap vermeyince fazla üstelemez. Hasan bana kızıyordu hiçbir kıza onun kadar değer vermedin diyordu. Bende hep aynı cevabı veriyordum – bu o rüyamdaki. Ama o bunları bilmiyordu.)Emrah o dönem okuldan kaçmayı bile becerir. Hasanla Bahri okula Emrahı ziyaret etme bahanesiyle gelir. Öğlen paydosunda her kes yemekteyken Emrah yanındakilerle beraber okuldan dışarı çıkar.(kapı görevlisi Nurettin abi beni görmeden biz dışarı çıkıyorduk. Bir keresinde Nurettin abi bizi kapıda yakaladı, Müdür yardımcısına haber verdi, Halil bey annemi aradı. Annem de bırakın gitsinler dedi. Çünkü izin vermezlerse neler yapacağımı az buçuk annem tahmin ediyordu. O dönem her Cuma ve Çarşamba okuldan çıkıp geziyorduk.)
Okuldan kaçmak Emrahın derslerini hiç etkilemiyordur. Aksine morali iyi olan Emrah derslerde daha başarılı oluyordur. Bir gün Fatih bir kağıda Burcu ile Emrahın adını yazıp , Burcunun defterinin arasına koyar. Defter Merve’nin çıkar. Emrah durumu öğrenip Meltemi aracı koyup Merve den özür diler. Burcu bir laf söyler Melteme. Meltem de onu gelip Emraha söyler
Meltem – Emrah ,Burcu dedi ki: Tamam affettik bir daha olmasın dedi.
Emrah kızarak Melteme cevap verir – birincisi ben yollamadım ,yollayan adına özür diledim, bir de ben ondan değil Merveden özür diledim. Bunu ona söyle....
108
(dostum sırtımdan vurdu uyardım, yarama yari getirirken tuz döktü uyardım. Sonunda lise 3de onu da bıraktım ,çünkü yaram tuzu sevmedi.)Emrahın günleri böyle geçerken ilk bahar gelir.
Bir hafta sonu Emrah her zaman ki gibi Hasan ve Bahriyle beraber Fatma hanımların oturduğu
Binanın bahçe kapısının iç tarafında oturuyorlardır. Emrahın küçük kardeşi Abdul Kadir de yanlarında top oynuyordur. Tuğçe yanında iki kız arkadaşı ile binanın kapısına gelir. Kısa süre geçmeden Abdul Kadir eve gider. Tuğçe kızlardan biriyle topu alarak voleybol oynamaya başlar.
(Tuğçenin voleybol oynadığı kızın adı:Mine idi öteki kızın adı: Himaye dir. Himaye türbanlıydı. Kafayı yemiş biriydi yazın ortasında pardüzeyle dolaşırdı. Mine açıktı anneannemlerin binasında oturuyordu.)Mine yorulur. Tuğçe himayeyi çağırır. Himaye oynamayacağını söyler. Tuğçe Hasanlara oynayan var mı diye sorar. Hasan ile Bahri ayağa kalkıp oynamaya başlarlar. Emrahta Walkmen dinlemektedir bu sıra.(o aralar kendimi müziğe vermiştim okulda bile kitap okurken bile kulağımdaydı kulaklık. Çünkü kendimi dinlemek istemiyordum.)
Hasanın Tuğçe den hoşlandığını Emrah anlar ama Hasan kıza belli etmez. O akşam Emrah ,Hasan, Bahri ,Fatma hanımların oradaki çocuk parkın da otuyordur. Tuğçe parka gelir. Emrahla konuşmak için. Emrah durumu anlar kızı parkın salıncaklarının önündeki banka götürüp konuşur.
(Hasanla Bahri kızlarla samimi olduktan Himaye yi bana yapmak isterler, bende onlara uyup bir hata yaptım.) Tuğçe Emraha sorar – Hasanın çıktığı var mı?
Emrah cevap verir – Yok Hasanın çıktığı, inşallah olur.
Tuğçe yine konuşur – Emrah sana çok komik bir şey söyleyeceğim, Hasanı bana ayarla.
Emrah hafif gülümseyerek cevap verir – Yok canım bu komik bir şey değil. Ama sana bir soru soracağım bana doğru söyle. Tuğçe sor der. Emrah sorar – Himayenin bir çıktığı var mı?
Tuğçe cevap verir – yok, ne yapacaksın?
Emrah cevap verir – Senin yaptığını yapacağım.
Emrah ,Hasanı yanına çağırır ve kızın yanında konuşur – Hasan bu kız senden hoşlanmış ne diyorsun. Hasan sen ne dersen o olur der. Emrah tamam bu iş olmuştur der. Emrah Hasanı Bahrinin yanına yollar. Tuğçe ,Himaye yi Emrahın yanına yollar. Himaye banka oturur. Emrah konuşmaya başlar – nasılsın ? kız iyiyim der. Emrah tekrar konuşur – Bak Himaye ben fazla uzatmak istemem sana bir soru soracağım bana net cevap ver.
Kız tamam der. Emrah sorar – benimle çıkar mısın?
Kız cevap verir – Emrah benim bir çıktığım var. Seninle arkadaş kalalım .
Emrah kızdan özür diler ve kız gider. Emrah Hasanı çağırır. Ceketini çıkartıp Hasana verir.
Hasan Emraha sorar – ne oldu usta?

109
Emrah olmadı istediğiniz, beni yalnız bırakın der. Hasan gider . Tuğçe gelir. Emrah onu da yanından yollar. Ve kendi kendine dolunaya bakarak konuşur.
- Dostların yüzünden, ruhu pislik olan biri yüzünden ASIL AŞKIM dan vazgeçiyordum. İyi ki bu olay böyle son buldu. Yoksa Dünyanın en büyük namerdi olacaktım. Ya Rab şükürler olsun sana.(Himaye beni red ettiğinde o an hiçbir şey gelmedi aklıma. Sadece rüyamdaki o güzelin gözleri bir de sesi düştü aklıma ve yanlış yaptığımı anladım. Daha sonraları hiçbir kıza dostluktan başka bir duygu beslemedim. Mahşere kadar.)
O hafta Emrah bir hediye alır bu hediye bir kolyedir. Hasanla beraber almıştır.
(O hafta Müge nin doğum günü vardı okulda. Müge yi kardeşim gibi görüyordum.)
Okula gider Emrah cebinde hediye ile . Müge yi ders arasında yanına çağırır ve konuşur
- Müge sana bir şey versem kabul eder misin?
Müge – tabii, olur der.
Emrah ilk başta cebinden bir cam gül çıkartır sonra da kolyenin hediye kutusunu çıkartır.
İkisini de kıza verir ve söyler – Müge sana laik değil. Doğum günün kutlu olsun.
Müge hediyeleri kabul eder. Emrahı yanağından öperek teşekkür eder. Sınıftan hediyeleri alarak gider.(bunlar olurken sınıftaki kızlar şaşkınlıkla bana bakmıştı. Diğer erkek arkadaşlarda bunu fırsat sayıp Müge ye Emrah seni seviyormuş diye çıkardılar. Müge,Emrah benim abim diye cevap vermiş. Ben de bu lafı çıkaranlara;benim sevdiğim belli, ya sizin sevdiğiniz nerede? yürekli olun karı gibi dedikodu yapmayın demiştim.)
(Anneannem bir gün Tuğçe in babaannesiyle konuşurken konu Emrahlarla Tuğçelerin arkadaşlığına gelir.) Babaanne Fatma hanıma bir şey söyler – Tuğçe ye Emrah için izin verdik onlarla arkadaşlık yapması için. Fatma hanım cevap verir – Emrahın Tuğçe’ nin arkadaşlığına ihtiyacı yok.
Babaanne – Tuğçe bana dedi ki Emrah istediği için ben onlarla arkadaşlık yapıyorum dedi. Bende Emraha acıdım. (bu konuşmayı anneannem bana söylediğinde Ne mide kaldı bende ne de Tuğçeyi affedecek yürek. Ama Hasanın mutluğu için Bahri ile beraber bu olanı biteni içimizde sakladık.)
Emrah ,Tuğçe ye soğuk davranır. Bu da Hasanın hoşuna gitmez.
Hasan Emraha sorar – Ne oldu Emrah kıza niye soğuk davranıyorsun?
Emrah cevap verir – sen keyfine bak. Bana bakma deliyim ne yapsam yeriyim.
Bu konuşmadan Hasan bir sonuç çıkaramaz. (Tuğçe Bir keresinde Hasanla baş başa kaldığında, Tuğçe Hasana sorar – Hasan buraya benim için mi yoksa Emrah için mi geliyorsun?
Hasan da cevap vermiş – Senin için geliyorum demiş. Bunu ben 2003 yılının temmuzun da Hasanın kendi ağzından öğrendim. Kırıldım ama aşığın halinden anladığım için Hasana kırılmadım dedim.)
Aradan iki gün geçer. Tuğçe ,Hasandan sebepsiz yere ayrılır. Hasan bozuntuya vermez ayrılığı kabul eder. Bu duruma Emrah çok üzülür.(Sebebin ne olduğunu öğrenmek için Tuğçe yi yanıma birkaç kere çağırdım gelmedi bende daha fazla üstelemedim.)
110
(dostum ilk defa aşık olmuştu ve hala öyle millete değilim dese de ben biliyorum.) Artık okulun son üç haftası dır. Emrah okula sivil elbiseyle gider. (Siyah bir takım elbiseyle içine beyaz gömlek giyerek). Sınıfa girer yerine geçer.
Bütün sınıf Emraha bakar. Önündeki sırada oturan Burcu 45 saniye Emrahı gözleriyle süser.
Fatih gülerek Emrahla konuşur – Emrah seninkinin boynu tutulacak
Emrah cevap verir – o bana değil üstümdeki takıma bakıyor keke. Dilerdim ki bana ben olduğum için baksın.(sağlıklı bedenim yoktu ama yüreğim vardı. O da aşk pazarında bir takım elbise kadar değerli değildi anam.) 45 saniye sonra Burcu önüne döner. Emrah derin bir oh çeker.
Meral Emrahın yanına gelir ve oturur. Emraha sorar – bugün niye bu kadar şık giyindin Emrah?
Emrah gülerek cevap verir – Öğlen arkadaşlarla dışarı çıkacağız, o yüzden böyle giyindim.
Meral – Emrah Burcu deminden beri sana bakıyor konuşmamı ister misin?
Fatih olur der. Emrah ya sabır sana ne der. Meral gidip Burcuyla konuşur.
Burcu, Merale kızar ve söyler – bu olay benim canımı çok sıktı. Abilerime söylersem onu görür gününü. Meral Emrahın yanına gelir. Burcunun söylediklerini Emraha söyler.
Emrah, Fatihe – afferim beni daha çok yaktın Fatih der. Merale de Emrah söyler – Abilerinden korkacağımı sanıyorsa aldanır.(o dönem her ders saçlarıyla oynayan bana oynarken bir şey yapmadı da bu konuşmada niye böyle davrandı, ona da anlam veremedim.) Öğlen paydosunda Hasan ile Bahri,Emrahı alarak giderler. Emrah o aralar
kitap çıkartma isteği vardır. O sıralarda da Türkiye de millet vekili seçiminin heyecanı vardır. Emrahtan adı Ampul parti olan bir partinin Gazi Osman paşa ilçesi ,Hürriyet mahallesi gençlik kolu başkan yardımcısı Necip, Ampul partisinin genel başkanı Recep bey için yazdığı şiiri ister . (Hasan adamlara benden bahseder ,bir de şiirden. Adamlarla tanışmak için Necip beyin yerine gittim. Şiiri okudular ve çok beğendiler. Sen kitap çıkarmayı düşünüyormuşsun dediler bana ve sana her türlü yardımı yaparız dediler. Bizim Nazım abi da Gazi Osman paşa belediyesinde başkanın halkla ilişkiler görevlisiydi. Belediye Ampul partisine bağlıydı. Ben iki hafta içinde babamın yardımıyla 190 tane kitap çıkartım İkinci sınıf bir kitap olmuştu. Ama içindeki şiirler bana göre çoğu şiir kasetinden daha değerliydi. Kitaba dört milyon değer koydum. Kitapta 96 şiir vardı. Kitabın adı: Gideceğimdi. Ampul partisinin Gazi Osman paşa ilçe binasına 5,6 kez bizi çağırdılar. Gittik Hasanla ancak 16 tane alan oldu, Annem her gidişime karşı çıktı. Kapılara gidip kitap satmamı istemiyordu. Babamsa bana destek veriyordu. Çünkü hayatı böyle öğreneceğimi biliyordu. Bende yaptığımın kötü bir şey olmadığını biliyordum.
Nazım abiye güvenmiştim ama o kendi yerini ayarlamakla uğraşıyordu. Bir kere yanıma uğradı Selamlaştık o kadar. Ondan sonra hiç uğramadı yanıma. Ben kıç yalayıp kendime_
yer ayarlamadım. Bir eser yaptım, ortaya koydum isteyen alıp okudu. İstemeyen okumadı.
Kimsenin kıçını yalamadım. Bir kerede beni 19 Mayısta Abdi ipekçi spor salonuna çağırdı Necip bey .Ampulün Gençlik mitinginde Recep beye yazdığım şiiri okutma vaadi ile beni
111
oraya çağırdı. Annemi, Bahriyi, Hasanı yanıma alarak gittim. Ne şiir okundu nede Necip bey yanıma uğradı. Recep beye yazdığım şiiri annem götürüp İstanbul millet vekili adayı Mustafa başa verdi. O olaydan sonra Ampul partiden uzak durdum. Başka partilere baş vurduk kapıdan içeri almadılar. Bazıları kitabın bana ait olduğuna bile inanmadı,Kitap yayın evlerine baş vurduk Hasanla bizi kapıdan kovmaktan beter yaptılar. Benim paraya ihtiyacım yoku sadece bir unvan istiyordum . Seymen bizi yarı yolda bırakıp Mersine ablasının yanına gitti. Bahri Ö.S.S için Muğla ya gitti. Biz yine iki dost kaldık. Hasan ile ben. Ampul partiye 16 kitap sattık orada bile bizle pazarlık yaptılar. Dört milyon fazla dediler. oysa sesi karga olanların kasetine verilen paranın bile altındaydı bu fiyat. Hem sanatın parayla pulla değeri belli olmaz. Sanatçıyla da bu tür pazarlık olmaz.)
(ben gurur yapmadan çıktım yola,O şeytanı arkam da bıraktım. Milletime kendimi adamak istedim olmadı. Vatan sağ olsun. Millet beni kaybedince kahrolsun.) Emrah lise 2 yi de bitirir bu arada. Okuldan kimseye söylemez kitap çıkardığını. Gideceğim kitabında 16 şiiri Emrah, Burcu için yazmıştır. (bunu Burcunun ancak lise 3 de haberi oldu.)
(16 kitabı sattığımız da Hasanların çatı da kaldık. Dört arkadaş, Hasan, Seymen , Özkan,bir de ben. Mangal yaptık, çay içtik sabaha kadar. Seymen ile Özkan dayanamayıp yere serdikleri kilimin üstünde uyudular. Hasanla ben sabaha kadar oturduk,Hasan Tuğçeyi andı söylediği şarkılarla, bende çatıya gelen sokak lambasının ışığının altında Burcu için yazdığım şiirleri okudum. Hasan içindekileri Türkülere döktü yandı. Bende dizeleri okudukça yandım. Gök yüzündeki yıldızlardan yarimizin resmini yaptık. Kimse bilmeden ve görmeden. Evdekilerin haberi vardı.)
Hasanla Emrah iyicene umutsuzluğa düşer. Kitaplar ellerinde hangi kapıya giderlerse gitsinler, kapılar yüzlerine kapanır. Ama bir an vazgeçmezler, Hasan bir keresin de yeter be hangi kapıya gitsek geri çeviriyorlar diye isyan eder. Emrah cevap verir Hasana – Hadi isyan edelim. Elimize ne geçecek. Şimdi yenilgiyi kabul edersek ,Onlar galip gelir. Ama pes etmesek onlar yenilir. Allah bir kapıyı kapatır, ötekini açar. Hem fazla kitap satarsak sana bir tane cep telefonu alacağız. (Hasana cep telefonu almak istiyordum, çünkü onun sesini duymak istediğimde her zaman duymak için.)
Emrahın konuşmasından sonra Hasanın mahalleden arkadaşı olan Yusuf Emrahların
yanına gelir .
(Yusuf’un ağzı çok laf yaptığı için bazı partiler de üst düzeyde tanıdıkları vardı.)
Yusuf Hasanla konuşur – Hasan ben Büyük birlik partisiyle konuştum bir hafta sonra bizi Aksaray da Beş yıldızlı bir otel de, İstanbul millet vekili adaylarını tanıtım kokteyin’de giriş kapısının önünde bize özel Emrahın kitabını sergilemesi için bir masa ayırdılar, ama Emrahtan genel başkanlarına ait bir şiir yazmasını istediler bunu duyan Hasan çok sevindi Emrah Hasana kağıt kalem çıkartmasını söyledi Emrah söyledi Hasan yazdı beş dakika içinde genel başkan için yazılmış bir şiir ortaya çıktı. (Şiiri Hasan internet kafaye giderek bilgisayar dökümü ile her kitaba koymak üzere 56 adet çıkartır ) aradan bir hafta geçer

112
kokteyin yapılacağı gün gelir çatar Emrahlar Yusufu yanlarına alarak kokteyin yapılacağı otele giderler kokteyn yapılacağı yerde_
Emrahın masası çoktan hazırdır. (koktey bitiminde masada bir adet bile kitap kalmamıştı bazı adaylar kitaba adını verdiğim şiiri okuyup bana gelecekte çok iyi bir şair olabileceğimi söylediler bazı gazetecilerde kitaba adını verdiğim şiiri okuyup bana hangi örgüte bağlı olduğumu sordular bende hayat örgütüne bağlı olduğumu söyledim kitabı alan bazı kesim insanlar kitabın fiyatın dan fazlasını verdiler paralarını geri vermemize rağmen almadılar, bazılarıda kitabı beğenmezlikten geldiler o şahsiyetlere kitabı hediye ettik çünkü ancak _
böyle para üzerini geri almayan insanlara cevap verdik ben Feryüz Emrah Dündar olarak şahsım adına genel başkan Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarına bana göstermiş oldukları değere teşekkür ederim.)(beni tanıyanlardan daha iyi bana yardım ettiniz.) Emrah masadaki kitapları sattıktan sonra Hasanla beraber mahalleye döner. Hasana telefon bayisinden bir cep telefonu alırlar . Yusufa da yemek ısmarlarlar. Hasanın gözlerindeki mutluluk ışığı Emrahı çok mutlu eder. Geri kalan parayla Emrah kendine taksitle cep telefonu alır.
(Hasan ilk başta kabul etmedi, evdekiler laf eder diye bende evdekiler kapı,kapı gezmedi biz gezdik, Onların yüzüne kapanmadı o kapılar bizim kapandı onun için bize kimse karışamaz dedim, Anneanneme gittiğimde Bir tek Metin dayım alay etti enayi dedi bana, Ama olsun desin dostun gözündeki o ışığa ben kanımın son damlasını veririm.) Yaz biter, Okulun açılması yine yaklaşmıştır. Emrahı yine bir sorun beklemektedir, Çünkü okul taşınmıştır başka bir yere, taşındıkları yerde asansör yoktur. Emrah bunu öğrenince okuldan ayrılmak ister, Zeynep hanım da son sene olduğu için Emrahı başka yere vermek istemez.(Annem beni ne yapıp yapar, oraya gitmemi sağlar.) Emrah okula gittiği ilk gün zemin katta Halil beyle karşılaşır ve Halil bey Emraha şakayla karışık bir laf söyler – bunu ana sınıfına 6 yaş grubuna koyun.
Emrah sinirlenir, Halil beye diklenir . Zeynep hanım Emrahı tutar ,Halil beye saçmaladığını söyler.
Emrah üçüncü kata görevlilerin yardımıyla çıkar.(bu yardım ben okuldan mezun olana dek devam etti, Halil beyin yorumunu mahşerde yapacağım diğerleri gibi.)
Emrahı Fatih sınıfa götürür, Yalnız geçen sene ki sınıf iki ayrı sınıfa bölünmüş üstelik yeni arkadaşlar katılmış ama Emrah için eksik biri vardır, Fatihe sorar Emrah – Fatih o nerede ?
Fatih cevap verir – Kara toprak hala unutmadın değil mi? Korkma yan sınıfta okuyor.
Emrah oh çeker, Fatihe kitap çıkartıp bütün yaz onun satışı ile uğraştığını söyler.
Fatih sevinir,Emraha sorar – Kitap getirdin mi?
Emrah cevap verir – yok yanımda yarın getireceğim . O gün öyle geçer.
Ertesi gün Emrah yanında 11 kitap getirir, sevdiği arkadaşlarına verir.
(Yasin, Mehmet, Esra,Meltem gibi sevdiğim arkadaşlarıma verdim.)
Fatih Emraha sorar – Niye Burcuya vermiyorsun?


113
Emrah cevap verir – ona veremem, çünkü kitapta onun için yazdığım 16 şiir var, beni istemeyen şiirlerimi ne yapsın. Yasin gider Burcuya söyler Emrahın kitabında 16 şiirin ona_
ait olduğunu.
Burcu bunun üzerine Emrahın Esra’ya imzalayıp verdiği kitabı Esra’dan zorla alarak ,bu kitap artık benim der. Esra bunun üzerine Emrahın yanına gelir ve konuşur
- Emrah yanında kitap kaldı mı? Burcu senin verdiğin kitabı zorla benden aldı.
Emrah kızarak konuşur – ben o kitabı sana verdim, okumak için almıştır geri verir
Esra cevap verir – yok geri vermeyecek gibi aldı. Emrah iyi tamam der bir tane daha verir.
Esra sınıfına gider, Fatih gülmeye başlar.
Emrah niye güldüğünü sorar – Niye gülüyorsun ?
Fatih cevap verir – Burcu seni seviyor ,bu olay bunun ıspatlı bir örneğidir .
Emrah Fatihe kızarak konuşur – Fatih saçmalama kardeşim, beni seven kitabı gelir benden alırdı, bir de abileriyle beni tehdit etmezdi, onun için fazla uçma benimde aklımı karıştırma.
(Her ders paydosunda o sınıfa gelirdi, Fatih ve diğer arkadaşlar senin ki geldi diye bana takılırlardı.
Bende duymazlıktan gelirdim, bir tek Mehmet bana sataşmazdı.)
Emrahın o sene iki tane candan arkadaşı olur, Mehmet ve Bünyamin .
Bünyamin hafızdır. (Mehmet ile ben aynı sınıftaydık, Bünyamin başka sınıftaydı, her ders arasında Bünyaminle oturup havadan sudan konuşurduk birde Bünyaminin hoşlandığı kızı yani Esra’yı, Bünyaminde Esra dan karşılık görmüyordu. Zaten arkadaşlar o sene gönül işlerini bana soruyorlardı. Kelin ilacı olsa ilk önce kendi kafasına sürer derdim ama _
yardımda ederdim.)
Öğlen paydosunda Berat sınıfa gelir, sınıfta bir tek Emrah vardır.
Berat Emrahla konuşur – Emrah kitap çıkarmışsın?
Emrah gülerek cevap verir – çıkarmışsın denmez yazmışsın denir bu bir, ikincisi ne olacak?
Berat cevap verir – bir şey olmadı da, onun için 16 şiir yazmışsın ona deymez.
Emrah kızarak konuşur – hop ağır ol molla desinler, o benim için çok değerli, değer mi deymez mi, bırak ona ben karar vereyim, sen dilini uzatma yeter yoksa keserler. Bu cevaptan sonra Berat sınıftan gider. (bugünde olsa aynısını yapardım.)
Ertesi gün beden dersinde Emrah sınıfta tek başına oturup kitap okumaktadır, kitabın konusu Ahmet kayanın hayatıdır. O sene okula yeni gelen kızlardan biri adı Esra olan sınıfa gelir.
Birkaç erkek öğrencide gelir, Kız çocuklara bağırmaya başlar.
Defolun gidin sınıftan beden dersi için giyineceğim falan filan der, diğer erkekler sınıftan çıkar.
Emrah çıkmaz, Meltem ile Aynur Emraha yalvarır çıkmazı için.
Emrah konuşur – hiç kimse beni sınıftan o kızın söylediği lafları geri almadan dışarı çıkaramaz.
Kız öğretmen masasına oturarak konuşur – sen kimsin defol git.
114
Emrah kızın yanına gider,Meltem sınıftan gider Aynur kızın yanına geçer.
Emrah kıza kızarak konuşur – Kızım akılı ol, bir deliyle uğraşmak zordur, Dilini keserim.
Kız cevap verir – deliysen git Bakırköy‘e ,sen benim dilimi kesemezsin.
Emrah; Allah’ım günah benden gitti der, cebinden kelebek bıçağı çıkartır kıza doğru tutar.
Kız korkar, Emrah korktuğunu anlayınca bıçağı geri fırlatır, kızlar sınıftan kaçar.
Arkadaşları Emrahı iyicene sakinleştirir.(benim amacım korkutmaktı, onu yaptıktan sonra kaçmalarına fırsat verdim. Aynur ile o sene tanıştım çok candan dostlarımdan biri oldu.)
Kız Emrahı Halil beye şikayet eder. Halil bey hiç bu olayla ilgilenmez.
(çünkü o da anladı benimle oyun olmayacağını.)aradan bir hafta geçer.
Emrah bir gün önce Burcuya cep telefonundan mesaj yollamıştır, mesaj da; Emrah yarın öğlen paydosun da teke tek görüşmek istediğini söyler, Burcu da tamam der.
İlk ders arasında Fatih bir kağıda Emrah ile Burcu yazıp Emraha gösterir.
Emrah Fatihe kızarak konuşur – Fatih aklıma geleni yapma kardeşim, kız hoşlanmıyor bu olaydan. Fatih korktun mu? Der, Emrah ne halin varsa gör bana gelmesinde bu olayın ucu der.
(Fatih Esra ya kağıdı verip Burcuya yollar Emrah gönderdi diye, benimse bundan sonraları haberim oldu.)Emrah heyecanla öğlen paydosunu beklemektedir, çünkü sevdiği kızla baş başa kalıp içindeki sevgiyi,aşkı haykıracaktır. Öğlen paydosu olur, Emrah elinde demir saplı bir kalemle oyalanıp sevdiğini bekler. Sınıfın kapısı açılır, Burcu ,Merve ile beraber gelip Emrahın yanına oturur. Emrah Merveyi görünce söyleyeceklerini içine gömer.
Burcu ,Emraha dersler nasıl gidiyor diye sorar, Emrah ta iyi ya senin der.
Burcu benimde iyi gidiyor der,Emraha sana bir şey soracağım der,Emrahta tabii der.
Burcu sorar – Emrah bana bugün bir kağıt gönderdiler, senin adınla benim adımı yan yana yazılmış kimin yolladığını biliyor musun?
Emrah, Burcunun neden Merve ile geldiğini anlar. Emrah Fatihi ele vermemek için bilmiyorum der. Burcu Emraha parlayarak bir laf söyler – “Adını adımın yanında duymak,görmek istemiyorum” der. Emrah başını önüne eğer acı,acı tamam der. Burcu ile Merve sınıftan gider.
Burcu Emraha bu lafı söylerken Emrah demir saplı kalemi sağ elinin avuç içine kalemi saplar, hiç farkında olmadan.(o sözü duyduktan sonra bütün umutlarım yıkılmıştı, Dedemi,ablamı, Hüseyin’i ve Hüseyin amcayı yeniden kaybetmiş gibi oldum. Hepsinin acısının yedi katını yaşadım, sanki kitap satarken kapılar yeniden kapandı yüzüme bu sefer ben yenildim. Kısaca Dünyam yıkıldı, ama sevdam mahşere kadar yüreğimde.) Emrahın sevdiği arkadaşları olayı öğrenip yanına gelip eline saplı olan kalemi çıkartıp eline pansuman yaparlar, Emraha niye karşılık vermedin derler.
Emrah acı,acı gülerek cevap verir – bülbül kör olmuş dostlar.
Fatih yaptığına pişman oldu. Emrah Fatihe bir şey belli etmez.(Fatih kaş yaparken göz çıkardı, o sene sınava girecek diye onu üzmedim ama sonra beni mahşere kadar kaybetti.)
Emrah eve gider, annesi o günü Emrahtan habersiz kanal 7 yi aramıştır.
115
(annem Uğur arslan’ın program sorumlularını arayıp benden ve şiirlerimden bahsetmiş,onlar da durumu öğrenip bizim eve çekim yapmaya gelirler. Annem için ben kabul ettim ama adamlara pek iyi davranmadım, hatta yönetmen anneme sarılmamı istediğinde ben medya maymunu değilim dedim, annem röportaj yaparken ablamdan bahsedince ben biraz ağladım, bana program sorumlusu Kenan İmirzalıoğlunu sevdiğimi sordu,bende evet dedim. Bana söz verdiler çıkartacakları program da beni onunla tanıştırma sözü,ama olmadı programda beni 15 dakika tuta bildiler çünkü Gideceğim şiirim okunurken ablamın resmini stüdyoda bulunan büyük ekranda görünce sağ gözüm dayanamadı yaşları boşalttı, benimle beraber seyircilerin arasında yüreğimin bir parçası daha ağladı kardeşim Abdul Kadir. Reklam arasında ben stüdyodan çıktım bana beklememi söylediler Kenan abiyi annem sordu gelmedi dediler, o andan sonra beni orada tutamadılar ve eve döndük. Bana yine eve dönerken sorumlulardan biri söz sana Kenanı getireceğiz dedi , bende ona size inanmıyorum dedim. Ama her şeye rağmen Uğur abiye teşekkür ederim.)
T.v olayı okulda her kesin diline düşer bu durumdan Emrah hiç hoşlanmaz.
O dönem Emrah derslerine hiç önem vermez, hatta son sınavlara bile girmez.
Şubat karnesinde üç zayıf notu vardır, bu karne Emrahın hayatındaki en kötü karnesiydi.
Emrah bunu bilerek yapmıştı,çünkü okul yönetimi sınıfın en iyi 12 öğrencisini öteki sınıfa alacaktır.(ben böyle yapmama rağmen annem okul yönetimiyle konuşup beni o sınıfa yollar,tatilde yalvardım hayatımda ilk defa annemin önünde ayaklarına sarıldım ve devreye anneannemleri soktum, ama nafile annem beni o sınıfa yolladı. Bilmeden beni ateşe attı.)
Emrahın o sınıfa gitmek istememe sebebi Adını duymak,görmek istemeyen birisinin olmasıydı.
İkinci dönem başlamadan tatil de Emrah, Esra ve Elvini gezmeye davet eder, kızlar kabul eder.
Emrah yanına Hasanı,Fatihi alarak gider, Bakırköy sahilinde gezerken bir kafede otururlar.
Havadan,sudan konuşurken Hasan kızlara Burcuyu sorar, kızlar Emrahın ortamdan uzaklaşmasını isterler, Emrah Fatihle beraber kafeden çıkar.(ben kafeden çıktıktan sonra Hasana Burcu, Emraha ne yaptıysa bizde Burcunun yerinde olsaydık aynısını yapardık demişler. Bunu bana kızları evlerine bıraktıktan sonra söyledi Hasan. Hasanda onlara Emrah istese onu dağa kaldırır demiş.)
Emrahlar, kızları gezdirdikten sonra yemeğe çıkartırlar. Kızlar yemekte Emraha Burcuyu kötülerler
Beş kişiyi birden idare ediyor derler,bunu duyan Emrah yemek yemez, sigara yakar.
Kızlara Emrah söyler – o benim için çok değerli, dedikleriniz doğruysa Allah onu bu _
sandalye ye düşürsün. Kızlar Emraha beddua ettiği için kızarlar. Hasan kızlara Emrah niye öyle söyledi biliyor musunuz, diğer erkekler sevdiği kızdan uzak dursun diye söyledi der. Emrahlar kızları evlerine bırakırlar.(Hasan bu olanlardan sonra bu kızları görmek istemediğini bana söyledi.)

116
(okulda canım cicim diyen kızlar benim en yakın dostuma Burcunun yaptığını bizde yapardık diyip sonrada bana Burcuyu kötülemeye çalıştılar. Bunlar iki yüzlü insanlardı, bende okulda Burcudan haber almak için onlara iyi davrandım. ) Emrah okulun ikinci döneminin ilk günü okula gider.
Sınıfa girer, her kes şaşkınlıkla bakar, samimi olduğu arkadaşı Yasinin yanına sandalyesiyle geçer.
Yasin Emraha şakayla takılır – hadi yine iyisin onunla aynı sınıftasın .
Emrah kızarak cevap verir – Ulan böyle düşüneceğinizi biliyordum ama düşündüğünüz gibi değil beni ailem özellikle annem bu sınıfa zorla yolladı. Yasin Emrahın omzuna elini koyar boş ver der.
Burcu,Emrah dan beş dakika sonra sınıfa gelir, sınıftaki bazı kendini bilmez öğrenciler Burcuya Emrahı gördün mü der. Kız oralı bile olmaz . Emrah onunla göz göze gelmemek için elindeki cep telefonuyla oynar. İlk ders biyolojidir. Bayan hocadır, hoca 5 aylık hamiledir.
Sınıfta Emrahı gören hoca sorar – Emrah bu sınıfa mı geçtin ? Emrah evet der.
Erhan adlı öğrenci hocanın masasına yaklaşır hocaya eğilerek sessizce bir şey söyler – Hocam Emrah bu sınıfa Burcu için geldi der. Dudak okumayı bildiği için çocuğun söylediklerini anlar, ya sabır der. Erhan yerine oturur, hocanın gözleri dolar başını önüne eyer birkaç damla yaş döker.
Diğer öğrenciler bu duruma anlam veremez ,hocaya sorarlar – ne oldu hocam? Hoca yok bir şey der. Erhan’a sorarlar - ne söyledin? Ondanda cevap çıkmaz. Emrah o günü öyle atlatır.
(ben o pisliğe dokunsaydım o pislik haklı olurdu, kısa zamanda okula yayılır benim o sınıfa onun için gittiğim söylentileri.) Emrah o hafta sonu Hasanı yanına alarak Bakırköy sahile gider.
Sahil de Emrah Hasana anlatmaya başlar – Kuşçu hissettiklerim çıktı
Hasan cevap verir – milletin diline düştün değil mi? Anlamıştın ama engel olamadın.
Emrah sahile vuran dalgalara bakarak konuşur – beni şu suya atsalar daha az acı çekerim, bilmiyorum o diyar da güveneceğim kimse yok kalmadı.
Hasan cevap verir – Fatih var ya!!
Emrah hafif gülümseyerek cevap verir – Fatih mi? Adam sıkıya geldi sattı beni.
Hasan haklısın der. Emrah eve döner.
Ertesi gün okula gider, Sınıfta arka sıralarda bir sıranın yanına geçer Emrah.
Yanına Mehmet adlı bir öğrenci yerleşir(Mehmet benim kafa dengim bir arkadaşımdı, az konuşup öz söylemeyi severdi, diğer öğrencilerle de fazla yüz göz olmazdı, onunla üç ay aynı sırayı paylaştık bir kere bile birbirimizi üzmedik yedi sene o okulda dost bulamamıştım ama üç ay yetti bana. Sağ ol Mehmet Zafer dostum.) Yasin Emrahı yanına çağırır – gel _
sene yanıma Emrah senin ki önümdeki sırada oturuyor.
Emrah cevap verir – yok kara kartal ben burada iyiyim. Yasin tamam sen bilirsin der.
Mehmet sorar – niye gitmedin oraya tahtayı daha rahat görürdün?
Emrah cevap verir – tahtayı buradan da görürüm, görünmeyen ateşten kaçıyorum.
117
Mehmet anladım Allah kolaylık versin der.(uzakta kalıp zamanın akmasını bekledim, ama zaman kumdan kale değil rüzgar yıksın ateş havaya açık yerde değil yağmurla sönsün, bense kuş değildim kanatlanıp göçemedim. Son ana kadar yandım ve hala...) Günler Emrah için böyle geçerken bir gün okulda öğlen paydosunda Emrah sınıfta kitap okurken Esra Emrahın yanına gelir ve konuşmaya başlarlar. İlk başta Esra Emraha sorar – ne haber Emrah yine kitaplara gömülmüşsün ?
Emrah cevap verir – haberler sende, kitaplar en iyi dostumdur çünkü onlar iki yüzlü değildir. Sözüm meclisten dışarı.
Esra gülerek konuşur – Emrah hala onu seviyor musun, biliyor musun o bir başkasıyla evlenmeyi düşünüyor bana söyledi?
Emrah kafasını kitaptan kaldırır, hafiften şapkasını düzelttir ve Esra’ya bakarak cevap verir
- Esra; bizim sevgimiz ebedidir, beşeri değildir. Yani ben onu bedeni için sevmedim ki hem bunu ilk öğrenmesi gereken ben değilim benden daha çok değerli olan eski erkek arkadaşının öğrenmesi gerekir. Anladın mı?
Esra cevap verir – Emrah anladım, senin doğum günün ne zaman hafta içi ise sınıfta kutlayalım arkadaşlarla beraber.
Emrah cevap verir – Üzgünüm benim doğum günüm 25 mart yani bu hafta Cumartesi hem ben arkadaşlarımla olacağım o gün. Esra neyse der Emrahın yanından uzaklaşır.
(Evet yalan söyledim çünkü onlarla değil parti, helaya bile gitmezdim, ama en yakın dostumla bir olup bana nefret dolu bir doğum günü yaşattılar.)
Esra Hasanı kafaya alıp, Emraha sürpriz doğum günü yapmaya karar verirler.
Cumartesi günü Emrah evde otururken akşam üstü cep telefonu çalar, arayan Hasan dır.
Emrah telefonu açar ve konuşur – Nasılsın, bugün gideceğiz değil mi sahil yoluna.
Hasan cevap verir – Emrah sahili boş ver , bugün metro da iki kızla tanıştım, seni de anlattım.
Emrah eee ne oldu diye sorar. Hasan cevap verir – bizi bu akşam Merter deki şelale kafe’de bekliyorlar. Emrah sorar – bana bir numara yapmıyorsun değil mi kuşçu?1
Hasan yok yapmıyorum der. Emrah Hasan gelmeden hazırlanır. Hasan geldikten sonra kafe’ye doğru yola çıkarlar. Emrah bir kez daha bir numara var mı diye sorar. Hasan yok der.
Hasanla Emrah kafe’ye girerler kendilerine bir yer bulup otururlar. Aradan beş dakika geçmeden kafe’ye Fatih gelir, Emrah sevinir, Fatih de onlara katılır.
Yine aradan beş dakika geçer, Hasan masadan kalkar.
Emrah ne oldu? diye sorar, Hasan cevap verir – ben bir kızlara bakayım der kafeden dışarı çıkar.
Emrah,Fatihe havadan sudan konuşurken bir çift kız kolunun arkadan boynuna dolandığını hisseder Emrah şaşırır, ne oluyor diyerek kafasını çevirir. Kolların kime ait olduğunu görür.
O kişi Esra dır.
Emrah bozulur, boynundaki kolları sahibine iade eder. Esra gülerek konuşur – Bizi beklemiyordun değil mi Emrah?
118
Emrah,Hasana kızgın gözlerle bakarak Esra’ya cevap verir – Evet seni ve Elvini beklemiyordum, iki güzel bayan bekliyordum. Esra bu cevaba bozulur. (o hafta Esra annemi okul çıkışı sebepsiz yere yanağından öpmüştü, annemde bana gelinim beni öptü diyince ben ilk başta o sandım ama sonra annem kızı bana tarif ettikten sonra anlamıştım yok gelinin değil dedim anneme.)
Garson masaya doğum günü pastasını getirir, mumları yakarlar. Emrahın yüzünden düşen bir kızgınlık ifadesi, Fatih, Emraha niye kızdın sana sürpriz yaptık memnun olmadın mı? Der.
Emrah cevap verir – ben doğum günü kutlamayı 14 yaşımda bıraktım, hem sevdiklerimle beraber kutlamayı severim, en yakın dostum bile bana yalan konuştu nasıl mutlu olayım, mumları dostum söndürsün benimle. Emrah Hasanla beraber mumları söndürür.
Esra Emrahla konuşur – Emrah,Hasana kızma biz istedik yalan konuşmasını sürpriz bozulmasın diye. Bu sırada pastayı keserler her kese birer dilim verirler Emrah tabağındaki dilime hiç dokunmaz. Esra’ya cevap verir – Bana sürpriz mi yapmak istiyordunuz, bana ne sürpriz olurdu biliyor musunuz, onun buraya gelmesi sürpriz olurdu sizin değil, Esra sana bir şey soracağım, Niye annemi öptün? Esra cevap verir – o buraya gelmez der gözleri dolar ve dışarı çıkar.
Hasan,Emraha kızarak konuşur – kızlar senin için ellerinden geleni yaptı , böyle yapma
Emrah, Hasana cevap verir – senin sonra hesabını keseceğim git kızı al gel. Hasan kızı içeri getirmeye gider. Emrah cep telefonuyla babasını arar.
Muzaffer bey evdedir telefonu açar – alo ne oldu oğlum?
Emrah cevap verir – baba arkadaşlar sürpriz doğum günü yapmışlar bana ama sevmediklerim var burada canım sıkın onun için aradım.
Muzaffer bey cevap verir – sevdiklerin için kal orada 15 dakika sonra babam çağırdı de gel eve.
Emrah telefonu kapatır. Hasanla Esra da gelir masaya. Emrah on beş dakika sonra babam çağırdı der. On beş dakika oturduktan sonra kızları taksiyle evlerine yollarlar(masa parasını da ben ödedim yanımdaki beyler kızlara ödeteceklerdi ben olmaz dedim ödedim. Sürpriz yaptılar ya. Kızlar bana hediye olarak iki demet çiçek aldılar, eve gider gitmez çiçekler layık oldukları yeri buldular çöpe attım.)(iki yüzlü insandan çiçek pasajı alsam çöpe atarım, ama dosttan bir tek yaprak alsam bir ömür saklarım.) Fatih evine gider. Emrah,Hasana tek bir laf söyler – onları mecburen okulda görüyorum ama diğer hayatım da görmek istemiyorum tamam mı? Hasan tamam der Emrahı eve bırakır. Emrah bu yaşananlardan sonra sinirleri harap olur, kollarını iyicene kontrol edemez.
Bu yüzden bir hafta okula gidemez.(İstemsiz hareketlerim artık biraz kullandığım kollarımı _
da sarmıştı, Allah’tan annem ile doktora gittim, doktor ilaç verdi,ondan sonra kollarım eski haline döndü.)(seni anlayan dost bulduysan ne mutlu, beni sorma buldum sandım meğerse içimdeymiş...) Emrah o sıralar sevdiği kızı rüyalarında sık, sık görür.
Örneğin bir rüyasında sevdiği kızın evine gelip, yanına oturup el ele tutuştuklarını ve ne olduğunu anlamadan Emrah, sevdiği kız yanından kalkar gider görür Emrah.
119
Emrah artık iyicene içine gömülür, kimseyle dertleşmez.
Beyaz sayfalarla iyicene senli benli olur, hatta bu yüzden bir ufak çocuk romanı yazar.
Romanın adı: Kırmızı surat tır.
(o kahraman yenilmedi sonunda, çünkü çocuklar hep kazanmalı.)
Emrah bir gün sınıfta sırasının yanında Mehmet ile konuşurken sevdiği kız ve bir kız
Öğrenci. Emrahların önündeki boş sıraya oturur. Mehmet ile konuşmaya başlarlar.
Emrah orada yokmuş gibi davranır sevdiği kız. Bu davranış Emrahın çok gücüne gider.
Gözleri dolar,şapkasını gözlerine kadar indirir, en arkada ki boş sıraya yanaşır.
Önüne bir kitap açar, gözlerini sayfalara boşaltır sessizce, kimse anlamaz.
(ona değer mi ?deme ‘deymeyen için ağlamaz gönül’ .)
Emrah Ertesi gün Esra’yı yanına çağırır ve onunla konuşur
Emrah bir torbanın içinde sevdiği için son yazdığı şiirleri verir.
Esra şaşırarak sorar – Ben bunları ne yapacağım?
Emrah cevap verir – bunları dönem sonuna kadar sakla istersen oku, tamam mı?
Esra tamam der. Emrah okulun kapanmasına bir ay kaldığını bildiği için Fatih den yavaşça uzaklaşır, Okulda bile artık ondan uzak durur Emrah.
(o benim için beni üzdü, ama ben onu affedemedim çünkü onu affetmek adımı yakmak şerefimi ayaklar altına almaktır, iki kişinin arasına giren kötü olur.)
o hafta fizik yazılısı olur Emrah, yazılı sonuçları sınıfta açıklanır.
Emrah sınıfta en yüksek not alan ilk üç öğrenciden biri olur, bu durum her kesi şaşırtır.
Çünkü Emrah derslerde kitap okumaktaydı, nasıl olurdu!!
O gün okul çıkışı, Emrah görevlileri merdiven başında beklerken müdür yardımcısı Halil bey Emrahın yanına gelir, görevlilerde gelir.
Halil bey Emraha sorar – Fizikten nasıl becerdin yüksek not almayı?
Emrah cevap verir – diğer iki öğrenci nasıl becerdiyse bende öyle becerdim.
Halil bey sorar – yok canım sen kopya çekmişsin?
Emrah bu lafları duyduktan sonra ya Rabbim sabır ver der. Halil bey bir daha tekrarlar aynı_
Lafı, Emrah dayanamaz Halil beye diklenir, araya görevliler girer. Halil bey bir laf söyler.
- bu okulda en şerefsiz adam sensin.
Emrah cevap verir – beni kendinle karıştırdın hoca.
Görevliler Emrahı sakinleştirerek zemin kata indirirler, Halil bey de odasına gider.
(biz dünya da cefayı gördük çok şükür,bunlar gibiler mahşerde bizden değil diyeceğiz.)
Emrah, Emrah olmaya başlamıştır artık. Çünkü sevgililerin sevgilisine şiir yazar.
O gece rüyasında bir ses duyar – seni alacağız Emrah sen şairimiz oldun.
Emrah o sese yalvarır – sevdiğimi ver bana.
O ses cevap verir – o zaman ahu hayatını yaz ,gelmezse sen geleceksin bize.
Emrah uyandığı gün yazmaya başlar. Ama kimse bu rüyayı bilmez.
(bu rüyadan sonra çok rüya gördüm babam ve anneanneme anlattım, Nurhan teyzem bilinç altı yaptığımı söyledi.)
120
Emrah günleri böyle devrederken Okulun kapanmasına iki hafta kala Emrah sınıfa hatıra olsun diye fotoğraf makinesiyle gelir. En sevdiği kişilerle fotoğraf çekilir.
Esra ile Fatih Emrahın fotoğraf makinesini alırlar, sevdiği kıza Emrah seninle fotoğraf çektirmek istiyor derler. Kız kabul eder, Emrah ilk başta kabul etmez. Sonra emri baki olur.
Fatih filmi alır,ertesi gün filmi tap ettirerek sınıfa getirir fotoğraftan iki tane yaptırır.
Birini kıza verir, Emrah ya Rab sabır der. Kız fotoğrafı alır,sevinerek yerine geçer.
Aradan birkaç ders geçer, ders arasındaki paydosta Emrah sevdiği kızın gözlerine çok keskin bakar, kız bir süre Emrahın gözlerine bakar, sonra kız dayanamaz başını önüne
Eyer, Fatih şaşırır ne yaptın Emrah der. Emrah acı, acı güler. İçinden söylenir
- Sevdiğim sana ve çevrene bu beden az geldi, yaratanın bana verdiği bu beden benim değil onun. Senin bu yaptığın hem bana hem onadır, farkında mısın bilmem, ben bu diyara gelmezdim anlımdaki yazı olmasaydı.
O gün Emrah okul çıkışı Esra’yı yanına çağırarak konuşur
Emrah – sana emanet ettiğim şiirleri yarın okula getir,deneme sınavından sonra Burcuya
Ver. Esra tamam olur der. Ertesi gün olur, deneme sınavının ardından Esra şiirleri Emraha
Getirir, Emrah o gece bir mektup yazmıştır sevdiğine ,o mektubu da şiirlerin arasına koyar.
Fatih mektuba bakmak ister, Emrah kızar baktırmaz.
Emrah,Esra’ya derki ; bunları sınıfta olmadığı zaman ver ona. Fatihi de onları uzaktan dinlesin diye yollar Emrah. Fatih ile Esra sınıftan çıkar. Aradan 10 dakika geçer.
Fatih Emrahın yanına gelir, Emrah sorar – Ne oldu ?
Fatih cevap verir – Esra gitti yanına verdi verdiklerini, kırıcı bir şey söylemedi, Esra gelsin anlatsın sana ne olduysa. O sırada Esra sınıfa gelir,Emrahın yanındaki boş sıraya oturup olan biteni anlatmaya başlar – Emrah gittim verdim bana dedi ki kim yolladı, bende senin
Yolladığını söyledim, Burcu bana dedi ki şimdi ne yapayım, bende ona git Emraha teşekkür et dedim. Esra anlattıktan sonra Emrahın yanından kalkıp gider.
Emrah bir divane aşık gibi bekler, ama ne gelip teşekkür eden oldu ne de bir tehbesüm
Eden oldu ki bir gülüşü bile yeterdi Emraha. O gün okulda son günü olduğu için Emrah çok sevinçlidir, aynı zaman da Emrah için bir o kadar da üzücüdür. Zeynep hanım onu okuldan almaya gelir. Emrahı her zaman ki gibi araba koyar ve sorar – kurtuldun işte değil mi?
Emrah cevap verir – Evet ben onlardan, onlarda benden. Tarih: 25 Mayıs 2003 Salı.
(Annem o soruyu sorduğu zaman benim içimden bir ses hayır diyordu ama kendimi tuttum ilk defa o okuldan biri yüzünden ayrılmak istemiyordum,bir tek yaradan Allah bunun farkındaydı, 7 sene kimse sevdirememişti orayı bana bir rüya prensesi başarmıştı.)
Emrah o sene Ö.S.S sınavına girecektir ama öylesine. Çünkü o sene sınava hiç hazırlanmamıştır. Sınav tarihini beklemektedir, okul arkadaşlarından bazıları Emrahı arar,
6 hazirandaki mezuniyet balosuna niye gelmedin diye sorar, Emrah hiçbir şeyden haberdar olmadığını söyler. 9 hazirandaki okulda yapılacak olan mezuniyet törenine arkadaşları çağırır, Emrah tamam geleceğim der.( okul baloya her kez’ i telefonla çağırmış bir çıban başını unutmuştu.)
121
Emrah annesine durumu anlatır, annesi Zeynep hanım yine okulun avukatlığını yapar.
Sen yanlış anlamışsındır der Emraha, Emrah da ona hiç cevap vermez, çünkü annesi
Her zaman domuzdan yana olmuştur(bir kere bilmem şu okul için bana hak verdiğini.)
Emrah,Hasanı telefonla arar – Alo kuşçu Cuma günü işten izin alıyorsun benimle beraber
Geliyorsun tamam mı? Bana bulabilirsen o gün açmamış karanfil getir.
Hasan cevap verir – tamam olur,beraber gideriz.
Aradan üç gün geçer, Emrah,Hasan,annesi Zeynep hanım ve Nurhan teyzesi erkek kardeşi Abdul Kadir ile beraber okula doğru arabayla yola çıkarlar, Emrah okula birkaç sokak kala Annesine Hasanla onu indirmesini söyler, Nurhan hanım neden diye sorar, Zeynep hanım şakayla bir laf söyler – her halde kızlarla buluşup okula gelecekler der. Emrah ile Hasan arabadan iner, Emrah sandalyesi biner, Zeynep hanımlar arabayla okula doğru yola çıkarlar
Hasan,Emraha sorar – niye indik demeyeceğim ama niye nefret ettiğin yere geldik?
Emrah cevap verir – niye indik biliyorsun çakal meydanına ana kuzusu şeklinde gitmek bize
Göre değil, niye geldik dersen nefret ettiğim yere; bir bana açmayan karanfil hasretine, onu son defa görme uğruna. Hasan cebinden çıkardığı bir ufak açmayan karanfil verir Emraha.
Eline alır karanfili koklar, Ceketinin sol iç cebine koyar, sağ ol dostum der Emrah.
Emrah,Hasanla okula gider,tanıdığı samimi olduğu her kez ile selamlaşır.
Okul bahçesinde Zeynep hanımlarla karşılaşırlar, annesi Emraha törenin yemekhanede olduğu söyler, Emrah tamam der,o sırada Emrahın yanına matematik öğretmeni Şabettin ile müdür yardımcısı Halil bey gelir, Emraha elini uzatır Halil bey Emrah elini matematik hocasına uzatır, Halil bey bozulur, Zeynep hanım Emraha kızarak konuşur
- Halil hocaya da elini versene
Zoraki elini verir, Şabettin hoca Emrahın omzuna elini koyar aslansın sen der.
Hocalar Emrahın yanından ayrılırken Mehmet gelip Emraha sarılır ve kardeşim der.
Emrah da üç ayda sım sıkı olduğu dostuna sım sıkı sarılır, Emrah da ona kardeşim der
Hasan ile Mehmet’i tanıştırır. (Ben o okulda dostluğu Mehmet Zafer’ den karıların bıyık bıraktığını da Halil bey den gördüm.)
Hasan ve görevlilerin yardımıyla yemekhaneye iner Emrah.
Bütün son sınıf öğrencileri yemekhanenin kolidorunda beklemektedir.
Emrah ile Hasan duvar yanındaki boşluğa geçerler, Fatih elinde iki plastik sandalyeyle onlara yanaşır,selamlaşırlar oturup konuşmaya başlarlar
Fatih, Emraha sorar – yalnız mı geldiniz?
Emrah cevap verir – evet ne oldu ki?
Fatih – yok bir şey törenden sonra bir yere gidip oturalım diyecektim.
Emrah tamam olur der.(aslında bu fikir iyi olmuştu çünkü Fatihe bir veda mektubu yazmıştım, mektupta Adını adımın yanında duymak görmek istemiyorum olayından söz ederek Fatihe veda ediyorum.) Fatih, Emraha takılır.
Fatih – Kara toprak karşına baksana Cansu sana bakıyor yanında da en yakın arkadaşı_
Tuğba oturuyor.
122
Emrah cevap verir – ben buraya bacaklarımı kırdırmak için gelmedim, kırılacak bir şey olursa da bu onların kafaları olur.
Fatih gülerek sorar – sen niye geldin o zaman ?
Emrah ya sabır Allah diyerek cevap verir – bunun cevabını sende biliyorsun ama yinede söyleyeceğim onun için yani Burcu için geldim, onu son kez görmek için. Ne seni ne de
onlar için, bir bana açmayan karanfil için geldim.
Fatih cevap vermez gülmesi de biter. Emrah kafasını merdivenlerin olduğu yere doğru
çevirir, o an merdivenden inmiş kız arkadaşlarının yanında duran açmayan karanfili görür
Kuşçu bak o geldi der.(Açmayan karanfil siyah tek parça askılı eteği hafif pileli elbise
Giymişti, o güzel sarı saçlarına förn çekmişti. Gözlerini anlatamam bir başkaydı o gün.)
Hasan, Emrahın omzunu hafifçe eliyle vurur, karanfilin o kadar güzel değil.
Emrah cevap verir – ona benim gözümle bakman lazım.
Emrah cebinden çıkarır ufak karanfili avuç içinde tutar, arada bir koklar.
Burcu,Emrahın yüzüne hiç bakmaz, her kez ile selamlaşır.
Fatih yerinden kalkar, Emrah sorar – nereye?
Fatih cevap verir – onu çağıracağım senin yanına
Emrah kızarak konuşur – saçmalama otur oturduğun yere, senin demenle benim istememle olmuyor,ya kendi gelecek yada ben hakaret duymamak için uzak duracağım .
Fatih oturur, Emrah ta uzak durur, törenin yapılacağı salonun kapısı açılır, her kez içeri
girer. Salonda Emrahın sahneyi rahatlıkla göre bileceği bir yer yoktur. Sahnenin karşısında _ neredeyse salonun tamamını kaplayan merdiven şeklinde seyirci platformu vardır.
Hasan ile Emrah hiç bozuntuya vermez, hemen sol duvar dibine geçerler.
Emrah espri yapar – şebekleri buradan da görürüz, şebeklerin başı konuşma yapmak için birazdan çıkar sahneye, nitekim dediği gibi olur. Şebeği sahneye çağırırlar, salondaki her kez alkış yağmuruna tutar, şebekler başını dört kişi alkışlamaz, Bünyamin,Mehmet,_
Hasan ve Emrah.(Darvine ters açıdan katılıyorum, hayvandan insan değil de insandan şebek türediğine.) Fatih alkışlarken, Emrah ikinci esprisini söyler – aramızda sahnedeki şebeğin tür akrabası var galiba, indir lan ellerini benim sinirlendirme.
Fatih cevap verir – sanane abi alkışlarım, burası özgür bir ülke.
Emrah cevap verir – Senin kan kardeşini dışlayanlara, salonun ortasına bu alameti dikip,
Beni mezuniyet törenine çağırmayan beni duvar diplerinde bekleten, Sahneye birazdan bizim sınıfı çağıracaklar ve ben çıkmak için milletten yardım almak zorunda kalacağım,
Böyle bir zihniyeti alkışladığının farkında mısın?
(Sahneye çıkmak için tek yol vardı,o da üç basamak, alt tarafı bir kağıt parçasıydı benim gözümde alacağım şey.)
Şebeğin konuşması biter, her kez yine alkışlar ama Fatih bu sefer alkışlamaz .
Zeynep hanım,Emrahın yanına gelir ve sorar – En öne geçer misiniz orası boş ?
Emrah cevap verir – istersen anne baş şebeklerin yanına geçelim.
Zeynep hanım bu cevaba bir şey söylemez platformdaki yerine gider.
123
Sahneye baş şebek okul birincisini yanına davet eder.
Okul birincisi Emrahın sınıfından çıkmıştır, bir kız öğrenci türbanlı olarak sahneye çıkmıştır.
Emrah gülerek Hasana söyler – Hasan bu yaptıkları propaganda yani siyaset yapıyorlar, bu kızdan çok çalışkan olanlar var, niye bu kızı seçtiler çünkü hem ailesi kendi cemiyetlerinden
Hem de kız türbanlı yani kabak gibi durum ortada kurdukları parti yüzde bir oy bile almamıştır, onun içindir bu propaganda.
Hasan gülümseyerek cevap verir – bırak şebeklik yapsınlar Kara toprak.
Aradan iki saniye geçer, Emrahın yanından Monoroza’sı elinde ufak bir kamerayla geçer.
Emrah ellerini başının arkasına koyar of Monoroza der. Bünyamin eliyle Emrahın omzuna dokunur, sabret Kara toprak der. Aradan beş dakika geçer, Mehmet ile Bünyamin hava almaya dışarı çıkar, Hasanı Fatih okulu göstermek için kısa süreliğine alır gider.
Emrah cebinden çıkardığı ufak açmayan karanfili sağ elinde tutar, sol işaret parmağı ile karanfilin açmayan yapraklarını okşar,içinden söylenir – Bak ne sana su veren var, ne de bana sevgisini layık gören var. Emrah çiçeğe lafını tam bitirir, Monoroza yanından geçer.
Emrah sağ elindeki ufak açmayan karanfili onun arkasından atar, çiçek pileli eteğine çarpar, platformun dibine düşer. Monoroza bunun farkında olmaz, elindeki kamerayla çekim yapmaya devam eder. Esra Emrahın yanına gelir ve Emraha sorar – Burcunun arkasından ne attın?
Emrah cevap verir – ona benzeyen ve bende hasreti olan bir şey,sakın düştüğü yerden kaldırma. Esra tamam der gider. O sırada Meltem ,Emrah ile fotoğraf çekilir, Hasanlar gelir.
Kızlar gider, Emrah,Hasana birazdan bizim sınıf sahneye çağırırlar o anda biz salondan çıkacağız dışarı der .Hasan tamam der,Sahneye 11 A/Fen sınıfını çağrılır. Emrah hadi gidelim der. 11A sahneye çıkarken Emrah kapıdan çıkar kolidorun ortasında Uğur ve Yasin konuşuyordur, Emrah Hasana onların yanına götür beni der, yanlarına giden Emrah bir şey fark eder,Kolidorun sağ tarafındaki duvarın önünde duran biri vardır, bu açmayan karanfil Monoroza dır. Onlara bakıp gülümser. Emrah hiç bozuntuya vermez, çocuklarla selamlaştıktan sonra Hasanla beraber merdiven başına geçerler. Kolidorda kimse kalmaz.
Hepsi salona girer, Hasan Emraha sorar – fark ettin mi?
Emrah sandalyesini dayadığı duvara başını dayar, gözlerini tavana dikerek cevap verir
- fark ettim o orada ikisinden birini bekliyordu, inan bana dostum orada beni beklemesi
için neler yapmazdım. Hasan biliyorum Kara toprağım biliyorum der.
(onu bu son kez görüşümdü. Tarih: 9 haziran 2003.)
Aradan beş dakika geçer, Esra yanlarına gelir,Emrah sen çıkmadın mı törene der
Esra yok der, Zeynep hanım elinde bir kağıt parçasıyla oğlunun yanına gelir.
Zeynep hanım Emraha kızarak konuşur – Mademki törene çıkmayacaktın niye geldin.
Emrah cevap verir – kanatlanıp mı çıkacaktım sahneye, benim yerime sen almışsın, sana_ daha çok yakıştı o kağıt.
Zeynep hanım sorar – bizimle mi geleceksiniz?
Emrah cevap verir – bizim ufak bir işimiz var. Zeynep hanım tamam der giderler.
124
Emrah ile Hasan Fatihi yanlarına alarak okuldan gider.(taksiye biraz geç bindik son defa görmek için Monorozayı. ama göremedim).
Merterde Fatih ile son kez Şelale kafe de oturup nargile içerler, bir süre sonra Hasana iş yerinden telefon gelir, onu çağırırlar. Emrah,Fatihin eline veda mektubunu verir ve_
Hasanla beraber oradan ayrılır, Hasan,Emrahı eve bırakır.(Fatih bu olanlardan sonra beni çok aradı ama bulamadı.) Emrah o sene Ö.S.S yi kazanamaz. Ailesiyle beraber, Yalova Esen köye tatile gider.(annemler bu sefer üçüncü katta bir daire kiralar.)
Emrahın günleri Esen köy de şiir yazarak balkonda denizi seyrederek geçer.
Bir hafta Hasan dayısının büyük kızı Berrak ile Şükran teyzesinin kızı Burcu Esen köye kalmaya gelir, Emrah evdekileri uyarır,Burcu adını duymayacağım diye.
(zaten rüyalarımdan eksik olmuyordu, bir de adını duymak içimi yakıyordu,teyzemin kızının başka bir adı vardı o da Muztakime dir. Onu söylediler.)
Emrah, Esra’dan telefonla sevdiği kızın yeni telefon numarasını alır.
Emrah cesaretini toplayıp iki kere arar ama sesini duyunca hep içinde bir ses yankılanır
- Adını adımın yanında duymak,görmek istemiyorum der.
Emrah telefonu alo demeden kapatır(numaramı görmesin diye özel yapardım.)
Bir hafta sonu Emrah annesi Zeynep hanımla karşılıklı oturuyordur, Babası,Nurhan teyzesi, Fatma hanımsa balkondadır, Zeynep hanım her zaman ki gibi radyo dinliyordur, Radyo da Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizi anlatıyorlardır, Emrah annesine bir an bakıp gözünü kapatır. Emraha aniden ağlama gelir ve elleriyle yüzünü kapatır, hıçkırarak ağlamaya
Başlar. Kimse anlam veremez . Emrah sandalyesinden inip ağlamaya devam eder. Annesi ağla oğlum der . Nurhan teyzesi sarılmak ister Emrah iter. Annesi ellerini açmak ister, onu da istemez.(Gözümü kapadığım da bir çift göz gördüm radyoda anlatılan gözlerin aynısıydı,
O an gözlerimi güneş ışığından uzak tutup, o gözlere bakmak istedim, ellerimi yüzüme sıkı şekilde o gözler geceden daha siyah idi, sanki bana gülümsüyordu, o an bağırarak ağlaya
Başladım, bunu da kimseye anlatmadım.)
Emrahın Ağlaması biter, babası sorar – ne gördün oğlum?
Emrah cevap verir – baba ne sen sor ne de ben anlatayım.
Bir hafta sonra Hasan ,Emrahı görmeye gelir, iki gün sabahlara kadar otururlar.
Hasan,Emraha sorar – Unuttun mu onu?
Emrah cevap verir – her gün rüyanda gördüğün kişiyi unuta bilinir mi?
Hasan Emraha sana bir şey itiraf edeceğim sana der, Emrah et bakalım der.
Hasan anlatmaya başlar – Tuğçe ile çıkarken bir gün bana sordu buraya benim için mi
yoksa Emrah için mi geliyorsun dedi.
Emrah,Hasana sorar – sen ne cevap verdin?
Hasan cevap verir – ben Tuğçeye onun için geldiğimi söylemiştim.
Hasan,Emraha sorar – bana kızdın mı?
Emrah gülerek cevap verir – kızmadım aşığın halinden aşık anlar, bende olsam yapabilirdim. Hasan o sabah Muzaffer beyle İstanbul’a döner.
125
Emrah o yazı bu olaydan başka önemli bir olay yaşamadan geçirir.
Emrah o son bahar Merter de Ö.S.S ye tek başına hazırlanır, Ramazan ayında beş yüz evlere Fatma hanımlara gelir orada hazırlanmaya devam eder.
(annem Ö.S.S ye hazırlanmam için VCD seti alır bana ,bende vcdlerle hazırlandım.
Anneannemler de sınava kadar kaldım.)
Hasan arada bir Emrahı ziyarete gelir, Hasan Emrahı alıp birkaç arkadaşı ile beraber dışarı da gezerler.(Hasan benim on üç sene elim,ayağım idi dışarı da. Hz. Mevlana’ nın _
Hz. Şems’e duyduğu sevgi,muhabbeti bende Hasanım’ a duyuyorum ama Hasanın bana
ara sıra gelmesi evdekilerin çok hoşuna gitmiyordu. Hasan yeni arkadaşlarıyla beni de tanıştırdı hepsi bizim mahallenin çocuklarıydı, sapık Osman kızlara çok düşkündür,Fırlama Cemo işi gücü Mahmudu kızdırmak, Yakışıklı Mehmet Aşık ama iki kızı birden idare
ederken yakalanan bir şaşkın, Mahmut ağır başlı gözükür,saman altından su yürüten cinstendir ama hepsinden adamdır.)
Fatma hanım bir gün Emrahla oturma odasında otururken sorar
- Emrah,Hasan sana eskisi gibi gelmiyor neden? Bahri buradayken her hafta sonu buradaydı.
Emrah cevap verir – olabilir Hasan,Bahriyle daha iyi anlaşa bilir, çünkü ikisi de her istediklerini yapabilirler ama benimle bir yere kadar ben her şeyin farkındayım.
Fatma hanım daha fazla konuşmaz.(anneannemin bu yaptığına çok kırılmıştım, sanki
Ben anlamıyordum,beni başkasıyla aynı tartıda tartması hiç hoş değildi, on üç senelik bir dostluğu böyle ufak mesele bozamazdı bana göre.)
(Nurhan teyzem çalıştığı hastaneye benim sevdiğim bir sanatçı ziyarete gelir, teyzem baş hekimle konuşur,benim bir bedensel engeli yiyenim var Uğur ışılak’ ın hayranı yiyenimi getirsem onunla tanışa bilir mi der, Baş hekim olur bir daha ki gelişinde yiyenini çağırırsın der. teyzem tamam der, bana da söz verir ama tutmaz, unuttum ayaklarına yatar. Oysa benim hayallerimden biriydi Uğur abiyle tanışmak ve ona ezgi olabileceğine inandığım şiirlerimi vermekti. Ama olmadı, teyzeme de bu yüzden çok kırgınım.)
Emrah sınav hazırlığını bitirir ve sınava girer.(Ö.S.S barajını geçtim ama istediğim bölümün puanını alamadım, İstanbul dışında okuma imkanımda yoktu. Onun için kaybettim saydım_
Bu Ö.S.S defterini de bir daha açmamak üzere kapattım. İstediğim bölümse Edebiyattı.)
Emrah arkadaş çevresinden bir kızla tanışır, kızın adı: Zeynep tir.
Emrah,Zeynep ile birkaç kere buluşurlar,Hasan her zaman ki gibi Emrahın yanındadır.
Zeynep Ankara da üniversite de okuduğu için İstanbul’u bilmez,Emrahlar ona önemli yerleri gezdirir. (Zeynep benim samimi olduğum bir abimin yiyenidir, kızın başından bir trafik kazası geçmiştir, bu kazada abisini,tek bacağını kaybeder, bunun üzerine nişanlısı yarı yolda
bırakır kızı. Aslında takma bacağı hiç belli olmuyordu, Bende ona başımdan geçenleri anlattım.)Kızla son buluşmasında kız Emraha açılır.
- Emrah ben senden çok hoşlandım,sen çok açık sözlüzün ve çevrendeki insanlara güven veriyorsun, bu yüzden beni çok etkiledin, benimle çıkar mısın?
126
Emrah bozuntuya vermeden cevap verir – Zeynep bunu bana iki sene önce kaderim seni karşıma çıkarsaydı söyleseydin, hemen kabul ederdim ama şimdi dersen; ben sana evet deyip kendime yalan söyleyemem. Arkadaş kalalım böylesi daha güzel.
Zeynep,Emraha sorar – Zamanla beni sevemez misin?
Emrah acı,acı gülümseyerek cevap verir – sevmek Leylam da kaldı acem kızı, isteme_
İkincisi Mevla’ya ait başka yok acem kızı, zamanla her şey değişir bunlar baki kalır.
Zeynep biraz kızarak konuşur – adına bile katlanamayan birini bekliyorsun,üstelik hiç gelmeyecek birini farkında mısın?
Emrah cevap verir – ben adımı bırak kenara gururumu ayaklarına serdim, ama ona bana yaptıkları için of bile demedim, sana diyorum of uzatma benim için diğer kızlardan
farkın yok, zenginsin,güzelsin,üniversite okuyorsun çok istersen erkek arkadaş benden_
daha iyileri de var, benim bedenimin % 75’i rahat hareket etmiyor,sen daha iyilerine layıksın.
Emrah daha fazla bu konuşmanın uzamasına izin vermez, kızı kaldığı eve bırakır.
(son buluşmadan sonra çok istedi buluşmak ama ben her defasında bir bahane buldum.)
Emrahın babası o sene ortağından ayrılır ve tek başına iş kurar ve Emrahın memleket hasreti biter, Merterde ki evi kiraya vererek Beş yüz evlere kiralık ev bularak taşınırlar.
(Anneannemlerin oradaki cami sokağında giriş kata taşındık, benim için Beş yüz evler memleketimdi ve ben biraz uzakta olsam havası yeter bana, çünkü büyüdüğüm,adam olduğum yerdir orası.) o sene Emrahın babasının annesi de ölmüştü.(Babamın artık bizden başka kimsesi yoktur. Tarih 21 Ekim 2004 )
(bundan sonra yazacaklarım bir hayali sondur.)
Emrah tüm yaşadıklarından sonra bir daha dış dünya ya kapılarını açmadı, şiir yazmaya devam etti. Ama şiirleri ve çocuk romanlarının hepsini sakladı, Emrah yaşlanmıştır bir tekerleği çukurdadır,kardeşi Abdul Kadir bey evlenmiştir ve çocukları olmuştur ama bir türlü abisini evlendirmeyi başaramamıştır,bu duruma pek anlam veremez. Abisine hep sormuştur
- Abi sen niye İnsanlardan uzak kalıyorsun?
Emrah hep aynı cevabı verir – zamanı geldiğinde öğrenirsin paşam.
Emrah yiyenlerine istedikleri zaman bütün şiir ve romanlarını veriyor ama bir romanı_
kimseye vermiyordur, Romanın adı: Adını adımın yanında duymak,görmek istemiyorumdur.
Yiyenleri ne yaptıysa amcalarından o romanı alıp okuyamaz, gizli de okuyamazlar.
Çünkü Emrah romanı bir kasa da saklıyordur, kasanın anahtarını da boynunda her zaman taşır,Emrah her fani insan gibi bir gün dünya değiştirir, Kadir bey abisinin her kezden sakladığı romanı bulur ve okur,abisinin o yaşa kadar neden bir yuva kurmadığını ve neden milletten uzak durduğunu anlar. O romanı ve abisinin tüm eserlerini yayıncılara vererek yayınlar, eserlerin her biri çok tutar. Kadir bey abisinin en büyük hayalini gerçekleştirir.
Emrahın adına bedensel engelliler eğitim vakfı açılır. Vakfın görevi sadece bedensel engeli olan kişilere eğitim ve iş ortamı hazırlamaktır. (bulutlar giderken ağlasın,yapraklar kana,kana içsin.)(Allah’a güveniyorum,böyle bir son olmasını hayal ediyorum.)
SON (THE END)
SON SÖZ
Genellikle her kitapta bir önsöz vardır,bende bu kuralı değiştirip bir son söz yazayım dedim.
Son sözlerime izninizle başlıyorum.
Bu yazdıklarım tamamen kendimin gözlemleridir,Hayatımın önemli olaylarının anlatımıdır.
Umarım okuduğunuza deymiştir, bana sorarsanız roman mı? Hikaye türümü ? bende bir anlam veremedim,çünkü hayatımda hiç bu kadar uzun yazmadım, şiir yazmak bin kat daha kolay. Yaşadığım olaylarda ismi geçen insanlardan özür dilerim çünkü gerçek yüzlerini ortaya döktüğüm için, ne yapayım mahşere kadar bekleyemedim. Kimseye acımadım, onlar yaparken acımadıkları gibi.
Parantez içinde yazdıklarım kendi düşüncelerim, geri kalanlarda tarafsız yazmaya çalıştım.
Ona da siz karar vereceksiniz,ben sadece herhangi bir bedensel engelli insanı anlattım
Çocukluğunu ve gençliğini,Hayallerini ve hayal kırıklıklarını anlattım, inanın bunları benden başkası cesaret edip anlatamazdı. Bazıları önemsiz görebilir, saygıyla karşılarım.
Ama bana göre çok önemli çünkü;bir bedensel engelliyi ancak bir bedensel engelli anlatır....
Kitap çok duygusal gelebilir,şiir yazandan ancak bu kadar katılık gelebilir.
Kitabın sonunu çok düşündüm mutlu bitirmek için ama içimdeki derin kırıklık buna izin vermedi, zaten o derin kırıklık bu romana veya hikaye’ ye adını verdi.